Daha temiz ama daha alerjik bir gelecek
19'la birlikte çok daha steril hayatlar yaşamaya başladık, yeni alışkanlıklar edindik.
COVID-19'la birlikte çok daha steril hayatlar yaşamaya başladık, yeni alışkanlıklar edindik. Pek çok kişi bu yeni düzenin bağışıklık sistemimizi zayıflattığından endişe duyuyor. Uzmanlarsa gereksiz antibiyotik kullanmadığımız, vücudumuza iyi baktığımız, sağlıklı beslendiğimiz için aksine immün sistemimizin kendini koruyup kolladığını söylüyor. Salgında alınan önlemler sayesinde grip ve zatürre vakalarında düşüş yaşandığını hatırlatan uzmanlar, eğer önlem alırsak bu hastalıklara yakalanmadığımızın altını çiziyor. Yani pandemi sonrasında maske olmasa da mesafe ve hijyen hayatımızda kalacak.
Prof. Dr. İftihar Köksal Doç. Dr. Emek Kocatürk
SIKI HİJYEN TEDBİRLERİ BAĞIŞIKLIĞIMIZI DÜŞÜRMEDİ
Prof. Dr. İftihar Köksal / Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi
Koronavirüse karşı alınan önlemler sebebiyle maske kullandık, insanlara mesafeli durduk, genel anlamda da hijyen konusunda daha titiz davrandık. Bu, solunum yoluyla bulaşan her türlü enfeksiyonda azalmaya yol açtı. Bu sene influenza (grip) ilacı yazmadık, pnömoni (zatürre) vakalarında da belirgin azalma vardı. Koronavirüsler bize güzel bir ders verdi: Eğer gerekli önlemleri alırsak, bu hastalıklara yakalanmayabiliyoruz.
Hijyene daha dikkat edildiği için gastrointestinal enfeksiyonlarda da bir azalma görülmüş olabilir. El yıkama alışkanlığının artması, tüketilen gıdalarda hijyene dikkat edilmesi, gıdalar yoluyla bulaşan mide-bağırsak enfeksiyonlarında da azalmaya yol açmış olabilir.
Virüsler hayatımızda olmaya hep devam edecek, bu nedenle hijyen alışkanlıklarından vazgeçmemek çok önemli.
Hastaneye gelişlerin azalmasıyla gereksiz antibiyotik kullanımında bir düşüş yaşanmış olabilir.
Diğer hastalıklarda, enfeksiyonlarda maalesef artışa neden oldu çünkü hastalar hastaneye gelemedi. Kronik hastalıkların ilerlediğini görüyoruz, bu da beraberinde ek enfeksiyonların ortaya çıkmasına yol açtı. Örneğin bir hastanın diyabetini kontrol altına alamazsanız, bu hastada ikincil olaylar başlar. Bunlardan biri de enfeksiyon...
Bizler bu hijyenik ortamla kendi floramızı biraz geliştirdik, gereksiz antibiyotik kullanmadık. Vücudumuz da diğer mikroorganizmalarla uğraşmak için kendi gücünü kaybetmedi. Yani bağışıklık sistemimiz aslında zayıflamadı, kendini koruyup kolluyor.
Maskeleri çıkardıktan bir süre sonra bu kez diğer virüsler gündemimize gelecek ve bizi enfekte edebilecekler. Bu nedenle pandemi sonrasında da el yıkama alışkanlığından vazgeçmemek çok önemli. Ev içinde, aile arasında olmadığı sürece yani dışarıda, işte herkesle
tokalaşmamaya ve birbirimize sarılmamaya devam etmenin bulaşıcı hastalıklar açısından yararlı olacağını düşünüyorum.
İnsan psikolojisi açısından maske kullanımı zorunlu olmasa dahi bir grup insanın kolay kolay maskeleri bırakmayacağını tahmin ediyorum. Fakat zamanla korunma yöntemleri de biraz gevşeyeceğinden, pandemiden belli bir süre sonra düzen eski haline dönecektir.
SALGINDAN SONRA DA CİLDİ DÜZENLİ NEMLENDİRİN
Doç. Dr. Emek Kocatürk Koç Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Sürekli sabunla elin yıkanması, dezenfektanların kullanılması derinin bariyer tabakasına hasar veriyor ve geçirgenliğini arttırıyor. Böylece normalde enfeksiyon oluşturmayan organizmalar enfeksiyon yaratabiliyor. Ayrıca deri florası da bozuluyor. Florada dengesizlikler olunca mantar enfeksiyonları, bakteriyel enfeksiyonlar ortaya çıkabiliyor. Pandemide bunlar görüldü.
Bu süreçte çok sık temizlik malzemeleri kullanmaya alıştık. Oysa bunlar alerjik hastalıkların artışına neden olabiliyor. Daha az koku maddesi ve daha az sürfaktan içeren deterjanlar kullanılabilir.
Maskelere bağlı alerjik kontakt dermatit, seboreik, atopik dermatitlerde alevlenme görebiliyoruz. Aknelerin alevlenmesine hatta hiç aknesi olmayan kişilerde akne görülmesine şahit olabiliyoruz. 2 saatte bir maskeyi 15 dakika çıkarmalarını tavsiye ediyoruz. Akneye yatkın, yağlı cildi olanların sabah-akşam deriyi arındırıcı ürünlerle temizlemeleri önem taşıyor.
Yeni alışkanlıklarımızın pandemi sonrasında da etkileri olacak. Daha hijyenik ama daha alerjik bir dünya olacağını düşünüyorum. Daha az toksik ürünler kullanmayı, cildimizi korumayı öğreneceğiz.
Hijyen alışkanlıklarımız pandemi sonrasında da devam edecektir. Bariyer ve cilt florasının bozulmasının sonucunda oluşabilecek durumlara karşı cildi düzenli olarak nemlendirmek, duşta ılık su tercih etmek, banyodan çıkar çıkmaz hafifçe kurulanmak ve vücuda nemlendirici sürmek önemli.