Artık Kimse Bize 'Çamur' Atamaz!
İlk oyunlarını sahnelemeye hazırlanan ikili "Birimiz toprak, diğerimiz su grubundan.
Geçtiğimiz senelerde birlikte rol aldıkları 'İzmir Çetesi' adlı dizide başlayan arkadaşlıkları dostluğa dönüşen Kenan Ece ve Mustafa Üstündağ, tiyatro kurdu. Çamur Tiyatrosu'nun ilk oyunu 'Islah Evi'nin provalarına devam eden ikiliyle yeni projelerini konuştuk.
Nasıl bir araya geldiniz?
KENAN ECE: 'İzmir Çetesi' adlı dizide, çok yakın iki dostu oynuyorduk. İlişkimiz geliştikçe; birbirimizi hem oyunculuk anlamında, hem de hayata bakış açısı olarak tamamladığımızı gördük.
MUSTAFA ÜSTÜNDAĞ: Bunun üzerine çocuk yapmaya karar verdik, adını da çamur koyduk. (Gülüyor) Bizden çamur çıktı çünkü.
K.E.: Bir araya ne zaman gelsek "Bir oyun yapsak" diyorduk. "Niye yapmıyoruz?" diyerek üç ay geçirdik.
Neden yapmıyordunuz peki?
M.Ü.: Tembellikten... (Gülüyor)
K.E.: İnsanın üstüne rehavet gelir, "Nasılsa yaparız" der ya; öyleydi.
M.Ü.: Uzunca bir süre böyle birbirimizi gaza getirdik. Oyun üzerine konuşabileceğimiz her şeyi konuştuk. Un var, yağ var, şeker var, helva yapmazsak ayıp olurdu. Sonra baktık ki zaman geçiyor, o rehaveti üstümüzden atıp harekete geçtik. Önce şirketi kurduk sonra gerisi tıkır tıkır geldi.
sulu zırtlak değil!
Tiyatro'ya Çamur ismini koymak nereden aklınıza geldi?
K.E.: Uzun süre isim aradık. Aklımıza gelen her şeyin üzerine düşündük sonra burçlarımızdan yola çıktık.
M.Ü.: Birimiz toprak grubundanız, diğerimiz su. İkisinin bileşiminden çamur olur. Toprak ve su aslında çok önemli bir yapı taşıdır. Bu oyun da bizim için yapı malzemesi. Bir de kimse bize çamur atamaz. En büyük çamuru kendimize attık.
Hangi oyunu sahneleyeceğinize nasıl karar verdiniz?
M.Ü.: Oyunu Kenan buldu. Norman Lock adlı yazarın 'Islah Evi' adlı oyununu oynayacağız. Kasım'da, Garajistanbul'da...
K.E.: Tiyatro yapacağımıza karar verdikten sonra, sıra hangi oyunu sahneleyeceğimize geldi. Mustafa da kendi bulduğu oyunları getiriyordu. Biz o arada Engin Alkan'la görüştük. Ben kendisini 'Deli Saraylı'dan tanıyorum, Mustafa'nın da hocası. Bulduğumuz oyunları ona da götürmeye başladık, fikir alışverişlerimiz sürdü. Bu süreçte ben internetten bu oyunu buldum, aklımıza da yattı. Üç gün eve kapanıp metni Türkçe'ye çevirdim. İlk defa yaptığım bir şeydi.
Oyunun nesi cezbetti sizi?
K.E.: 'İzmir Çetesi' bir komediydi yani bizim komedide elektriğimiz tuttuğu için, ilk etapta komedi olsun istiyorduk. Bu oyunda da ilk dikkatimi çeken şey içindeki komedi unsunları oldu. Bunun dışında oyundaki gerilim de çok cazip geldi.
M.Ü.: Sulu zırtlak bir komedi olsun istemedik. Kaba güldürü değil! Çamur Tiyatrosu olarak derdi olan oyunlar seçmeye gayret ediyoruz.
Bu oyunun derdi ne peki?
