AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik Açıklaması
"Cemaati dayanak yaparak devletin kendisine verdiği gücü manivela olarak kullanarak birileri bir şeyleri yerinden sökmeye, siyaseti yeniden dizayn etmeye kalkışıyorsa AK Parti ve AK Parti hükümetinin tavrı ona ve onlara yöneliktir.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Cemaati dayanak yaparak devletin kendisine verdiği gücü manivela olarak kullanarak birileri bir şeyleri yerinden sökmeye, siyaseti yeniden dizayn etmeye kalkışıyorsa AK Parti ve AK Parti hükümetinin tavrı ona ve onlara yöneliktir. Cemaatin herhangi bir mensubuyla, bizim herhangi bir derdimiz olamaz, kavgamız olamaz; cemaat dediğin öğretmeninden öğrencisine, işçisinden memuruna, esnafından tüccarına, çiftçisinden ev hanımına kadar geniş bir kitleden sözediyoruz. Bu insanların önemli bir kısmı bizim teşkilatlarımızın içerisinde görev almış durumdadır" dedi.
Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.
"İnternet yasaklarıyla ilgili bir yasa teklifi, bir çalışma olup olmadığına" ilişkin soru üzerine Çelik, Türkiye'nin Çin olmadığını ve bu manada hiçbir zaman Çin gibi olamayacağını söyledi. Sosyal medyayla ilgili hukuk devletinde bazı kuralların olması konusunda herkesin hemfikir olduğunu söyleyen Çelik, demokratik standartları yüksek olan ülkelerdeki uygulamaları esas alan bir düzenleme yapılabileceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde okulların bütün aboneliklerine filtre taktırdığını ve bunun çok ciddi maliyetinin olduğunu hatırlatarak, "Demokrasiler, tercihlerin halka sunulabildiği sistemin adıdır. Bundan öteye geçmez, bunu bilmenizde fayda var" diye konuştu.
-Ergenekon ve Balyoz davalarında sahte delil üretilmesi iddiası
Çelik, Ergenekon ve Balyoz davalarında sahte delil üretilebileceği iddiaları ve yeniden yargılama konusunun 17 Aralık sonrası gündeme gelmesinin manidar olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, yeniden yargılanmanın bitmiş davalar için geçerli olduğunu söyledi. Çelik, şöyle devam etti:
"İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin değerli üyelerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Ergenekonla ilgili bir karar çıktı, 5 aydan beri gerekçeli karar yayınlanmadı henüz. Tabii, bu insanlar da 'Kardeşim, bu kadar uzun sürer mi' diye soruyor. Biz başından beri, Sayın Başbakan, bugün değil beş sene önce, daha önce hep şunu söyledi. Adalet Bakanımız söyledi. Biz tutukluluğu istisnai hale getirdik. 'Tutukluluk bir fiili infaza dönüşmesin' açıklaması defalarca yaptık, burada ben defalarca yaptığımı hatırlıyorum. Dolayısıyla orada sizin dedikleriniz, arızaları gidermek siyaset kurumunun yine görevi değildir. Yeniden yargılanma demek bu insanların pirü pak, hepsinin dışarı çıkacağı anlamına gelmez."
Konunun sınav kağıdına itiraz eden bir öğrencinin öğretmeninden yeniden değerlendirme istemesine benzediğini anlatan Çelik, "Toplumda böyle bir beklenti oluşturmayalım. Neticede bugün yeniden yargılanma meselesi özellikle davanın seyri itibarıyla bugün gündeme gelmiştir. Bunun 17 Aralık'la uzaktan yakından bir alakası yok. 17 Aralık'a ne faydası olacak? Şu söylenebilir; Sayın Başbakanın danışmanlarından bir milletvekili arkadaşımızın kumpas kurması ile ilgili ifadesi tartışmalara yeni bir boyut kazandırmış olabilir" dedi.
Çelik, tutukluluk halinin istisnai olması gerektiğine ilişkin başından beri Başbakan Erdoğan'ın, Adalet Bakanı'nın çabaları olduğunu ve AK Parti'nin de bu yönde düzenlemeler yaptığını bildirdi.
-Turhan Feyzioğlu'nun girişimleri
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun girişimlerini yaparken, AK Parti Milletvekili Yalçın Akdoğan'ın yazısından cesaret alıp almadığının sorulması üzerine, yolsuzlukların üzerine nereye ve kime ulaşılacaksa gidilmesini ancak yolsuzlukların üzerine giderken usulsüzlük yapılmaması gerektiğini ifade etti.
Feyzioğlu'nun cesaret kaynağının 'a' ya da 'b' olabileceğini söyleyen Çelik, Feyzioğlu'na, siyaset kurumunu aşağılayarak, TBMM'deki en büyük siyasi parti grubuna sahip olan bir genel başkana güvensizliğini izhar ederek, gidip mahkum ve tutuklulardan yol ve yöntem öğrenerek kimseye faydasının dokunmayacağını söylediğini bildirdi.
-Abdullah Öcalan'ın serbest kalacağı iddiası
Bir gazetecinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yeniden yargılamanın ucunun Abdullah Öcalan'a dayanabileceğine ilişkin açıklamasını hatırlatması üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu, bunu zaman zaman açıklıyor, vahşi hayattaki hayvanlar beslensinler diye gıda maddeleri vesaire koyuyorlar. Bahçeli'ye sorsanız PKK'lılar beslensinler diye koyuyor filan da diyebilir Bahçeli. Bu kadar kafayı bir şeylerle bozduğunuz zaman, defalarca defalarca söylendi; dendi ki, 'Abdullah Öcalan, bütün hukuk süreçlerini tamamlamış, ağırlaşmış müebbet hapse mahkum olmuş bir mahkumdur. Meclis'e sigortacılık kanunuyla ilgili bir şey gelse diyorlar ki 'Apo'ya sigorta yapacaksınız değil mi?"
Gümrükle ilgili bir çalışma yapmaları halinde MHP'lilerin, PKK'lıların oradan geçeceğine ilişkin sözler sarfedeceğini dile getiren Çelik, "Şimdi Sayın Bahçeli ve partisinin maalesef saplantısı budur. Ne yapsanız döndürüp dolaştırıp PKK'ya getiriyorlar. Alakası yok arkadaş. Şöyle olabilir mi; siz yeniden yargılanmayla ilgili bazı prensipler belirliyorsunuz, Balyoz davasındaki de ona müracaat edebilir, Ergenekon da müraacat edebilir, KCK da müracaat edebilir. 'KCK'lılar etmesin, Balyozcular ve Ergenekoncular, 'Ergenekon bir terör örgütüdür ama bu daha sempatik, Kemalistlerin sempati duyduğu bir terör örgütüdür, bu kalsın'. Bu kapsamda olsun ama şu olmasın', böyle bir şey olmaz; hukuk genele bakar. Soğuk herkesi dondurur, kanunlar geneldir. Mesele budur, sıcak herkesi ısıtır" ifadelerini kullandı.
Yeniden yargılanma çerçevesinde Ergenekon davası gerekçeli kararı geldiği takdirde AK Parti olarak kapatma davasına karşı iade-i muhakeme davası açıp açmayacaklarına ilişkin bir soru üzerine Çelik, "Başta ben, diğer arkadaşlarımız bugüne kadar Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili, Ergenekoncular ve Balyozcularla ilgili söylediğimiz her şeyin arkasındayız" karşılığını verdi.
Çelik, kendisinin Ergenekon davasına müdahil konumda olduğunu hatırlatarak, Yargıtay'ın Balyoz kararını verdiğinde kendisinin hüküm giyenlerin ailelerinin aynı suçla itham edilemeyeceklerini söylediğini belirtti.
"Af ifadesi korkunç beklenti yaratır" ifadesini kullanan Çelik, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bu kapıyı kapattığını belirterek, "Yeniden yargılanmayla herkese yeniden yargılanma hakkı, sanki herkes ertesi gün dışarı çıkacakmış gibi bir ümit ve beklenti oluşturursanız siz o insanlara iyilik değil, haksızlık yaparsınız. Ümit iyi bir şeydir ama inkisarı hayal diye bir ifade var, yani hayal kırıklığı çok daha kötüdür. Onun yaratacağı sendromları göze almanız lazım" dedi.
İade-i muhakemenin hukuk sisteminin başvuracağı uygulamalardan biri olduğunu ve bu konudaki eksikliklerin Adalet Bakanlığı tarafından Türkiye Barolar Birliğinin, CHP'nin, MHP'nin, BDP'nin desteğiyle giderilebileceğini ifade eden Çelik, "Ama beklenti farklı bir beklentiye dönüşmeye başladı. Burada hassaten bazı şeylerin altını çizmemin sebebi budur" diye konuştu.
-Uludere kararı
Uludere kararının metninde Genelkurmay Başkanının bilgisi olduğu ve onun bilgisi dahilinde bombalamanın yapıldığının hatırlatılması üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Orada başka şeyler de söyleniyor. Diyor ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hükümete verdiği yetki, hükümetin de Türk Silahlı Kuvvetlerine verdiği yetkiden söz ediliyor. Ben size soruyorum: Siz Genelkurmay Başkanısınız veya başka bir konumdasınız. Size diyorlar ki, 'Katırlar dolusu silah yüküyle sınırlarımıza doğru bir grup PKK'lı geliyor'. Genelkurmay Başkanı veya Kuvvet Komutanı veya başka bir şey olsanız, 'Gidin onları çiçeklerle karşılayın' der misiniz? Mesele yukarıya getirilirken bu mesele yani sapla saman nasıl karıştırıldı meselesini kurcalamamız gereken bir meseledir. Yoksa tepe noktasında, o zaman, Meclis suçlu, hükümet suçlu, Genelkurmay suçlu. Meseleyi o bazda ele alırsanız bence doğru yapmış olmazsınız."
Meclis'in ülkesine yönelebilecek tehditlerin bertaraf edilmesi için hükümete yetki vereceğine vurgu yapan Çelik, "Bu yetki kullanılırken yukarı nasıl enforme edildi bunun üzerinde durulması gerekiyor" dedi.
Deniz Baykal'ın son günlerde gerçekleştirği görüşmelere ilişkin değerlendirme istenmesi üzerine, girişimi doğru bulduğunu belirten Çelik, "Sayın Baykal'ın böyle bir grişimini bir milletvekili, eski genel başkan olarak böyle bir insiyatif almışsa bunu doğru bulurum" dedi.
-İzmir merkezli operasyon
İzmir'de gerçekleşen operasyonun zamanlamasıyla ilgili değerlendirmesinin istenilmesi üzerine Çelik, Binali Yıldırım'ın kendisinin bunun çok manidar olduğunu ifade ettiğini hatırlattı. Soruşturmanın 2011'de başladığını hatırlatan Çelik, "Üçüncü yılında düğmeye basıyorsunuz ve Sayın Binali Yıldırım, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı iken bunu yapıyorsunuz. Bu size de anlamlı gelmiyor mu? Mesele budur. Tekrar söylüyorum; yolsuzlukla mücadele ederken hukuk ayak altına, prensipler ayak altına alınmamalıdır ve bir insanı, karşı tarafı zor duruma düşürmek amacıyla yapılan bir şey olmamalıdır, usulsüzlük yapılmamalıdır, mesele budur" diye konuştu.
Savcı Zekeriya Öz'le ilgili iddialarla ve yeni görev yeriyle ilgili bir soru üzerine Çelik, sadece Zekeriya Öz'ün değil başka savcıların da adının geçtiğini belirterek, konuyla ilgili kararı vereceklerin olduğunu ve ne tasarruf yapılması gerekiyorsa hukuk içerisinde bunların yapılacağını söyledi.
AK Parti'nin özellikle 17 Aralık sonrası oy oranlarında düşüş olduğu yönündeki iddialar hatırlatılarak, herhangi bir anket çalışması yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Çelik, "Sayın Başbakanın gittiği yerlerde halkın gösterdiği teveccüh hepinizin malumudur. Yapılan anketlerde Allah'ın izniyle biz 30 Mart'taki seçimlerden alnımızın akıyla, milletimizin desteğiyle yine gümbür gümbür çıkacağız" dedi.
Bazı kesimlerin "Cemaatle hükümet, AK Parti birbirine girdi buradan bize gün doğdu" dediğini söyleyen Çelik, "Hasseten ana muhalefet partisi bütün ömrünü cemaat karşıtlığı üzerine oturtmuş, cemaati yemek için elinden gelen her şeyi yapmış olan bir CHP'nin bugün 'acaba komşuda pişer bize de düşer mi, acaba ben de yumurtamı pişirmek için komşunun evini yaksam mı' gibi maalesef bir tutum içerisindedir. Buna halkımız prim vermez" diye konuştu.
Suçların ferdiliği prensibi bulunduğunu anlatan Çelik, poliste bir hata yapan varsa topyekün polis teşkilatını itham izan etmenin kesinlikle doğru olmadığını söyledi. Çelik, "O polisler, amirler, memurlar bizim kardeşlerimizdir ve mütevazi ücretlerle hayatlarını ortaya koyuyorlar. Askerimiz için de aynı şeyi söylüyorum" dedi.
Balyoz ve Ergenekon davaları devam ederken yaptığı açıklamalarda, TSK'nın 1 milyon kişilik bir camia olduğunu ve TSK'nın tüzel kişiliğini hedef alan tutumun karşılarında kendilerini bulacağını söylediğini hatırlatan Çelik, "Kim yanlış yaptıysa, hangi kurumda olursa yanlış yapanın yakasına yapışılmalıdır. Darbe özlemcisi, darbe teşebbüscüsü var mıdır? Darbe günlükleri yazanlar, şunu bunu tasarlayanlar var mıdır? Onların üzerine gidiliyor" diye konuştu.
-Cemaati dayanak yaparak siyaseti dizayn etmek
Çelik, bu durumun AK Parti, yargı, cemaat, Türk Silahlı Kuvvetleri ve polis teşkilatı için de geçerli olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
"Cemaati dayanak yaparak devletin kendisine verdiği gücü manivela olarak kullanarak birileri bir şeyleri yerinden sökmeye, siyaseti yeniden dizayn etmeye kalkışıyorsa AK Parti ve AK Parti hükümetinin tavrı ona ve onlara yöneliktir. Cemaatin herhangi bir mensubuyla bizim herhangi bir derdimiz olamaz, kavgamız olamaz. Cemaat dediğin öğretmeninden öğrencisine, işçisinden memuruna, esnafından tüccarına, çiftçisinden ev hanımına kadar geniş bir kitleden sözediyoruz. Bu insanların önemli bir kısmı bizim teşkilatlarımızın içerisinde görev almış durumdadır. Kendi potansiyel tabanımızla bizim birbirimize girmemizden elbette birileri hoşnut olabilir ama bu bizi hoşnut etmez. Burada da toptancılık yaparsanız, burada da toptan itham ve izam ederseniz bu Allah'ın da gücüne gider, kulların da gücüne gider, kimse bundan hoşnut olmaz. Suçların ferdiliği prensibini hayatımızdan çıkarmayacağız."
Çelik, 17 Aralık öncesinde bir bankanın yüklü miktarda döviz aldığına ilişkin haberleri hatırlatması üzerine, detayları bilmediğini ve konunun iddianın sahibine sorulmasında fayda olduğunu söyledi.
Bir gazetecinin, fişlemelerle ilgili "alçaklık" ifadesini kullandığını ve bununla ilgili herhangi bir çalışmanın olup almadığının sorulması üzerine Çelik, "Fişlemeye dün alçaklıktır dedim, bugün başka birşey demem. Bugün de alçaklıktır diyorum. Eğer bir insanı zor duruma düşürmek, onu mağdur ve mazlum hale getirmek için eğer özel hayatından başlamak üzere inançları, mensubiyetleri bir yerde tutup da sonra günün birinde onun aleyhine kullanmak için bunu yapıyorsanız bu kabul edilemez. Ama devlet memurlarıyla ilgili soruşturma yapılır, belli meseleler için. Daha önce ben bunun ebatının ne olduğunu söylemiştim, bugün o söylediğimin tekrar arkasındayım" dedi.
-"Ben bilmiyorum Sayın Kılıçdaroğlu biliyor. Bu nasıl şeydir?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 17 Aralık öncesinde Reza Zarraf'ın bazı bakanlarla ilişkisinin 8 ay öncesinde Başbakan Erdoğan'a MİT raporuyla iletildiğini iddia etmesinin hatırlatması üzerine Çelik, "Böyle bir rapordan haberim yok. Başbakana böyle bir rapor gelirse Başbakanın bunu sümen altı etmesi, görmemezlikten gelmesi, benim tanıdığım Recep Tayyip Erdoğan açısından söz konusu olamaz. Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu'nun bildiği şeyler varsa, bilgi belge varsa elinde, bunu kamuoyuna açıklasın. Ben parti sözcüsüyüm, ben iktidara mensup birisiyim, benim bundan haberim yok. İyi kötü benim olup biten her şeyden haberim var. Ben bilmiyorum, Sayın Kılıçdaroğlu biliyor. Bu nasıl şeydir? Ben 'böyle bir şey yoktur' diye bir iddiada bulunmuyorum. O iddia sahibiyse bunu ortaya koysun kamuoyuna açıklasın; kim ona götürmüş, bu istihbaratı vermiş."
-"Biz 12 Eylül filan değiliz"
Bazı vakıf ve yurtların Hazineye devredileceğine ilişkin iddiaların doğru olup olmadığının sorulması üzerine Çelik, "Biz 12 Eylül filan değiliz, senaryo üretiyorlar; böyle bir şey söz konusu değil, aklımızdan da böyle bir şey geçmedi. Sivil alanın biz her zaman daha güçlü olmasını istiyoruz" dedi.
Türkiye'nin özel teşebbüs eksenli büyüyen bir ülke olduğunu söyleyen Çelik, "Yurtları devletleştirecekmişiz. Özel mülkiyeti nasıl devletleştirebiliriz biz? İnanamıyorum bu söylentilere" diyerek cevaplandırdı. Çelik, torba yasadaki ifadenin hatırlatılması üzerine de, "Peki, bu vakıf mallarına el konulması anlamına mı gelir?" ifadesini kullandı.
Başbakanlık Müşaviri Hamdi Kılıç'ın attığı tweetin bir gazeteci tarafından hatırlatılması üzerine Çelik, "Başbakanlık'taki müşavir arkadaş, Başbakanlık'ta çalışınca kendini erkan-ı devletten kabul ediyor galiba. Önceki yöntemler çok ürperticiymiş, bizden de hatırlatması... Kendisi orada hangi yetkiyi üzerinde taşıdığını zannediyorsa... Bir kere bu haddini bilmez arkadaşa mutlak suretle haddinin bildirilmesi lazım. Bu ifadeyi kabul etmek mümkün değil. Böyle bir şey olabilir mi? Sen hangi hakla böyle bir twit atarsın? Kimden bu yetkiyi alıyorsun, kim adına konuşuyorsun, sen kimsin?" dedi.
-"Bayraktar halen bizim milletvekilimizdir"
Çelik, Erdoğan Bayraktar'ın istifasıyla ilgili son durumun sorulması üzerine, Bayraktar'ın başvurusunun TBMM Başkanlığına verilmek üzere AK Parti Grubu'na ulaştığını söyledi. Milletvekilleri istifa edeceklerinde TBMM Genel Kurulu'nun buna karar vermesi gerektiğini anlatan Çelik, "Bayraktar, o günlerin haleti ruhiyesi içerisinde özellikle sayın Başbakana yönelik bir ifade kullandı. Bu bütün camiamızda maalesef hoş karşılanmadı ve bütün camiamızda infiale yol açtı. Eminim ki bugünkü haleti ruhiyesi içerisinde o da bu söylediğinden büyük ihtimalle nedamet duymuştur" diye konuştu.
"O ifadeyi kabul etmek mümkün değil" ifadesini kullanan Çelik, Bayraktar'ı uzun yıllardır çalışkanlığı ve dürüstülğüyle tanıdığını belirterek, "Daha istifalar gerçekleşmeden önce bana söylediği şeyler var, basınla da paylaşmıştım. 'Ben hukuk önünde de Allah huzurunda da millet vicdanında da çok rahat hissediyorum kendimi. Bu konuda en ufak bir tereddüdüm yoktur' diyor. Şimdi de 'Benim İstanbul'da KİPTAŞ'taki başkanlığımdan beri yaptıklarımın hepsinin araştırılması için ben hazırım, araştırsınlar, didik dik etsinler ve ben böyle bir şaibe taşımak istemiyorum. Yaptığım hiçbir şey kanuna, hukuka ve ahlaka aykırı değildir.' Böyle bir iddiası var ve bu kadar da kendinden emin vaziyettedir" ifadesini kullandı.
İstifa meselesinin gündeme geldiğinde Bayraktar'ı aradığını milletvekilliğinden istifa etmemesi gerektiğini söylediğini belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Kendisi bir blöf olsun diye bunu ortaya atmadı ve dün itibarıyla dilekçesini de gönderdi. Ben Sayın Erdoğan Bayraktar'ın milletvekili olarak kalmasının doğru olacağını düşünüyorum. Belki bu yönde kendisine bazı telkinler de olabilir. Bu henüz sonuçlanmış mesele değil. Kendisi bakanlıkta devir teslim yaptığı zaman 40 yıldan beri bu davanın içerisinde olduğunu ifade etti ve 'bundan sonra da partimin başarısı, arkadaşlarımın başarısı için gayret göstereceğim ' dedi. Bunu da gözardı etmememiz gerekiyor. Dolayısıyla Erdoğan Bayraktar, halen bizim milletvekilimizdir ve ben şahsen vekillikten ayrılmasını doğru bulmuyorum."
Çelik, emniyetteki yer değiştirmeler ve görevden almalarla ilgili bir soru üzerine de dün İçişleri Bakanı Efkan Ala ile görüştüğünü ve kendisine bir yere bir şube müdürü getirildiğinde o kişinin kendi ekibini kurduğu, Ankara emniyeti birimlerinde yapılan yer değişiklinin de her yıl rutin olarak yapılan bir değişiklik olduğu bilgisini kendisine ilettiğini söyledi.
- Ankara