AK Parti'li Özşavlı, Dağlık Karabağ sorununun nasıl ortaya çıktığını uluslararası belgelerle...
Ermeni tezlerini çürütmek için 15 yıldır mücadele veren tarihçi ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Doç. Dr. Halil Özşavlı, Birleşmiş Milletler (BM) ile İngiliz, Rus ve Ermeni arşivlerinden belgelerle Dağlık Karabağ sorununun nasıl ortaya çıktığını anlattı.
Ermeni tezlerini çürütmek için 15 yıldır mücadele veren tarihçi ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Doç. Dr. Halil Özşavlı, Birleşmiş Milletler (BM) ile İngiliz, Rus ve Ermeni arşivlerinden belgelerle Dağlık Karabağ sorununun nasıl ortaya çıktığını anlattı.
Ermeni meselesiyle ilgili birçok kitap ve makale yazan bir tarihçi olan Özşavlı, AA muhabirine, Dağlık Karabağ sorununun nasıl ortaya çıktığına, Erivan ve Karabağ'da suni Ermeni nüfusunun nasıl oluşturulduğuna, Ermenistan'ın terörizmle ilişkisine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Rusya'nın Kafkasya'da Hristiyan bir uydu devlet yaratma projesiyle başlayan süreci hatırlatan Özşavlı, Rusya'nın, 1805 Kürekçay Anlaşması ile ilk kez Karabağ ve çevresini ele geçirdiğini, 1828 Türkmençay Anlaşması ile Kafkasya'nın tamamının Rusya'ya bırakıldığını dile getirdi.
Rusya'nın, sonraki yıllarda Osmanlı Devleti'ne karşı kullanılmak ve Hristiyan uydu devlet projesini hayata geçirmek için Kafkasya'ya Doğu Anadolu ve İran'dan Ermenileri göç ettirmeye başladığını aktaran Özşavlı, bölgeye taşınan Ermeni nüfusun günümüzdeki sorunun kaynağını oluşturduğunu ve Ermenistan'ın kurulmasına zemin hazırladığını belirtti.
Karabağ ve çevresinin, 1920'den 1991'e kadar Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne ait olmasına rağmen Ermenilerin, 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) dağıldıktan sonra hak iddia etmeye başladığını anımsatan Özşavlı, SSCB'nin, 1988'de dağılma sinyalleri vermeye başladığında Ermenistan'ın; Kelbecer, Zengezur ve Karabağ rayonlarında hak iddia etmeye başladığını, buna gerekçe olarak da orada bulunan az sayıdaki Ermeni nüfusu gerekçe gösterdiğini işaret etti.
Özşavlı, SSCB dağıldıktan sonra hem Ermenistan hem de Azerbaycan'ın bağımsız olduğunu, bu yıllarda iki ülke arasındaki çatışmaların başladığını hatırlattı.
Rusya'nın taraf değiştirdiğini kanıtlayan belge
"Azerbaycan hem yüzölçümü hem nüfusu hem de askeri gücü bakımından Ermenistan'dan üç kat daha büyük ve daha güçlü olmasına rağmen Ermenistan nasıl oldu da Azerbaycan'a ait toprakların yüzde 20'sini işgal edebildi?" sorusunun kafaları meşgul ettiğini ifade eden Özşavlı, şöyle konuştu:
"Bu sorunun cevabını ararken şunu fark ettik, Rusya'nın taraf değiştirmesi söz konusu. Aralık 1991'e kadar 'Karabağ Azerbaycan'ındır.' diyen SSCB, bir yıl sonra tanklar eşliğinde Ermenilere yardım ediyor, Hocalı soykırımına iştirak ediyor. SSCB, Azerbaycan topraklarının işgal edilmesinde bilfiil Ermenistan'a yardım ediyor. Ne oldu? Bir yıl önce 'Karabağ Azerbaycan'ındır.' diyen SSCB, bir yıl sonra neden taraf değiştirdi? İşte bunun belgesini de İngiliz arşivlerinde bulduk. İlgili belge, o zamanki İngiltere'nin Azerbaycan Büyükelçisi tarafından İngiltere Dışişleri Bakanlığına gönderilen rapordur.
Belgede, 'Başlangıçta Azerilerin yanında olan Rusya, Türkiye yanlısı olan Ebulfez Elçibey devlet başkanı olunca taraf değiştirerek Ermenilere yardım etmeye başladı.' Rusya'nın taraf değiştirmesi, o dönem Azerbaycan'da ihtilal yaşanması gibi sıkıntılar ve dünyadan Ermenistan'a maddi ve ayni yardımlar yapılması nedeniyle, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal ediliyor. Sonraki yıllarda çatışmalar devam ediyor."
