Haberler

    Endişelenmeyi bırakıp 'bir şeyleri kaçırmak'tan zevk almayı nasıl öğrendim?

    Güncelleme:
    Abone Ol

    Biz "Kediyi merak öldürür" deriz ama Alman edebiyatçı, devlet ve biliminsanı Johann Wolfgang von Goethe'ye göre "Merak herkesi kanatlandırır". Tabii, onun çağında (1749-1832) bir şeyler öğrenmenin tek yolu merak etmekti.

    Biz "Kediyi merak öldürür" deriz ama Alman edebiyatçı, devlet ve biliminsanı Johann Wolfgang von Goethe'ye göre "Merak herkesi kanatlandırır". Tabii, onun çağında (1749-1832) bir şeyler öğrenmenin tek yolu merak etmekti. O çağ 20'nci yüzyılın sonuna kadar devam etti. Sonrası malum...

    Gazetecilik, muhabirlik de bir merak işidir. Merak edip, gelişmelerin, haberin peşine düşüp muhataplara doğru soruları soramazsanız işinizi iyi yapamazsınız. Ancak şu an yaşadığımız 'kıyamet sonrası' dünyada bazı şeyleri görmezden gelmenin, 'atlama'nın, boş vermenin de kendine has bir tadı, zevki var. Yine de ömrünü merak ederek, her şeye yetişmeye çalışarak geçirenler için bu çok kolay değil.

    Peki, ben endişelenmeyi bırakıp bir şeyleri kaçırmayı sevmeyi nasıl öğrendim? Anlatayım...

    Düşündüğünüzden çok yaygın

    Sosyal medya mecralarının hayatımıza paraşütsüz düştüğü günden bu yana birçok insan bir şeyleri kaçırmaktan korkuyor. Bunun, sıkça duyduğunuza emin olduğum bir adı da var: FoMO... Fear of Missing Out (Bir şeyler kaçırma endişesi) kelimelerinin ilk harflerinden oluşan bir kısaltma...

    Amerikan Psikiyatri Birliği'nin sosyal medya kullanan 11-55 yaş grubu arasındaki 1.200 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırmasına göre kullanıcıların yüzde 40'ı bir şeyleri kaçırdığını düşünerek sürekli sosyal medya kullanma ihtiyacı hissediyor. Aynı kurum, FoMO'ya bağlı olarak gelişen uyku ve yeme bozuklukları, odaklanma sorunu, organizasyonel dağınıklık, endişe, mutsuzluk, umutsuzluk, sosyal geri çekilme, özgüven kaybı ve depresyon gibi pek çok olumsuz etkiden bahsediyor. Yani, her şeye yetişmeye çalışmak bizi tüketiyor. Tükenmek fiilini kullanmam boşa değil, FoMO nedeniyle tükenmişlik sendromu yaşayacağından endişe eden insanların varlığı da araştırmalarla sabit.

    Ama canımız sıkılıyor!

    Bir yıldan uzun süredir hayatımızda olan pandemi de bu konuda bize yardımcı olmadı. Evlerde, ekran başında olduğumuz günler boyunca paylaşımları aşağı kaydırmaktan bıkmadık. Yıldız Tilbe'nin ünlü vecizesini azıcık değiştirip bu günlere uygun hale getirmek isterim: Hiçbirinizle yüz yüze görüşemem ama yalnızken de canım sıkılıyor!

    FoMO'nun zıddı JoMO (Joy of Missing Out - Bir şeyleri kaçırma keyfi) da aslında yeni bir terim değil. Ancak pandemiyle birlikte JoMO'nun FoMO'ya oranla yükselişe geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Kendi adıma konuşuyorum: İlk pandemi kısıtlamalarının sona ermesiyle sosyal medya mecralarının akışı benim için cazibesini yitirdi. Sanki aynı şeyleri, tekrar tekrar izliyor, dinliyormuş gibi hissettim. Podcast'lerden zevk alamadım, ekmek tariflerine tahammül edemedim, çevrimiçi doğum günü kutlamalarında sıkıldım. Herkesin ayıla bayıla izlediği, geleneksel medyaya dudak bükse de yine oradan beslenen 'yeni nesil magazin programı'nı hiç izlemedim.

    Ancak JoMO'mun zirvesi, yeni mecra Clubhouse'un lansmanıyla başladı. Naçizane fikrim şu: Sabah yazısını okuduğum, TV'de gördüğüm, tweet'lerine bir şekilde denk geldiğim bir kişiyi neden akşam bir kez de dinleyeyim ki! Cüneyt Özdemir'in 'iPhone 6 yorumu' bana sinirden başka ne katacak! Çevrimiçi muhabbetten başka 'tüketiciye ulaşma' yolu bulamayan büyük pazarlama ekiplerinin titr bağımlılarıyla yaptığı 'Bilmem ne boru ile büyük şehir mimarisi' etkinlikleri kime hitap ediyor? En azından bana değil.

    İşin özeti aslında şu; fazla merak, sürekli takip isteği belli bir süreden sonra insana vasattan tavsiye aldırır.

    'BU FORMAT MİADINI DOLDURDU'

    Eğer, "Clubhouse yayıncılık konusunda bir devrim" diyorsanız sizin için de cevabım hazır: Bir 'vatandaş gazeteciliği' mevzusu vardı, ne oldu ona? Hani sosyal medya sayesinde bilgiye daha hızlı erişecektik? Şimdi hangi bilginin doğru, hangisinin asparagas olduğunu anlamak için daha çok zaman harcıyoruz.

    Üstelik, bilmem kaç tane insanı bir araya getirip bir konu üzerinde tartıştırmak da miadını dolduran bir format. Ben değil, CNN International'ın editörü söylüyor: "Tartışma programlarının sona erme vakti geldi. Bu; tartışılan meseleyi basitleştiren, izleyenleri kışkırtan, kutuplaştıran ve teyit edilmemiş bilgilerin gerçeklere dayanan haberciliğe karşı galip gelmesine neden olan bir format."

    Kaynak: Hürriyet / Magazin

    Magazin Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title