"Keşke Seyirciler Yuhalasa"
Rutkay Aziz ve Taner Barlas; her oyunun alkışlanmaması gerektiğini söylüyor.
AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahneye konulan 'Adalet, Sizsiniz'de rol alan Rutkay Aziz ve Taner Barlas; oyunu ve 40 yıllık dostluklarını anlattı. Yargının siyasallaştığı üç tarihi olayı; Sokrates, Galileo ve Vanzetti'nin yaşamları üzerinden sahneye taşıyan iki usta, seyircinin oyuna gösterdiği ilgi karşısında şaşkın... Rutkay Aziz'in 12 sene sonra sahneye döndüğü oyun; yarın akşam Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde sahnelenecek.
Oyundan biraz bahseder misiniz?
RUTKAY AZİZ: Oyun, Sokrates'ten başlıyor, Galileo'yla devam ediyor, Sacco ve Vanzetti'yle de bitiyor. Hepsinin ortak özelliği; haksız yere öldürülmeleri, masum olduklarının yıllar sonra kanıtlanması. İş işten geçtikten sonra özür dilenmiş ama geç kalmış bir adaletin kimseye yararı olmaz.
TANER BARLAS: Oyunumuz gerçekten büyük ilgi görüyor. Her gittiğimiz yerde dolu oynuyoruz. Herkes bizi ayakta alkışlıyor. Oyun bittikten sonra kapılarda bekliyorlar, konuşuyoruz. Büyük bir coşku, sevinç ve sevgi gösterisi var. Bu olağanüstü bir şey...
SAHNEYE BOZUK PARA YAĞDI
Bekliyor muydunuz böyle bir ilgi?
T.B.: Hayır! 40 senedir tiyatro yapıyorum; bu kadar coşkulu ve sevgi dolu bir seyirci görmedim. Seyirci hep alkışlar; keşke bazı oyunlar yuhalansa! Bu kadar ilgi beklemiyorduk, çok şaşırdık.
R.A: Güney turnesi yapmıştık. Öylesine büyük bir coşku vardı ki; ben de ömrümde böyle bir şey görmedim. Demek ki yaşanılan adaletsizliklere karşı bir öfke var. Biz de sahnede o öfkeyi, vicdanı, namusu dile getirdiğimiz için bizi kucaklıyorlar. Hepsine teşekkür ediyoruz.
"Keşke bazı oyunlar yuhalansa" dediniz. Bunun ne faydası olur?
T.B: Birtakım oyunlar yuhalanırsa; neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda insanlar fikir edinmiş olurlar. Alkış, o işi doğru yaptığını göstermez; yanıltıcıdır.
R.A: Her an, her şeyi alkışlayan millet olmaktan çıkmakta yarar var. Almanya'da 'Othello' oyununu izliyordum. Oyun bittikten sonra balkondan aşağıya 'Yuh' sesleriyle beraber bozuk paralar yağdı. Böyle bir şey bizde de olsa, biz tiyatrocular belki bir adım daha atarız ileriye doğru.
Oyunun hazırlık süreci nasıl geçti?
R.A.: Ah ah! Bir orada, bir burada geçti hazırlık sürecimiz... Sahne çalışması 2.5 ay kadar sürdü.
T.B.: Günümüzde ne yazık ki tiyatro binaları yeterli değil, olanlar da gidiyor zaten. Bu yapı içinde prova hatta oyun mekanları bulmak çok zor. ÇASOD ve Nazım Hikmet Vakfı'nın sahnelerinde çalıştık. Daha sonra St. Benoit ve Afife Jale sahnelerini kullandık. Son genel provamızı Trump Towers'ta yaptık. İki-üç ay masa başı çalışması yaptık çünkü uzun bir tekst vardı elimizde. Onu kısaltıp hap haline getirdik.
HAYATI SORGULAMAK GEREKİYOR
Oyunda nasıl bir mesaj veriliyor?
R.A.: Bir an önce gerçek anlamıyla hukukun üstünlüğüne ve adalete inanılması gerektiği... Sahte CD'ler, sahte gizli tanıklar ve yalancı şahitlerle; insanlar suçsuz yere özgürlüklerini kaybediyor. Bu oyun, durup düşünmemizi sağlıyor. Adalet zulmün aracı olmamalı. Hukukun üstünlüğü konusunda 97 ülke arasında 76'ncı sıradayız. Hak etmiyor bu ülke bunu.
Burada sanatçı olarak misyon üstlendiğinizi düşünüyor musunuz?
R.A.: Hayır, bizim hiç öyle büyük laflarımız yok! Önemli olan sorumlu bir sanatçı olmak, belli bir sorumluluk bilinciyle sanatımızı üretmek. Ama insanların bizi kucaklaması ve alkışlamasında başka duyguların da yattığına inanıyorum.
T.B.: 'Bazı diziler, oyunlar umutsuzluğu yönetiyor' cümlesinin yer aldığı bir yazı okudum. Halbuki umut aşılamak ve hayatı sorgulamak lazım. Sanatın işlevinin bu olduğuna inanıyoruz. Oyunda da bunu söylüyoruz zaten; "Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez" diye. Merak etmek, araştırmak lazım.
BİZİMKİSİ GİBİ DOSTLUK AZ BULUNUR
Aynı yerde eğitim almışsınız. 40 yıl sonra aynı oyunda rol almak nasıl bir duygu?
T.B.: Günümüzde çok az bulunan arkadaşlığımızla bugünlere kadar geldik. Ben her zaman için Rutkay'ın arkamda olduğunu bildim. Bundan da büyük bir onur ve mutluluk duydum.
Bu dostluğu neye borçlusunuz?
R.A.: Dünya görüşümüze, birbirimize ve mesleğimize olan sevgimize.
YOZLUĞA VE ÇİRKEFLİĞE BULAŞMADAN YAŞADIK
Kariyerinizi sorguladığınızda nasıl bir sonuca varıyorsunuz?
T.B.: Ben Rutkay'ın bugüne kadar yaşamında hiç yanlış yapmadığını, düşüncelerinden ve tiyatrodan hiç ödün vermediğini görüyorum. Kendi adıma ise Şehir Tiyatroları'nda istemeden rol aldığım bazı oyunlar oldu. Ancak bunun dışında kendimi hep korumaya, mümkün olduğunca yanlış ve yozlaşmış işler yapmamaya çalıştım. Belki de Rutkay'ı bu oyunda benimle beraber çalışmaya iten şey de; bu yozluğa ve çirkefliğe bulaşmamış olmamdır.
'ADALET, SİZSİNİZ' EVRENSEL BİR OYUN
Oyunda sekiz ayrı kişiyi oynuyorsunuz. Birkaç oyuncu daha olsa işiniz kolaylaşmaz mıydı?
R.A: Bu oyun Avrupa'da da oynayacak çünkü evrensel bir oyun. Almanya, Londra ve Atina'ya gitme ihtimalimiz var. Oyunda biz ikimiz varız ama beş tane de yargıç heyeti var. Yargıçlar oyuna çok şey kattı. Üçüncü oyuncu gibi oldular. T.B: İki kişiden fazla olsak farklı şeyler olurdu. Biz, oyunu yazan Ümit Denizer ve kostümlerimizi tasarlayan Metin Deniz'le beraber dört kişilik bir ekibiz ve çok uyumluyuz. Dolayısıyla bu sinerjinin dağılmasını istemedik.
Sabah : http: //www.sabah.com.tr