Haberler

"28 Şubat'ta İkinci Dava Açılacak"

Güncelleme:
Abone Ol

28 Şubat döneminin Adalet Bakanı Kazan "Türk-İş ve TİSK'in davası da açılacak. Şimdi 28 Şubat'ın perde önünde olan kişiler yargılanıyor." dedi.

FATMA CAN - Refah-Yol hükümetinin Adalet Bakanı Şevket Kazan, "Açıkça Refah-Yol hükümetine karşı eylem yapar hale gelen kuruluşlar var, Türk-İş, TİSK var. Bunların davası da açılacak, sıra oraya geliyor. Şimdi sadece 28 Şubat'ın perde önünde olan kişiler yargılanıyor" dedi.

AA muhabirine açıklama yapan Kazan, 1995'teki seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı'nın hükümeti kurma görevini birinci olan Refah Partisi'ne verdiğini ancak askerin hükümeti ANAP ve DYP'nin kurması için yoğun bir baskı olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesinin güvenoyu alamadığını karara bağlamasının ardından ANAP-DYP hükümetinin istifa ettiğini anlatan Kazan, "Refah-Yol hükümetinin kurulmasından sonra artık bizim serencam başladı" diye konuştu.

Refah-Yol hükümetinin son derece başarılı olduğunu, reel ekonominin hakim kılındığını ifade eden Kazan, bunun rantiyeden para kazananları son derece tedirgin ettiğini dile getirdi. Kazan, " 28 Şubat'ın sebepleri arasında hep bunlar sayılır. Rantiyenin menfaatlerinin kesilmiş olması ve Türkiye'nin AB'den ziyade İslam Birliği'ne ağırlık veren istikamette dış politikaya yönelmesi" dedi.

Atina'da 11 Aralık'ta işadamları toplantısı yapıldığına işaret eden Kazan, "Toplantıda, daha sonraki süreçte açıkça Refah-Yol hükümetine karşı eylem yapar hale gelen kuruluşlar var, Türk-İş, TİSK var... Bunların davası da açılacak, sıra oraya geliyor. Şimdi sadece 28 Şubat'ın perde önünde olan kişiler yargılanıyor şu anda" şeklinde konuştu.

-"Defalarca göstermek suretiyle o iftar tarikat şeyhlerine verilmiş imajını pekiştirdiler"

Medya'nın Ocak ayında "Ana-Yol" diye manşet attığını, askerlerin TBMM Başkanı Mustafa Kalemli ile "ANAP, Refah ile hükümet kurmasın" diye görüştüğünü bildiren Kazan, şöyle devam etti:

"O dönemde askerler bir komplo daha kurdu. 11 Ocak tarihinde Refah-Yol hükümeti olarak, Başbakan iftar yemeği verecek. Daha henüz iftar verilmemiş, o günkü Hürriyet, Milliyet, Sabah gazetelerine bakın. Daha iftar verilmeden, bu gazetelerde tarikat şeyhlerinin listesini göreceksiniz. Kim veriyor bu listeleri, kim hazırlıyor bu tezgahları? Bizim iftarımız, tarikat şeyhlerine değil ki, Diyanet İşleri Başkanı ve mensupları, İlahiyat Fakültesi dekanları ve öğretim üyelerine iftar veriyor. Bizim yaptığımız iftar bu. Bizim yayınladığımız program da bu. Bir bakıyorsunuz, o gün çıkan gazetelerde 'Tarikat şeyhlerine iftar' deniliyor. Bu iftardan sonra televizyonlarda sık sık konuta çıkan bir araba, arkasından bakıldığı zaman sarıklı bir kişi... Bunlar da tarikat şeyhleri oluyorlar. Bir tek kişi bu. Konya Valimiz vardı, o tarihte Milli Gazetemizin sahibi konumundaydı. Emekli olmuştu. O, İstanbul'dan gelirken Milli Gazete'nin sahibi olarak, yanında mensubu olduğu, Mahmut Efendi'ye bağlanmış, onu da almış getirmiş. Ama o, konutta verilen iftarda sarıklı değildi ki, takkesini giymişti. Efendi bir insandı. İç görüntü bu. Dışarıda da sarıklı olabilir, arabanın içinde sarıklı gelmiş olabilir. Bunu, defalarca göstermek suretiyle sanki sarıklılar taşınmış, o iftar tarikat şeyhlerine verilmiş imajını pekiştirdiler. Ondan sonra, hadi bakalım irtica yaygarası."

