Haberler

    Mehmet Teoman'ın hayatı roman!

    Güncelleme:
    Abone Ol

    Mehmet Teoman'ın macera dolu renkli yaşamıyla, Türkiye'nin canlı eğlence tarihinin yan yana akıp gittiği nehir söyleşiyi Metin Solmaz yaptı.

    Mehmet Teoman'ın macera dolu renkli yaşamıyla, Türkiye'nin canlı eğlence tarihinin yan yana akıp gittiği nehir söyleşiyi Metin Solmaz yaptı. Mehmet Teoman sözünü sakınmıyor. Haylazlıklarını, maceralarını, aşklarını, mutluluklarını, acılarını, her şeyi açık açık anlatıyor.

    Ankara'dan Paris'e, İstanbul'dan Bodrum'a uzanan, dünyanın dört yanına dağılan hikayeleriyle renkli bir hayat onunki. Kitabı okurken bir yandan Mehmet Teoman'ı yakından tanıyacak, diğer yandan Türk pop müziğinin tarihine tanıklık edeceksiniz.

    Bu kitap aynı zamanda içinden Nükhet Duru, Candan Erçetin, Ayşegül Aldinç, Neco, Neslihan Yargıcı, Timur Selçuk, Tanju Okan, Vedat Sakman, Zuhal Olcay, Seyyal Taner, Duygu Asena, Yıldırım Türker, Sezen Aksu, Tiraje Başaran, Doğan Canku, Ali Poyrazoğlu, Çetin Altan hatta Vehbi Koç geçen bir çeşit canlı Türkiye eğlence tarihi...

    Bir ucunda motosiklet, gezginlik, macera, gece hayatı; bir diğer ucunda dervişlerden mafya babalarına, politikacılardan büyük patronlara bir aksiyon romanı gibi okuyacaksınız. Bir solukta biten kitabı, yazarı Metin Solmaz ile konuştuk… Mehmet Teoman'a sorulmamış soru bırakmayan Solmaz'a hem kitabı hem de Teoman'ı sorduk…

    Mehmet Teoman'la bu kitabı yapmak fikri nasıl doğdu?

    Mehmet abiyle tanışınca bırakmadım tabii. 70 küsur yaşında altında motosiklet, enerjik bir DJ, her sözü her lafı komik ve her bakımdan vicdanlı biri. Üstelik hayatı film gibi. Ne anlatsa ağzınız açık dinliyorsunuz. Nazan diyor Nazan Şoray çıkıyor, Uzay diyor Uzay Heparı. Bir gün Tanju yevmiyeyi unutmuş çoraplarında diyor… Tanju Okan. Siz olsaydınız aklınıza gelmez miydi?

    Röportajlar ne kadar sürdü?

    1,5 yıl sürdü tam. 6 ay da hazırlık süreci. Röportajlar uzadı çünkü Mehmet abi arada ameliyatlar oldu. Kanser musibetini yendi. Kolundaki dövmede "Bu da geçer" yazar, çok şükür bu da geçti.

    "HAZ İLE ÇOK EDEPLİ BİR İLİŞKİ KURMUŞ"

    Nasıl bir hayat yaşamış sizce Mehmet Teoman?

    Harikulade. Haz ile çok edepli bir ilişki kurmuş Mehmet abi. Hürmet etmiş hep nefsine. Kendisini, keyfini hiç ihmal etmemiş. Ama iz bırakmayı da ihmal etmemiş. Kültür hayatımızın her bir köşesine iz bırakmış. İçinden Mehmet Teoman çıkarılmış bir Türkiye kültürü hayatı eksik olur. Yarım yamalak olur. Bu beni çok etkiledi. İnandığının peşine takılmış hep. Bugün de öyle. Bir yanı o kadar enerjik, o kadar çocuk gibi ki siz de çok şaşırırsınız. Yaptığı her şeyi düzgünce bitirmek üzere yapıyor. Laf olsun diye hiçbir şey yapmıyor. Hayat ile bir kedinin oyuncaklarıyla oynadığı gibi büyük bir titizlikle oynuyor.

    En çok nelere şaşırdınız?

    Valla beni en çok günübirlik aşklarını bile yıllar sürmüş gibi anlatıyor olması şaşırttı. Artık nasıl bir yoğunlukla yaşamışsa, yıllar geçmiş olmasına rağmen teferruatlı biçimde anlatıyor. Aynı hikayeyi kadından dinlesek muhtemelen üç cümleyle geçiştirmesi kuvvetle muhtemel.

    Bir de her köşesinden macera fışkırmasına çok şaşırdım. Söyleşinin sonlarına doğru ablası, zarif ve yine komik bir kadın olan Üner Hanım'a gittik. Oradan bir çuval hikaye daha çıktı. "E Mehmet abi niye anlatmadın bunları?" deyince de, "ne bileyim unutmuşum" diyor. Kim bilir unuttuklarından kaç kitap daha çıkar.

