Tolga Sarıtaş: Aşk hayatta bir nefes alma alanı
Uzun zamandır tanışıyoruz ama bu ilk röportajımız.
Uzun zamandır tanışıyoruz ama bu ilk röportajımız. Buluştuğumuz anda yüzünde bir gülümse beliriyor, herkesin bahsettiği o gülüş, gerçekten karşısındakine kendini iyi hissettiriyor. 30 yaşında ama yaşına göre oldukça olgun. Tek derdi oyunculuk, her konuyu mutlaka oyunculuğa bağlıyor. Bütün şöhretine rağmen çok utangaç. Konu aşka ve ilişkilere geldiğinde yüzü kızarıyor, sık sık terliyor. Tolga Sarıtaş'la dünden bugüne hayatını konuşuyoruz.
Yaptığın işler çok tutuyor, sosyal medyada milyonlarca takipçin var. Ama ne gazetelerde görüyoruz seni, ne skandallarını duyuyoruz...
Yaşam tarzım bu. Boş zamanlarımda arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Çalışırken de çok yoğun bir tempoda oluyoruz, sosyalleşecek pek vakit olmuyor. Hep yaptığım işlerle, mesleğimle, oyunculukla konuşulmak istedim. Mesleğimle var olmak bana kendimi iyi hissettiriyor.
Seni çok seksi bulanlar var. Sen aynaya baktığında ne görüyorsun?
Çirkin olmayan bir adam görüyorum. Bunlar insanların takdiri. Gelen olumlu- olumsuz her yorum benim için değerli.
Kendini seksi bulur musun?
Terlettin ya Hakan! Gerçekten bunlar çok ilgilendiğim şeyler değil. Yakışıklılık, seksi olmak, çalışkanlık, iyi insan olmak, bence bunların hepsi bir bütün. Biri için 'Çok seksi, çekici' gibi şeyler düşünmek bana göre değil. Daha çok ruhun çekiciliğine inanan biriyim.
Yakışıklı olduğun için kendini ispat etmen gerektiğini düşündün mü?
Kimsenin sadece yakışıklı ya da güzel olduğu için başarılı olduğuna inanmıyorum. Kimseyi bu anlamda yargılamamak lazım. Bir yerde başarı varsa mutlaka içinde bir emek vardır. Kendi adıma da hiç böyle bir kaygı duymadım.
Görmediğimiz sen nasıl biri?
'Safe zone' (güvenli alan) adamıyım, arkadaş canlısıyım. Müzik yapmayı çok seviyorum. Dinamik ve işkolik bir yapım var. Aynı anda birkaç şeyi yapmak istiyorum, hatta menajerim Özlem Durak o anlarda "Dur, sakin ol biraz" der.
Hakkında ne öğrensek şaşırırız?
Takıntılıyım. Çok ufak bir şeye kafamı takıp günlerce düşünebilir, üzerine uzun uzun konuşabilirim. Bu beni ve yakın çevremi yorabiliyor (gülüyor).
Yakınlarının şikayet ettiği başka bir huyun var mı?
Mükemmeliyetçiliğim. Ayrıntılara çok takılıp titizlenebiliyorum.
KENDİME 'ÇAPKIN' DEMEM
Hangi konular canını sıkar?
Başkaları hakkında konuşulması... Ama bir fikir, bir hikaye, film veya kitap üzerinden uzun süre konuşabilirim.
Geçmişte ya da gelecekte bir olaya tanıklık edebilecek olsan, neye şahit olmak isterdin?
Çok yakın bir gelecekte 'Dünyanın hiçbir yerinde bir daha savaş olmayacak' denilmesine...
Yoğun dönemlerden sonra nasıl şarj olursun?
Arkadaş, müzik ve sporla. Film izlemeyi de çok severim, arkadaşlarımla uzun uzun vakit geçirmeyi de...
Peki, aşk bütün bunların neresinde?
