Riz Ahmed: Benim bağımlılığım işim
? Koronavirüsün yarattığı tahribatla ilgili yaptığınız şarkıyla başlayalım mı sohbete?
? Koronavirüsün yarattığı tahribatla ilgili yaptığınız şarkıyla başlayalım mı sohbete?
Karantinanın en başlarında yazdığım bir şarkı. Adı "I Miss You". Covid yüzünden yakın bir akrabamı, ardından ikinci akrabamı kaybettikten sonra yaptım bu şarkıyı. Zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum ki, yaptıklarımın çoğunu, içimde yaşadığım duyguları dışarı atmak için yapıyorum.
Aynı şey "Sound of Metal" için de geçerli. Böyle bir film yapmak, planlarım arasında yoktu. Davul (drum) çalmak, Amerikan işaret dilini öğrenmek... Hangi yöne gideceğini bilmediğimiz şeylerdi ama ben çoğu kişisel birçok sebepten kendimi bir meydan okumaya atmak istedim. Bahsettiğin rap şarkısını da kişisel nedenlerle yazdım.
Müziğim ticari bir girişim değil. Çok büyük kitlelere ulaşması gibi bir endişem yok. Yaptığım müzikle aradığım şey geniş kitlesel bir bağlantı değil. İnsanlara hafifçe dokunacak derin bir bağlantı arıyorum. Müziğimle ve sözlerimle bağlantı kurabilen insanları biliyorum. Müziğimin onlara derinden dokunduğunu da biliyorum. Benim için gerçekten iyileştirici olan şey, kaybettiklerimi ifade edebilmekti. ve sonrasında insanlar kaybettikleri sevdikleri hakkında bana yazdı. Bence iyileşmenin en iyi yolu, kötü bir deneyim yaşarken yalnız olmadığını bilmektir.
BENİM DE BİR BAĞIMLILIĞIM OLDUĞUNU FARK ETTİM
? Bağımlılık, bir duyunun kaybedilmesi, davul çalmak, müzik gibi konular ayrı ayrı çok önemli. "Sound of Metal"e hazırlanırken böyle büyük konuları nasıl ilişkilendirdiniz?
İşaret dili de var...
? Evet, işaret dilini de öğrendiniz.
Davul çalmak ve işaret dili. Ama benim için bir diğer büyük kısmı aslında bağımlılığı araştırmak oldu. Düzenli olarak bağımlılık toplantılarına katıldım. ve aslında o toplantılar benim de bir bağımlılığım olduğunu fark ettirdi.
? Sizin bağımlılığınız nedir?
İşim. İşkolik olduğumu düşünüyorum. İlk bağımlı toplantısına gittiğimde araştırma için oradaydım ama benim de bağımlılarla birlikte üzerinde çalışmam gereken bir şeyler vardı. Böyle hissettiğim için filmi yapma sürecinin tamamı biraz kişisel ve sürükleyici bir hal aldı.
? "İşkoliğim" diyorsunuz. Covid dönemindeki durgunluğu nasıl geçirdiniz?
Doğru bir noktaya değindin. Durgunlukla mücadele ediyorum. Sessizlikle mücadele ediyorum. Bu yüzden Covid benim gibi birçok insan için zor oldu. Kendimizle kaldık. Sanırım bu dönemde daha fazla dinginlik sessizlik buldum. Bir aktör olarak ne kadar çok çalışırsanız, ne kadar çok gelişirseniz o kadar çok oyunculuğun merkezinin kontrolden kurtulmak olduğunun farkına varırsınız. Benim kahramanım olan ve geçtiğimiz yıl maalesef vefat eden Irrfan Khan'ın çok sevdiğim bir sözü var: "Belirsizlik dansına teslim olmak." Bu söz çok güzel bir mantra ve davul çalmak bana bunu öğretti. Harekete geçtiğimde, yeniden öğrenmem ve kendime hatırlatmam gereken mantra bu. Umarım hayatımı hem kamera önünde hem de kamera dışında besler.
? Çok önemli bir şeyi yavaş yavaş kaybetmek... Bu filmde o önemli şeyler; işitme duyusu ve dolayısıyla müzik yapmak. Ruben'in yaşadığı gibi bir şeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığınız oldu mu?
Ruben birçok yönden daha önce oynadığım karakterlerden farklı. Beni role gerçekten çeken şey de buydu. Fakat rolün duygusal bir giriş noktası da vardı ki, bu tam da sizin işaret ettiğiniz şeydi. Kariyerim boyunca birkaç kere farklı şekillerde bu pozisyonda bulundum. Kariyerimin bazı noktalarında finansal nedenlerle işimi yapıp yapamayacağımı düşündüm.
Arka arkaya bağımsız filmler yapmak eleştirel olarak iyi geri dönüşümler alsa da, oyunculuğumun ilk 10 yılında özellikle İngiltere'de bağımsız filmlerde oynamak iki yakamı bir araya getirememek anlamına geliyor. Keza sağlık sebepleri yüzünden de endişe yaşadığım dönemler oldu. "Star Wars", "Bourne" ve "Venom"u çektim. Filmler dışında iki-üç albüm yaptım. ve sonunda bir tür yorgunluk duvarına çarptım. Vücudum beni durdurdu. Birkaç ay boyunca neredeyse hiç hareketsiz yaşadım. Aciz durumdaydım.
Tamamen iyileşip iyileşmeyeceğimi bilmiyordum. Oldukça kötüydüm. Bu senaryo geldiğinde ise hem karakter bana çok farklı hissettirdi hem de tüm o becerileri denemek, dönüştürmek ve öğrenmek zorunda olmak çok korkutucu olsa da bana çekici geldi.
