AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik Açıklaması
"Yurt dışındaki veya yurt içindeki okullar eğitim ve kültür faaliyeti yaptığı sürece, talim ve terbiye faaliyeti yaptığı sürece kimsenin söyleyecek sözü yoktur ama bunlar bir ideolojik merkez haline getirilirse, hükümet karşıtı propagandanın üssü haline getirilirse sizin muhalif olduğunuz insanların.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Yurt dışındaki veya yurt içindeki okullar eğitim ve kültür faaliyeti yaptığı sürece, talim ve terbiye faaliyeti yaptığı sürece kimsenin söyleyecek sözü yoktur ama bunlar bir ideolojik merkez haline getirilirse, hükümet karşıtı propagandanın üssü haline getirilirse sizin muhalif olduğunuz insanların sizinle muafık olmasını bekleyemezsiniz" dedi.
Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırının ardından siyasi parti üyeliklerine ilişkin bir düzenleme olup olmadığı sorusu üzerine Çelik, meselenin daha hassas ele alınması gerektiğini, bu düşüncelerini diğer siyasi partilerle de paylaşacaklarını söyledi.
Anayasa Mahkemesinin Twitter kararına ilişkin soru üzerine de Çelik, Yüksek Mahkeme'ye bireysel başvurunun kaidelerinin, kurallarının belli olduğunu, hangi konularda bireysel başvuru yapılması gerektiğinin kurallarının da belli olduğunu belirtti.
-"CHP'liler neredeyse yemek tariflerini Anayasa Mahkemesine soracaklar"
"Bizim Yüksek Mahkeme'nin itibarını korumamız gerekiyor ama her şeyden önce Yüksek Mahkeme'nin bizatihi kendisinin itibarını koruması gerekiyor" diyen Çelik, Yüksek Seçim Kurulunun Ankara seçimleri kararına ilişkin CHP ve Mansur Yavaş'ın Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapacaklarına dair açıklamalarını eleştirdi.
YSK kararlarına ilişkin başka bir merciye başvurulamayacağının Anayasa hükmü olduğunu ifade eden Çelik, "Bu kadar netken, CHP'liler neredeyse yemek tariflerini Anayasa Mahkemesine soracaklar, böyle bir şey olabilir mi" dedi.
Bireysel başvuru hakkının suistimal edilmesi, kötüye kullanılmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Çelik, "Twitter kararı konusunda Anayasa Mahkemesi çok büyük bir yanlışa imza atmıştır. Twitter, uluslararası bir şirket, ticari faaliyet yapıyor. Yarın Twitter ben kendimi kapatıyorum dese Anayasa Mahkemesi 'Siz, Türkiye'deki ifade özgürlüğünü engellediniz' diye karar mı verecek. Türkiye'deki, dünyadaki ifade özgürlüğü Twitter ile mi sınırlı" diye konuştu.
Hüseyin Çelik, "İnsanların haysiyetine, şerefine yönelik yapılacak yayınlar ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilemez, insanlığa karşı haysiyet cellatlığı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Twitter, Türkiye'yi muhattap almıyor. Türk mahkemelerini ciddiye almayacak, Türkiye'ye vergi vermeyecek, muhattaplık mekanizması oluşturmayacak. Bize müstemleke muamelesi yapacak ama Fransa'ya, İngiltere'ye, Almanya'ya, Hindistan'a başka türlü davranacak fakat bizim mahkemelerden alınacak kararları uygulamayacak" ifadelerini kullandı.
Twitter'in bireysel hesapları kapatmayı kabul etmediğini, bu nedenle bu yola gidildiğini anlatan Çelik, "Anayasa Mahkemesi, Twitter ile verdiği kararda çok büyük bir yanlışa imza atmıştır, temenni ederim bir daha böyle bir yanlışa imza atmaz. Yüksek Mahkeme'nin saygınlığını korumak hepimizin görevidir ama öncelikle kendisinin görevidir" dedi.
