Yıldız Tilbe ve Beren Saat beden diline dikkat etmeli
? Aşkım Kapışmak bugün gülüyor, geziyor, öğretiyor, yol gösteriyor.
? Aşkım Kapışmak bugün gülüyor, geziyor, öğretiyor, yol gösteriyor. Ama aslında zor bir çocukluk geçirmişsin. Aile içi şiddetin yaralarını nasıl sarabildin?
- Çocukken şiddete tanık olmak, gözlem becerinizi artırıyor. Çünkü şiddetin kendisi değil "tekrar olur mu" endişesi, zayıf olan çocuğun güçlü olan yetişkini sürekli analiz etmesini sağlar. Ben de hem insanları analiz etmeyi öğrendim hem de erken yaşta yetişkin olmak zorunda kaldım.
? Nasıl dayandın yaşadığın travmalara?
- 18 yaşıma kadar yaşadıklarımı yok saydım. ve babamdan uzak kalmak için evden kaçmaya başladım. Otogara gider, kura çeker, hangi şehir çıkarsa atlayıp otobüse giderdim. Yaptığım şey, gittiğim yerde insanları tanımak ve kendimi çocukluğun acısından uzak tutmaktı.
BEYİN KANAMASI GEÇİRİNCE BİR KARAR VERMEM GEREKTİ
? Dönüm noktan ne oldu?
- 20 yaşında beyin kanaması geçirdim. Ölümün eşiğine yaklaşınca bir karar vermem gerekti. ya baba şiddeti yüzünden bende oluşan öfke, değersizlik ve sevgisizlik şemalarıyla yaşayacak, babam gibi zarar veren biri olacaktım... ya da babamın bende yarattığı kişiliği yok ederek kendi arzu ettiğim kişiliği ortaya koyacaktım.
22 yaşında, üniversite okurken babamın vicdan ve merhamet duygularının eksik olduğunu fark ettim. Kendi vicdanımı ve merhametimi sorgulamaya başladım. Uzun yıllar gönüllü olarak engellilerle, kimsesizlerle çalıştım. Bu arada kimsesiz çocuklarda kendi çocukluğumu gördüm. İlginç olan şuydu; kendinize benzeyen insanlar gördüğünüzde ilk yaptığınız şey onlara sarılmak...
? Sen aslında müzik eğitimi almışsın. Neden o yolda devam etmedin?
- Evet, öyle bir yeteneğim vardı ama ben oradan kazandığım parayla eğitim masraflarımı karşılıyordum. Sonra bu konuda çok yetenekli olmadığımı fark ettim. Kafelerde, tamirhanelerde çalışmaya başladım. Çünkü önüme bir hedef koymuştum. Tüm dünyaya sesimi duyurmak istiyordum.
Evde her şiddet yaşandığında pencerenin kenarına saklanır, gökyüzündeki uçakları izlerdim. ve "Allah'ım şu uçaklara binip dünyayı gezmek, bütün insanlarla tanışmak istiyorum" der, bunun için dua ederdim.
? Duan kabul olmuş gibi...
- 26 ülkede eğitim ve seminer verdim. Varşova Üniversitesi'nde, Amsterdam Üniversitesi'nde ve birçok Avrupa ülkesinde öğrencilerle buluştum. Evet, o çocuğun duaları kabul oldu...
? Müzik eğitiminin ardından davranış bilimleri ve psikoloji, sonra da kişisel gelişim, beden dili eğitimi almışsın. Yola çıkarken hedefin neydi, kendini aydınlatmak mı, başkalarına el uzatmak mı?
- Bence bu yolculuk sadece insanlara faydalı olma değil, aynı zamanda kendi kimliğimi oluşturma yolculuğuydu. Ben sınırları zorlamayı severim. "Kişisel gelişim uzmanı olarak bu ülkede iş yapamazsın" dediler, çok da iyi işler yaptım. Sonra azmedip davranış bilimleri okudum. Bunun üzerine dediler ki "Bu alanı Türkiye bilmez"... Uzun süre hem Türkiye'de, hem Amerika'da hem de Avrupa'da peş peşe seminer vermeye başladım. Bu sefer de "Ama psikolog değilsin" dediler.
? İsyan noktasına geldin mi sonunda?
- Tam tersi... Dedim ki "İyi ki itiyorlar beni, iyi ki eleştiriyorlar..."
? Kaldı mı başka "Yapamazsın"
denilen şey?
- Tabii... "Yapamazsın" dediler, cezaevlerinde çalışmaya başladım. "Boyunu aşar" dediler, Yargıtay ve Danıştay hakimlerine eğitim verdim. "Saçmalama" dediler, birçok siyasiye danışmanlık yaptım. Yani beni iten neydi biliyor musun, babam gibi birçok insanın "Yapamazsın" demesi... Ben kendimle anlaşmamı beyin kanaması geçirdikten sonra yapmıştım, imkansız diye bir şey de yok.
? Ama yaşam koçluğu ve kişisel gelişim meselesi hala çok tiye alınıyor.
- Bu ülkede dalga geçilmeyen meslek var mı sence? Sağlık çalışanlarının ve eğitimcilerin dışında... Aslında tüm dalga geçmelerin altında gizli bir merak yatar. Öyle mizahçılar geliyor ki seminerlerime... Bir şeyin ne olduğunu öğrenip daha kaliteli espri yapan da var, bir şeyin gerçekte ne olduğunu bilmeyip kendini kalitesiz duruma düşüren de... Ama unutmayın ki kitleler önce dalga geçer, sonra kabul eder.
BİZDE PARA ARTTIKÇA HOROZLANMA BAŞLIYOR
? Beden dili eğitimi almış birisin, sence Türklerin kendine has bir beden dili var mı?
