TÜRKİYE'NİN YAŞAYAN İNSAN HAZİNELERİ - Çini sanatının ödüllü ustası: Mehmet Gürsoy
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) 2009 yılında "Yaşayan İnsan Hazinesi" seçilen çini ustası Mehmet Gürsoy, 50 ülkede açtığı 72 sergiyle çini sanatını tanıttı.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünce (UNESCO) 2009 yılında "Yaşayan İnsan Hazinesi" seçilen çini ustası Mehmet Gürsoy, 50 ülkede açtığı 72 sergiyle çini sanatını tanıttı.
Çiniciliği "göz musikisi" olarak nitelendiren 44 yıllık çini ustası Gürsoy, Kütahya'nın tarihi mekanlarından Germiyan Sokağı'ndaki atölyesinde 16'ncı yüzyıla ait desen ve boyama tekniklerini uygulayarak "ateşte açan çiçekler" olarak adlandırılan sanata katkıda bulunuyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünün "Yaşayan İnsan Hazineleri Ulusal Envanteri"ne kayıtlı olan Mehmet Gürsoy, AA muhabirine, çiniciliğin Osmanlı'dan miras kalan önemli bir sanat dalı olduğunu söyledi.
Çini sanatına başladığı yıllarda 16'ncı yüzyılda kullanılan renklerin olmadığını belirten Gürsoy, "Bütün bu renkleri tek tek hayata geçirdim; mercan kırmızısını, zümrüt yeşilini, lapis mavisini ve firuzeyi... Ecdadımız çini eserleri, mücevher renkleriyle bezemiş." dedi.
Gürsoy, çiniciliğin her geçen yıl gelişme gösterdiğine işaret ederek, son dönemde Kütahya'da yapılan eserlerin daha kaliteli ve zarif olduğunu dile getirdi.
UNESCO tarafından 2009 yılında kendisine Yaşayan İnsan Hazinesi Ödülü verildiğini hatırlatan Gürsoy, "1986 yılında Cumhurbaşkanlığı himayesinde vazo, tabak ve pano kategorilerinde çini yarışması düzenlenmişti. Bu yarışmada uluslararası jüri üyeleri üç dalda da ödülü bana layık gördü. 2009 yılına geldiğimizde ise UNESCO beni miras taşıyıcı olarak kabul etti ve çini sanatında 'Yaşayan İnsan Hazinesi' olarak ilan etti." diye konuştu.
"Çini sanatının notaları lale, karanfil, gül ve sümbüllerdir"
Gürsoy, çiniciliğin ecdadın bıraktığı en güzel miraslardan olduğunu anlattı.
Bu sanatın inceliklerine değinen Gürsoy, şunları kaydetti:
"Çini bana göre bir göz musikisidir. Bu sanatın notaları da laleler, karanfiller, güller ve sümbüllerdir. Çininin diğer bir anlamı da kıymetli taşların rengini sır altına gizleme sanatıdır. Bu kıymetli taşlar ise mücevher yapımında kullanılan mercandır, zümrüttür, firuzedir, lapistir. Bunların dışında çininin üçüncü bir tarifi daha vardır: Çini, ateşin oyunudur çünkü göz nurunu dökeriz ve 950 derece ateşe veririz, bahtımıza ne çıkarsa. Türk çini sanatı bütün gönülleri fetheder."
Gürsoy, çini sanatının, esere dokunulduğunda ya da dikkatle incelendiğinde insana pozitif enerji yüklediğini vurguladı.
Pek çok ülkede sergilerle Kütahya çinisini tanıtmaya çalıştığını aktaran Gürsoy, "Bugüne kadar Avrupa ülkelerinden ABD'ye, Çin'den Japonya'ya 50 ülkede 72 sergi açtım. Sadece ABD'de 15 sergi açtım. Çeşitli ülkelerde çini sanatıyla ilgili konferanslar verdim. Yabancılar çini sanatına ilgi duyuyor. Sergilere götürdüğüm çiniler kapış kapış satılıyor." ifadelerini kullandı.
Mehmet Gürsoy, çinicilikte yetiştirdiği 50'ye yakın öğrencisinin bu sanatı ülke genelinde halk eğitim merkezlerinde, üniversitelerde öğrettiğini sözlerine ekledi.