Haberler

    Çocukları bale sanatıyla tanıştırıyor

    Abone Ol

    Sanat hayatında 48 yılı geride bırakan, baleye başladığı ilk yıllarda İngiliz Kraliyet Balesi'nin davetlisi olarak Londra Kraliyet Balesi'nde uzun süre çalışmalara katılan, hayatının önemli bir kısmı "parmak uçları"nda geçen Çimenciler, Türk balesine katkı vermeyi sürdürüyor.

    Sanat hayatında 48 yılı geride bırakan, baleye başladığı ilk yıllarda İngiliz Kraliyet Balesi'nin davetlisi olarak Londra Kraliyet Balesi'nde uzun süre çalışmalara katılan, hayatının önemli bir kısmı "parmak uçları"nda geçen Çimenciler, Türk balesine katkı vermeyi sürdürüyor.

    Türk kültürüne ve Anadolu'ya ait ezgilerle, bale koreografilerini harmanlayan Çimenciler, kendisini, "Özümü tanıtmakta ısrar ediyorum. Ben aslıma sahip çıkıyorum." sözleriyle anlatıyor.

    Romeo ve Juliet, Giselle, Hürrem Sultan, Yoz Döngü, Bulutlar Nereye Gider, İnsan İnsan, Çoğul, Oluşum ve daha birçok yapımda baş balerin olarak sahne alan Çimenciler'in, yine Türk ezgilerinin kullanıldığı "Fırat'a Ağıt" ve "Harem" adlı eserleri de Türk bale tarihinin ilkleri arasında yer alıyor.

    Samsun Devlet Opera ve Balesi'nin (SAMDOB) sahneye koyduğu "Çalıkuşu" eseri için Samsun'da bulunan Çimenciler, okulları ziyaret ederek bale ve sanat hakkında öğrencilerle sohbet etti. Çimenciler, çocukların sanatla uğraşması gerektiğini, sanatın çocukları motive ettiğini söyledi.

    Sosyal sorumluluk projesi kapsamında okulları gezerek çocuklara sanat ve baleyi anlattığını belirten Çimenciler, özellikle köy okulundaki çocuklara ulaşmaya çalıştığını ifade etti.

    "Köy çocuklarının her birinin bir kahraman olabileceğine inanıyorum"

    Çalıkuşu eserindeki Feride'nin kendisini çok etkilediğini söyleyen Çimenciler, şunları dile getirdi: "Sosyal sorumluluk projelerine çok önem veriyorum. Sırf kendimi memnun etmek, alkış almak, sadece seyirci ile buluşmak değil idealim, mesaj vermek. Anadolu'nun ücra köşelerindeki, öğretmeni bile görmeyen, muhtaç olan çocuklarda idealizm duyguları yaratmak. İdealist Feride karakteri gibi mesela. Ne yapıyor, Zeyniler köyünde ders vermeye gidiyor. Anadolu'daki köy çocuklarının her birinin bir kahraman olabileceğine inanıyorum. Bu eserin amacı da o. Çalıkuşu balesinin geliriyle Ardahan'ın Çıldır ilçesine bir kız talebe yurdu yaptırıyoruz, engelli çocuklar için sandalye alıyoruz. Çocuk hastanelerinde kalp bölümünde kardiyoloji makineleri aldık. Bir idealistlik ruhumda var. 'Keşke bir Feride olsaydım' derim bazen. Köylerin biraz mahzun kaldığını düşünüyorum. Para güçleri olmadığı için okula gidecek ayakkabısı, çantası yok. Feride'nin Zeyniler köyünde yoksulluk... Lambalar altında eğitim yapması. Feride beni çok heyecanlandırdı. Anadolu'da özellikle kız çocuklarının eğitim mahzunu büyümelerine çok üzülüyorum."

    "Hayalleri olmayan insanlar kolay kolay başarıya ulaşamazlar"

    Balede Türk ezgilerini kullandığı ilk eserinin "Harem" olduğunu, bu eserin 1998 yılında Osmanlı'nın 700. yılında sahneye konulduğunu anlatan Çimenciler, "Harem hala Ankara'da kapalı gişe oynuyor. Burada tarihime değindim. Klasik müzik eğitimi aldım. Burada klasik Türk müziğini kullandım. İsmail Dede Efendi, Hacı Arif Bey...Türkiye'de yaptığım ilk işti ve hiç bu tip müzikle bale yapılmamıştı. İlklere imza attığımı söylüyorlar. Estağfurullah diyorum ama cesaretim hayallerimdir benim. Hayalleri olmayan insanların kolay kolay başarıya ulaşabileceklerine inanmayanlardanım." diye konuştu.

    "Aslıma sahip çıkıyorum"

    Eserlerinde Türk ezgilerini kullanmaya özen gösterdiğini vurgulayan Çimenciler, sözlerini şöyle sürdürdü: "Feride, 17 gün ölü gibi yatıyor. Rüyasına Kamran giriyor. 'Şol Cennette' dururken ne çalabilirim? 'Gel Gör Beni Yar Neyledi' çalıyorum. Yakışır bunlar birbirine... Bunlar benim özüm. Yunus Emre, ben bunu inkar edemem... Ben biraz özüme dönük bir kadınım. Görselliğe değil de hem dinletiye, hem eğitime ülkemden mesajlar vermek istiyorum. Kendi özümü tanıtmakta ısrar ediyorum. Aslıma sahip çıkıyorum. Kendi Türk kültürümde musiki olsun, müziği olsun, edebiyatı olsun çok ısrarcıyım. Her seçtiğim eser muhakkak kendi kültürüm. Biri Osmanlı kültürüyse, biri Türk edebiyatı, biri Urfa'nın oraya Fırat'a yaptığım eser. Bağlaması, darbukası, udu, kanunu, neyi...Bu sazları sevdiğim ve bununla derdimi anlattığımı düşünüyorum. Bir başkası olmak istemiyorum. 'Benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım.' İşte bu benim ülkemin tavrı diye düşünüyorum."

    Kaynak: Hürriyet / Magazin

    Londra Harem Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title