Haberler

    Demet Özdemir ve İbrahim Çelikkol'dan 'libido' açıklaması!

    Abone Ol

    İBRAHİM ÇELİKKOLKadın ağırlıklı bir ortamda büyüyünce onların hislerindeki inceliği keşfediyorsunuzHayatınız bir film olsa nasıl başlardı?

    İBRAHİM ÇELİKKOL

    Kadın ağırlıklı bir ortamda büyüyünce onların hislerindeki inceliği keşfediyorsunuz

    Hayatınız bir film olsa nasıl başlardı?

    Bebek ağlamasıyla!

    Madem konuyu açtınız, oradan devam edelim. Kısa süre önce baba oldunuz. Doğuma da girdiniz. Nasıl bir histi?

    Tarifsiz bir şey. Hayatta eşini, benzerini görmediğim, bilmediğim, duymadığım bir his. Birden bu hisle dolup taşıyorsunuz.

    Yani bebeği kucağınıza ilk aldığınızda ne hissettiniz?

    İşte o an baba oldum. Kimisi bunun zaman alacağını söylüyordu ama benim için böyle olmadı. Ben o an hissettim baba olduğumu.

    Çok kısa bir zaman oldu ama hayatınız nasıl etkilendi?

    Bütünüyle. Artık 'artı 1'siniz. Her şeyden önce onu düşünüp, ona göre şekilleniyorsunuz. Bir de bu sırada mutluluktan sarhoşsunuz.

    Çocuk sahibi olmak eşinizle ilişkinizi değiştirdi mi?

    İlişkimizin ve evliliğimizin en tarifsiz günlerini yaşıyor olabiliriz. Çocuk sahibi olmak mutlu çiftlerin başına gelebilecek en güzel şeymiş.

    Ünlüler bebekleri için janjanlı isimler seçiyorlar. Siz Ali koydunuz. Neden bu ismi seçtiniz?

    Ali ismini canlandırdığım karakterlerde de çok kez taşıdım. Bana şans getiren bir yanı oldu. Bunun yanında Ali ismindeki basit ama heybetli hali seviyorum. Bu yüzden oğlum Ali.

    Sabır denen şey bende yok

    Peki yakışıklısınız, yeteneklisiniz, mutlu bir evliliğiniz, bebeğiniz var. Biraz defolarınızı, sizde olmayan aksak yanları söyleyin ki bir rahat nefes alalım...

    Sabır denen şey bende yok. Aşırı sabırsızımdır.

    Sizinki, her şeyin önünüze altın tepside sunulduğu bir hayat mı?

    Hayatın bana kattıkları ve sahip olduğum değerler adına kendimi şanslı hissediyorum. Günlük stres ve yorgunluklar tabii ki benim hayatımda da var. Geçmişte yaşanılan zorluklar da öyle fakat ne yaşandıysa teşekkür ediyor ve bugünüme şükrediyorum.

    Bugün 20 yaşındaki İbrahim'i görseniz... Ona gelecekle ilgili nasıl bir nasihat verirdiniz?

    Büyük düşün.

    Önce Kocaeli spor'da, sonra birinci ligde OyakRenault'da basketbol oynadınız. Ardından Genç Milli Takım'la sahaya çıktınız. Tam 15 yıl... Babanız (Süheyl Çelikkol) milli futbolcuymuş. Onun etkisiyle mi önce spora yöneldiniz?

    Babam en büyük rol modelimdi ki hala öyle. Her konuda olduğu gibi spor konusunda da beni her zaman destekleyip yüreklendirmiştir. Bugün spora karşı olan tutkum babam sayesindedir. Ama hayatta her şey sizin planladığınız gibi gitmiyor. Bazı dönüm noktaları hayatınızı belirleyen kararları almanızı sağlıyor. Bu da öyle bir şeydi diyelim. Bir dönüm noktası ve almam gereken bir karar. Ben oyunculuğu seçtim.

    Babanızı 18 yaşındayken kaybettiniz. Bu erken rol model kaybı sizi nasıl etkiledi?

    Hayatın bazı gerçekleriyle erken yaşta yüzleşmek zorunda kalabiliyorsunuz, yapacak bir şey yok.

    Anne, teyze, hala, babaanneyle aynı evde büyüdünüz. Kadın ağırlıklı ortam çocuğu olmak nasıl bir şey?

