Senarist ve yazar Tuğba Sarıünal'ın yeni romanı 'Fil Saati' çıktı!
Fil Saati kitabıyla yeniden okuyucusuyla buluşan başarılı genç yazar Tuğba Sarıünal, ''Sanrı, Paranoya, Akıl Tutulması ve Çarpışma'' adlı kitapların da yazarıdır. Fil Saati, içinde barındırdığı bilimsel gerçekleri akıcı ve sürükleyici bir dille aktarıyor.
El-Cezeri'nin keşfi olan Fil Saati'ni modern bir edebi eser haline getiren Tuğba Sarıünal, bulmaca niteliğinde, öğretici bir hikaye kaleme aldı. Kitapta ayrıca psikolojik altyapı da hüküm sürüyor. Sürprizlerle dolu, heyecan dozu yüksek Fil Saati kitabı raflardaki yerini aldı.
''Sanrı'', ''Paranoya'', ''Akıl Tutulması'' ve'' Çarpışma'' gibi geniş okur kitlelerine ulaşmış, başarılı eserlere sahip yazar Sarıünal, bu kez de ''Fil Saati'' romanıyla okurun karşısına çıkıyor. Merak unsurunun ön planda olduğu romanda bir sonraki sayfada olacakları tahmin etmeye çalışırken adeta bir bulmacanın içine çekiliyorsunuz. Karakterlerin psikolojik altyapılarının yer aldığı tasvirlere, heyecan dozu hiç düşmeyen bir kurguya ve bilgi açlığınızı tatmin edecek kadar çok araştırmaya yer verilmiş. Zaman kavramının insandaki karşılığını kuantumla birleştiren Tuğba Sarıünal, sade ve akıcı bir dil kullanarak bilimsel diyalogların anlaşılır olmasını sağlıyor. 1200'lü yıllarda El-Cezeri tarafından keşfedilen Fil Saati'ni güncel bir esere adapte ederek pek çok tarihsel gerçeği de hatırlamamıza vesile oluyor.
HEM ÖĞRENECEK HEM DE BÜYÜSÜNDE KAYBOLACAKSINIZ
Şırnaklı bir kaşif, üstün bir deha, matrix ustası ve robot biliminin kurucusu olan El- Cezeri, topraklarımızın yetiştirdiği en büyük alimlerden olan Mevlana ve bilimin ışığında hareket eden bir profesörün kesişen yollarına tanıklık edecek, küçük bir çocuğun hikayesinin nelere sebep olacağını tahmin etmeye çalışacaksınız. Okurken öğrenmek, bulmacayı çözmek ve zekice yazılmış bir kurgunun içinde kaybolmak istiyorsanız, Fil Saati tam size göre bir roman.
Arka Kapak yazısı;
Her şey tek bir sorudan evrilir, gelişir ve değişir.
"Bu dünyadaki yerim nedir?"
Elmasın kömürde, ipliğin pamukta gizli olduğu dünya burası.
Sır hem gözünün önünde hem de gören gözün sindiremeyeceği kadar derinde.
Aldığı nefesi kendi içinde kaybettiğini bilmeyen insan, kendi dışında arasa da neyi bulacak sanki? Hareket ediyoruz. Karşılaşıyoruz. Hatırlıyoruz. Unutuyoruz.
Görünmeyeni arayan hareket hali içinde, yalnızca kendimizden kendimize doğru ilerliyoruz.
Kainat kocaman bir ayna.
Hakikati aramak kendini bulmak...
Sevginin nefrete dönüşmesi de bunun yokluğundandır.
Yeşeremeyen kararır.
''Çok iyi, çok başarılı ve doğrudan yazılmış büyük bir takdirle okuduğum sarsıcı bir roman.''
Prof. Dr. Uğur Batı