- Türk insanının beden dili sahip oldukları statü, para, güç ve ilişkilere göre değişiyor. Çoğunlukla gözlemlediğim, savunmacı ve saldırgan bir beden dili. Gençlerin beden dilleri iletişime daha kapalı olduklarını gösteriyor; oturdukları yerde yayılma, yeni kişilerle tanıştıklarında göz teması kuramama, kendilerinden güçlü insanların yanında daha savunmacı ve içe kapanık olma gibi... Türkler ayrıca mesafeli ilişki zor geldiği için yeni tanıştıkları insanlarla hemen samimiyet kurmaya çalışıyor. Şehir insanlarında kıyafet, takı ve araba da beden dilini etkiliyor. Yani para arttıkça "horozlanma" başlıyor.
? Beden dilini iyi kullanarak daha etkileyici olmak mümkün mü?
- İyi beden dili, sağlıklı bir ruh hali ile gelişir. En doğru beden diline sahip insanlar, kendi yüzleşmelerini yapabilmiş, dinleme becerisi gelişmiş, kendini seven ve doğa ile ilişkisi iyi olan insanlardadır.
? Ünlüler arasında beden dilini en iyi kullananlar ve sıkıntı yaşayanlar kimler?
- Yıldız Tilbe, Beren Saat, Merve Boluğur ve Serdar Ortaç'ın beden dillerine biraz dikkat etmeleri gerek. Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Hadise, Kıvanç Tatlıtuğ ve Engin Akyürek ise bu konuda gayet iyi...
? Karantina günlerinin birçok evliliğin sonunu getirdiğini düşünenler var.
- Salgın döneminde insanlar kendilerine odaklandı. Kaç kilo olduklarından kaç kitap okuduklarına her şeye dikkat kesildiler. Konu ölüm kalım olunca, hayal gücü, cesaret ve üretme becerisi çoğalır. Bu sebeple pandemiyle biten evlilikler zaten bitmesi gereken evlilikler ve ilişkilerdi denebilir.
ASKIMAPP İSİMLİ APLİKASYON YOLDA
? Askimapp adında bir uygulama hazırlığındaymışsın. Takipçilerini neler bekliyor?
- Aslında bu proje İzmirli genç işadamı Yasir Erdem'in desteğiyle hayata geçti. Mart ayından beri içerikle ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Amacımız 18 yaş ve üstü herkesin ruhsal gelişim sürecinde desteklenmelerini sağlamak. Ayrıca günlük yaşamlarında istikrarlı bir motivasyonda kalmalarına destek olmak. İçerikte kendi hazırladığım meditasyon ve motivasyon konuşmaları, farklı isimlerle yapılan podcast'ler, kişisel gelişimden psikolojiye birçok test, oyun ve makale olacak. Son yazdığım roman "Okunmamış Mesaj" online olarak bu uygulamada okurla buluşacak. Tabii sürprizlerimiz de var.
18 KASIM'DA ÇIKACAK ROMAN İÇİN DİZİ TEKLİFİ GELDİ
? "Elma Dersem Çık" kitabın film olmuştu. Var mı yine senaryolaştırmayı bekleyen bir kitap?
- Yeni romanım "Okunmamış Mesaj", dijital platformdan dizi olması için istendi. Flört aşamasındayız. Fantastik ve bilinçaltı bölümleri ilgi çekti. Şimdi İngilizceye çevriliyor. Amerika'da da görüşmeler yapılacak. Bakalım 6 yaşındaki Aşkım'ın hayalinde bindiği uçak oralara gidecek mi.
? Hazır konusu açılmışken yeni romandan bahsedelim...
- 18 Kasım'da online olarak çıkacak, sonra İngilizce ve Arapça olarak Orta Doğu ve Avrupa'da satışa sunulacak. En uzun romanım. 400 sayfa... İlk defa fantastik bir konuyla psikolojiyi ve içsel yolculuğu bir arada kaleme aldım. Romanda iki ana, yedi de alt karakter var. Bu dokuz karakter, her insanın okunmamış mesajına giden anahtarlar.
BENİM ESPRİLERİMDE AŞAĞILAMA OLSA CEM YILMAZ ERKEK DÜŞMANI İLAN EDİLİRDİ
? Sahnede erkekleri aşağıladığın yönünde bir kanı oluşmuş.
- İlk yıllarımda kadın-erkek ilişkilerini stand-up yaparak anlatıyordum. Komedide erkek kavramı iyi malzeme olabiliyor.İçlerinden cımbızla alınan sözler, hep tekrarladığım şeylermiş gibi yansıtılıyor. "Aşağılamak" kelimesini asla kabul etmiyorum. Takipçilerimin yüzde 90'ı kadın olduğu için erkeklerle ilgili söyleyemedikleri acıları ben sahnede espriyle dillendiriyorum. Öyle bir şey olsaydı Cem Yılmaz da şakaları yüzünden erkek düşmanı ilan edilirdi.
YAZDIKLARIM BENİ ANLADIKLARINIZ SİZİ BAĞLAR
? Danla Biliç ve Burak Özçivit gibi bazı ünlülerle polemik yaşadın. Ünlüler hakkında konuşmanı reklam arzusu olarak değerlendirenler var.
- Danla konusunda kendimi yanlış ifade ettim. O da haliyle karşılık verdi. Ama sonrasında kendimi doğru ifade edince ortak noktada buluştuk. Burak konusuna gelince, sadece bir eylemi eleştirdim, kendisini değil. Bazen istemeden birilerinin zayıf noktasına dokunursunuz ve karşınızdaki da güçlü bir zihniyete sahip değilse bunu kişiselleştirip saldırıya geçer. Ben sadece beni gerçekten tanıyanların eleştirilerini önemserim. Çünkü yazdıklarım beni, anladıklarınız sizi bağlar.