Güldürünün ustası Kemal Sunal, vefatının 21. yılında anılıyor
MALATYALI MUSTAFA BEY İLE SAİME HANIM'IN İLK ÇOCUĞUTürk sinemasında bugün bile çok izlenen yapımlarda başrol oynayan Ali Kemal Sunal, Malatyalı Mustafa Sunal ile Saime Hanım'ın ilk çocuğu olarak 11 Kasım 1944'te İstanbul Küçükpazar'da hayata "merhaba" dedi.
Türk sinemasında bugün bile çok izlenen yapımlarda başrol oynayan Ali Kemal Sunal, Malatyalı Mustafa Sunal ile Saime Hanım'ın ilk çocuğu olarak 11 Kasım 1944'te İstanbul Küçükpazar'da hayata "merhaba" dedi. Daha sonra Sunal'ın Cemil ve Cengiz adı verilen iki kardeşi daha dünyaya geldi.
Saime Sunal, yapılan bir röportajda oğlunun içine kapanık ve son derece sessiz bir kişiliği olduğunu anlatarak, "O kadar içine kapanıktı ki sıkıntısını, üzüntüsünü belli etmiyordu. Keşke belirtseydi, keşke kavga etseydi de o kadar kapalı olmasaydı" ifadelerini kullanmıştı.
BABASINI İKNA ETMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTIKemal Sunal, ilk öğrenimini Mimar Sinan İlkokulu'nda, liseyi ise 11 yılda bitirdiği Vefa Lisesi'nde tamamladı. Henüz lisedeyken tiyatroya ilgi duymaya başlayan sanatçının yeteneğini, felsefe öğretmeni Belkıs Balkır fark etti. "Sen oyuncu olmalısın" diyen Belkıs öğretmen, Sunal'ın babasını ikna ettikten sonra, usta oyuncuyu Kenter Tiyatrosu'na götürerek, Müşfik Kenter ile tanıştırdı.
Dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak zorlu şartlar altında çocukluk ve gençlik dönemini geçiren Sunal, bir röportajında "İşte o yokluklar Kemal Sunal'ı yarattı" ifadelerini kullanmıştı.
EMAYETAŞ FABRİKASI'NDA ÇALIŞTI
Sanatçı, henüz tiyatro ve sinemaya adım atmadan önce elektrikçi çıraklığı yaptı, üniversite öğrenimi sırasında ve sonrasında ise Emayetaş Fabrikası'nda çalıştı. Lisede amatör olarak ilk kez "Zoraki Tabip"le sahneye çıkan Sunal, aynı tarihlerde oynadığı bir oyun ile Akşam gazetesinin düzenlediği liseler arası tiyatro yarışmasında "En İyi Karakter Oyuncusu" ödülünü aldı.
Unutulmaz sanatçı Sunal, profesyonel tiyatro oyunculuğuna 1966'da başladı. Kenter Tiyatrosu'nda ilk kez "Deli İbrahim" adlı oyunda sahneye çıkan başarılı oyuncu, canlandırdığı "celladın yardımcısı" rolüyle repliği olmamasına rağmen seyirciyi güldürmeyi başararak, dikkatleri üzerine çekti.
VATANİ GÖREVİNİ ANKARA'DA YAPTISunal, 1981'de Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu'nda başladığı vatani görevini, Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki usta birliğinde tamamladı.
Kenter Tiyatrosu'nda uzun süre kalmayan Sunal, oyuncu Bülent Kayabaş ile tanışmasına vesile olan ve henüz yeni kurulan Pendik Tiyatrosu'na katıldı. Sinema ve tiyatronun, gülen ve güldüren yüzü Sunal, bir yandan tiyatroya devam ederken şu anki adı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu'nda 2 yıl öğrenim gördü. Eğitimini yoğun tiyatro turneleri sebebiyle yarım bırakan Sunal, 1992'de çıkan "öğrenci affı" sonrasında üniversitenin 2. sınıfından devam ederek, 1995'te 51 yaşındayken mezun oldu.
51 YAŞINDA ÜNİVERSİTEYİ BİTİRDİ
Mezuniyet töreninde, "4 yıllık üniversite maratonu sonunda bitti ama benimki biraz zor bitti. Ben 4 yıllık üniversite hayatını 27 yılda bitirdim." diyen sanatçı, daha sonra radyo, televizyon ve sinema bölümünde yüksek lisans yaptı ve "Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" başlıklı tez hazırladı. Sanatçının tezi, aynı adla 2005'te ailesi tarafından kitaplaştırıldı.
SİNEMAYA 'TATLI DİLLİM' FİLMİYLE BAŞLADI
Pendik Tiyatrosu'nun maddi sorunlar nedeniyle kapanması sonrası, idol olarak gördüğü ve 4 yıl kaldığı Ulvi Uraz'ın tiyatrosuna geçen Sunal, ardından da Aksaray Küçük Opera'da, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda sahneye çıktı.
Devekuşu Kabare'de Sunal'ın oynadığı "Dün Bugün" adlı oyunu izleyen Münir Özkul, ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'e, "Bak Ertem, bu çocuğa dikkat et. Bunda iş var." diyerek, Eğilmez ile Sunal'ın tanışmasını sağladı. Sunal, Eğilmez'in 1973'te çektiği "Tatlı Dillim" filminin kadrosuna katılarak, sinemaya ilk adımı attı. Filmde Sunal'ın yanı sıra Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Filiz Akın da rol aldı.
