Gerard Butler: Neden birbirimizden nefret ediyoruz?
? Öncelikle neredesiniz?
? Öncelikle neredesiniz?
Los Angeles-Hollywood Hills'teyim.
? Pandemi, Kaliforniya yangınları, protestolar, seçim kargaşası... Siz nasıl görüyorsunuz dünyamızı? İyimser bir yapınız mı var, yoksa gelecek için karamsar mısınız?
İyimserim... Genel olarak hayatta kötü senaryolara eğilimim var. Daha kişisel konularda yani. Kendi olumsuz inançlarım yüzünden. Hayatın daha büyük ve genel resmine gelirsem; iyimserim. Gerçi hangi senaryodan bahsettiğimize bağlı. Pandemi konusunda iyimserim. Yangınlar konusunda iyimser değilim. Çevresel konularda çok endişeliyim. Şu anda çok şey oluyor. Hepsi geçecek. Her şeyin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Irk eşitsizliği mesela. Black Lives Matter protestoları... Gelecekte çok daha olumlu şeylere yol açacağını umuyorum.
HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ
? "Şu anda çok şey oluyor" dediniz. Sıkıntılı dönemlerle başa çıkma yöntemleriniz neler?
Çok şey yaşadım. Çılgın durumlar başıma geldi. 11 Eylül saldırıları sırasında New York'taydım. 7 bombalı saldırıda Londra'daydım. Sandy kasırgasını New York'ta yaşadım. 2018'de Malibu yangınında evim kül oldu. ve çok daha fazlasını yaşadım.
Yaşadığımız pandemiyle ilgili söyleyebileceğim şu, bazı açılardan şanslı olduğumuz. Salgın korkunç bir şey ama daha kötüsü olabilirdi. ya da daha ölümcül bir hastalık olabilirdi. Duruma nasıl baktığınıza bağlı. Olumlu bir şekilde bakarsam, yaşadığım trajediler büyük resimde, yani genel olarak ve kişisel durumlarda bana savaşçı ruhu verdi. Daha fazla tecrübe ve başımıza gelenlerle nasıl başa çıkabileceğimize dair fikir sağladı.
Küresel olarak bizi vuran pandemiye nasıl olumlu bakabilirsin diyebilirsin. En kötüsü olduğunda bile galip geleceğiz ve dönüp baktığımızda, bu kötülükler bir şekilde olumlu bir dönüşüme sebep olacak...
Ayrıca trajediler bize sandığımız kadar güçlü olmadığımızı hatırlatıyor. İnsanlık aslında çok savunmasız ve kırılgan. Küçücük bir virüs bizi ne hale getirdi. Keza yangınlar, kasırgalar... Aslında ne kadar zayıfız. Böyle şeyler başımıza geldiğinde aniden birbirimize olan ihtiyacımızı hatırlıyoruz. Böyle şeyler bize "Neden birbirimizden nefret ediyoruz?" dedirttiriyor. Aslında hepimiz aynı gemideyiz...
? Son filminiz "Greenland" de en kötüsü başımıza gelse de başa çıkabileceğimizi anlatıyor. Bir aile, büyük bir felaketten kurtulmak için mücadele ediyor...
Filmin büyük mesajı; zorlukların üstesinden gelmek ve hayatta kalmak için sevdiğimiz kişilere bağlanmak... Filmin değindiği diğer şey; eşitsizlik. Şansa sahip olanlar ve olmayanlar. Karakterim kesinlikle hayatta kalma şansına sahip olmanın suçluluk kompleksini yaşıyor. "Neden biz seçildik?" diyor.
Film becerilere dayalı. Anlıyorum. Bu konuda tartışabiliriz. Ama gerçekçi olalım; eğer bize daha iyi hizmet edecek bir dünya inşa ediyorsak... Bunu virüs için demiyorum bu arada... Bakıyorum da en basit örnekle; Covid-19 testine bazı insanlar daha kolay ulaşıyordu. Eminim aşıda da aynı şeyler yaşanacak. Bazı insanlar kolayca ulaşacak.
Otorite değilim ama bunlar oluyor. Umarım daha adil bir yol vardır. Umarım aşı kolayca sahip olanlar ile imkanı olmayanlar arasında büyük sorun haline gelmez. Umarım "Neden biz olamıyoruz?" ya da "Ben hak ediyorum, banka hesabıma bak" örneklerini görmeyiz. Hayır, lütfen görmeyelim...
? Yaşadığınız felaketlerde kendinizi nasıl korudunuz?
Duruma bağlı. Yangınsa hemen kaç. Ben de öyle yaptım. Pandemide doğaya kaçtım. Sadece kayalara, nehirlere ve ormana yakın olmak dünyanın dengesini gösteriyor. İşte o zaman ölüm korkumu yeniyorum. İnanılmaz bir şeyin parçası olduğumu anlıyorum ve her şey değişiyor. Çok çok güçlü bir şey.
İÇİMDE ROLLERDEN KALAN PARÇALAR VAR
RUHANİ TEMİZLİK YAPMAM GEREKİYOR
? Oynadığınız karakterlerden etkilenir misiniz?
