Şükriye kaptandan "sevgiliye" vefa
Muğla'da yıllar önce kaybettiği eşine özlemini ilk günkü gibi yüreğinde taşıyan Şükriye Er, 27 yıldır kaptanlığını yaptığı gezi teknesinde anılarını yaşatıyor.
Muğla'da yıllar önce kaybettiği eşine özlemini ilk günkü gibi yüreğinde taşıyan Şükriye Er, 27 yıldır kaptanlığını yaptığı gezi teknesinde anılarını yaşatıyor.
Bitez Mahallesi'nde yaşayan 64 yaşındaki bir çocuk iki torun sahibi "koca kız" lakaplı Şükriye Er, eşi İbrahim Er ile 29 yıl önce hafta sonları denizlere açılmak için "Tekaüt" adını verdikleri 10 metrelik ahşap bir tekne yaptırdı.
Teknede güzel anılar biriktiren, çevrelerinde birbirlerine duydukları sevgiyle örnek gösterilen çiftin mutluluğuna İbrahim Er'in siroz hastalığına yakalanmasıyla gölge düştü. İbrahim Er, tekne yapıldıktan iki yıl sonra hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.
Hayat arkadaşını kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan Şükriye Er, eşinin hayallerini gerçekleştirmek için tekneyi satmadı. Şükriye Er, eşinden ve diğer usta kaptanlardan öğrendiği tecrübelerle öncesinde başvurduğu kaptanlık belgesini aldı. İlk başlarda erkeklerin yadırgamalarına rağmen bu duruma pek aldırış etmeyen Er, misafirlerini mavinin bütün tonlarını barındıran eşsiz koylara yolculuğa çıkardı.
Bir süre sonra çevresinde "Şükriye kaptan" olarak bilinmeye başlayan Er, acısını ilk günkü gibi yüreğinde taşıdığı eşinin anılarını yadigar teknede yaşatıyor.
"Ölünceye kadar tekneyi kullanmaya devam edeceğim"
Eşini kaybettikten kısa süre sonra gezi teknesiyle mavi sulara açılan Er, AA muhabirine, o dönemde bazı zorluklar yaşadığını hatta erkek kaptanların kendisine yolcu vermekten çekindiğini dile getirdi. Teknesine bir kez misafir olanların her yıl kendisini tercih etmeye başladığını aktaran Er, görseydi eşinin de kendisiyle gurur duyacağını söyledi.
Türkiye'nin ve dünyanın her yerinden misafir ağırladığını anlatan Er, şöyle konuştu:
"Benim 25 yıllık müşterilerim var. Müşteri aramıyorum, müşteri bana geliyor. Tavsiye üzerine beni buluyorlar. Artık keyfime göre denizlere çıkıyorum. Denizlerde kötü havalarda yaşadığım olumsuzluklar da oldu. Bunların hepsi bir tecrübe kazandırdı. Teknemde dümen yok. 'Leke' tipi ayakla dümen edilen bir tekne. Tekneme çocuğum gibi alıştım. Nerede bir sıkıntısı olursa, arızası olursa hemen anlarım. Teknemi yeni nesiller süremiyor. Bu benim antikam. Ölünceye kadar tekneyi kullanmaya devam edeceğim. Eşimi bir an olsun unutmadım. Fotoğrafı başköşede duruyor. Bir tarafta Atam, bir tarafta da eşimin fotoğrafı var. Onlar beni her yerde koruyor. Tekneyi boyadım, bakımlarını da kendim yaptım. Denizin şırıltısını çok seviyorum. İsterseniz milyarder olun ben böyle mutluyum."
İnsanlarla muhabbet etmesinin kendisine keyif verdiğini kaydeden Er, "Denize aşığım. Sahil Güvenliği bazen çağırıyorum 'Dosyalarıma da bakın.' diyorum. Bakıp, teşekkür edip gidiyorlar. Benim hiçbir eksiğim olmaz. Zamanında 'Kocasının yasını tutmadan bu işe başladı.' dediler. Ben eşimin yasını teknemle, mavi sularda her daim tutuyorum." dedi.