Aldatılırsam Çekip Gitmeyi Tercih Ederim
Ezgi Asaroğlu: Filmdeki kişi ben olsaydım, farklı bir hikaye izlerdiniz.
Güzel oyuncu Ezgi Asaroğlu; Osman Sınav'ın yazıp yönettiği, Nurgül Yeşilçay ve Tayanç Ayaydın'la başrolü paylaştığı 'Aşk Kırmızı' adlı filmde, aldatılan bir kadını canlandırıyor. Asaroğlu'yla; sevişme sahneleriyle öne çıkan filmi ve kadın-erkek ilişkilerini konuştuk.
Neden bu filmde oynamak istediniz?
Osman Sınav'la uzun süredir çalışmak istiyordum, buna denk geldi. Duygunun ön planda olduğu karakterleri okuduğumda heyecanlanıyorum. Burada da beni çeken buydu. Çünkü karakterin yaşadığı içsel karmaşalar oyuncuyu geliştiriyor. Bunu oynarken de çok hissettim.
SINAV KADINI ANLIYOR
Nasıl bir çalışma süreci geçirdiniz?
Canlandırdığım 'Zeynep', bana uzak bir karakterdi. Daha önce başıma gelmemiş olaylar olduğu için karakteri anlama aşamasında biraz zorlandım. O noktada Osman Sınav yardımcı oldu. Kendisi kadınları çok iyi anlıyor.
Mutlu bir evliliği olmasına rağmen aldatılan bir kadın 'Zeynep'... Nasıl tanımlıyorsunuz onu?
Oynadığım karakterleri yargılamayı sevmiyorum; oldukları gibi kabul ediyorum. Her ne kadar objektif yaklaşmaya çalışsak da; "Ben olsam ne yapardım?" sorusu geliyor akla çünkü. Ezgi olsaydı; farklı bir hikaye olurdu, muhtemelen kısa film olurdu. Çünkü ben çekip gitmeyi tercih edebilirdim. Dolambaçlı yolları sevmem.
Hak vermemiz ya da tepki göstermemiz gerekir mi bu aldatma olayına?
Bence buradaki karakterleri; iyi, kötü, güçlü, zayıf yanlarıyla yargılamamak gerekir. Hak verip vermeme konusu yargılamaya giriyor. Yapılanlar; kimine göre kabul edilebilir, kimine göre edilemez. Bu film; biraz da bu kalıpları kırmak için iyi bir adım olabilir. İnsanları yargılamadan anlayabilmemiz gerekiyor. Filmi seyrederken karakterleri de anlamaya çalışabiliriz. Biz öyle yaptık çünkü.
Filmdeki sevişme sahneleri de çok konuşuldu...
Evet, o kaçınılmaz. Ama bir oyuncu olarak, hayatın içindeki her şeyi doğallığıyla yansıtmak; işimizin bir parçası. Dolayısıyla sevişme sahnelerine de abartılı bir açıdan yaklaşmıyorum. Bu filmde kendi adıma sevişme sahnesi olarak değerlendirebildiğim bir sahne yoktu. Çünkü o kadar duygu yoğunluğu vardı ki; hepsinin altı çok doluydu. Sevişme sahnesi olarak görülen şeylerin hepsinde bir neden vardı.
Neydi o nedenler peki?
Filmin sürprizini kaçırmayalım ama 'Zeynep'i daha iyi anlamamıza sebep olan sahnelerdi onlar. Hepsi bir bütün olarak oradaki cinselliğin üstünü örtüyordu. Buna sadece sevişme sahnesi diye bakmak tekdüzelik olur. 'Titanik'i geminin batacağını bile bile gittik üç saat seyrettik. Orada bizi çeken şey; karakterlerin yaşadığı duygulardı, kendimizi onların yerine koyuyor olmamızdı. Biz de burada karakterlerin başına gelen olayları; seyirciye empati kurdurabilecek şekilde yansıtmaya çalıştık.
'Zeynep' ile 'Ferhat' aşkından yola çıkarsak; bir ilişkide olmazsa olmaz en önemli şey nedir size göre?