    Onları çok iyi anladığımı düşünüyorum. Kadın ağırlıklı bir ortamda büyüyünce onların hislerindeki inceliği keşfediyorsunuz.

    Sabah uyandığımda aynada gördüğüm adamdan mutluyum

    Şimdilerde oyuncular arasında fizik, libido tartışmaları yaşanıyor. Yaşananlara baktığınızda yeni nesil oyuncuları nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Oyunculuk her ne kadar işin fiziki ve estetik kısmıyla çok ilgili gibi görünse de asıl olay bu değil. Şekil içerikle desteklenmediği sürece başarıdan bahsetmemiz mümkün olamaz.

    Siz yıllarca ekranın en unutulmaz çiftlerine hayat verdiniz. Peki partnerler arasında gerçek bir elektrik, başarı için şart mı sizce?

    Partnerlerin paylaşabilmeleri, özveri ve iyi niyetle paslaşabilmeleri tabii oyunu beslemek adına çok önemli. Fakat bunun partnerler arası gerçek bir elektrik gerektirdiğini asla söyleyemem. Bu noktada başarı ekip çalışması ve disiplinin sonucudur.

    Fizik konusunda hep şanslı mıydınız? Kadınlar size hep ilgi gösterir miydi?

    Erken yaşlarda bunu pek fark edemiyorsunuz ama fark ettiğim andan itibaren öyle olduğunu söyleyebilirim.

    Güne bu fizikle başlamak nasıl bir his?

    Şu kadarını söyleyebilirim: Sabah uyandığımda aynada gördüğüm adamdan mutluyum.

    Şimdilerde bazı oyuncular, rollerinden çok kaslarıyla konuşuluyor. Sizce bunlar oyunculuğa zarar mı verir yoksa fayda mı sağlar?

    Oyunculuk mesleğinin şekilden daha öte incelikleri olduğunu düşünüyorum. Her yeni karakter başka bir seni doğurduğu için en kolay değişen şey de görüntü kısmın oluyor. Bu yüzden fit ya da değil, öyle ya da böyle bunlar karakter bazlı değerlendirilmesi gereken durumlar.

    Eşim hayattaki kıymetlim

    Ekranın en beğenilen, kadınların peşinden koştuğu bir adamken evlendiniz. Popülerliğimi kötü etkiler korkusu yaşadınız mı?

    Hayatta bazı kararlar için dönüm noktaları olduğunu düşünüyorum. Eşim Mihre'yle karşılaştığımda bunun benim için bir dönüm noktası olduğundan çok emindim.

    Ekranda hep çok aşık, tutkulu ve romantik adamları canlandırdınız. Siz de o adamlar kadar aşk dolu musunuz?

    Bunu eşime sormak gerek.

    Aşkın sizdeki karşılığı ne? Şimdilerde aşkın hangi halini yaşıyorsunuz?

    Her halini, her an yaşıyorum. Böyle şeyleri çok fazla anlatabilen bir adam değilim biliyorsun. Ama eşim hayattaki kıymetlim. Ona olan aşkım, anlatabileceklerimin yanında hiç kalır. Koşulsuz sevgi.

    Tatlı bir ikili olduk

    Sizleri nasıl karakterlerde izleyeceğiz?

    DEMET ÖZDEMİR: 'Zeynep' kimseyi kıramayan, naif, umut dolu, nereye ait olduğunu bilmese de bir yere ait olma arzusuyla yanıp tutuşan bir kız. İki annesine de kıyamıyor olması ona dair en sevdiğim şey.

    İBRAHİM ÇELİKKOL: 'Mehdi' mahallesinin delikanlısı. Doğru, dürüst, örnek gösterilen bir adam. Mahalledeki insanlara yardım etmeyi seviyor.

    'Doğduğun Ev Kaderindir' kısaca ne anlatıyor?

    DEMET ÖZDEMİR: Hikaye, çok yoksul bir ailede doğup büyümüş bir kızın 8 yaşından sonra okutulması için zengin bir aileye verilmesiyle başlıyor. 'Zeynep' büyüdükten sonra, "Aslında nereye aidim" sorusuyla ve iki ailesinin çatışmasıyla yüzleşiyor. Bu sırada hayatının aşkıyla karşılaşıyor ve kendi benliğini bulmaya çalıştığı bir yolculuğa çıkıyor.

    Sizce ekranda her gün başlayan işlerden farkı ne?

    DEMET ÖZDEMİR: Gerçek bir hikaye, en büyük farkı bu. Her karakter gerçekten yaşıyor. Biz de dizinin dünyasını gerçeğe en uygun biçimde kurmaya çalıştık.

    Nasıl bir ikili oldunuz?

    DEMET ÖZDEMİR: Tatlı bir ikili olduk. İbrahim baba, aynı zamanda çok babacan. Karakterden taşıdığı özellikleri de var. O da koruyup kollamayı çok seviyor, bana kendimi güvende hissettiriyor. İbrahim'le çalıştığım için çok mutluyum.

    İBRAHİM ÇELİKKOL: Demet, her şeyden önce çalışkan. İşine saygı duyuyor. Önceden çok izleme fırsatım olmadı, bu kadar yetenekli olduğunu da bilmiyordum.

    DEMET ÖZDEMİR

    Çok hayal kuruyordum ama bugünü tahmin eder miydim? Hayır.

    Siz kendiniz için "Hayal kurmanın ne kadar doğru olduğunu gösteren bir hikayem var" demiştiniz. İzmit'te küçük bir kasaba büyüdünüz. O zamanlar Türkiye'nin aranan kadın oyuncuları arasına gireceğinizi düşünür müydünüz?

    Gerçekten küçük bir yerde doğdum, büyüdüm. Tabii çok hayal kuruyordum ama bu kadarı asla gözümün önüne gelmemişti.

    Neydi hayalleriniz?

    Oyuncu olmak, bu mesleği yaparak bir şeyler keşfetmek... Ama bugünü tahmin eder miydim? Hayır.

    Ablanız evlendikten sonra annenizle iki kadın uzun süre ayakta kalmaya çalışmışsınız. Hayat zor muydu?

    Annemle iki inançlı, güçlü kadındık. O yüzden bizim için hiçbir şey zor ve aşılamaz olmadı. Sorunlar yaşadık, zorluklar çektik. Ama hiç güçsüz hissetmedik. Hayallerimizi konuştuk, önümüzde kimse duramadı. Şu an yaşadığımız şeyler de aslında inançlı olmanın büyük bir nimeti.

    Oyuncu olmadan önce bir süre profesyonel dansçılık yaptınız. Bunun oyunculuğa etkileri oldu mu?

    Beden dili oyunculuk için önemli. Bana bedenime güvenmeyi öğreten şey de dans oldu. Kendi bedenimi serbest bırakıp başka bir kişiyi oynarken o kişiyi keşfedebilmek bana dansın hediyesi.

    Dünyadaki kadın hareketini ve danslı eylemlerini takip ediyor musunuz?

    Evet, kadınların dertlerini dansla, müzikle aktarmaya çalışmaları bana pozitif ve cesurca geliyor.

    Sizi şimdiye kadar ekranda hep romantik komedilerde izledik. Dram işi geldiğinde hiç tereddüt ettiniz mi?

    Tabii romantik komedi sonrası drama işine başlamak benim için heyecan vericiydi. Fakat negatif bir korkuya neden olmadı. Zaten romantik ya da drama oyunculuğu ayrı şeyler de diyemeyiz.

    Peki neden iyi bir romantik komedi oyuncusuyken dümeni drama kırdınız?

    Her şeyi denemek, her türlü karakteri oynamak istiyorum. Ama dümeni dramaya kırdım, hep drama oynayacağım gibi bir durumum yok. 'Erkenci Kuş' dizisinde 40. bölüm itibariyle drama yapmaya, ağır sahneler çekmeye başlamıştık. O sahneleri çekmek beni çok heyecanlandırdı. Böyle bir hayal kurdum ve şimdi onun peşindeyim. Umarım karşılığını veririm.

    Kahkaha atan Demet yerine, ağlayan bir Demet göreceksiniz

    Biraz daha açar mısınız? "Türkiye'nin Sandra Bullock'u", sevimli, sempatik kız bu yeni karakterle yerini nasıl bir Demet'e bırakacak?

    Zaman geçtikçe olgunlaşmaya çalışıyorum. Her insan kendini büyütür, ben de o dönemdeyim. 'Zeynep' karakteri durağan ama yine de içselleştirmeye müsait. Sürekli kahkaha atan Demet yerine, birazcık ağlayan bir Demet göreceksiniz. Umarım onu da seversiniz.

