Türkiye-Pakistan İlişkileri Tarihi Perspektifle Ele Alındı
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen Uluslararası Türkiye-Pakistan İlişkileri Sempozyumu'nda, tarihi perspektifiyle Türkiye-Pakistan ilişkileri konuşuldu. Türkiye-Pakistan ilişkilerinin tarihi köklerine değinilerek, ortak yönler ve önemli olaylar ele alındı.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen Uluslararası Türkiye- Pakistan İlişkileri Sempozyumu'nda, tarihi perspektifiyle Türkiye- Pakistan ilişkileri konuşuldu.
Prof. Dr. Zekai Kardaş'ın başkanlığını yaptığı oturumda, Bağcılar Belediyesi Başkan Danışmanı Orta Doğu Uzmanı Mustafa Araç, Selçuk Üniversitesinden Dr. Hafiz Aamir Ali, Pakistanlı televizyon ve radyo programcısı Sadaf Mirza ve Kaid-i Azam Üniversitesi Tarih ve Kültürel Araştırmalar Ulusal Enstitüsü Direktörü Sajid Mahmood Awan tebliğlerini sundu.
"İlişkilerimiz yüzlerce yıllık tarihe dayalı"
Bağcılar Belediyesi Başkan Danışmanı Araç, "Türkiye- Pakistan ilişkileri bizim açımızdan, devletimiz açısından çok önemli. Zira derinlemesine incelendiğinde sadece 76 yıllık veya 100 yıllık değil, ilişkilerimiz yüzlerce yıllık tarihe dayalı." dedi.
Araç, Türkiye- Pakistan ilişkileri ele alınırken iki toplumun ortak yönlerinin de konuşulması gerektiğini ve Osmanlı'nın son döneminde Pakistanlı Müslümanların önemli yardımlar yaptığını söyledi.
"Muzaffer Şah, Yavuz Sultan Selim'e bağlılık bildirdi"
Selçuk Üniversitesinden Dr. Hafiz Aamir Ali de halifeliğin Hint Müslümanlar için neden çok önemli olduğunu tarihi örnekler vererek anlattı.
Abbasi halifeliğinin güçsüzlüğüne rağmen o dönemde kurulan yerel Müslüman devletlerin onlara saygı gösterdiğini belirten Ali, Türklerin özellikle Selçukluların bu konuda son derece dikkatli olduğunu söyledi.
Ali, Delhi'de kurulan Müslüman Türk devletinde de tıpkı Selçukluların yaptığı gibi Abbasi halifesi adına hutbelerin okunduğunu ve sikkelerin basıldığını belirtti.
16. yüzyılın birçok yönden çok önemli olduğuna işaret eden Ali, yeni ticaret yollarının keşfedildiği, Avrupa'da reform hareketinin yükseldiği bu dönemde Doğu'da da Şah İsmail önderliğinde Safevilerin, Hindistan'da da Babür Şah önderliğinde yeni bir devlet kurulduğunu, aynı zamanda 1516'da Yavuz Sultan Selim'in Memlukleri ortadan kaldırarak halife olduğunu hatırlattı.
Ali, "Böylece ilk kez Araplar yerine Türkler halife oldular. Hemen bir sene sonra Muzaffer Şah, Yavuz Sultan Selim'e mektup göndererek ona bağlı olduklarını anlatmaktadır." dedi.
Hint Müslümanlar ve Türklerin, halifeliğe her zaman önem verdiklerini kaydeden Ali, Osmanlı zor duruma düştüğünde ilk olarak Hint Müslümanların harekete geçerek ellerinden gelenin fazlasını yapmaya çalıştıklarını vurguladı.
"İkbal, Türk milletine derin bir hayranlık duyuyordu"
Pakistanlı televizyon ve radyo programcısı Mirza da Pakistan'ın milli şairi Muhammed İkbal'in, Türklere ve Osmanlılara olan sevgisinden bahsetti.
Muhammed İkbal'in, Osmanlı'nın yıkılış ve Cumhuriyet'in kuruluş sürecini yakından takip ettiğini söyleyen Mirza, "İkbal, Türk milletine derin bir hayranlık duyuyordu. Onların cesur ve haklarını savunabilecek olduklarına inanıyordu. Osmanlı'nın mağlubiyeti onu derinden etkiledi ve Türkler hakkında şiirler yazdı." ifadelerini kullandı.
"Bu iki millet eğer işbirliğini geliştirirlerse tüm dünyanın siyasi manzarasını değiştirebilirler"
Kaid-i Azam Üniversitesi Tarih ve Kültürel Araştırmalar Ulusal Enstitüsü Direktörü Awan, Türkiye-Pakistan ilişkilerinin "oyun değiştirici" olduğunu ve bunun etkilerinin gelecekte görülebileceğini söyledi.
Awan, Türkiye Cumhuriyeti kurulana kadar Osmanlı'nın Hint siyasetini ve Pakistan'ı derinden etkilediğini, 1924-1947 yıllarında ise Muhammed Ali Cinnah'ın Türkiye'yi takip ederek Pakistan'ın modernleşme sürecini başlattığını kaydetti.
İki Müslüman milletin birçok açıdan birbirine benzediğini belirten Awan, "Bu iki millet eğer işbirliğini geliştirirlerse tüm dünyanın siyasi manzarasını değiştirebilirler." diye konuştu.