Yazı Güzeline Çelebi Mührü
Hat sanatını yeniden dirilten Hattat Hasan Çelebi’nin hayatını ve eserlerini konu alan ‘Noktalar ve Çizgiler Arasında: Hasan Çelebi’ adlı kitap İstanbul Ticaret Odası tarafından yayınlandı.
Çok zor öğrenci kabul edişi, kabul ettiğinde de öğrenciye yıllarca aynı dersi talim ettirmesi ile ünlü olan Osmanlı dönemi hattatlarının son temsilcisi Hattat Hamid Aytaç, yıllarca beraber vakit geçirecekleri Hattat Hafız Çelebi ile ilk karşılaştıklarında Çelebi’yi çok yoğun olduğu gerekçesiyle öğrenciliğe kabul etmek istemez. Bu anı, “O günkü sevincim, Hamid Bey’in cevabından sonra hüzne dönüştü” diye açıklayan Hattat Hasan Çelebi daha sonra yıllarca Hamid Aytaç’la çalışacak ve icazetini de ondan alacaktır. Hattat Hasan Çelebi’nin öğrencisi Hilal Kazan hocasının tüm bu anılarını bir kitapta topladı. “Noktalar ve Çizgiler Arasında Hattat Hasan Çelebi” ismiyle raflarda yerini alan kitap İstanbul Ticaret Odası sponsorluğunda yayınlandı.
Mermi çekirdeklerinden kalem
Kitapta sanatçının hat sanatıyla tanışması ta çocukluğundan başlayarak anlatılıyor. Buna göre Hattat Hasan Çelebi 1937 yılında Erzurum’un Oltu ilçesinde ve bugün dahi hafız yetiştirmesiyle ünlü olan İnci köyünde dünyaya gelir. Çocukluğundan beri hat sanatına ilgi duymaktadır. Hatta kağıtlara o kadar sevgi duyar ki, kağıt yokluğunun olduğu o yıllarda sigara kağıtlarını köylerindeki Osman Çavuş isimli zattan, her bir sigara kağıdına karşılık bir sure ezberlemek suretiyle alır. İlkokula devam edemeyen Çelebi bir süre sonra hafızlığa başlar, bir yandan da çobanlık yapmaktadır. Hat sanatına olan merakı, Kuran-ı Kerimi öğrenmeye başladıkça daha da artar ve ilk yazı denemelerini bu yıllarda yapar. Ne var ki kalem yoktur. Fakat buna da bir çözüm bulunur ve hayvanları güderken toprağın iç kısımlarında gördüğü Rus Harbi’nden kalma mermi çekirdeklerini kullanmaya karar verir. Bu kurşunları ateşte erittikten sonra ince bir tahtanın üstüne dökerek ilk hat kalemini elde etmiş olur.
İstanbul bir dönüm noktası
Kitapta Hattat Hasan Çelebi hafızlık eğitimi tamamladıktan sonra hep hayallerinde olan İstanbul yolunu tuttuğu da anlatılıyor. İstanbul’da Kuran ilminin tahsiline devam eden Çelebi’nin içinde kendi tabiriyle yanan bir ateş vardır. Fakat bunu nasıl dışarı çıkaracağını bilemez. Kendi kendine yazı denemeleri olsa da bununla ilgili ilmi nerden ve nasıl alacağını bilemez bir durumdadır. Hattat Hasan Çelebi, bir taş ustası olan Yusuf Usta vesilesiyle meşhur Hat Sanatçısı Hamid Aytaç’la tanışsa da Aytaç çok yoğun olduğunu söyleyerek hocayı öğrenciliğe kabul etmek istemez. Fakat hat sanatçısı arkadaşı Halim Bey’e yönlendirir. Aytaç birkaç ders aldığı Halim Bey’in bir trafik kazası neticesinde vefat etmesiyle yine hocasız kalır. Bir süre sonra önemli isimleri araya koyarak Hattat Hamid Aytaç’tan ders almaya başlar ve bu beraberlik 1982 yılında usta sanatçı Hamid Aytaç’ın vefatına kadar sürer. İcazetini de Hamid Aytaç’tan alan Hattat Hasan Çelebi usta sanatçının vasiyetinde bile bir yer edinir. Öyle ki Hamid Aytaç el yazısıyla yazdığı vasiyetinde mezar taşının Yusuf Usta tarafından yapılmasını, taş üstüne yazının da Hasan Çelebi tarafından yazılmasını ister.
Hilal Kaplan kendisinin de hat hocası olan Hattat Hamit Aytaç’ın çocukluğundan başlayarak hayat öyküsünü ve sanatla tanışma öyküsünü bu kitapta anlatıyor. Şu ana kadar onlarca öğrenciye icazet veren Hasan Çelebi’nin öyküsünün anlatıldığı kitapta, usta sanatçının el yazması eserlerine, hayatında önemli yer edinmiş isimlerin fotoğraflarına ve hususi fotoğraflarına da yer veriliyor.