Haberler

    Merve Oflaz: Bakkala giriyorum, "Komiserim hoş geldin" diyorlar

    Güncelleme:
    Abone Ol

    O kadar yoğun çalışıyor ki ne zaman arasam sette.

    O kadar yoğun çalışıyor ki ne zaman arasam sette. Röportajı bile set çıkışı, araba kullanırken yapmak üzere sözleşiyoruz. Ama o halinden ve çalışmaktan çok memnun. Bir yandan arabanın sinyal sesini duyuyorum, bir yandan soruları soruyorum, arada "Terlettin, camı açayım" diyor. Kendisini "Duygusal, vicdanlı ve eğlenceli" olarak tanımlıyor. 'Survivor'da bir daha kadın şampiyon çıkmamasına "Her hafta birinci çıkan hep erkek oluyor, özellikle sosyal medyada yakışıklılığıyla ilgili konuşmalar görüyorum, sadece yakışıklı diye mi birinci oluyor?" diye bir soruyla yaklaşıyor. Merve Oflaz'la sohbetimizde, Allan Hakko'yla yeni ilişkisinden oyunculuğa kadar uzanıyoruz...

    'Arka Sokaklar' 15 sezondur ekranda...

    Birinciyiz her cuma, dikkatini çekerim yani!

    Peki bir dizinin bunca yıl izleyiciyi ekrana kilitlemesinin sırrı ne?

    Güncel olaylar titizlikle işleniyor. Mesela kadın cinayetleri, kadına şiddet... Ayrıca her bölüm farklı konularımız var. Bir hafta kaçıran bile sonraki hafta diziyi aynı heyecanla yakalıyor. Benim dördüncü senem ama bu dizide 15 senedir usta oyuncular var. İnsanlar o kadar alıştılar ki, düşün, bana bile evden biriymişim gibi davranıyorlar. Mesela ben bir polisi canlandırıyorum, "Şurada bir olay var, gelir misiniz" diye e-posta aldığım oluyor.

    Söz geçiremediklerinde aşağılamaya çalışıyorlar

    Gerçekten polis olduğunu mu düşünüyorlar yani...

    Evet, sokakta "Bahaarrr" diye sesleniyorlar. Bakkala giriyorum, "Komiserim hoş geldin" diyenler oluyor. Dizideki karakterle anılmak güzel bir şey, memnunum.

    Polis olmak ister miydin?

    Çocukluktan beri hiç öyle bir hayalim olmadı. Ama şimdi ne kadar zor şartlarda görevlerini yerine getirdiklerini görüyoruz. Omuzlarındaki yük çok büyük. Gerçekten zor bir iş, bütün polislerimizi takdir ediyorum.

    Son bölümde canlandırdığın Bahar karakteri şiddete maruz kaldı. Sen böyle bir şey yaşadın mı?

    Psikolojik şiddete maruz kaldım. Şiddetin her türlüsü çok kötü ama sanırım psikolojik şiddet çok daha derin yaralar açıyor. Hayatında sevdiğin biri, patronun, sevgilin, arkadaşın fark etmez... Sana, seni kızdırmak için bile bir şeyler söylese onu ciddiye alıyorsun. Onun ağzından çıkan lafın içinde açtığı tahribatı sana anlatamam. Bunları düzeltmek de gerçekten çok zor.

    Bu dediklerin nasıl oldu?

    Ben biraz başına buyruk bir insanım, doğam bu. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Mesela belki annemi, babamı dinleseydim, bitirdiğim okulum farklı olurdu, başka şeyler yapardım ama hep kendini dinleyen, başına buyruk biri oldum ve sonuçlarına da katlandım. Tabii hayatın içinde kimse anne-baban değil, sırtını sıvazlamıyor. Söz geçiremediklerinde de mobbing (işyerinde uygulanan psikolojik taciz, şiddet, düşmanca tutum), psikolojik şiddet uyguluyor, aşağılamaya çalışıyorlar. Bu yaşadıklarım bende ciddi yaralar açtı.

    Ne gibi?

    Özgüven eksikliği. Bu sebeple tedavi de gördüm. Hatta arada yine hatırlıyorum ve kendime neler başardığımı, neler yaptığımı hatırlatıp kendi kendimi iyi etmeye çalışıyorum. Bunlara rağmen de "Hı hı tamam" diyerek oturan bir kadın olmayacağım.