Güven; kırıldığı zaman tamiri mümkün olmayan şey.
Zeynep, aldatıldığını bildiği halde niye hala kocasını bekliyor?
Güveni gitse de 'Ferhat'ın ona olan aşkından emin...
İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi peki?
Eğer gerçek aşktan bahsediyorsak; benim için öyle bir şey mümkün değil.
Şimdiye kadar gerçek aşkı yaşadınız mı?
Evet, yaşadım.
Ne hissettiniz peki?
Tanımlaması kolay değil bir şey değil. İnsanın duyarlılığı artıyor ama ayaklarım yerden kesilmiyor; gerçekçi yaklaşıyorum.
#Sayfa#
SAÇ KESTİRMEK FEDAKARLIK DEĞİL BENCE!
'Zeynep' depresyona girdiği için saçlarını kestiriyor. Siz de çoğu kadın gibi bu şekilde mi davranıyorsunuz?
'Zeynep' değişiklik yapma ihtiyacı hissediyor ve onun için saçını kestiriyor. Çoğu kadın da zaman zaman böyle hisseder ve yapar ama bende bu çok fazla olmuyor. Zaten işimiz gereği o konuda esnek olmamız gerekiyor; farklı kişiler, farklı hikayeler... O yüzden dış görünüşümüz bizim elimizde değil.
Uzun saçlı olduğunuz sahnelerde peruk mu taktınız?
O kadarını söylemeyelim, işin büyüsünü bozmama taraftarıyım. Ama açıkçası saç kestirmenin rol için büyük fedakarlık olduğunu düşünmüyorum, işimizin bir parçası da bu. 'Zeynep'in yaşadığı duygusal çalkantılı dönemde saçını kestirmesi gerekiyordu. Osman Sınav'ın önerisiydi bu. Memnun kaldım ve olumlu tepkiler aldım.
EVLİLİK ŞU AN BANA ÇOK UZAK!
İlişkilerinizde duygularınızla mı, yoksa mantığınızla mı hareket ediyorsunuz?
İlişkilere birtakım hesaplar yaparak yaklaşılmaz ve ben de öyle yapmıyorum. Bahsettiğim şey; kişinin karakter çizgisinde herhangi bir değişimin olmaması gerektiği... Bir değişiklik olacaksa, o ancak kişinin iç dünyasında olur.
Sizin evliliğe bakış açınız nedir?
Evliliğe sıcak bakmıyorum şu an. Benim için çok uzak görünüyor. Şu sıralar hayatımı yaşıyorum.
#Sayfa#
BISCOLATA ERKEĞİNE HİÇ O GÖZLE BAKMADIM!
'Yağmurdan Kaçarken' adlı diziniz de yakında atv'de başlayacak. O projeden de bahseder misiniz?
Romantik komedi türünde bir dizi. Oynarken tadını çıkarabildiğim bir işin içinde yer almayı tercih ediyorum; bu da öyle bir iş. Şimdiye kadar canlandırdığım karakterlerden çok farklı biri 'İdil'; düşünmeden hareket edebilen, sürprizli bir karakter.
'Biscolota erkeği' olarak ünlenen Carlos Martin'le birlikte oynuyorsunuz. Dedikleri kadar yakışıklı mı?
Bilmiyorum, hiç o gözle bakmadım. Herkes tarafından beğenilen biri ama ben güzelliği sadece dış görünüşten ibaret bulmuyorum. Onu tanıdıktan sonra insanların duyduğu o sempatinin; dış görünüşten ibaret olmadığını fark ettim.
ARKADAŞLIKLARI SAĞLIKLI DEĞİL!
Nurgül Yeşilçay'ın canlandırdığı öteki kadını tanıma ve arkadaş olma noktasında 'Zeynep'in tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kesinlikle sağlıklı bir durum olduğunu düşünmüyorum ama merak işte. Aslında içgüdüsel bir şey; izleyenler de bunu fark edecek. Ancak Pandora'nın kutusu açıldıktan sonra her şey ona ağır gelmeye başlıyor.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr