Depremzede çocuklar yaşadıklarını spor ve sanatla unutuyor
İzmir'deki depremde evleri hasar gören ve oluşturulan çadır kentlerde kalan minikler, Gençlik ve Spor Bakanlığının yürüttüğü kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerle acılarını unutmaya çalışıyor.
İzmir'deki depremde evleri hasar gören ve oluşturulan çadır kentlerde kalan minikler, Gençlik ve Spor Bakanlığının yürüttüğü kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerle acılarını unutmaya çalışıyor.
İzmir'de, 30 Ekim Cuma günü Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremin ardından, evleri hasar gören ailelerin ihtiyaçlarının karşılanması için ilgili kurumlar yoğun çaba sarf ediyor.
Bu kapsamda depremin ilk gününden bu yana çalışmalara destek veren Gençlik ve Spor Bakanlığı da çadır kentlerde oluşturduğu 6 noktada kültür, sanat ve spor faaliyetleri yürütüyor.
Bakanlıkça uzman psikologlar tarafından depremzedelere psikososyal destek de sağlanıyor.
Çocuklara yönelik ise gençlik liderleri ve gönüllü gençler tarafından akıl-zeka oyunları, eğitici öğretici çocuk oyunları, boyama atölyesi, el sanatları atölyesi, iletişim oyunları, maske boyama, kara kalem, mini golf, canlı müzik, sinema etkinliği, borularla kedi-köpek yapımı, tiyatro gösterimi, drama, masal anlatımı, eğlenceli deneyler, karikatür çizimi ve canlandırması, maske yapımı gibi etkinlikler yapılıyor.
Depremzede çocuklar 4 noktada oluşturulan şişme oyun parklarında da gönüllerince oynama imkanı buluyor.
Antrenörler eşliğinde sabah ve akşam yürüyüşlerinin gerçekleştirildiği çadır kentlerde, diyetisyenlerce de beslenmeye yönelik eğitimler verilerek vatandaşlar spor ve sağlıklı yaşama yönlendiriliyor.
"Depremin bıraktığı izleri hep birlikte güçlü bir şekilde gidereceğiz"
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, çalışmalarla ilgili AA'ya yaptığı yazılı açıklamada, depremin ilk anından itibaren bakanlıkların ve devletin bütün imkanlarıyla bölgede olduğunu belirtti.
Tüm imkanlarla depremden zarar gören ailelerin yaralarını sarmak için çalıştıklarını ifade eden Kasapoğlu, şunları kaydetti:
" İzmir'de yaşanan depremin ardından Türkiye bir kez daha tek yürek oldu. Ülke olarak kenetlendik. Millet olarak bu tür felaketler karşısında bir ve beraber olacağımızı herkese gösterdik. Tüm kurumlarımız depremzedelerin acılarını hafifletmek adına adeta canla başla çalışıyor.
Bakanlık olarak gençlerimizle çadır kentlerde oluşturulan 6 noktada kültürel, sanatsal ve sportif etkinliklerde bulunarak halkımızın, çocuklarımızın acılarını unutturmaya gayret ediyoruz. Ayrıca uzman psikologlar tarafından depremzedelerimize psikososyal destek sağlıyoruz. Amacımız, halkımızın yaralarının sarılmasına bir nebze vesile olmak. Depremin bıraktığı izleri hep birlikte güçlü bir şekilde gidereceğiz. İzmir'imize geçmiş olsun diyorum. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum."
Çadır kentlerdeki çalışmaları inceleyen Gençlik ve Spor İl Müdürü Murat Eskici de birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde tüm yaraları sarmak için çaba gösterdiklerini söyledi.
Depremle birlikte hemen alana indiklerini anlatan Eskici, kriz masasından gelen talimatlar doğrultusunda öncelikle tüm yurtları vatandaşların hizmetine açtıklarını aktardı.
Eskici, depremzedelerin çadırlara yerleşmesiyle birlikte onlara moral motivasyon desteği sunmaya gayret ettiklerini vurgulayarak, "Kurumumuzda çalışan psikologlarımızı, diyetisyenlerimizi, spor antrenörlerimizi alana çekerek çocuklar için çalışmalara başladık. Çocukların moral ve motivasyonunu diri tutmak, acılarını bir nebze de olsa azaltmak için çalışmalara devam ediyoruz." dedi.
"Görevli değil gönüllü olarak geliyoruz"
Kırklareli'nden deprem bölgesine gelen gençlik lideri Refia Nur Yoldaş ise deprem bölgesindeki çocuklara yardım etmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Elazığ depreminde de bölgeye gidip çocuklarla buluştuğuna işaret eden Yoldaş, şöyle konuştu:
"Bu iş için görevli değil gönüllü olarak geliyoruz. Buraya geldiğimizde tüm milletimizin seferberliğiyle herkesin ihtiyaçlarının çok güzel karşılandığını gördük. Ancak hayvanların mama kabı olmadığını fark ettik. Bizde ne yapabiliriz diye düşündük. Buradaki gençlerle beraber boruları boyayarak belli noktalara yerleştirdik. Kedi, köpek mamalarımızı buraya koyuyoruz. Bu şekilde hem çevre temizliğini sağladık hem de steril bir ortam oldu."