-"Güven Erkaya, mahkeme-i kübrada yargılanacak"

Ocak ayında bütün komutanların, başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere, Gölcük'te toplandığına işaret eden Kazan, şöyle devam etti:

"Ya, napıyor bu komutanlar Gölcük'te? Biz, hissediyoruz bir şeyler yapmaya çalıştıklarını. 'Biz, harp oyunları çalışıyorduk.' Doğrudur, komutanlar bir araya geldikleri zaman hep harp oyunlarıyla meşgul olurlar. Biz, bunun böyle olmadığını tahmin ettik. Hükümet aleyhine bir takım çalışmalar... Çünkü Güven Erkaya var. O yargılananlar arasında yok. O mahkeme-i kübrada yargılanacak. Onun hesabı, vebali çok ağır. Birden bire havayı gerdiler, gittiler Amerika'nın da desteğini aldılar. Çevik Bir'i gönderdiler Amerika'ya. Pentagon'a gitti, görüşmeler yaptı, Şubat ayının 20'sine doğru. Oradan döndü, bu defa basına öyle bir hava verildi ki, 'tamam, bir nevi darbe kararı alacağız' der gibi 28 Şubat MGK toplantı havası verdiler."

-Erbakan 18 maddeyi imzaladı mı tartışması

MGK toplantısının ardından yapılan basın açıklamasının birçok kişinin beklediği gibi olmadığını belirten Kazan, yapılan açıklamanın "gayet makul, 4 maddelik basın açıklaması" olduğunu ifade etti.

MGK'da her zaman birinci tehditin terör olduğuna dikkati çeken Kazan, Aralık 1996'da birinci tehdidin irtica olması konusunda Güven Erkaya'nın çok baskısı olduğunu ama kararın değişmediğini söyledi. Kazan, şöyle devam etti:

"Bu defa, 28 Şubat'ta, bunu gerçekleştirmek için 18 maddelik bir metin getirmişler. MGK toplantılarında 3 tane rapor okunur, MİT'in, emniyetin ve askerlerin hazırladığı rapor. O gün raporlar alelusül okunuyor ama esas MGK'nın gündemi Güven Erkaya'nın önündeki dosyalar. Bu dosyalar da gazete küpürlerinden ibaret, başka bir şey yok. Bu gazete küpürlerini teker teker okuyor. Mesela, 'tarikat şeyhlerine iftar' diyor, gazetelerde yazılanları okuyor.

MGK kararı 4 maddedir. Bu 4 maddenin hiçbirisinde o 18 madde ile alakalı bir şey yok. Sadece son maddesi var; 'MGK toplantısında görüşülmüş, 18 maddelik hususun hükümet tarafından bir daha gözden geçirilmek üzere Başbakanlığa gönderilmesine...' 18 maddeyi de eklemişler. Yazı böyle ama gazetelere nasıl intikal etti, 'Erbakan Hoca 28 Şubat MGK kararını imzaladı mı, imzalamadı mı?' Bir hafta tartışması oldu. 'İmzaladı' diyen var, 'imzalamadı' diyen var. En son, 'imzaladı' diye Sabah Gazetesi haber yaptı ve 18 maddeyi de yukarıdan aşağıya yazdı. 'MGK'da böyle bir karar imzalamadı Hoca' dendiği zaman da Erbakan Hoca'nın imzaladığı o 4 maddelik MGK kararının imzalarını yayınladı. 'Erbakan, bu imza senin değil mi?' 18 maddeyi bir gün önce veriyor, 18 maddenin altında olmayan imzayı 4 maddenin altından çıkarıp 'bu imza senin değil mi' diyor. Bütün medya ayakları böyle çalıştı, askerler böyle çalıştı."