    Ekrandaki altı yıl size hayat ve sektör adına neler öğretti?

    Zor olan oyunculuğu yapmak değil, sektörün şartları. Bu mesleği yaparken, cesaretli olursan, kafanı çalıştırırsan, elinden gelenin en iyisini yaparsan başarılı olursun. Her yeni senaryoda, her oyuncu arkadaşınla, her yeni yönetmenle öğreneceğin çok şey var. İlk zamanlar böyle düşünmüyordum, zamanla idrak ettim. Oyunculuğun da insan ilişkilerinde var olmanın da bir sonu yok. Her zaman daha fazlasını aramalısın.

    Akışta ve istediğim gibi yaşıyorum

    Ekrana çok kısa ara verdiniz. Bu kadar çabuk dönmek 'yüzüm eskir mi' korkusu yaratmıyor mu?

    Çalışma enerjisini içimde hissediyorum ve çalışmayınca çabuk sıkılıyorum. Eğer karakter doğru çıkarsa, dizinin dünyası doğru kurulursa, izleyici de bunu hissederse çok ara vermekle çok az ara vermek arasında da bir fark yok. Beni heyecanlandıran bir senaryo geldi, kendimi nasıl tutabilirdim bilmiyordum ki.

    Tutmamışsınız zaten...

    Çok akışta ve çok istediğim gibi yaşıyorum. Ara vereceğim elbette ama o zaman bu zaman değil.

    Eski partnerinizin "Dizilerde başrol çiftinin libidosu yüksek olmalı" açıklaması gündem oldu. Bunu okuduğunuzda ne düşündünüz? Katılıyor musunuz?

    Partnerinle iyi anlaşıyor olmak ve enerjinin yüksek olması bir artı ve her projede önemli. Enerji ve kimya, beraber gülebilmek, sahneleri tartışabilmek de çok değerli.

    Tamam kaçamak cevap... Instagram'da 9 milyona yakın takipçiniz var. Neden bu kadar insan sizi takip ediyor?

    Bir kısmı merak duygusundan, bir kısmı gerçekten sevdiği için ve bir kısmı da dizileri takip ettikleri için... "Aslında nasıl?" diye merak ediyor olabilirler. Ne giyiyor? Çok makyaj yapıyor mu? Şu an nerede?

    Üzüldüğüm, haksızlığa uğradığım ve kırıldığım oluyor benim de

    'Erkenci Kuş'tan sonra uzun süre gündemden düşmediniz. Diziniz yurtdışında da gösteriliyor. Orada nasıl bir ilgi var? Siz de sokakta yürüyemiyor musunuz?

    Yurtdışında birçok ülkeye satıldı. Ama henüz o ülkelere gidemedim, vaktim olmadı.

    Şöhretin zirvesinde özgürlüğünüzün kısıtlandığı oluyor mu?

    Oyuncu olmaya karar verip dizi çekmeye başladığınızda artık sizi herkes tanıyor. İnsanlar gelip beni sevdiklerini söylüyor. Bana sarılmaları doğru yolda olduğumu hissettiriyor. Bu yüzden bunun sıkıntısını yaşamıyorum.

    Magazinle barışık mısınız? Çıkan haberler hala sizi üzebiliyor mu?

    İlk başlarda üzülmekten ziyade şaşırıyordum. Nedenini sorguluyordum. Bir yerden sonra da alışmaya başladım.

    Nasıl oldu bu?

    Şimdi karşılaştığım her zorluğu pozitife çevirmeye çalışıyorum. Bu da onlardan biri benim için. Elbette üzüldüğüm, haksızlığa uğradığım ve kırıldığım şeyler oluyor. Ama bunlar anlık ve kısa süren duygular. Bu bir yakarış da değil. Onların da mesleği bu ve bunu kabul ediyorum. Ama kimi zaman benden bağımsız bir şey ortaya atılıyor. Sanırım bu noktada en çok takıldığım şey, kişisel olarak doğruluğu teyit edilmemiş haberler karşısında benim, ailemin, çevremin ne hissedeceğinin sorgulanmaması. Bunu düşününce kendime "Geç" diyorum. Nasıl olsa ailen doğru olmadığını biliyor.

    Kaynak: Hürriyet / Magazin

    Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title