"Karabağ ve Erivan'daki Türk nüfus, Azerbaycan'a sürgün edildi"
Bölgeye 1980'lere kadar sürekli Ermeni nüfusun taşındığını anlatan Özşavlı, işgalleri kalıcı hale getirmek için dünyanın dört bir tarafından Ermenilerin buraya getirildiklerini söyledi.
O dönemde Erivan dahil oradaki Ermeni nüfusun, Müslüman nüfusun yarısı kadar olduğuna dikkati çeken Özşavlı, Osmanlıca hazırlanan ancak Rus arşivlerinden temin edilen bir belgenin, 1914'te Erivan'daki Ermeni nüfusun, Müslüman nüfusun yarısı kadar olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı.
Özşavlı, o dönem Erivan'da Müslüman nüfus 640 bin, Ermeni nüfusun ise 304 bin civarında olduğun aktararak, "Bunu Ruslar söylüyor. Osmanlı Devleti itiraz ederek, 'Oradaki nüfus 700 bindir, Bakü'deki nüfus ise 1,5 milyondur.' diyor." bilgisini paylaştı.
Sonraki yıllarda Ermenilerin bölgeye göç ettirilmesi, Türklerin ise başka yerlere sürgün edilmesi projesinin görüldüğünü dile getiren Özşavlı, BM eliyle, 1926'da "Repatriation of Armenians" yani "Anavatana İade" adıyla bir proje başlatıldığını anlattı.
"Türk nüfus başka yerlere sürgün edildi"
Özşavlı, BM eliyle bir fon oluşturularak Orta Doğu ve Avrupa'dan, ne kadar mülteci Ermeni varsa Sovyet Ermenistan'ına taşınmaya başlandığını, bunların büyük bir kısmının Karabağ'a yerleştirildiğini söyledi.
Rus arşivlerinden temin ettiği bir belgeyi paylaşan Özşavlı, şöyle devam etti:
"Belgeye göre, o zaman Ermenistan oblastının Ermeni valisi, Komünist Parti'ye yani Stalin'e başvuruyor. 'Erivan ve çevresindeki Türk nüfusu Azerbaycan'a gönderelim. Oradaki pamuk tarlalarında çalıştıralım. Onlardan boşalacak yerlere de Ermenileri getirelim.' diyor. Stalin bunu kabul edecek ki bir yıl sonra SSCB Meclisi bir kanun çıkarıyor ve 200 bine yakın Azerbaycan Türk'ü Erivan ve çevresinden sökülüp alınacak Azerbaycan'a götürülüp, oraya iskan edilecektir. İşte bugün Ermenilerin işgallere gerekçe gösterdiği bu yapay nüfus bu şekilde oluşturuldu. Bir yandan dünyanın her yerinden Ermeniler taşındı, diğer yandan oradaki Türk nüfus başka yerlere sürgün edildi. 1914'ten günümüze Orta Doğu, İran, Avrupa ve dünyanın çeşitli yerlerinden 1 milyon Ermeni nüfus Erivan'a taşındı. Şüphesiz bunların yüz binlercesi daha sonra Ermenistan hükümetleri tarafından Karabağ'a iskan edildi."
Ermenistan'ın terörizmle ilişkisi
Ermenistan'ın terörizmle ilişkisine değinen Özşavlı, Taşnak ve Hınçak partilerinin, Osmanlı döneminden beri sürekli terör ve suikastlere başvurduğunu ifade etti.
Lübnan'da 1975'te kurulan ASALA'nın hedefinin Türk diplomatlar olduğunu dile getiren Özşavlı, 200'e yakın eylemi bulunan ve asıl hedefi Türk diplomatlar olan ASALA'nın ikinci lideri Monte Melkonyan'ı anlattı.
Melkonyan'ın, 1984'te ASALA dağılınca Erivan'a gittiğine işaret eden Özşavlı, "Bu terörist 1988'de Karabağ'a giderek, orada Azerbaycan Türklerine karşı savaştı ve öldürüldüğünde milli kahraman ilan edildi. 1997'de Erivan'a büstü dikildi." diye konuştu.
Ermenistan-PKK ilişkisine değinen Özşavlı, İngiliz arşiv belgesine göre, 1980'de ASALA ve PKK iş birliğine karar verildiğinin deklare edildiğini kaydetti. Özşavlı, PKK-ASALA iş birliğinin bu süreçte başladığını belirterek, ASALA'dan faydalanan Ermenistan'ın aynı zamanda terör örgütü PKK'dan da faydalandığını kaydetti.
"PKK'lılar Karabağ'da Ermeniler için savaşıyor"
Ermenistan Başbakanı Seyran Ohanyan'ın, 2015'te Karabağ'da öldürülen PKK'lının ailesini Erivan'da ziyarete gittiğini belirten Özşavlı, "Bu, Ermenistan'ın terörizme nasıl bel bağladığını, ilhamını nasıl terörizmden aldığını göstermesi bakımından önemlidir." dedi.