-"Sadece Refah Partisi'ne karşı sergilenmiş bir darbe"

28 Şubat'ın postmodern bir darbe olduğunu ifade ederek, 28 Şubat'ın sadece askerlerin eseri olmadığını, medyanın da işin içinde olduğunu dile getirdi. 28 Şubat'ı "o güne mahsus bir darbe" diye nitelendiren Kazan, "Sadece Refah Partisi'ne karşı sergilenmiş bir darbe. Bu darbenin hedefinde imam hatipleri, kuran kurslarını kapatmak var. Bu darbede, devlet kadrolarında görev alan bir takım dindar kesimlerin tasfiyesi hedeflendi" dedi.

-"İlk hareketi Kemal Gürüz başlattı"

Kazan, 28 Şubat Davası'nda şu anda sadece askerlerin yargılandığına işaret ederek, "Bunun içinde Kemal Gürüz de var. Biz, Refah-Yol hükümetini kurar kurmaz, Refah-Yol hükümetine karşı ilk hareket Kemal Gürüz'ün. YÖK Başkanı olarak bütün üniversite rektörlerini Ankara'da topladı ve deklarasyon yayınladı, Refah-Yol hükümetine karşı. O başlattı bunu. İlk önce o gözüktü. İlk gözüken, suyun yüzüne ilk çıkan o" diye konuştu.

28 Şubat'ın bir de sermaye ayağı olduğunu vurgulayan Kazan, şunları kaydetti:

"Zannediyorum onlar, zaten savcılar tarafından tespit edilmiş, O ikinci ayağı, sağlıklı bir şekilde hazırlamaya çalışıyorlar. TOBB bunun neresinde? TOBB Başkanı neresinde, her gün beyanat veriyordu. TÜSİAD nerede? TİSK nerede? Bunların hepsi, bütün güçleriyle Refah-Yol hükümetine karşı mücadele verdiler. Bunlara  verilen '5'li çete' yakıştırması, çok gündeme geldi. Bunlar, olduğu gibi askerin arkasında, askerle beraber onlarla hareket eder duruma geldiler. Ayrıca dava açılacak ama açılan dava, bunlarla birleştirilebilir, o da olabilir. Açılmazsa eksik olur. Medya olmasa askerler, medyasız ne yapabilirdi? TOBB medyasız ne yapabilir, bir şey yapamazdı. Kim varsa hepsi yargılanacak. Kim teşvik ediyorsa kim yönlendiriyorsa o hesap verir. Medya yönlendirmiştir, onlar da yargılanacaktır, dava açılacaktır. TÜSİAD yönlendirmiştir, Atina toplantısına katılmıştır, o zamandan beri yönlendirmiştir. O günkü yöneticiler, mutlaka yargı önüne çıkarılacaklardır, sermaye grupları olarak çıkarılacaklardır. Öyle olması lazım. Çünkü üç ayaktır bu, asker, sermaye ve rantiyeci medya. Bu arada üniversitede belli kişiler de var."

-"Hatasız kul olur mu?"-

Kazan, kendisine zaman zaman "28 Şubat'ta yanlış yaptığınız, eksik yaptığınız hiçbir şey yok muydu? Hiç hatanız yok mu?" sorusunun yöneltildiğini belirterek, "Hatasız kul olur mu? Elbette bizim de eksiğimiz vardır, noksanımız vardır ama bugün Refah Partisi'nin eleştirilmesine, iktidardan uzaklaştırılmasına gerekçe gösterilenler, bizim hatalarımız değildir. Onlar bizim müspetlerimizdir" dedi. - Ankara

Kaynak: AA / Politika

Şevket Kazan 28 Şubat Türk İş Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title