Malatya'da "Fethi Gemuhluoğlu Sempozyumu" Düzenlendi
Şair ve yazar Fethi Gemuhluoğlu, vefatının 40. yılı dolayısıyla Malatya Büyükşehir Belediyesince düzenlenen "Fethi Gemuhluoğlu" sempozyumunda anıldı.
Şair ve yazar Fethi Gemuhluoğlu, vefatının 40. yılı dolayısıyla Malatya Büyükşehir Belediyesince düzenlenen "Fethi Gemuhluoğlu" sempozyumunda anıldı.
Ramada Altın Kayısı Otel'de, moderatörlüğünü Mahmut Bıyıklı'nın yaptığı ilk oturumda konuşan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, Gemuhluoğlu'nun kişisel özelliklerini anlatarak, "Fethi Gemuhluoğlu'nu çok iyi anlayabilmek ve başkalarına anlatabilmek için hakikaten kendisi ile hasbihalinizin olması lazım. Çünkü kendisi çok yönlü bir insandı. Müsteşarlığım döneminde şehirlilik ve medeniyet konusunu gençlere daha iyi anlatabilmek için bir projemiz vardı. Bu projede birlikte çalışma imkanımız olmuştu." dedi.
Dursun, ünlü yazarla tanışma hikayesine de değinerek, "Tanışma faslından sonra, bana ne olmak istediğimi sordu. Ben de tarihçi olmak istediğimi söyledim. Ardından hangi ülkeyle ilgileneceğimi sordu. 'Filistin' deyince, 'Filistin'i değil sen Suriye'yi çalışacaksın. Bu sana ilk ödevim olsun. Senin masa başı değil sahada bir tarihçi olmanı istiyorum' demişti. Akabinde dediği gibi Suriye'ye gittim. Orada hakikaten bizden çok önceden ABD'li, İngiliz, Çinli, Rus ve Almanlar çalışmaya başlamıştı. Suriye'ye gittiğim o dönemde baba Esed iş başındaydı." diye konuştu.
Suriye ziyareti sırasında trafik zabıtaları hatalı geçen yayalara ceza verdiği için karşıdan karşıya korkarak geçtiğini kaydeden Dursun, şunları aktardı:
"Bir arkadaşım 'korkma, yabancılara ceza vermezler' dedi. Ben de korkmadan karşıya geçerken zabıta geldi. Hemen pasaportu çıkarttım ve 'ecnebi' dedim. Zabıta, pasaporttaki hilal ve yıldızı görür görmez, 'Vallahi ABD'li, İngiliz ecnebi ama Türk (ecnebi) değil' dedi. Demek ki Gemuhluoğlu hocamızın dediği gibi eğer o yıllardan itibaren Suriye'ye çalışmış olsaydık, Suriye bugün belki bu durumda olmayacaktı."
"Özellikle gençler, Gemuhluoğlu'nu tanımaya çalışmalı"
Yazar Sadık Yalsızuçanlar, Gemuhluoğlu'nun babasının Arapgir doğumlu olduğunu aktararak, "Gemuhluoğlu'nun Malatya'sında, insanların ibadetlerini yerine getirdikleri bir Ulu Cami vardır. Türkiye'nin en güzel üzümlerinden, şırasından pekmez, pestil yapılan Köhnü üzümü vardır. Tarhana, bumbar, içli köfte, sarma ve daha birçok Arapgir yemeği vardır. Peygamber Efendimiz aşığı yazar-şair Fehmi Gür, Karabaş-ı Veli Hazretleri vardır. Mağaraları, özellikle de çeşmeleri vardır. Gemuhluoğlu'nun Arapgir'inden Malatya'sına doğru gidilirken Arguvanlı aşıkları vardır ki Derviş Muhammed'in sesi sizi Arguvan'dan uğurlar. Bugüne kadar birçok yazılarının yayınlandığı Arapgir Postası Gazetesi vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Gemuhluoğlu'nun 50 yıl önce bile Türkiye ve İslam dünyasının yaşadığı buhrandan çıkarak ilerleyeceğini müjdelediğini dile getiren Yalsızuçanlar, özellikle gençlerin Gemuhluoğlu'nu tanımaya çalışmasını ve yazılarını okumasını istedi.