-"Türk hükümeti, bizim hükümetimiz olsa olsa Türkiyeci olur"
Hüseyin Çelik, yurt dışındaki Türk okullarının kapatılıp kapatılmaması konusunda bir düşünce ya da hazırlık olup olmadığı sorusu üzerine de şunları kaydetti:
"Bu okullarla ilgili olarak başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve ilgili bütün bakanlar bütün iktidarımız boyunca bu okullar için adeta şemsiye görevi görmüştür, bu okullara ihtimam göstermiştir. Milli Eğitim Bakanlığım döneminde gittiğim her yerde önce bu okulları ziyaret ettim, 3 çocuğumu bu okullara verdim, bu okular eğitim ve kültür faaliyeti, talim ve terbiye faaliyeti yaptığı sürece bunlarla hiç kimsenin problemi olmaz, ama birileri bu okulları Türk hükümeti ve AK Parti aleyhtarının üssü haline getirirse orada bir problem var demektir. Kendi ülkesini bir diktatörlük, kendi ülkesinin başbakanını bir diktatör olarak takdim eden, AK Parti'yi, hükümeti El Kaide ile koyun koyunaymış gibi gösteren, AK Parti hükümetini İrancı diye nitelendiren bir anlayış, bu okulları da kendi emellerine alet ederse bu okullarla ilgili beslenen sempatinin antipatiye dönüşmesinden kimsenin şikayeti olmaz.
Türkiye, İran ile ticaret yapar, doğ alır, petrol alır, verir. Türk hükümeti İrancı, Rusyacı, Amerikancı olamaz, Türk hükümeti, bizim hükümetimiz olsa olsa Türkiyeci olur. Rusya bizim çok önemli ticari partnerimizdir, bu Türkiye'yi Rusyacı yapmaz. Selam diye bir terör örgütü icat edeceksiniz, bazı AK Parti'lileri bununla ilişkilendireceksiniz. Bu faaliyetle kime selam veriliyor, kimi memnun etmek için bu yapılıyor? Yurt içindeki okullara giden milletvekillerimizin çocukları, onların yakınlarının gittiği sınıflarda bile Sayın Başbakan ile ilgili, hükümetimiz, iktidarımızla ilgili öyle laflar edildi ki taşa vursanız, taş yarılır. Bu söylemler içinde bulunduğunuzda herkesi sağır, kör kabul etmek hangi mantığın ürünü."
Çelik, İstanbul merkezli operasyonlarının yapıldığı günden itibaren son derece hassas dil kullanmaya özen gösterdiklerini, bir mümini küstürmemek için gayret ettiklerini kaydederek, "Allah'ın rızası başkasının rızasına dönüştüğü zaman karşı tarafın oturup bunu seyretmesini bekleyemezsiniz. Yurt dışındaki veya yurt içindeki okullar eğitim ve kültür faaliyeti yaptığı sürece, talim ve terbiye faaliyeti yaptığı sürece kimsenin söyleyecek sözü yoktur ama bunlar bir ideolojik merkez haline getirilirse, hükümet karşıtı propagandanın üssü haline getirilirse sizin muhalif olduğunuz insanların sizinle muafık olmasını bekleyemezsiniz" diye konuştu.
Bir gazetecinin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in, Kılıçdaroğlu'na saldıran kişinin Elmadağ Belediye Başkanı Gazi Şahin ile yakınlığı olduğunu ve bazı AK Parti milletvekilleriyle ilişkisi bulunduğunu, saldırı öncesinde banka kredisinin kapatıldığını ileri sürdüğünü anımsatması üzerine Çelik, Gürsel Tekin'in iddialarının doğru olmadığını, Gazi Şahin'in de o kişiyle yakınlığı olmadığını, tanımadığını ifade ettiğini söyledi.
