Küçük Tiyatroseverlere "Miyhavlardan Mesaj Var"
Sokak kedisi Miyhav ve arkadaşlarının maceralarını konu edinen çocuk oyunu "Miyhavlar Tiyatrosu", minik sanatseverlere, sokakta çalışmak zorunda olan yaşıtları ve kimsesiz sokak hayvanlarının ver...
ŞENAY ÜNAL - Sokak kedisi Miyhav ve arkadaşlarının maceralarını konu edinen çocuk oyunu "Miyhavlar Tiyatrosu", minik sanatseverlere, sokakta çalışmak zorunda olan yaşıtları ve kimsesiz sokak hayvanlarının verdikleri yaşam mücadelesi üzerinden "büyük mesajlar" veriyor.
Eserin yazar ve yönetmeni Fikret Terzi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Miyhavlar Tiyatrosu"nun çocuklar için kaleme aldığı 32. eser olduğunu söyledi.
Dünya Çocuk Oyuncuları Kültür Merkezinin de kurucuları arasında bulunduğunu belirten Terzi, "Miyhavlar Tiyatrosu" çocuklar için tiyatrodan ve çocuk oyunundan daha da fazlası çünkü çocukları yalnızca eğlendiren, mutlu eden, düşündüren bir oyun değil. Aynı zamanda içeriğiyle sokak kedi ve köpekleri üzerinden, sokakta çalışan ve sokakta yaşamak zorunda bıraktığımız, sistemin bir ölçüde dışladığı çocukları anlatıyor" dedi.
8 Ekim'de Altındağ Tiyatrosunda prömiyer yapan ve 6-12 yaş arası seyirciler tarafından izlenebilen eserin, topluma ve seyirciye de bir ayna tuttuğunu vurgulayan Terzi, "Eserin başrolündeki Miyhav, dünyaya gözlerini sokakta açmıştır ve havlamakla miyavlamak arası seslenişiyle ailesini ararken, Mırnavlar ve Hırhavlar çetelerinin arasında kalır. Kimsesiz ve sahipsiz olarak sokakta yaşamak, çocuk yaştaki Miyhav ve çete üyesi arkadaşları için, tehlikelerle dolu korkunç bir serüvendir. Mifya ve Hafya patronları Şişgöbek Baksır ve Dobişko Tekir, sistemin sokakta yaşamak zorunda bıraktığı, ancak her biri özünde çocuk saflığı taşıyan sokak kedi ve köpeklerinin, en büyük korkularıdır ve minik Miyhav sonunda çözümü bulur. Çete üyesi arkadaşlarıyla, sokağa düşüş öykülerini oynadıkları Miyhavlar Tiyatrosunu kurarak, sanatın gücü ve büyüsüyle yollarını aydınlatır" diye konuştu.
-"Çocuklar tiyatroya seyretmeye değil, oynamaya geliyor"
Çocukların tiyatroya seyretmeye değil, oynamaya geldiğini ifade eden Terzi, oysa çok uzun yıllar çocuklar için sahneye eser koyulurken "çocuk oyunlarının, geleceğin seyircisini yetiştireceğine" inanıldığına işaret etti.
Bunun tamamen yanlış bir kanı olduğunun altını çizen Terzi, şunları söyledi:
"Aslında minik seyirciler için yapılan oyunların çocukları da içine alması gerekiyor. Çocuğun izlediği eser eğlendirmenin, düşündürmenin ve dinlendirmenin yanı sıra bilinç altı da olsa dünyayı değiştirme istenci uyandırmalıdır. Bu sadece geleceğin tiyatro seyircisinin değil, aynı zamanda geleceğin kurucusunun da yetiştirilmesine katkı sağlar. Biz oyunu izlemeye gelen iki çocuğumuzun sahneye çıkıp bir mahkeme sahnesinde rol almasını da istiyoruz. Onlar böylece bu duygunun içine çok daha rahat girebiliyor."
-Çocuk oyununa "çocuk oyunu" gibi bakılıyor
Çocuk oyununa "çocuk oyunu" gibi bakıldığını, çocuk aklı, çocuk işi diye düşünüldüğünü savunan Terzi, şöyle konuştu:
"Bu ülkede çok ucuz olan bir şey var hala. Ben 46 yıldır çocuklar için tiyatro yazıyor ve yapıyorum. Eğer tiyatroya oyuncu, yazar, yönetmen veya tasarımcı olarak başlayacaksanız 'hadi bakalım bir çocuk oyunuyla başla' derler. Yazık ki bunun nedeni, işin en kolayı olduğu, çocuk aklı olarak görüldüğü için ve çocuğu yetişkinin 5-10 numara küçültülmüş kopyası olarak gördüğü için toplum. Bu yanlışlık hem geleneksel çocuk eğitimi hem de bizim aldığmız eğitimde hep sürüp gitti ancak kısa süre önce değişmeye başladı. İşte bu tiyatroya yansıdı. Muhsin Ertuğrul, yıllar önce 'insanlar çağdaş tiyatro izlemeyi bilmediği için bir şey yapmalıyız, en iyisi çocukla başlayalım bu eğitime demiş' ve bir çocuk oyunu sahneye koyarak geleceğin seyircisinin yetiştirileceğine inanılmış.
Bu kolaycılık, çocuğu hafife alma, küçük görme, yukarıdan bakma sürüp gitmiş. Bu oyuncularda da, yönetmenlerde de var olan bir yanlış algı. Çocuk oyunu yazmak tabiki zor, zorla da tanımlanamaz çünkü siz artık kaybettiğiniz, uzaklaştığınız bir dünyaya yazıyorsunuz. Siz bir sahne yazarsınız ancak çocuk bunu başka bir şey görmüştür. Öte yandan çocuk oyunları için eğer salt eğlendirmek değilse konu, bu ülkede çocuğun neye gereksinimi var, hangi ilişkiler yanlış gidiyor bunları düşünüp, ana temalar seçip, dramatik unsurlar, olay örgüsünü, kurgusunu oluşturup sonunda bir şey söylemeli ve o bir şeyi de çocuuğun kafasında onu değiştirecek, dönüştürecek biçimde çocuğun bilinç altına yerleştirmeliyiz. Çocuklar ancak böyle tiyatroyu sevecektir ve ancak böyle olduğunda olumsuzlukları değiştirmek için gerekli gücü kendilerinde bulabileceklerdir."
Ekim ayı boyunca seyredilebilecek eserin dekor tasarımı Özlem Karabay'a, kostüm tasarımı Ceren Karahan'a, ışık tasarımı Ahmet Karademir'e, besteleri Kıymet Berrak'a, koreografisi Aşiyan Eraslan'a ait olan oyunda, Emine Tekin Ünal, Serap Kunak, Kenan Yılmaz, Orida Yıldıran, Mehmet Tolga Günay, Sema Borhan, Özkan Öztürk, Volkan Ulusoy, Ceren Demirton, Abdülaziz Öktem, Tuğçe Kiraz, Berran Altuntecim, Gökhan Akdoğan ve Belgin Yılmaz rol alıyor. - Ankara