Terör örgütü PKK mensuplarının, Karabağ'da Ermeniler için savaştığını ifade eden Özşavlı, şöyle devam etti:
"Bu, bizim için yeni bir bilgi değildir. Daha önce de bunu yapıyorlardı. Ermenistan'ın İkinci Cumhurbaşkanı Koçaryan'ın zamanında Erivan'a yakın bir yerde PKK kampı vardı. Biz bunu biliyoruz. Bugün ise PKK'lılar, İran üzerinden Ermenistan'a geçiyor. Türkiye'ye karşı kullanılmak üzere uçak füzesi karşılığında Karabağ'daki milislere eğitim veriyorlar. Netice olarak Ermenistan ilhamını, desteğini her zaman terörizmden almıştır. Karabağ ve diğer reyonlar Azerbaycan'a aittir. Tarihi bilgiler, nüfus kayıtları bunu gösteriyor.
Türkler oradan sürgün edildi, Ermeniler oraya sonradan taşındı. Ermenistan bu nüfusu gerekçe göstererek işgalleri kalıcı hale getirmeye çalışıyor. Bu nüfus taşınmış bir nüfustur, asla dayanak olarak gösterilemez. Azerbaycan 30 yıldır sabrediyor. Topraklarının yüzde 20'si işgal edildi. Kanaatime göre Azerbaycan devam etmeli, topraklarını kurtarmalı. Ondan sonra masa başına geldikleri zaman Ermenistan eğer bu nüfusu gerekçe gösterirse elimizde belgeler mevcuttur. BM, İngiliz, Rus ve Osmanlı arşivlerinden belgelerle Ermenistan'ın tüm tezlerini çürütmeye hazırız."
"Rusya, Paşinyan'a haddini bildirmek için sesini çıkarmıyor"
Ermenistan'ın, "Kafkasya'nın İsraili" olduğunu vurgulayan Özşavlı, şöyle konuştu:
"Kuruluşları, devlet olmaları ve masumlara, sivillere uyguladıkları terör yöntemleri benzerlik gösteriyor. Ermenistan da Rusya'nın desteğiyle, taşıma nüfusla kurulan bir devletçiktir. Kendilerinin 3 milyon nüfus olduğunu iddia ederler fakat gerçekte bu nüfus asla 2,5 milyonu geçmez. Diasporadaki Ermenilerin gönderdiği harçlıkla, paralarla ayakta duran bir devlettir. Ama diğer yandan Türkiye'ye kafa tutmaya çalışıyor. Çünkü Rusya, Ermenistan'ın bu şekilde davranmasını istemiyor. Rusya, Ermenistan'ı yeri geldiği zaman Türklere saldırtır. Rusya yeri geldiği zaman da bugün olduğu gibi haddini bildirmek için sesini çıkarmaz. Ta ki tekrardan Rusya'ya sadakatini bildirinceye kadar. Rusya, Paşinyan'a haddini bildirmek için sesini çıkarmıyor. Bu sorunun barışçıl çözümü kalmadı. Azerbaycan işgal altındaki topraklarını mutlaka kurtarmalı. Oraya jest olarak oturmalıdır."
"Birçok Ermenice kaynak toparlamayı başardım"
Ermenice öğrenmek için 2012'de kendi imkanlarıyla Ermenistan'ın başkenti Erivan'a gittiğini, Türkiye'de Batı Ermenicesi'ni bilen belki de tek tarihçi olduğunu söyleyen Özşavlı, Ermenice bilmesinin kendisine büyük avantaj sağladığını belirtti.
Erivan'daki Ermenice'nin Doğu Ermenicesi olduğunu fark etmesinin ardından Osmanlı Ermenilerinin konuştuğu Batı Ermenicesine yöneldiğini söyleyen Özşavlı, şunları kaydetti:
"Böyle olunca devletimizin sağladığı bursla 2013'te ABD'ye gittim. Michigan Üniversitesinde hem doktora tezimi yazdım hem de orada Batı Ermenicesi'ni öğrendim. Birçok Ermenice kaynak toparlamayı başardım. Çünkü Ermenice kaynaklarda tezlerimizi destekleyen çok fazla bilgi var, İngilizce kaynaklardaki o mağdur ve kurban algısı yok. Bu yüzden Ermenice'yi öğrendim. Ermenice'nin yanında iyi derece Arapça, İngilizce bilgilerimiz sayesinde dünyadaki birçok arşivden belgeler topladım ve afaki, temelsiz bilgiler yerine her kelimesi sahih bir belgeye dayanan bilgilerle tezlerimizi savunuyorum."