-"Bu konuyu magazinleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum"
Hüseyin Çelik, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte etkin bir başbakan ile cumhurbaşkanının karmaşa ortamı yaratacağına ilişkin açıklamalar bulunduğunun anımsatılarak, bu karmaşanın giderilmesi için bir anayasa değişikliğinin olup olmayacağı sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"30 Mart seçimlerini tam anlamıyla konuşmadan, konuşamadan bunun üzerinde gerekli tahliller yapılmadan gündemimize nur topu gibi bir çocuk geldi, cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu konuyu magazinleştirmenin doğru olmadığını düşünüyorum, bu konuda söylenmesi gereken her şeyi daha önce ifade ettim ama eğer bir anayasa değişikliği olacaksa Uzlaşma Komisyonunda bunlar günlerce konuşuldu, tartışıldı. Seçime az bir zaman kalmışken, seçim kapıya dayanmışken, böyle bir düzenleme yapılması gerektiğini birçok arkadaş ifade ediyor. Ama bu gerçekleşir mi bundan emin değilim, ben şahsen bu saatten sonra bir anayasa değişikliği yapılabileceğine inanmıyorum."
-TÜRGEV'e bağış
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, bir gazetecinin TÜRGEV'e yurt dışından 99 milyon küsur bağışın tek seferde yapıldığı bilgisinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından kamuoyu ile paylaşıldığını ifade ederek, "Böyle bir bağışın yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu paranın ilk önce Sayın Bilal Erdoğan'ın hesabına, oradan TÜRGEV'in hesabına aktarıldığı iddiasını nasıl değerlendirirsiniz" sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"Bu bağış 100 milyon dolardır. 99,999 falan denilen bankaların online aktarma yaptıklarında aldıkları komisyondur, bu 100 milyon dolardır. Türkiye'de birçok vakıf, dernek var, bunların hangi ölçülerde bağış alıp alamayacağı yasalarla belirlenmiştir. Bu vakıf özellikle kız çocuklarına yurt yapıyor, eğitimi destekliyor. Yolsuzluk yapmak isteyen birisi, bunu gizli saklı yapmak isteyen birisi bunu bankalar aracılığıyla böyle bir şey yapar mı? Bu gönderen belli, alan belli, hangi amaçla gönderildiği belli. 10 tane Alman vakfı sayayım, Türkiye'de bazı vakıflarla işbirliği yapıyorlar. Eğer amaç müşterekse, yapılan iş makul, meşru ve mantıklıysa gönderen kişi senden bir şey beklemiyorsa, bu bir beklenti karşılığı değilse bunu yolsuzluk gibi lanse etmek hangi vicdanla bağdaşır. Vakıf belli, senedi belli, yaptığı faaliyetler belli, yönetim kurulu üyeleri belli ve Vakıfbank üzerinden gelmiş, mesele bu kadar açık."
Çelik, Bingöl belediye meclis üyeliğinden istifa eden AK Partili kadın üyeye ilişkin soru üzerine de Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi'nin iddia edilen sözlerine ilişkin bir açıklaması, görüntüsü bulunmadığını söyledi. İstifa eden kadın üyenin, seçim sürecinde belediye başkan yardımcısı veya başkan vekili olacağına dair kendisini şartlandırdığını böyle olmayınca da istifa yolunu tercih ettiğini belirtti. İstifa eden kadın üyenin öncelikle parti yönetimiyle durumu paylaşması gerektiğini ifade eden Çelik, Genel Merkez teşkilatı ve kadın kollarının bu konuya son derece hassas davrandığını kaydetti.
Hüseyin Çelik, birkaç il ve ilçeyle sınırlı olarak YSK'ya itirazların devam ettiğini anımsatarak, "Demokrasiye, halkın iradesine, sandığın ortaya koyduğu mesaja hepimiz kulak verelim, hiç kimse mağlubiyetini, mağduriyet edebiyatıyla örtbas etmeye kalkmasın" diyerek açıklamalarını bitirdi. - Ankara