Gazeteci Hakan Albayrak usta yazarın yazılarının büyük çoğunluğunda Türkiye üzerine oynanmak istenen karanlık oyunlardan ve Türkiye dışındaki ülkelerde yaşanan gelişmelerden bahsettiğini söyleyerek, "1957-1958 yıllarında yazdığı yazıların birinde de Gana'da yaşanan sıkıntılardan ve Nkrumah'ın mücadelesinden bahsetmekteydi." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gana ziyaretinde, Gemuhluoğlu'nun yazılarından alıntılar yaptığına dikkati çeken Albayrak, "Biz yıllar öncesinden, Afrika'yı Gemuhluoğlu'nun belirttiği gibi iyi okuyamadığımız için belki de bugün birçok sıkıntı yaşanıyor.
Bu nedenle özellikle gençlerimizin Gemuhluoğlu'nun yazılarını mutlaka okumalarını istiyoruz. Gerçekten de o yazılarda bugüne ışık tutan birçok yön göreceklerdir." dedi.
"Müslümanlar'a ve Türkler'e dua ediniz"
Usta yazarın oğlu Dr. Ali Gemuhluoğlu ise babasının kendisine yazdığı mektuplardan bir seçkiyi okuyarak, şu alıntıyı paylaştı:
"Esir Türkler'e, esir Müslümanlar'a dua ediniz. Eritre'den, Somali'den, Filipinler'e, Kırım'dan Kerkük'e kadar Müslümanlara ve Türklere dua ediniz. Yeni bir dünya kurulacaktır. Ona hazırlanınız ve çok iyi okuyunuz. Kendinizi çok iyi yetiştiriniz. Oradaki ağabeylerin de Kur'an'daki 'tefekkür ediniz' sırrının peşine düşsünler. Onun için çaba sarf etsinler ve çileye soyunsunlar. Vakit de mahluktur. Bu gerçeği unutmayınız."
Babasının mektuptaki tavsiyelerini de okuyan Gemuhluoğlu, mektuplardan, "Abdestsiz gezme. Temiz, tahir, zikirli, besmeleli ol. O zaman, topun, tüfeğin, atom bomban olur. Güçlü olursun. Mistik insanlar özgürdür Ali. Yalnız onlar özgürdür. Bu konuyu düşünmeye çalış. Artık arkadaş olacağımız günler geldi. Ben yaşlandım. İyi okumuş bir insan da değilim. Sana, size yetişemem. Ama sizinle iftihar etmeme, sizin için şükretmeme, hamd etmeme kimse mani olamaz ya. Ben yaşlandım ve zamanından önce cesedim göçtü. Bu da normaldir. Çok kahırlı yaşadığım için, çok yokuş yukarı tırmandığım için oldu. Şikayet etmiyorum. Hikaye ediyorum. Seni hasret ve muhabbetle öperim oğlum. Kavuşacağım günler yakınlaştı. Kararlı, iradeli, sabırlı olmanı niyaz ederim. Geleceğin cümle aydınlık günleri, üzerine, üzerinize doğsun." bölümünü de dinleyenlere aktardı.
"Ota, ağaca, seni yaratana dost olun, derdi"
Sempozyuma katılan Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ise Arapgir'in gelenekler şehri olduğunu belirterek, "Arapgir, bütün medeniyetlerin birleştiği yer. Fethi Bey bizlere 'Ota, ağaca, seni yaratana dost olun. Sizin makamınız, mezarınız olacaktır. Mezarınıza nefsinizi gömün. Kamu kaynağı kullandığınızı unutmayın. Bu geleneğin temsilcisi olduğunuzu da unutmayın.' derdi." ifadelerini kullandı.
Gemuhluoğlu'nun yetiştiği toprakların zengin bir kültür mirasını taşıdığını ifade eden Cömertoğlu, Türkmen boylarının bölgeye geldiğinde insanların huzurla bir arada yaşadığı, herkesin birbiriyle yardımlaştığı, ikramda bulunduğu, hediyeler verdiği, ilim ve irfanın öncelendiği bir geleneği oluşturduğu ve bunun kendileri tarafından halen yaşatılmaya devam ettiğini kaydetti.
Sempozyumun, gazeteci Bünyamin Yılmaz moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci oturumunda, Şerif Aydemir, Mustafa Özçelik, Ebubekir Kurban ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yalçın Yılmaz konuşmacı olarak yer aldı.
Fatma Gülşen Koçak yönetimindeki üçüncü ve son oturumunda ise Prof. Dr. Hüseyin Algül, Dr. Timuçin Çevikoğlu, Haluk Cömertoğlu, Meryem Aybike Sinan sunum yaptı.