Çöküşü Severim
'Aşkın Izdırabını.
Ünlü şarkıcı Hayko Cepkin, 'Aşkın Izdırabını...' isimli dördüncü albümünü geçtiğimiz ay çıkardı. Müziğinde öfkeden beslendiğini söyleyen, albümünde aşkı ve aşk acısını sorgulayan Cepkin; yeni şarkılarını, aşka bakışını ve İstanbul'daki hayatını Touch İstanbul dergisinden Sebla Koçan'a anlattı.
İstanbul'da sizi en çok ne sinirlendiriyor?
Kalabalık... Çok kalabalık... Mesela, sahne dekorlarını yaptırdığım bir hobi dükkanı var Üsküdar'da ve akşam 6 buçuktan sonra açılıyor. Stüdyom Taksim'de, plak şirketim Gümüşsuyu'nda. Tuzla'daki kuzenlerimden alet edavat alıyorum. Akşamın 6'sında Taksim'den Üsküdar'a kontrole gidiyorum sonra stüdyoya dönüyorum. Kimin gözü yer o saatte trafiğe çıkmayı? Ben bunu 45 dakika içinde yapıyorum çünkü motor kullanıyorum. Bu nedenle, yaz-kış motorizeyim.
TAM TIM BURTON HAVASI!
İstanbul dışında yaşamak zorunda kaldınız mı hiç?
Heybeliada'da bir dönem yaşamıştım. Adana'da da 1.5 sene yaşadım. Trafiği çok karman çorman değil ama orası da çok sıcak kardeşim! Kebaplar çok güzel tabii. Selçuk'u da çok seviyorum, İzmir'i de.
İstanbul'a bakıp ilk kez ne zaman "Of çok güzelmiş" dediniz?
İstanbul bayram zamanı, iyice boşaldığında çok güzel geliyor bana. Bir gün Gümüşsuyu'na şirkete gidiyordum. İnönü Stadı'nın yanında normalde çok trafik olur ve manzara falan görülmez ya, o gün bomboştu. İşte o manzarayı gördüğümde "Of, İstanbul sahiden çok güzel şehir" dedim.
Yeni albümünüz için dinleyiciye kapalı, yalnız davetlilerin olduğu bir tanıtım düzenlediniz.
O gece tam takımdık, halalar, yengeler, kuzenler, vaftiz analar, babalar... Kıkır kıkır gülüyorlardı. Babam ben sahnedeyken "Bana mı baktı, beni mi gördü?" diye dolanıyordu. Ultra kalabalık bir aile değiliz. Babamın tarafını çağırsaydım, o gece Yozgat gecesi yapılırdı!
Çıkış şarkınız 'Paranoya'nın klibi çok etkileyici...
Bu kliple birlikte iyi bir ekip olduk. Bir Tim Burton durumu oluyor sanki! Tüm parçaların tiyatral bir havası var. Onları birleştirip bir tiyatro oyunu yapabilirim mesela. Sahnede küçük filmler olabilir. Kafamda 10 tane fikir var. Oyunlar kurgulamak, ışıklar, müzikler... Para da lazım bunlara tabii.
O ADAMA ÜZÜLÜYORUM
Her albümünüzde bir öğüt veren şarkı olurdu...
'Tek Gecelik' oldukça dik bir şarkı. "Bırak dinlesin sabaha kadar" diyor, bu da bir öğüt aslında.
Bu şarkıların içinde haline en çok üzüldüğünüz adam hangisi?
Paranoyak olana üzülüyorum ama o her şeyi kendi içinde yaşıyor. Sanırım esas, 'Kabulleniş' şarkısındaki adam çok ezik. Ajite ediyor kendini, saçmalıyor yani... "Eğer gideceksen tamam, ben yatayım yere, sen beni ez de geç" diyor. Yazık ona.
#Sayfa#
TWITTER SAYFAMIN CANINA OKUDUK!
"Twitter kullandığım için fan'larım da daha çok Twitter kullanıyor. Bir defasında, gecenin köründe 'Dınk' yazdım. Arkasından 'Dink donk', 'Dank dunk', 'Bip bip bip' falan bir akmaya başladı... Hepsini de RT'ledim, sayfanın canına okundu. 300 unfollow oldu, bin 300 follow oldu. Çok eğlendik. Örgütlü hiçbir şey yapmadık bugüne kadar. 'Yarın saat 9'da toplanıyoruz' desem, büyük olay olur."
HERKES İLK AŞKI ÖMÜR BOYU SÜRECEK SANIR
Çok aşık birine nasıl bir öğüt verirsiniz?
"Hayatta daha neler göreceksin. Daha neler yaşayacaksın" derim hep. Bunlar çok karşılaştığımız şeyler. Şöyle e-postalar geliyor; "Abi, kız benden ayrıldı, seni de çok seviyor, sen onu arayıp 'O seni çok seviyor' dersen belki geri döner." Bu şekilde dönecekse bence hiç dönmesin! Herkes ilk aşkını ömrü boyunca devam ettireceğini sanır, onlara "Rahat ol yavrum. Olsun, yaşa... Bu duygu çok güzel" derim. En üst, en dip duygular sana bir ders verir.
Aşk acısı yaşıyorsak ne yapmak lazım peki?
Kendini bir şeye motive et, hiç mi başka bir ilgi alanın yok? Kartondan gemi yap, Lego'yla oyna, spora ver kendini. Çökmek istiyorsan çök, ben çöküşü de severim. Çöküş dönemleri hoşuma gider yani. Yıkılmak, yalnız kalmak, en dertli müziği koymak... Klavyede dertli bir notaya basarım, pedalın üstüne de taş koyarım, oturur sürekli onu dinlerim, çöküş beni çok dinlendirir.
DİPTEN ÇIKMAYI BİLECEKSİN
Dibe vurmaktan, dağılmaktan hiç korkmuyor musunuz?
Korkmuyorum, oradan çıkmasını bileceksin. Dünyada pek çok insan kendisi hakkında fikir sahibi değil.
Aşkı fazla mı abartıyoruz acaba?
Kimisi için bir hastalık. Kimisi de o çöküş dönemini etrafından göreceği ilgi, alaka için kullanıyor. Bunların hepsi birer hastalık. İnsanların kendini bulması lazım. Hayatın her zerresinin tadına bakılmalı. Hayat da senin tadına bakacak işte...
Siz de öyle mi yaparsınız?
Evet, kendimi başka şeylere kanalize ettim. Özellikle içinde korkunun barındığı sporlar yaptım. Sonra bu da çok basitleşiyor ve zevk aldığın bir şeye dönüşüyor. İnsan hep amatör kalmayı bilmeli. Yaptığım işler bana bunu öğretiyor. Kendimle mücadele etmeyi seviyorum.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr