Polonya'da kadınlar kürtaj hakkı için ayaklandı: 'Kızkardeşlerim, birleşmeliyiz! Ataerkilliğin sonu geldi, dünyayı yönetme sırası bizde'
Emlak sektöründe halkla ilişkiler ve pazarlama yöneticisi olarak çalışan Monika Olejnik-Okuniewska (43) için sıradan bir haftaydı.
Emlak sektöründe halkla ilişkiler ve pazarlama yöneticisi olarak çalışan Monika Olejnik-Okuniewska (43) için sıradan bir haftaydı. Yıl sonu yaklaştığı için işler biraz artmıştı sadece. Birkaç gün yoğun çalışacak, biraz kızıyla vakit geçirecek, fırsat bulursa da arkadaşlarıyla internet üzerinden sohbet edecekti. Ama bir anda kendini sokakta slogan atarken buldu. Polonya'da kadınlar Anayasa Mahkemesi'nin kürtaj kararını protesto etmek için 22 Ekim'de sokaklara çıktı ve günler süren eylemler yaptı. Monika Olejnik-Okuniewska'nın da aralarında olduğu yüzbinlerce kadın sadece başkent Varşova'da değil, ülkenin büyük küçük pek çok şehrinde, kasabasında ve hatta köyünde karara avaz avaz itiraz etti. En son cuma günü Varşova ülke tarihinin en büyük eylemlerinden birine sahne oldu. Henüz Resmi Gazete'de yayımlanmayan karardan vazgeçilmesi için protestoların devam etmesi bekleniyor.
Ceninde sağlık sorunu olsa bile...
Kürtaj daha önce de Polonya'da büyük bir tartışmaya sebep olmuştu. 2016'da tamamen yasaklanması gündeme gelmiş ancak bu tasarı geniş çaplı protestolardan sonra yapılan parlamento oylamasında 58'e karşı 352 oyla reddedilmişti. Nüfusunun yaklaşık yüzde 93'ü Katolik olan Polonya'da zaten diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok sıkı bir kürtaj uygulaması var. Yine de 1993 tarihli mahkeme kararı ceninde ciddi bir sağlık sorunu olması durumunda kürtaja izin veriyordu. Ancak beş yıldır iktidar olan Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) geçen yıl bu kararı -üyelerinin çoğu iktidar tarafından atanmış olan- Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Muhafazakar-milliyetçi bir yapısı olan iktidar partisinin bu hamlesi kiliseyi de memnun etti. İşte bu hamle önceki hafta yeni bir karara dönüştü. Buna göre ceninde hayati veya tedavisi mümkün olmayan bir sağlık sorunu olsa bile kürtaj yapılmayacak. Kürtaja ancak anne adayının hayatı tehlikedeyse, tecavüz ya da ensest söz konusuyla izin verilecek.
'Anne, hadi sen de yapabilirsin'
Protestoların seyrini konuşmak için ulaştığımız dört kadından biri olan Monika Olejnik-Okuniewska pandemi nedeniyle prostestolara katılma konusunda tereddüt yaşadığını söylüyor. Katılma kararını almasında 16 yaşındaki kızı etkili olmuş. Onun duygularını sokakta ifade etme isteğini görünce dayanamamış: "İnsanların toplandığı alana vardığımızda o gençleri görünce 'Bu mutlak güç sahibi hükümetin sonunun geldiğini anladım. Sokaklar sansürsüz, küfürlü sloganlarla inliyordu. Kızım bir ara bana baktı, "Anne, hadi sen de yapabilirsin" dedi ve ben de bağırmaya başladım. Kızım ilk defa azımdan böyle kelimeler çıktığını duydu!" Olejnik-Okuniewska, Polonya halkında adaletsizliğe karşı bir mücadele ruhu olduğuna inandığını söylüyor: "Ben neslim şu an hayatımızı şekillendiren şeyler üzerinde pek etki sahibi olamadı. Ama şimdi sokaktaki gençlere ve modern, açıkfikirli, bilinçli bir ülkede yaşamak istediğini söyleyen hevesli, heyecanlı kızıma bakıyorum ve 'Onları desteklemeliyim' diye yerimden fırlıyorum."
Marta Hanczewska (kırmızılı), Monika Olejnik (arkasında).
Gösteriler sırasında polis az da olsa biber gazı kullandı. Gözaltına alınanlar da oldu çünkü pandemi sürerken Polonya'da 10 kişiden fazla kişinin yan yana gelmesi yasak.
'Birden gözlerim doldu'
Kızının yanı sıra hem çalışanı hem de en yakın arkadaşı olan Marta Hanczewska da varmış yürüyüşe katıldığı sırada yanında. Bütün bir iş gününü gösteride kullanmak üzere pankart hazırlayarak geçirmişler. Pazarlama müdürü olarak çalışan Marta Hanczewska (32) iktidar partisinin "Doğmamış çocuğun yaşam hakkını savunuyoruz" tezini samimi bulmadığını söylüyor: "Daha geçenlerde engelli çocuğu olan anneler parlamentonun önünde 40 gün grev yaptı. Çocuklarına daha iyi bir bakım verebilmek için ek bütçe isteyen kadınlar tam 40 gün öylece beklediler. ve siyasetçilerden hiçbir reaksiyon alamadılar." Hanczewska'nın kardeşi Agata da kendi yaşadığı şehirde, Bydgoszcz'ta gösteriye katılanlardan. Bir bilişim şirketinde çalışan Agata Hanczewska (25) gösteri alanına geldiğinde gördükleri karşısında tüylerinin diken diken olduğunu söylüyor: "Bütün gün o anı beklemiştim heyecanla. Kalabalığa karışmak ve haykırmak istiyordum. Ama o kalabalığı görünce birden gözlerim doldu. Resmen önümde tarih yazılıyordu. Bütün diğer kadınlarla bir bütün olmuşum gibi hissettim."
'Hastane hastane gezdiriyorlar'
A. Hanczewska böyle bir kararı almak için pandemi koşullarından yararlanıldığını düşünüyor: "Evet, pandemi nedeniyle bir gösteriye katılmak için en iyi zaman bu değil. Ama evde oturup hükümetin temel haklarımı elimden almasını izleyemezdim. Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir kararı açıklamak için böyle bir zamanı özellikle seçtiğini düşünüyorum. Gösteri yapmaktan çekinmemizi istediler" diyor. Gösteriler sırasında polis az da olsa biber gazı kullandı. Hatta gözaltına alınanlar da oldu çünkü pandemi nedeniyle Polonya'da 10 kişiden fazla kişinin yan yana gelmesi yasak. Siyasetçiler böyle hayati konularda büyük değişiklikleri gündeme getirmek için pandemi sonrasını bekleyemiyor ama proesto hakkını kullanan halka karşı hemen pandemi koşullarını dayatıyor. Bir şirkette yöneticilik yapan Marta Mróz (31) "Pandemiden korkup evde kalmamızı beklediler. İstedikleri değişiklikleri yasalaştırmak için bu kadar zor bir zamanı kullanmaları beni daha da öfkelendirdi."
Mróz, ülkelerinde kadınların kürtaj yaptırırken karşılaştıkları zorlukları da şöyle özetliyor: "Tecavüz, ensest gibi durumlarda bile doktorlar genelde kürtaj yapmayı reddediyor. Hastaları yasal kürtaj süresi dolana kadar hastane hastane dolaştırıyorlar." Ülkedeki kadın hakları savunucuları ve muhalefet de eğer karar uygulamaya başlanırsa bunun kadınları kürtaj işlemini uygulamak için merdivenaltı yerle mecbur bırakacağından endişe ettiği söylüyor. Ne yazık ki kendini çaresiz hisseden kadınların böyle çözümler aradıkları, hayatlarını tehlikeye atmaya mecbur kaldıklarını zaman zaman haberlere konu oluyor. Elbette kimse kendisi için böyle bir çözümü istemez. Onların bu aralar tek istedikleri, pankartlarda da sık sık yer verdikleri bir temenni: "Keşke asıl bu hükümeti aldırabilsek..."
ERKEK EGEMEN DÜNYAYLA MÜCADELE EDEN KADINLARA SESLENDİLER
Monika Olejnik-Okuniewska: Sahip olduğumuç güç zannettiğimizden de büyük. Şimdi bizim zamanımız. Hayatın gerçekleri diye kabul edilen şeyleri ve hükümetleri değiştirmek, hak ettiğimiz dünyayı inşa etmek için şimdi sıra bizde!
Marta Hanczewska: Haklarımız için savaşırken dayanışmadan başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Birlikte güçlüyüz!
Agata Hanczewska: "Kızkardeşlerim, birleşmeliyiz! Temel haklarımız için ancak birlikte mücadele edebiliriz. Ataerkillik bitti, dünyayı yönetme sırası bizim
Marta Mróz: Haklarımız küçük küçük alınıyor. Sınırlarımız çaktırmadan değiştiriliyor. Bir sabah bambaşka bir dünyaya uyanmak istemiyorsanız kararlı olun.
'YETTİ ARTIK, SOKAKLARA ÇIKIYORUZ!'
Marta Hanczewska yaşadıkları sorunların kürtajla sınırlı olmadığını anlatıyor: "Hukuk ve Adalet Partisi'ndekiler (PiS) iktidara geldikten sonra kendileri gibi düşünmeyen herkesi 'hain' diye nitelendirmeye başladı. Polonya'da sağlık sistemi çok kötü bir durumda. İktidar partisi hastanelere harcama yapmak, ülkeyi pandeminin ikinci dalgasına hazırlamak yerine televizyondaki propagandaları için 465 milyon euro harcamayı tercih etti. Kanunları çiğniyor, güçler ayrılığı sistemine zarar veriyorlar. Anayasa Mahkemesi tarafsız bir kurum olmaktan çıktı, iktidarın kölesi haline geldi. Kadınlardan, eğitimli insanlardan nefret ediyorlar, her fırsatta doktorları, hakimleri ve öğretmenleri her fırsatta küçük düşürüyorlar. Çocuklara dağıtılan kitaplarda tarihi gerçekleri değiştiriyorlar. Batı'dan nefret ediyor, ülkeyi kilisenin yönetmesine izin veriyorlar. Yani bozulan çok şey var. Özetle, yetti artık, sokaklara çıkıyoruz!"
1.100: Resmi rakamlara göre ülkede geçen yıl yapılan kürtaj sayısı. Gerçek sayının bunun çok üstünde olduğu tahmin ediliyor.