Haberler

    Salih Bademci: Jön olmak istemem, o elbise bana dar geliyor

    Güncelleme:
    Abone Ol

    Programı çok yoğun. Kısa bir arasında İzmir'de tatil yaptı, İstanbul'a ayak basar basmaz yakaladık Salih Bademci'yi... Ekranda göründüğü gibi neşeli, sevimli, konuşkan ama "Her insan gibi bir karanlık yanım var" diyor.

    Programı çok yoğun. Kısa bir arasında İzmir'de tatil yaptı, İstanbul'a ayak basar basmaz yakaladık Salih Bademci'yi... Ekranda göründüğü gibi neşeli, sevimli, konuşkan ama "Her insan gibi bir karanlık yanım var" diyor. Hayli kilo vermiş. 35 yaşından sonra, bir de baba olunca fiziksel bir değişim içine girdiğini söylüyor: "Bir anda 'Ne oluyor, bittik mi, çekildik mi sahalardan' diye bir his geldi. 15 kilo verdim. Beğenilmek güzel bir şey. Ama önemli olan kendimizle barışık olmamız, gördüğümüz yansımayı sevip kabullenmemiz. Beğenmediğimiz yanlar için de harekete geçmemiz." 15 yıl önce konservatuvarda tanıştığı, 6 yıllık eşi oyuncu İmer Özgün'le aşkından kızı İklim'e, bu sezon oynayacağı karakterlerden 'jönlük' anlayışına Salih Bademci'yle başlıyoruz uzunca bir muhabbete...

    Bu senin yılın mı?

    Benim yılım olacak gibi bir şey diyemem ama benim için çok şanslı bir sene oldu diyebilirim. 'İstanbullu Gelin' sonrası biraz durmuştum. Pandemide çocuğuma vakit ayırdım. O sırada önce 'Kulüp' dizisi geldi, sonra 'İlk ve Son', ardından 'Yalancı'. 'Fanatik' isimli oyuna da başlamıştık ama pandemi yüzünden durmuştu. Ekim başı gibi yine başlayacağız.

    Şimdiye kadar hep yardımcı rollerdeyken bu sene başrollerdesin. Senin için 'Oh be, sonunda başrolde görüyoruz' gibi yorumlar yapılmış...

    Ben aslında hiç öyle bakmıyorum. Bunu da samimiyetle söylüyorum.

    Nasıl bakıyorsun?

    Oynadığım dizilerde aldığım rollerle ilgili hep olumlu düşündüm, kendimi şanslı da hissettim. Çünkü canlandırdığım karakterlerin yelpazesi, oyun alanı başrollere nazaran çok daha genişti. Küçük bir aşk hikayesinin içinde kalmak zorunda

    değildim ben. Şimdi aldığım 'başroller' de çok alışılagelmiş karakterler değil. Hepsi birbirinden farklı, derinlikli ve tadından yenmez roller.

    Yeteneklisin, yakışıklısın, 11 senedir de tanınıyorsun ama jön olmadın. İstemez miydin?

    Hayır, jön olmak istemezdim.

    Neden?

    O başka bir disiplin. Benim için jön ve başrol de başka şeyler. Jön başka şey çağrıştırıyor, beni daraltıyor.

    Ne gibi?

    Jön dediğimizde aklımızda canlanan şey var ya, o elbise bana dar geliyor. Gereklilikleri de var. Fiziksel ve psikolojik olarak özel yaşantına kadar pek çok açıdan kendini hazırlaman şart. Dert ya! Jön rollere mahküm kalmış bir sürü erkek oyuncu da artık oralardan çıkıp başka senaryolar arıyor. Zengin erkek-fakir kız klişesinden onlar da kurtulmak istiyor.

    KARANLIK BİR YANIM VAR

    Belki canlandırdığın karakterlerden ama sende bir 'evimizin oğlu' havası var...

    (Kaşlarını havaya kaldırıp 'Hayır' diyor.) Evine al da, bir gör bakalım!

    A, neden öyle dedin?

    Bir insanın nasıl olduğu, nasıl olmadığıyla alakalı bir şey.

    Anlamadım tam olarak...

    Buzdağının görünmeyen tarafı gibi düşün. Bir şeyi yüzeyde tutmak için ondan çok daha büyük bir kitle suyun altında onu taşımak zorunda.

    O kitlede karanlık taraflar mı var?

    Tabii, bir karanlık yanım her insan gibi var. Bunu açıkyüreklilikle söylememin nedeni de suyun üstünde olmaması. Orada görünen daha neşeli, daha pozitif bir adam.

    Peki, görünmeyen kısımda neler oluyor?