K.E.: Bu oyunun esas derdi, modern şehir hayatının bize getirdiği sıradan hallerle ilgili. Biz şehir hayatında, çok güvenli sandığımız hayatlar yaşıyoruz. Güvenlikli sitelerde, bir cam fanusun içinde, kendi yarattığımız dünyada, akvaryumun içinde yaşar gibi yaşıyoruz. Evimize gelip TV seyrediyoruz. Savaşlar oluyor, insanlar açlıktan ölüyor. Adam karısını bıçaklıyor, kadın bebeğini camdan atıyor. Tüm bunları ayağımızı uzatıp normal bir şeymiş gibi izliyoruz.
M.Ü.: İnsanlar bu olaylara tepkilerini sosyal medyadan gösteriyorlar. Facebook ve Twitter'da eleştirdiği zaman görevini tamamlamış oluyor. Kapıyı kapattığımızda, dünyada her şey durdu sanıyoruz ama kıyamet kopuyor. Gün geliyor; o senin umursamadığın şey, senin de derdin oluyor.
ters köşe rollerdeyiz
Sizi hangi rollerde izleyeceğiz?
M.Ü.: Aslında Kenan'ın oynadığı rol bana daha uygun, benimki de ona uygundu ama kendimizi zorlamak için birbirimize ters düşen rolleri oynayalım istedik. Tiyatro antrenman gibidir. TV'de cepten yeriz, burada demleniriz. Tiyatro yaptığında, yürüyüşün bile değişir.
K.E.: Dizilerde belli roller geliyor. Tiyatroda kendinizi tatmin edebileceğiniz geniş alan var. O yüzden burada diğer rollerimdeki gibi jön tipli birini oynamadım. Onu Mustafa oynayacak. Ben, kendisine fanus kurmuş prens değil, o fanusu karıştıran adam rolündeyim.
#Sayfa#
ZEKİ-METİN GİBİ OLSAK TADINDAN YENMEZ!
Size tiyatronun yeni ikilisi diyebilir miyiz?
M.Ü.: Ne güzel olur, tadından yenmez. Sahnede sırtını dayayacak birini ararsın; Kenan o anlamda bana güven veriyor. Bahri Beyat'la Nejat Uygur, Zeki Alasya-Metin Akpınar gibi duayen ikililer var. Onlar gibi olsak ne güzel olur.
K.E.: Biz de bunun peşindeyiz. Zaten kendimizi ikili gibi hissediyoruz.
ELEKTRİK TUTU
Seyirciye ulaşamama konusunda bir endişeniz var mı?
K.E.: Hayır, kendimize güveniyoruz. Mustafa'yla aramızda güzel bir sinerji var. Oyunda kadın karakteri Didem Balçın oynuyor. Onunla da elektriğimiz tuttu.
M.Ü.: Yüzümüzü kara çıkaracak bir iş yapmıyoruz. Hırsızlık, dolandırıcılık yapmıyoruz; işimizi yapıyoruz. O yüzden de içimiz rahat.
BEN KÜLKEDİSİ MASALINDAKİ PRENSİM!
Kenan Bey, atv'de başlayacak olan 'Krem' dizisinde oynuyorsunuz. Diziden biraz bahsedebilir misiniz?
Uzun zamandır romantikkomedi istiyordum. Fantastik bir başlangıç noktası var. İlk başta tedirgin oldum ama fantastik öğeler dizinin içine çok iyi oturtulmuş. İçine kapanık, özgüveni eksik bir kızın, bir krem sürdükten sonra değişen hikayesini anlatıyoruz. Ben de bu kızın aşık olduğu kozmetik şirketinin müdürü rolündeyim. 'Krem' modern bir Külkedisi hikayesi, ben de oradaki prensim. "Dış güzellik her şey değildir" diyoruz aslında.
ÜÇ SENEDEN SONRA TİYATRO SAHNESİNDEYİM
Kenan Bey siz ilk kez sahneye çıkacaksınız, öyle değil mi?
Evet. Ben Amerika'da tiyatro eğitimi aldım. En son üç sene önce İrlanda'da sahneye çıkmıştım. Türkiye'ye geldiğimden beri sahnede olmayı çok istiyordum ama yaşadığım dizi trafiğinden dolayı bir türlü denk gelmiyordu. Teklif gelmesini beklemeden, biz kendimiz bu işe soyunduk. Üç yıl aradan sonra, Türkiye'de ilk kez sahneye çıkacağım, bu yüzden çok heyecanlıyım.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr