Adalet Bakanı Gül, BM 14. Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Kongresi'ne video mesaj gönderdi
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, başta terör olmak üzere sınır aşan bütün suçlarla mücadelede ortak bir anlayış ve samimi bir iş birliği noktasında buluşulması gerektiğini belirterek, Türkiye olarak Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası zeminde yürütülen çalışmalara katılmaya ve...
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, başta terör olmak üzere sınır aşan bütün suçlarla mücadelede ortak bir anlayış ve samimi bir iş birliği noktasında buluşulması gerektiğini belirterek, Türkiye olarak Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası zeminde yürütülen çalışmalara katılmaya ve katkı sunmaya hazır olduklarını bildirdi.
Bakan Gül, Japonya'nın Kyoto şehrinde bugün çevrim içi düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 14. Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Kongresi'ne video mesaj gönderdi.
Kongrede yayımlanan video mesajına, kongrenin adli alandaki uluslararası iş birliğine katkı sunmasını dileyerek başlayan Gül, salgın sürecinde bu iş birliğinin önemini daha iyi anladıklarını ifade etti.
Salgının öğrettiği bir diğer hususun adaletin kesintisiz işleyişinin önemi olduğunu vurgulayan Bakan Gül, "Son bir yılda pek çok sosyal ve ekonomik faaliyeti zorunlu olarak kısıtladık veya tehir ettik. Ancak adalete erişimin küresel ölçekteki kamusal kriz dönemlerinde bile durdurulamayacağını hep birlikte idrak ettik." diye konuştu.
Bakan Gül, adalete erişimin her insanın hakkı ve bütün hakların temel güvencesi olduğuna işaret ederek, "İnsanlık ailesi için temel unsur ve temel hedef küresel adaletin gerçekleşmesidir. Bu sebeple en ağır koşullarda dahi temini, geliştirilmesi ve korunması gerekir. Salgının başında kapsamlı stratejimizi ve eylem planımızı bu hassasiyetle oluşturduk." dedi.
Adalet hizmetlerinde dijital dönüşümü salgından yıllar önce başlatmış olmanın ülke olarak büyük yararını gördüklerini anlatan Gül, "Ulusal Yargı Ağı Projesi" ve "e-Devlet" uygulamalarıyla çok önemli hizmetler ortaya koyduklarını dile getirdi.
Temel muhakeme güvencelerini de gözeterek sisteme kazandırdıkları "e-Duruşma" gibi yenilikçi adımlar atmaya devam ettiklerini belirten Gül, "Takipçisi olduğumuz yenilikçi uygulamalar engelli bireyler gibi dezavantajlı durumdaki kişilerin adalete erişimini kolaylaştıracak başka çözümler de içeriyor. Anlam ve önemi salgınla birlikte bir kat daha artan bu dönüşüm reform çalışmalarımız da yol haritamız olan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin kayda değer hedefleri arasında yer almaktadır." diye konuştu.
Geniş ve çok yönlü bir istişare sürecinin ürünü olan strateji belgesinin, 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandığını hatırlatan Gül, "Yargının bağımsızlığının güçlendirilmesine, acil ve etkin işleyişinin sağlanmasına ve toplumun güvenini kazanmasına özel önem veriyoruz. Adalete erişimin kolaylaştırılması reform stratejimizin odağındadır." dedi.
Bakan Gül, temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması ve geliştirilmesi amacıyla yeni bir İnsan Hakları Eylem Planı hazırladıklarını ve bunun da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklandığını anımsattı.
"Özünde bir hak ve özgürlük mücadelesi"
Hak ve özgürlükler karşısındaki büyük ve ortak bir tehdide dikkati çekmek istediğini söyleyen Bakan Gül, "Bu tehdit giderek daha çok ülkeyi hedef almaya başlayan ve ortadan kaldırılması uluslararası toplumun samimi iş birliğini zorunlu kılan terörizmle ortak mücadeledir. Türkiye, terörden çok çekmiş bir ülkedir, terörün her türüyle din, dil, ırk gözetmeksizin, ayrım yapmadan kararlı bir mücadele içindedir." ifadelerini kullandı.
Bakan Gül, Türkiye'nin bu mücadelesini özünde bir hak ve özgürlük mücadelesi olarak gördüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde demokrasiyi yıkmaya, hak ve özgürlüklere dayalı anayasal düzenimizi ortadan kaldırmaya yeltenen suçluların bir kısmı bugün bazı devletlerde maalesef mülteci muamelesi görmektedir. Irak'ın kuzeyindeki terör kampında yine masum insanlarımızı şehit eden bir diğer terör örgütü cezasızlık güvencesiyle rahatça hareket ettiği ülkelerde gelecek kanlı eylemleri için para ve eleman devşirmeye devam etmektedir.
Bazı devletlerin suçluları adeta himaye eden bu tutumları uluslararası hukuka açıkça aykırıdır. Bu tutum ancak çifte standartla açıklanabilir. Burada sadece siyasi veya hukuki bir sorun bulunmuyor, aynı zamanda ahlaki bir sorunla da karşı karşıyayız. Unutmayalım, toplumlarımız için adalet, güvenlik ve barışı sağlamak, yerel bir hedef olmaktan çıkmıştır. Bu, artık bir bölgesel hedef de değildir. İmkan ve fırsatlar kadar sorun ve tehditlerin de küreselleştiği bir dünyada geçmişte hiç olmadığı kadar birbirimize bağlıyız.
Başta terör olmak üzere sınır aşan bütün suçlarla mücadelede ortak bir anlayış ve samimi bir iş birliği noktasında buluşmalıyız. Biz Türkiye olarak Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası zeminde yürütülen çalışmalara katılmaya ve katkı sunmaya hazırız."