Bu teybin kapatma tuşu nerede (gülüyor)? Güzel giden bir ilişkim var, ağzımdan başka bir laf alamazsın.
Ekranda genelde aşık karakterleri canlandırdın. Sen aşkı nasıl anlatırsın?
Hayat rengarenkse en güzel renklerinden biri aşk. Çok tamamlayıcı bir şey. Hayatın içindeki irili ufaklı tüm mücadeleler, iş hayatının temposu, kaygılar, stresler gibi bizi yoran her şeyin içinde bir nefes alma alanı.
Aşık olmak seni nasıl değiştirir?
Değiştirir diyemem ama aşk beni huzurlu hissettiriyor.
Çapkın mısın?
Hiç kendime 'çapkın' demedim.
YEMEK KONUSUNDA KENDİMİ GELİŞTİRDİM
"Pandeminin ilk dönemlerini evde geçirdim. Hepimiz durduk. Aldığımız her nefesin daha kıymetli ve anlamlı olduğunu öğrendim. Temmuzda da 'Arıza' için sete çıktım. Pandemide yemek konusunda kendimi geliştirdim. Çorbadan et yemeklerine, hatta kısıra kadar birçok yemeği yapabilirim."
KELEBEK ETKİSİNİN VAR OLDUĞUNU ANLADIM
Sekiz yıl önce 'Muhteşem Yüzyıl'la tanındın. O günden bugüne neler değişti?
İş hayatında bu kadar çalışmak, yeni insanlar tanımak, yeni hikayelere hizmet etmek benim hep ufkumu açtı. Bu yolculukta ne istediğini, nereye yönelmek istediğini daha iyi bilen, ayakları yere daha sağlam basarak yeni hedeflerine doğru ilerleyen bir adama dönüştüm.
'Muhteşem Yüzyıl'la başlayan hikayende, Emmy'de en iyi erkek oyuncu adayı oldun. Emmy'lerde bir kere En İyi Kadın Oyuncu, bir kere En İyi Erkek Oyuncu final jürilerinde yer aldın. İşin oralara varacağını düşünür müydün?
Aslında onlar hedeflenen şeyler değildi. Yeni bir işe başladığımda elimden ne geliyorsa yapıyorum, bunlar da onun getirileri. ABD'ye gittik, kırmızı halıda yürüdük, bunlar önemli şeyler ama odağımda değil.
Tolga Sarıtaş 'Muhteşem Yüzyıl' dizisinde Şehzade Cihangir'i canlandırdı.
Orada neler gördün?
Yaptığımız işin ne kadar global olduğunu. Kelebek etkisi denen şeyin hayatta var olduğunu anladım. Buradaki en ufak bir emeğin bile dünyada karşılığı olduğunu orada yaşayarak gördüm. Ödül töreni günü çok heyecanlıydım, orada olmak bile başka bir hayat deneyimiydi, bir sonraki sene de Haluk Bilginer'in ödülü almış olmasına çok sevindim.
Eğer ödülü kazansaydın ne söylerdin?
Tabii ki önceden konuşmamı hazırlamıştım. Önce emeği geçen herkese teşekkür edip sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün günümüzde hala çok önemli olan bir cümlesiyle de bitirecektim: "Yurtta sulh, cihanda sulh!"
OYNADIĞI HER KARAKTER İÇİN ÇALMA LİSTESİ YAPIYOR
Bir projede neler ararsın?
30 yaşıma geldiğimde ne yapmak istediğimi ve ne aradığımı daha iyi bilen biri oldum. İçinde bulunduğumuz dünyanın durumunu göz önüne alırsak umut aşılayan hikayelerin içinde yer almak istiyorum. Şimdilerde okuduğum işlerde buna dikkat ediyorum.
Her sezon ekrandasın, yeni projelerin var mı?