    Gündemde başka ilginç nehir söyleşileri var mı?

    Biz daha önce de Oya Baydar ve Enis Akın'ın nehir söyleşilerini yayınladık. Bu formatı çok seviyoruz. Gündemimizde de var elbette. Ama ben yapmayacağım tekrar. Çok yorucu bir iş. Ama çok şükür başka bir arkadaşımız var benim kadar tembel olmayan. Bu arada şunu söylemeliyim. Bu kitap "Rindlerimiz" isimli bir serinin ilk kitabı. Sonrası rahmetli Küçük İskender kitabı ile gelecek. Hemen arkasından da hedefimizde Aydın Boysan ve Vefa Zat ağabeylerimiz için hazırlanmış kitaplar olacak.

    KİTAPTAN…

    TANJU OKAN

    Gece iş çıkışı Tanju (Okan) işkembeciye giderdi, Arnavutköy'de. Nerde çalışırsa çalışsın, sonra işkembeciye giderdi. Bana telefon gelir işkembeciden, "Abi dökülüyor yine Tanju!" diye. Ben Beylerbeyi'nden arabaya atlayıp Tanju'yu toparlayıp evine götürürdüm. Disk kayması oldu hatta, belim kaydı Tanju yüzünden o zamanlar. Çoraplarının içindeydi paraları, hep çorabının içine koyardı. Yahut işte kulüpten ayrılırken bunun çorabının içine koyarlar... Çok istismar edilmiştir Tanju maddi açıdan, çok! Onun için parası yoktu Tanju'nun doğru düzgün. Tanju'nun yerinde şimdiki şarkıcılar olmuş olsa milyarderlerdi.

    AJDA PEKKAN

    Galatasaray Vokal Grubu olarak bizi ayda bir Çatı'ya çıkarıyor İlham Gencer. Bir gün 'Çocuklar, sizde bir kız eksik,' diyor, 'Gruba bir kız alın.' Bir kız getirdi. Hiç mi hiç tutmadı gözümüz ama… 'Çok iyi bu kızın sesi' dedi. Biz istemedik. 'Kız-mız, uğraşamayız' dedik… Meğer, Ajda Pekkan'mış o! Reddettik. Ajda Pekkan, Timur Selçuk hariç hepimizi solladı sonra tabii…

    NÜKHET DURU

    Kafasında bir bant olan, Kızılderili'ye benzeyen, çok bronzlaşmış bir kızcağız geliyor, "Siz Mehmet Teoman mısınız?" diyor bana. "Evet benim," dedim. "Kadınım'ı yazan siz misiniz?" diyor. "Evet." "Ben de istiyorum," dedi kadın! Tanju Okan, "Kadınım"... Bir kız kuliste, "Ben de istiyorum," diyor. "Siz kimsiniz?" dedim. "Nükhet benim adım," dedi. "Ne yapıyorsunuz?" diye sordum, "Şarkı söylüyorum ben," dedi. Daha uvertürün uvertürü o zaman Nükhet.

    'Beni Benimle Bırak' patladı, nasıl patladı! Nükhet ilk televizyon programına çıktı. İnsanlar, programlarda şıkır şıkır; topuklularla, saçlar yapılmış bilmem ne. Ben bir plan yaptım. Nükhet Duru'nun da aklına yattı. Saçlarını bozdum, İspanyol saçı yaptım. Ufak böyle topuzlu, simsiyah. Elbiseleri de çok sadeydi o zaman. Fakat seksi görünmeyi de seven bir kadın olduğu için kendi dizayn ederdi elbiselerini. Yukarılara kadar yırtmaç, bütün... İşte nasıl söyleyeyim, dantelli çok, bol dekolte... İspanyol topuzunu o da çok sevdi. Üç-beş sene neredeyse hep o saçla gitti zaten, klasik.

    AYŞEGÜL ALDİNÇ

    Babası Orhan Aldinç, meşhurdur. Çok önemli bir spor yazarı Milliyet'te. "Kesinlikle olmaz, flört mlört ben anlamam," diyor babası. Zaten ben sabıkalıyım bir bakıma… "O zaman evleneceğiz," dedim, tamam ne yapalım... Ama işte ilişkinin evlilikle büyüdüğüne, yüceldiğine inanmıyorum. İlişki iyiyse, yürüyecekse iyidir, yürür. Değilse evlensen kaç yazar? ve biz evlendik. Onun için Nükhet "Benden ayrıldı, hemen evlendi Ayşegül'le," diyor. Kendi yaptığını örtmek için. Böylece evlendik Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nde. Hatta bizim kıyafetlerimizi Cemil İpekçi yaptı. Cemil İpekçi hadise oldu, dergilerin kapağında da ikimizin uniseks evlilik kıyafetleri vardı, Cemil İpekçi'nin yaptığı. İkimizin de beyaz bir şeyler, biraz Arap kıyafeti gibi...

    Kaynak: Hürriyet / Magazin

    Tanju Okan Türkiye Teoman Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title