Yasal Zeminde Devrim Yahut Bekir Berk
Mazlumların avukatı olarak anılan ve hayatını adalete adayan Bekir Berk’in inançlı insanlar için verdiği hukuk mücadelesi ‘Müdafaa’ adıyla bir tiyatro oyununa konu oldu.
Eşrefpaşalılar filminin senaristi ve yönetmeni Burak Tarık bu kez bir tiyatro oyunu ile seyirci karşısına çıkıyor. Tarık, Bediüzzaman’ın avukatı olarak da bilinen Bekir Berk’in hayatını sahneye taşıdı.Yönetmen Tarık’la Müdafaa’yı ve Bekir Berk’i konuştuk.
- Bekir Berk, Bediüzzaman'ın avukatı olarak tanınıyor ama aynı zamanda çok iyi bir savunma avukatı. Onu tiyatro sahnesine taşımaya nasıl karar verdiniz?
Bekir Berk’i özel yapan sebeplerden biri de bu. Kendisi Bediüzzaman ile tanışmadan evvel de zaten ulusal anlamda ünlü bir avukat ve aktivist. Öğrencilik döneminde Mareşal Fevzi Çakmak karşısında bile kendini ifade ederken çok cesur. Bugün hâlâ tartıştığımız ve henüz çözemediğmiz demokrasi arayışının tohumlarını atmış bir insandır Bekir Berk. İnanç kavramını yasal zemine oturtmak için imkânsız denilecek güzergâhlar üzerinden ülkeyi baştan başa dolaşmış. Bir çok emsal dava oluşturmuş ki bugün hepimizin fikirlerimizi özgür olarak ifade edebilmemizde ciddi emeği olan bir kişidir. Hali hazırda böylesine muhteşem bir karakter, bu derece muazzam bir aksiyon ve sebep-sonuç ilişkiler yumağı varken biz de bir zahmet tiyatroya aktardık.
-Biyografiye dayanan oyunları sahnelerken gerçeklik ve kurgu dengesini nasıl sağlıyorsunuz?
Aslına bakarsanız Bekir Berk’in hayatı söz konusu olunca bize sadece elimize kağıt kalemi alıp yazmak kaldı. Yazılanlar tarihe nakşedilmiş zaten. Mahkeme tutanakları, müdafaalar, konferans metinleri gibi. Hatta denebilirki Bekir Berk’in müdafaalarını bir temsil gibi gidip izleyenler var. Biz tür olarak belgesel tiyatroyu tercih ettiğimiz için gerçeklik dışına çıkmadık. Oyundaki tüm sahneler yaşanmış sahneler.
-Berk'i anlatırken sadece hukuk mücadelelerini mi taşınız sahneye?
Bu tarz insanları anlatmanın en zor yanlarından biri özel hayatlarının olmaması. Bekir Berk tüm hayatını davasına adamış bir insan ve özel hayatı yok denecek kadar az. O yüzden biz daha ziyade hayat felsefesini yansıtmaya çalıştık. Aksiyoner kişiliğini, demokrasi aşkını, batıyı çok iyi anlamış gerçek bir “batılı” olduğunu ifaade etmek istedik.
-Yakın tarihe dair diziler, filmler ve tiyatro oyunları son dönemde çok ilgi görüyor. Müdafaa'ya gelen tepkiler nasıl?
Yakın tarihe dair yapılan projelerde acılar tamemen unutulmuş ve artık gülme efektleri ile anılmaya başlanmış bir hâl var. Ya da ağdalı aşk hikayeleri projeyi sürüklüyor. Ben bu projede tercihen duyguların fikir konsantrasyonunu bozmasına müsade etmedim. İnsanlar gülmüyorlar, ağlamıyorlar da! Ama düşündüklerini fark ediyorum. Bir çok izleyicinin “Biz Bekir Berk’i tanımıyormuşuz” diyerek yanımıza gelmesi, bu büyük insana vefa anlamında göğsümüzü kabartıyor.
-Yakın tarihe ilişkin yapımlarda belli bir ideolojik bakış son derece hakim. Birtakım klişeler (iyi solcu kötü sağcı) hem sinemada hem tiyatroda çok sık tekrarlanıyor. Siz bu anlamda yakın tarihe nasıl bakıyorsunuz?
Bu sadece yakın tarih değil, Cumhuriyet tarihi boyunca böyle süregelmiş bir klişe! Sağcı ya da mümin kişi; her zaman statükoyu savunan mürteci; solcu ise ülkenin geleceğini savunan ümit ışığı aydın ve önündeki en büyük engel de din, gelenek, maneviyat! İşte Bekir Berk tam da burada sahneye çıkıyor. İrticanın ne olduğunu, laikliğin ne anlama geldiğini, batı medeniyetinin ne olduğunu o dönemin hukuk diktasına dikkat çekerek izleyiciye yeniden sorgulatıyor ve eğer mesele devrimse; 'yasal zeminde' nasıl devrim yapılacağına dair şık bir ders veriyor!