Şarkıcı Nil Oğluna Mektup Yazdı
Reklamcı Serdar Erener ile mutlu bir evlilik sürdüren Nil Karaibrahimgil, 4 ay önce dünyaya gelen oğluna duygu yüklü bir mektup yazdı.
Güzel şarkıcı 4 ay önce dünyaya getirdiği oğluna duygusal bir mektup yazdı.
Nil Karaibrahimgil ile eşi reklamcı Serdar Erener'in mutlu evliliği 4 ay önce dünyaya gelen bebekleri ile taçlandı. Bir erkek bebek dünyaya getiren Karaibrahimgil, mutlu haberi 'Göğüslerim süt ve sevgiyle dolu..' notuyla Twitter sayfasında takipçileriyle paylaşmıştı.
NİL KARAİBRAHİMGİL'İN OĞLUNA YAZDIĞI DUYGUSAL MEKTUP
Çünkü oğlumsun sen benim
O parkta arabanı iterken, söz sana her şeyi anlatacağım. Kimsenin bilmediği şeyleri. Herkesin bildiği şeyleri ve sadece bazı insanların bildiklerini. Sadece benim bildiğim birkaç şey var, onları da anlatacağım sana. Kimseye anlatmadığım gibi.
O yıl aslında tam olarak ne olduğunu.
Minik ayaklarını çırptığın o koydan ayrılırken neden ağladığımızı.
Çenemin altındaki yara izini.
Ankara’yı anlatacağım sana. Çocukluğumu.
Dedenin nasıl biri olduğunu. Tanıdığım kadarıyla.
Sana insanları tanıdığın kadarıyla yetinmeyi öğreteceğim.
Bu bilgiye ihtiyacın olacak.
Her şeyi ben ve baban kadar abartmamayı öğrenmelisin.
Biz her şeyi abartıyoruz.
Abartarak yaptık her şeyi.
Ama sana abartma diyeceğim ben, oğlumsun çünkü sen benim.
Önümüzdeki upuzun, turuncu yapraklı yolda yavaş yavaş yürüyeceğiz. Bir acelemiz olmayacak.
Senin boynuna bakacağım, kazağını biraz yukarıya kaldırmaya gerek var mı diye. Güneş yukarıda olacak.
Tatlı bir rüzgar esecek ve hatta yağmur yağacak birden. Sana hiçbir şeyden kaçmamayı öğreteceğim o gün. Yağmurda yürümeye devam etmeyi.
Her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu. Bunu anlaman zaman alacak ama bunu sana ilk ben söylemek istiyorum, çünkü oğlumsun sen benim.
Geçen yazdan bahsedeceğiz seninle. İlk defa suya girdiğin o koyu, ilk defa duyduğun o kokuyu.
‘İlk’leri anlatacağım sana. İlk kelimesine kıymet vermeyi. Uzun bir süre, beraber bir sürü ilk yaşayacağız seninle. Çünkü annenim ben senin.
Sen küçük başını kaldırıp, o kocaman gözlerinle ağaçların en tepelerine bakacaksın. İnsan büyüyünce ağaçların en tepelerine değil, gövdelerine bakıyor. Bakışları aşağı düşüyor insanın. Ağırlaşıyor başı.
Sana, şu an yaptığın gibi, ağaçların en tepelerine bakmayı unutma diyeceğim. Ağaçların gövdelerine düşmesin bakışların diye didinip duracağım. Ve bundan hiç bıkmayacağım, çünkü sen benim bir tanecik oğlumsun.
İnşallah diyeceğim sana, inşallah şu an olduğu gibi, insanlar seni görür görmez gülsünler. Sen de onlara onlarınkinden de büyük gül. Onlar bunu görünce daha da gülsünler... Ve hayatın hep böyle geçsin. Hazır ol, ben çok inşallah diyeceğim. Çünkü anneler sürekli inşallah der. Maşallah da der.
Bana ne zaman sorsan söyleyeceğim, kucağıma gelirsen havalara fırlatıp tutacağım, ağlarsan ben susturacağım seni.
Boynuna sokup burnumu, seni derin derin içime çekeceğim. Yanımdayken bile resimlerine bakacağım.
Ben seni büyüteceğim, abartacağım, koruyacağım, sakınacağım ve çok seveceğim ama susacağım. Bunlar sana ağırlık yapar da bakışların ağaç gövdelerine düşer diye korktuğumdan.
Hazır ol. Sana en çok konuşan da en çok susan da ben olacağım. Çünkü canımsın sen benim.