Ne zaman bir filmin çekiminden dönsem, 2-3 hafta uyum dönemi yaşıyorum. Neredeyse yıllardır yaşadığın evinden taşınma ya da boşanma gibi... Çünkü çalıştığın insanlara bağlanıyorsun, karaktere bağlanıyorsun, çekim yaparken yaşadığın şehre ve eve bağlanıyorsun. Oynadığın karakter gibi hissetmeye ve davranmaya başlıyorsun. Sonra çekim bitiyor, eve gerçek hayatına gidiyorsun. Ben de rollerden kalan parçalar olduğunu biliyorum. Kelimenin tam anlamıyla ruhani temizlik yapmam gerekiyor.
? Nasıl yani?
İçimde, oynadığım karakterlerden hala beni yiyip bitiren bazı karanlık varlıklar olduğunu söylediler.
Çekimler bitince eve gitmek, hayatın normal akışına ve özlediğim sürekliliğe dönmek disiplin gerektiriyor.
Bu arada salgın hakkında söyleyebileceğim bir diğer iyi şey de Los Angeles'ı daha çok sevmeme ve takdir etmeme sebep olması. Doğayı özleyip kaçıp gitme imkanın olmadığında fark ediyorsun ki Los Angeles'ın yürüyüş parkurları harika. Yürü, bisiklete bin, okyanusa git... Şehrin sunabileceği çok şey var. Sunduklarına ilaveten bir de harika doğaya sahip...
Soruya dönersem, "The Vanishing"den sonra karma karışık olmuştum. "Phantom of the Opera"dan sonra da çok kötüydüm. Yorgun ve depresiftim. Çekimlerden sonra izolasyona girdim ve bir daha film yapmak istemedim. Yeniden aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. Ama işini özlüyorsun. Oynayacağım karakterlerin beni etkileyeceği anlayışıyla daha iyi önlemler alarak geri döndüm.
HER AKŞAM ZOOM'DA TOMBALA OYNUYORUZ
? İskoçya'ya gidebildiniz mi pandemi sürecinde?
Hayır. Ailemi henüz göremedim. Ama neredeyse her akşam Zoom'da oyun gecelerimiz var. Takımlar kurduk, saatlerce tombala oynuyoruz. Konuşuyoruz.
Aslında pandemi bana düşünmek için çok zaman verdi. Film yaparken hayatımız hep başka şehirlerde. 3-4 ay çekim yapıyoruz, sonra basın turu. 1-2 hafta evimizde olabilirsek ne mutlu. Sonra yeniden başka bir ülkeye ya da şehre gidiyoruz. Politik, ırk ayrımı ve sosyal olarak birçok şey yaşarken bir de üstüne pandemi geldi. Biliyorum, insanlar maddi sıkıntı çekiyor, ekonomiler neredeyse çöktü, depresyon arttı. Zorlu günler ama hepsinin sonunda ilerleme olacağını umabilirsin.
SAVAŞÇI VE LİDER ROLLERİ OYNUYORUM
BU ASLINDA HAYATTAKİ YOLCULUĞUM
? Oynadığınız karakterlerin bir parçasının bilinçli ya da bilinçsiz sizde kaldığını söylediniz. Peki Gerard Butler kendini nasıl tanımlıyor? Nasıl anılmak istiyorsunuz?
Kim olduğunuzla ilgili sorumluluk almak ve söylediğiniz şeylerin ve yaptıklarınızın toplum üzerinde etkisi olabileceğini anlamak.
? Yani?
Filmlerde savaşçı ve lider rolleri oynuyorum. Bu aslında hayattaki yolculuğum. Kusursuz bir savaşçı olmak için uğraşmak ve karşılaştığım karanlık gölgelerle yüzleşmek... Bende çok var o karanlık gölgelerden. Bu arada gölgelerin pek çoğu performanslarımda bana yardımcı oldu ve rol yapmama yardım etti. Sadece sözümün eri bir adam olmak ve sorumluluk sahibi bir insan olarak ilerlemek istiyorum. Çıplak ve yalnızız.
Bazen iyi insanlar kabusunuz olabilir, bazen de korkunç sandığın insanların iyi ahlaki özellikleri ile karşılaşabilirsin...
"300 Spartalı"da Kral Leonidas'ı oynarken sahip olduğu onur ve haysiyeti anlamıştım ama fedakarlık, aşırı cesaret ve disiplin unsurlarını kavrayamamıştım. Leonidas'ı takip ettim, tanıdım. Onun içimde yandığını hissettim. Kişiliğine ve ona güvendim. İnsanların o adamın özünü anlamalarını sağladım. Sanırım benim yolculuğum da oynadığım karakterler gibi dik durmak.
AYRILIK
DÜŞÜNDÜĞÜMDEN
DAHA ZOR OLDU
? Morgan Brown'la 7 yıllık ilişkinizi sonlandırdınız. Bu ayrılık hakkında neler söyleyeceksiniz?
Evet, korona sürecinde bir ayrılık yaşadım. Sevdiğim birini farklı şekilde kaybettim. Düşündüğümden daha zordu... Bizim için doğru yolun bu olduğunu düşünüyorum ama çok zor oldu. Son 3 yılda kariyerimi yeniden gözden geçirmeme sebep olan sağlık sorunları yaşadım. Yanlış bir ameliyat geçirdim. Peşinden 7 ayrı ameliyat geçirmek zorunda kaldım. Motor kazası yaptım ve neredeyse ölüyordum. Yaşadıklarım sadece bir aktör olarak değil, insan olarak da beni geliştirdi. Bunları başkalarına yardımcı olabilecek şekilde nasıl aktarabilirim diye düşünmeye başladım. Başkaları için de fazlasını yapabilirim...