TÜRK SİNEMASININ EN PARLAK GÜNLERİ
Sanatçı, 1974'te Atıf Yılmaz'ın yönettiği "Salako" filminin ardından 1975'te rol aldığı Zeki Ökten'in "Hanzo" ve "Şaşkın Damat" filmlerinde başrol oynadı. Türk sinemasının en parlak yıllarından biri olan 1975'te, Rıfat Ilgaz'ın eserinden Eğilmez'in beyaz perdeye uyarladığı "Hababam Sınıfı"nda usta isimlerle rol alan Sunal, filmin ardından "Şaban" ve "İnek Şaban" lakaplarıyla tanınır oldu.
Usta oyuncu, 1976'da "Süt Kardeşler", "Hababam Sınıfı Uyanıyor", "Tosun Paşa", "Sahte Kabadayı", "Meraklı Köfteci" ve "Kapıcılar Kralı" gibi unutulmazlar arasına giren filmlerde, 5 farklı yönetmenle çalıştı.evekuşu Tiyatrosu'nun Ankara turnesi sırasında Gül Sunal ile tanışan ve 1975'te evlenen başarılı oyuncunun, Ali ve Ezo adını verdiği çocukları dünyaya geldi. "Tatlı Dillim" filminden sonra tiyatro ve sinemayı aynı anda yürütmeyi bırakan sanatçı, kariyerine sinemayla devam etti.
HALKIN İÇİNDEN BİR HALK KAHRAMANIBaşarıya giden yolun disiplinden geçtiğine inanan, işinde her zaman titiz ve tertipli olduğunu söyleyen Sunal, canlandırdığı rollerde genellikle halkın içinden bir halk kahramanını canlandırarak dikkati çekti. Usta oyuncu, Rıfat Ilgaz'ın "Hababam Sınıfı" eserinin sinema uyarlamasında canlandırdığı "İnek Şaban" tiplemesi başta olmak üzere, birçok filmde özgün fiziği ve hayat verdiği tiplerin halka olan yakınlığı nedeniyle kısa zamanda Türkiye'nin en sevilen oyuncularından biri oldu.
Sanatçı, verdiği röportajlardan birinde, telif yasası nedeniyle her akşam sunulan filmlerden sadece yapımcının para aldığını, oyuncuların hiç para kazanmadığını anlatarak, gördüğü ilginin nedenini şöyle değerlendirmişti: "Bu ilgiyi sosyologların araştırması lazım. Ben de bilmiyor ve kestiremiyorum. Bildiğim kadarıyla halkın sevmesi ve o filmlerin hala geçerli olması sebep. Halkın gülmeye büyük ihtiyacı var. İşten dönen insanlar evinde gülmek, gülerek rahatlamak, günün stresini atmak istiyor. Onun için Kemal Sunal filmleri tutuyor. Filmlerimde şiddet ve kan olmadığı için de seviliyor. Ailecek seyredebilecekleri filmler ortaya çıkıyor. Ondan vazgeçmiyorlar bana göre. O yüzden hala seyirci bulabiliyor ve reyting rekorları kırabiliyor."
KOMEDİ USTASIYüzü ve fiziki yapısı ile Fransız komedyen Fernandel'e benzetilen usta oyuncu, filmlerde her zaman haklının haksıza, güçsüzün güçlüye karşı mücadelesini temsil eden komedi ustası haline geldi. Sanatçı, 26 yıllık sanat hayatına, tiyatro oyunları hariç 6'sı yan rol, 76'sı başrol olmak üzere 82 film sığdırmayı başardı.
"Saygılar Bizden", "Şaban Askerde", "Şaban ile Şirin" ve "Bay Kamber" olmak üzere 1993-1996'da toplam 4 dizide de oynayan Sunal, Türk sinemasında "İnek Şaban" tiplemesi olmak üzere canlandırdığı iyi, saf adam rolleriyle her yaştan izleyicinin beğenisini kazandı. İzleyiciyi güldürürken düşündürmeyi de başaran sanatçı, filmlerinde öğretmenden bekçiye, kapıcıdan çöpçüye kadar birçok karaktere girerek, her dönem seyirciler tarafından ilgi gördü.
'BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ'Aynı zamanda canlandırdığı her karakterle seyircilerin yüzünü güldürmeyi başaran ve halk tarafından fazlasıyla benimsenen Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerin genelinde, Türk halkının geleneklerinden, adetlerinden ve inanışlarından örnekler öne çıktı.
Motivasyon filmleri olarak da adlandırılan Sunal'ın yer aldığı yapımlar ayrıca bir "başarı öyküsü" özelliği taşır. Usta oyuncu, "İnek Şaban" filminde bir karpuzcunun başarılı bir kaleci olup yükselmesini, "Doktor Civanım" filminde bir hademenin doktor kılığında köylülerin gözünde büyümesini, "Korkusuz Korkak" filminde Mülayim'in sıradan bir memurken mahallenin gözünde kahraman olmasını, "Salako" filminde saf bir köylünün iyi niyetli bir eşkıyaya dönüşmesini, "Bekçiler Kralı" filminde sıradan bir bekçinin, mahallelinin dertlerine çare bularak halkın umudu haline gelmesi, "Yüz Numaralı Adam" filminde ise yine fakir bir karakterin reklam yıldızı olmasını canlandırdı.
FİLM ÇEKİMİNE GİDERKEN HAYATINI KAYBETTİ
Bugüne kadar birçok ödüle değer görülen Sunal, "Kapıcılar Kralı" filmiyle 1977 Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü aldı. Sanatçı ayrıca 1989'da "Düttürü Dünya" filmindeki rolüyle Ankara Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü alırken, 1998'de de Antalya Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur Ödülü"ne layık görüldü.
Uçak fobisi olan ve hayatında hiç uçağa binmeyen Sunal, "Balalayka"nın 3 Temmuz 2000'de yapılacak çekimlerine katılmak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.