    Biraz öfkeli, neşeli olduğu kadar deli, biraz hoyrat, düşünmeden hareket eden, çoğu zaman içekapanık... Aa, ne kötü özelliklerim varmış (gülüyor).

    Röportajı yaptığımız akşam biraz rahatsızdın, korktun ama bir şey çıkmadı değil mi? Ne hissettin o korkuyu yaşayınca?

    Testlerimi yaptırdım. Çok şükür bir şey çıkmadı. İki yıldır tüm dünya bu korkuyu yaşıyoruz ve görünen o ki bir süre daha da yaşamaya devam edeceğiz.

    AYNADA BAKTIĞIM SALİH BANA SEKSİ GELMİYOR

    'İlk ve Son'da epey sevişme sahnen de var. Zor oldu mu o sahneleri çekmek?

    Kolay değildi. Senaryoyu görüp okuduğumda 'Nasıl yapacağız' dedim. Özge gibi bir partner, benim bu işte en büyük şansımdı. Bütün sahneleri gerçekten bir oyunmuşçasına çektik. Ama Özge de sete üç aylık hamile geldi. Fiziksel olarak dikkat etmemiz gereken şeyler de vardı. Ama o hamilelik bir yandan da uğurdu. Bu benim 'challenge'ım (mücadele) aynı zamanda sanırım.

    Neden?

    Ayça Bingöl'le oyuna başlamıştık, o dönem hamile kaldı. Eşim İmer'le oyuna başladık, tam o dönemde hamile kaldı.

    Bu sefer Özge'yle dizi yaparken o hamileydi. Kendimi artık Telli Baba gibi hissediyorum (gülüyor)!

    Çıplak sahnelerinden sonra biraz seksi adama doğru da evrilmeye başladın...

    Beni yönetmenimiz Cem Karcı öyle göstermiş, onun marifeti diyelim. Bana da böyle yorumlar, mesajlar geldi. Ama o rol öyle, ben öyle değilim. Aynada baktığım Salih bana seksi gelmiyor.

    Sende öyle bir his yok yani…

    Hissetmek değil ama çabam var (gülüyor).

    Nasıl bir çaba?

    35 yaşından sonra ve bir de baba olunca 'Ne oluyor, bittik mi, çekildik mi sahalardan' diye bir his geldi. 'Kendimi bırakmamalıyım' dedim ve pandemi döneminde 15 kilo verdim. Bunun artısı olmuştur. Bu hoşuma gidiyor mu? Yalan yok, gidiyor. Beğenilmek güzel bir şey. Ama ben ayna karşısında kendime baktığımda seksi bir adam görmüyorum. Kim zaten o gözle bakıyor ki kendine! Önemli olan kendimizle barışık olmamız, gördüğümüz yansımayı sevip kabullenmemiz. ve beğenmediğimiz yanlar için de harekete geçmemiz.

    ARIZASIZ BİR İLİŞKİ DEVAM EDEMEZ

    Yeni dizin 'İlk ve Son'un derdi ne, anlatır mısın biraz?

    Hakikatli bir aşk hikayesi. Sloganı 'İlkleri unutulmaz, sonları kaçınılmazdı', çok güzel. Bu çağda ilişkilerde hepimizin yaşadığı, birbirini zehirlediği, değiştirdiği, dönüştürdüğü şeyleri anlatıyor. Gerçek bir ilişki hikayesi. Aşk ana temaları ama 'Her zaman aşk yetiyor mu?', bunu soruyor.

    Aynı zamanda arızalı bir çift ve ilişki. Sence ilişkilerdeki arızaların sebebi ne?

    Arızasız bir ilişki devam edemez. Mutlaka ilişkilerde küçük bir zehir olmak zorunda. İlişki o zehirle sürekli mücadele etmeli ki yaşadığını da hissetsin. Bu yüzden o arızaya her zaman muhtacız.

    Özge Özpirinçci ve Salih Bademci'nin başrollerini paylaştığı 'İlk ve Son' dizisinin ilk bölümü 25 Ağustos'ta BluTV'de yayımlandı.

    6 yıllık evlisin. Senin evliliğinde bu arızalar yaşandı mı?

    İmer'le biz konservatuvarda sınıf arkadaşıydık. 15 senedir tanışıyoruz. Üzerine 5 yıl sevgililik yaşadık. 6 yıldır da evliyiz. Bu ilişki o sebeple varyasyon varyasyon arıza içeriyor. Ama bunun konforunu da yaşıyorum.

    Bu dizideki karakterlerin ruhları da yaralı. Senin ruhun ne kadar yaralı?