Soruna dönersem, sabahları uyanma sebebiniz olan, sizi doğru tanımlayan şeyi kaybetme korkusunu yaşadım. ve bu hissin birçok yönden ne kadar korkunç olabileceğini biliyorum.
DAHA ÖNCE HİÇ DAVUL ÇALMAMIŞTIM
? Davulla nasıl bir ilişkiniz vardı?
Davul çalmayı öğrenme yolculuğum hakkında hiç durmadan konuşabilirim. Çünkü davulla herhangi bir ilişkiniz varsa, bunun inanılmaz derecede ilkel ve ruhani bir enstrüman olduğunu bilirsiniz. Sanırım davul çalmak bana oyunculuk hakkında öğrendiğim her şeyden daha fazlasını öğretti. Sen davul çalmıyorsun, davulun seni çalmasına izin veriyorsun.
Davulla ilişkim uzun bir yolculuktu. Sonlara doğru aslında bir tür meditasyon deneyimi olduğunun farkına vardım. Davul öğretmenim Guy Licata bana karşı inanılmaz derecede sabırlıydı.
Daha önce hiç davul çalmamıştım. Evet, rap yapıyorum bu yüzden ritim duygum var. Fakat ben solağım. Sağ elini kullananlar için tasarlanmış şeyleri nasıl yapacağınızı anlamak garipti. 7 ay boyunca her gün 3 saat davul çaldım. Tam bir hız treniydi; hayal kırıklıkları vardı, neşe vardı.
? Peki müzik yolculuğunuz nasıl başladı?
Müziğe giden yolculuğum, büyük bir rap hayranı olan kardeşim sayesinde başladı. Kardeşimin yaptığı her şeyi kopyalıyordum. Benden sakladığı ve dinlemememi söylediği rap kasetlerini ezberlemeye başladım.
? Neden dinlemenizi istemiyordu?
Küfürlü sözler olduğu için. O evden çıkar çıkmaz tüm bu kasetleri küfürlerle birlikte ezberliyordum. ve okulda öğrencilerin sırayla kalkıp sınıfın önünde bir şeyler paylaştığı ilk gösterimde gözaltına alındığımı hatırlıyorum.
KİŞİSEL BİR YAS TUTMA DENEYİMİ
? Son olarak sizin gibi çok yönlü sanatçıların seçimlerini nasıl yaptıklarını sormak istiyorum. Sizde biraz başkaldırı da var gibi?
Tüm seçimlerimi yaratıcı merakıma göre yapıyorum. İçinde yaratıcı şekilde beni heyecanlandıran bir meydan okuma olması gerekiyor. Benim sınırlarımı zorluyor mu, kültürün sınırlarını zorluyor mu... Sorduğum sorular bunlar.
Ben bir sanatçıyım, şiir yazıyorum ve filmlerde oynuyorum. Bence belli bir bedende, belli bir yerde, belli bir zamanda doğarsanız, sadece ayağa kalkıp "Ben varım" demek politik bir eylem olarak düşünülebilir.
Oysa ki ben gerçekten işimi yaptığımı düşünüyorum.
Bazı insanların politik olduğunu düşündükleri şeyler aslında benim için kişisel olan şeyler. Covid ve adaletsizlikleri hakkında bir şiir yazıyorsam, bu aslında kişisel bir yas tutma deneyiminden kaynaklanıyor.
Havaalanında usulsüz alıkonulmakla ilgili bir rap şarkısı yapıyorsam, bu olumsuz bir kişisel deneyim hakkında yaratıcı bir şeyler yapma isteğine dayanır.
GÖZALTINA ALINDIKTAN SONRA İLK SINGLE'IMI ÇIKARDIM
? Sonra profesyonel müzik hayatınız nasıl başladı...
İngiltere'de farklı türlerde dans müzik ve kulüp kültürümüz var. Jungle, drum and bass, garage, dubstep, grime gibi... Ben o tür yerlerde sahneye çıkıyordum ve yerel yasadışı radyo istasyonlarında rap yapıyordum. Radyo, yerel partiler derken süper lüks, çok beyaz, aşırı İngiliz okul Oxford'a başladım ve okulda kendi kulübümü, partilerimi düzenledim. Yasal olmayan radyo istasyonunun enerjisinin bir kısmını Oxford'a getirebileceğimi düşünmüştüm. Sonra Eminem'in "8 Mile"ı tarzında rap savaşları yapmaya başladım. Bu sayede bir isim yaptım. Berlin Film Festivali'nden sonra Luton Havaalanı'nda istihbarat görevlileri tarafından gözaltına alındıktan sonra da ilk single'ımı çıkardım.
? Nasıl yani?
Michael Winterbottom'un Guantanamo Körfezi ile ilgili "Guantanamo'ya Giden Yol" filmini yapmıştım. Berlin'de ödül kazandıktan sonra İngiltere'ye dönüyordum. Havaalanında diğer oyuncularla birlikte tutukladılar ve fiziksel olarak saldırdılar. O dönemde gazeteciler hükümeti dava etmemiz gerektiğini söylüyordu, bense sinemaya yeni başlayan bir oyuncu olarak televizyona kurban gibi çıkmak istemiyorum. Ne yaptım? Rap şarkısı yaptım. Şarkı viral oldu, sonra radyoda yasaklandı. Bu, şarkıyı daha viral hale getirdi ve rap kariyerim böyle başladı.