Vakıfbank'la güzel bir marka işbirliği yaptık. Çok değerli, köklü bir kurum. Bu değerlerinin yanı sıra dinamik ve güncel öğelerini anlatacağımız yeni bir kampanya sürecini başlattık. Yıl boyunca yeni reklam filmlerimiz yayında olacak. Bunun yanı sıra yeni bir film için sete çıktım. Adı 'Yolun Açık Olsun'. Yönetmeni Mehmet Ada Öztekin. Yakın arkadaşım Engin Akyürek'le birlikte oynayacağız. Yeni projeler bunlar. Yani bu yaz çalışarak geçecek (gülüyor).
Bir karakter oluştururken en büyük yardımcın ne oluyor?
Müzikten çok besleniyorum. Oynadığım her karakterin bende playlist'i (çalma listesi) var. Karakteri okuduğumda zihnimde canlanan duyguları bana çağrıştıran şarkıları bir listeye ekliyorum. O parçaları spor yaparken, yürürken, gün içinde sürekli dinliyorum. Bu da motivasyonumu güçlendiriyor.
Seni anlatan kişisel müzik listende hangi şarkılar var?
Müzik skalam çok geniş diyebilirim. Aynı gün içerisinde Neşet Ertaş'ı da Coldplay'i de dinlerim.
ŞÖHRET ODAĞIMDA DEĞİL
Şöhreti nasıl anlatırsın?
Şöhretle hiç ilişki kurmadım. Popülerliği ve şöhreti asla küçümsemiyorum ama hayat odağıma da koymuyorum, göz ardı da etmiyorum. Aslında durumla başka açıdan bir ilişki kuruyorum.
Ne gibi?
Ben her şeyden önce hikayeye hizmet etmeyi esas alıyorum. Örnek vereyim; bir proje içerisinde yer alıyorum, büyük kitleler izliyor. Onu taşımayı proje bitene kadar bir sorumluluk olarak alıyorum. Projeye hizmet edecek her şeye önem verdiğinde ve ona göre hareket
ettiğinde gerisi de ona göre şekilleniyor diye düşünüyorum.
KÜÇÜKKEN HAYALİM MÜZİSYEN OLMAKTI
En başından beri 'iyi aile çocuğu' duruşun var...
Biraz ana kuzusuyumdur (gülüyor). Bunun yetiştirilme tarzıyla da çevremdeki insanların güzelliğiyle de ilgisi vardır. Bir de hayat beni hep iyilikle ilgili derdi olan, çalışkan insanlarla karşılaştırdı. Bunun da çok katkısı olduğunu düşünüyorum.
Çocukluğuna dair en özlediğin şey ne?
Pamuk şeker.
Nasıl bir ailede büyüdün?
Aile kurumu benim için çok değerli ve özel. Bu sebeple hiçbir röportajımda pek ailemi anlatmadım. Ama şu kadarını söyleyeyim, iyi ve sevgi dolu bir aile hayatım var.
Sekiz yaşında bağlamayla tanışmışsın. Evde müzikle ilgilenen var mıydı?
Çevremde müzikle ilgilenenler vardı ama kendi çabamla ve isteğimle başladım. Ardından gitar ve davulla tanıştım. Lise yıllarında iki-üç müzik grubunda çaldım.
Türküyü bırakıp rock müziğe geçtin yani...
Hayır, bıraktım diyemem. Halk müziği bu toprakların hikayelerini anlatan ve duygularımıza hitap eden çok değerli bir tür. Hep çok severek dinlerim. Ama dediğim gibi benim geniş bir müzik skalam var, tüm dünya müziklerinden besleniyorum diyebilirim. Pandemiden önce iki arkadaşımla müzikle ilgili bir şeyler yapmaya heveslendik. Ama sonra olmadı, belki ilerde olur.
Üniversitede ne okudun?
İstanbul Üniversitesi, Coğrafya bölümünü kazandım. Ama dondurdum.
Bütün bunlar olurken oyunculuk nerede hayatına giriyor peki?
Küçükken hayalim müzisyen olmaktı. Ama tiyatroyla tanıştım ve sahnede olmaktan dolayı büyülendim ve oyunculuk aşkım orada başladı.