    Benim yaralı bir ruhum yok. Çok büyük acılar yaşamadım. Ama empati gücüm iyidir. Karakterle de empati kurarım. Hatta o oynadığım rol bir süre sonra benim ruhumu yaralar.

    Bu sezon bir dizin daha olacak; 'Yalancı'... Burada seni nasıl bir karakterde izleyeceğiz?

    Onunla ilgili çok bilgi vermeyeyim. Hikayede biri yalan söylüyor. Seyirci hep ikilemde kalıyor. Zamanla olaylar çözülüyor, asıl suçlu ortaya çıkmaya başlıyor. Konu olarak gündemi yakalayacak diye düşünüyorum.

    Senin yalanla aran nasıl?

    Yalanla aram herkes gibi bence. Ahlaki boyutta sorun yaratacak yalanlarım olmaz ama söylediğin yalanları hatırlamak zorundasın ve ben unutuyorum, kendi kendimi patlatıyorum. Bu yüzden yalandan korkuyorum.

    YERİ GELDİĞİNDE BÜYÜDÜĞÜMÜ GÖSTERİYORUM

    Hem 'Fanatik'te hem son işlerinde biraz sorunlu, büyümemiş erkek çocuklarını oynadın. Neden erkeklerde böyle bir sorun var?

    PlayStation oynarken veya halı sahada top peşinde koştururken erkeklere baktığında direkt o büyümemiş çocuğu görürsün. İşte, onun bu zamanlardaki hali hayatının geneline yayılabiliyor. Hayatta erken olgunlaşmış olan kadınların bu 'çocuğa' karşı olan ilgisi de aslında erkeğin hoşuna gidiyor. Kadınlar bence bundan dem vursalar da bir yandan o ilgiyi göstermekten vazgeçmiyorlar. Bu galiba iki tarafın ortak hatası.

    Sen de çocuk kalan o adamlardan mısın?

    Yeri geldiğinde büyüdüğümü gösteriyorum ama çocuğumdur.

    BEĞENİLMEK HOŞUMA GİDİYOR

    - 37 yaşındayım. İzmirli memur bir ailenin tek çocuğuyum.

    İlkokulda İzmir Devlet Tiyatrosu'nun açtığı kurslara giderek başladım oyunculuğa.

    Lisede hayalim reklamcı olmaktı. Sosyoloji okurken bir arkadaşım beni gaza getirdi, konservatuvar sınavlarına girdim ve kazandım.

    Ne iş yaparsam yapayım tanınmak, bilinmek istiyordum. Bu sanırım Aslan burcu olmanın bir özelliği. Beğenilmek hoşuma gidiyor.

    BİZİMKİ YEMEĞİN SONUNDAKİ TATLI GİBİ BİR AŞKTI

    İmer Hanım'la 15 yıldır tanışıyorsunuz, 6 yıldır evlisiniz. Bir insanın aşkı 15 sene sürer mi?

    Aynı kadın ve aynı adam kalmıyor. Bu değişim seni dönüştürüyor. Bunun karşı tarafı üzecek ya da mutlu edecek şekilde değişip değişmediği önemli. Yoksa ne İmer aynı kadın, ne ben aynı adamım. O yüzden bu ilişki 15 yıldır var.

    Sizinki ilk görüşte aşk mıydı?

    Bizimki yemeğin sonundaki tatlı gibi bir aşktı.

    O nasıl oluyor?

    Herkes doymuştu. "Tatlı gelsin" dedik, baktık çok güzel. Son noktaydı. Aşk zaten bence yemeğin sonunda yenen tatlı gibidir.

    Bu yeni aşk tarifini biraz açsak...

    Yemeği nasıl tanımlarsan artık; birbirini tanımak, arkadaşlık, yaşadığın deneyimler… Sonra karşına biri gelir, onu tanırsın ve kapanıştır o artık. Aşk macerayla birlikte bir huzur benim için.

    Eşin de oyuncu. Aynı mesleği yapmanın artıları vardır eminim. Peki, eksileri neler?

    En büyük eksisi oyunculuğunda bazen kendini beğendirememek. Seni izlediğinde yakalıyor, "Güvenli alanında kalmışsın" falan diyebiliyor. Çünkü oyuncu olarak nerede olduğunu ve ne kadar yol aldığını o kadar iyi biliyor ki... O yüzden kanmıyor.

    Bir de 17 aylık kızınız var. İklim hayatını nasıl değiştirdi?

    Senin hayatın onun hayatına endeksli hale geliyor. Çocuk harika ve emek verdikçe güzelleşen bir şey. Ama sabır ve gayret de gerektiriyor.

    Kaynak: Hürriyet / Magazin

    Salih Bademci İzmir Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title