    İkimiz de bekardık ve birden etkileşim oldu

    Bir süredir işinsanı Allan Hakko ile birliktesiniz. Ne kadar oldu?

    Beş ay.

    Nasıl başladı?

    2017'den beri birbirimizi tanıyorduk. Benim yakın arkadaşımla onun yakın arkadaşı birlikteydi ve evlendiler. Biz de öyle tanıştık. Ama ikimizin de hayatında biri vardı. Sadece düğünlerde veya ortak doğum günü partilerinde karşılaşırdık. Ben hayatımdaki insanla ayrılık yaşadım. Allan'la karşılaştık, sohbet muhabbet derken "Deneyelim ve birbirimizi tanıyalım" dedik.

    Neydi çeken seni?

    Birbirimizin kafasında yoktuk. Kader diye bakıyorum böyle şeylere. Planlı değildi, ikimiz de bekardık ve birden etkileşim oldu. Ortak noktamız çok, ikimiz de İkizler burcuyuz, sporu çok seviyoruz, arkadaşlarımız ortak. İlişkide en önemli şey tolerans, biz onu da sağlıyoruz.

    Şimdi nasıl gidiyor?

    Her şey yolunda, çok güzel gidiyor şu an, Allan çok iyi biri ve birbirimizi tanıma aşamasındayız.

    Arabayı park eder, bir saat içinde otururum

    Doğma, büyüme İstanbulluyum. Annem Rizeli, babam İstanbullu. Babam Hürriyet gazetesinden emekli gazeteci, Cengiz Oflaz.

    Bir erkek kardeşim var, benden sekiz yaş küçük. O benim tam tersim, matematik kafasına sahip. Zamanında üstün zekalı falan çıktı. Ben çok sosyalken o bilgisayar başında hep program yazardı.

    Setten eve geliyorum, arabayı park ediyorum, bir saat içinde oturuyorum. Nedenini bilmiyorum. Bunu arada sırada yapıyorum ve çok hoşuma gidiyor.

    Babaannemi iki yıl önce kaybetmek benim için büyük sarsıntı oldu. Ölümle yakından yüzleştim. Hayatı sorgulamaya başladım ve bir şeyler çatırdadı.

    Kime, neden bu nefret?

    'Survivor' yarışmasının tek kadın şampiyonu oldun. Neden senden sonra hiçbir kadın kazanamadı?

    2010'da şampiyon oldum. O zaman farklı bir Türkiye vardı, şimdi farklı bir Türkiye var.

    Nasıl yani?

    Kadın haklarını savunuyor, kadınların güçlü ve değerli olduğunu söylüyoruz. Sonra bir bakıyorum, sosyal medyada kadınlar aşağılanıyor. Kadının kadına yaptığı psikolojik şiddete de inanamıyorum. Geçenlerde değerli bir kadın sanatçımız makyajsız reklam kampanyası çekti. Hemcinsi olarak hiç düşünmeden desteklemek gerekirken bazı kişiler çok çirkin ithamlarda bulundu. Kime, neden bu nefret diye düşünüyorum. Yorumları okudukça onlar adına ben utanıyorum.

    Bunların şampiyonlukla bağlantısı ne?

    'Survivor'da her hafta birinci çıkan hep erkek oluyor ve özellikle sosyal medyada yakışıklılığıyla ilgili konuşmalar görüyorum. Sadece yakışıklı diye mi birinci oluyor? "Hayır, performans" derseniz performansı yüksek kadınlarımız da var.

    Hala önyargılarla karşılaşıyorum

    Seni 'Survivor'la tanıdık...

    Aslında ilk 'Var mısın Yok musun' programında yarıştım.

    Neden arka arkaya yarışmalara katıldın, paraya mı ihtiyacın vardı?

    Paraya kimin ihtiyacı yok ki! Aslına bakarsan, çok şükür ailem benim hiçbir şeyimi eksik bırakmadı. Ama bir gün televizyonda annemler izlerken gördüm ve hoşuma gitti. Bir kutu açıyorsun ve para kazanıyorsun, bir çabaya ihtiyaç yoktu (gülüyor). Başvurdum ve oldu.

    Yarışmalar olmasa şimdi ne yapıyor olurdun sence?

    O sırada Marmara Üniversitesi Spor Akademisi'ni kazanmıştım. Bir yandan da tenis antrenörlüğü yapıyordum, pilates dersleri veriyordum. Çocukluğumdan beri içimde televizyonda olma isteği vardı. Okuluma devam edip sonra da spor spikeri olmayı istiyordum. Herhalde yine televizyonda olurdum.

    Ünlü olmak mı istiyordun yani?

    "Ünlü olmayı istiyorum" lafı benim için çok sığ bir cümle.

    Neden?

    Günümüzde sosyal medyada var olan biri, özel hayatıyla bir süre sonra magazine yansıyor ve bizlere bir şekilde adapte ediliyor. Kolay bir hal aldı bu. Benim aklımda oyunculuk yoktu ama bir projeyle televizyonda olmak istiyordum. Yolum bu şekilde çizildi. Bir çaba göstermedim, akışına bıraktım ama teklifler bu yönde geldi. Ben de şükrettim, değerini bildim ve eğitimler alıp pekiştirmeye çalıştım.

    Peki oyuncu olmak o kadar kolay mı? İsteyen herkes yapabilir mi?

    Hiç kolay değil. Evet, yarışmalar var, o yarışmalardan çıkıp izlediğimiz dizilerin başrolü olan insanlar var. Ama kaç kişi? Bunların kaçı denedi, ne kadarı başarılı oldu? Benim bu işte 11 senem doldu. 'Arka Sokaklar' sekizinci dizim. Eleştirilere açığım ama haklı eleştirilere. Sırf çekemedikleri için "A yarışmadan çıktı bu", "Eğitimi yok ki" gibi şeyleri kabul etmiyorum. Emek verdim, öğrenmek için çok çaba sarf ettim. Yeteneği de olan kalabiliyor, bence önemli olan devamlılığı sağlamak.

    Bu tip önyargılar çok oldu mu?

    Hala önyargılarla karşılaşıyorum. İçtenlikle gelen eleştirileri alıyorum. Ama benim birinden bir şey duymaya ihtiyacım yok. Zaten dört yıldır çok iyi isimlerle, tiyatrocularla çalışıyorum ve bir eksiğim olduğunda bana söylüyor ve yol gösteriyorlar, onun üzerine çalışıp kendimi düzeltmeye çabalıyorum.

    Kurtardığım altı köpeğe pansiyonda bakıyorum

    En büyük arzum tiyatro ve sinema yapmak. Belki bir gün Şevket Çoruh'un 'BabaSahne' salonunda kendimi sahnede gösterme imkanım olur.

    İnsanlara çabuk güvenip her şeyini anlatan bir tiptim. 'Survivor' bana insanlara hemen güvenmemem gerektiğini, herkesi kendim gibi zannetmemeyi, inanmamayı, en çok da şükredip sabırlı olmayı öğretti. O dönemden sadece Gizem ve Hakan'la arkadaşlığımız devam ediyor.

    Hayvanları çok seviyorum. Bu yüzden bahçeli evlerde oturuyorum. Evde şimdi iki köpek, üç kedim var. Ayrıca sokaktan kurtardığım altı köpek var. Onlara da bir hayvan pansiyonunda bakıyorum. #satınalmasahiplen diye bir hashtag'imiz var. Lütfen insanlar parayla köpek, kedi almasın, sokaktan ya da barınaktan alsın.

    Aşırı seksi değilim

    Instagram yorumlarına 'Fizik Queen' yazmışlar. Fiziğini sen de seksi buluyor musun?

    Kendimi aşırı seksi falan bulmuyorum. Ama hep "Çok seksisin" lafını duyardım. Bence  maskülenim. Sebebi de hep kendi ayaklarımın üzerinde durmam.

    Çok estetiğin var mı?

    Burnumu yaptırdım. Yamuktu ve ekranda olduğum için rahatsız oluyordum. Biraz düzeldi ama hala yamuk bence. Dudaklarıma altı sene önce dolgu yaptırdım ama  pişman oldum. Eritmek için panzehir gibi bir ilaçla uğraştık ve bitti. Göz altı ışık dolgusu ve cildime vitamin iğnesi yaptırıyorum.

    Merve Oflaz'ın rol aldığı 'Arka Sokaklar', cuma günleri saat 20.00'de Kanal D'de.

    Kaynak: Hürriyet / Magazin

    Merve Oflaz Magazin Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title