AK Parti'nin İstanbul Aday Tanıtım Toplantısı
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Milletimiz CHP'yi) nasıl mı tanır? Tek parti devrindeki zulmünden tanır. Darbelere, cuntalara verdiği destekten tanır. Sokak teröristlerine sahip çıkmalarından tanır. İnancına, kültürüne, tarihine olan husumetinden tanır.
Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "(Milletimiz CHP'yi) nasıl mı tanır? Tek parti devrindeki zulmünden tanır. Darbelere, cuntalara verdiği destekten tanır. Sokak teröristlerine sahip çıkmalarından tanır. İnancına, kültürüne, tarihine olan husumetinden tanır. Terör örgütleriyle olan 'al takke ver külah' ilişkisinden tanır. Ülkesini yurt dışına şikayet edip bu şekilde içeride siyasi rant peşinden koşmasından tanır. Cumhurbaşkanı adayı dahi olmaya cesaret edemeyen genel başkanından tanır." dedi.
Sinan Erdem Spor Salonu'nda, partisinin 31 Mart Yerel Seçimleri İstanbul Belediye Başkan Adayları Tanıtım Programı'nda konuşan Erdoğan, İstanbul'un güzel olduğu kadar nazlı bir şehir olduğunu ve asla ihmale gelmeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'un şehircilikte ihmale gelmeyeceğini, hemen etrafının gecekondularla, derme çatma binalarla kuşatılacağını, hizmette ihmale gelmeyeceğini, sokaklarının çöpten, caddelerinin çamurdan, çukurdan geçilmeyeceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Havası kirden solunmaz. Haliç'i kokudan yanına varılmaz hale gelir. Mesela insanı ihmale gelmez. Böyle bir şehirde ne aç açıkta, ne mahrum, mağdur, ne umutsuz yaşamaya tahammül edemez. Bunun için biz İstanbul'a hep layık olduğu şekilde muamele etmenin çabası içinde olduk. 1994'te İstanbul'un yönetimini devraldığımızda karşımızda öyle ihmal edilmiş, öyle örselenmiş, öyle sahipsiz bırakılmış bir şehir vardı ki kelimenin tam anlamıyla yüreğimiz cız etti. Ama ne diyor şair, 'Kazara bir sapan taşı bir altın kaseye değse, ne kıymeti artar taşın, ne kıymetten düşer kase.' Biz de bu inançla, hemen kolları sıvadık. Ekibimizle İstanbul'u hak ettiği hizmetlere kavuşturmak için çalışmaya başladık. Bu süreçte gördük ki İstanbul için en büyük doğal tehdit depremse, en büyük siyahi tehdit CHP zihniyetidir.
CHP zihniyeti ne zaman bu şehrin başına musallat olmuşsa, İstanbul acı çekmiş, kıvranmış, vakit kaybetmiştir. İdeolojik olarak bu partiye oy verenler dışında hiçbir vatandaşımız, CHP'nin İstanbul'a hizmet sunabileceğine inanmadığı için 24 senedir o zihniyeti Büyükşehire yaklaştırmadı. Genel başkanından il başkanına, adaylarına kadar şöyle bir baktığımızda CHP zihniyetinin 1994'ün bir adım ötesine geçemediğini görüyoruz. Sadece konuşuyor, lafazanlık yapıyor, sadece millete hakaret ediyorlar. Ne İstanbul umurlarında, ne Türkiye umurlarında, ne da dünyada ne olup bittiği umurlarında. Varsa yoksa kendi partilerindeki iktidar mücadelesi, adaylık mücadelesi, ekipçilik, hizipçilik mücadelesi. CHP neredeyse sadece bunlardan ibaret bir partidir."
"Milletimiz bunları ciğerine kadar tanıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii kendileri de bunun farkında olduğu için her seçim şapkadan başka bir tavşan çıkarmanın peşine düşüyorlar. Bir gün bakıyorsunuz çarşaflı kadınlara rozet takıyor. Bir başka gün müftünün karısı kılığında bir mensuplarıyla tüm insanlara hakaret ediyor. Bir gün bölücü örgütün güdümündeki partiyle el sıkıyorlar, ertesi gün tam tersi görüşleri savunan bir başka partiye göz kırpıyorlar. Velhasıl, her seçim döneminde kılıktan kılığa, şekilden şekle giriyorlar. Transferden transformasyona her türlü siyasi oyun bunlarda mübahtır. Tek bir hedefleri var AK Parti'nin önünü kesmek, şahsıma verebilecekleri her zararı vermek, bunun için kendilerini, siyasi duruşlarını inkar dahil, çeviremeyecekleri numara yok. Halbuki boşu boşuna uğraşıyorlar çünkü milletimiz bunları ciğerine kadar tanıyor. Milletimiz bunların tıynetini çok iyi biliyor." diye konuştu.
Cenap Şahabettin'in "Karga adını değiştirse de sesinden tanınır" dizelerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kargayı biz sesinden tanırız, istediği kadar adını değiştirsin. CHP adını da kılığını da değiştirse, söylemini de değiştirse milletimiz onu sesinden tanır. Nasıl mı tanır? Tek parti devrindeki zulmünden tanır. Darbelere, cuntalara verdiği destekten tanır. Sokak teröristlerine sahip çıkmalarından tanır. İnancına, kültürüne, tarihine olan husumetinden tanır. Terör örgütleriyle olan 'al takke ver külah' ilişkisinden tanır. Ülkesini yurt dışına şikayet edip bu şekilde içeride siyasi rant peşinden koşmasından tanır. Cumhurbaşkanı adayı dahi olmaya cesaret edemeyen genel başkanından tanır. Millete hakaret eden yöneticilerinden, milletvekillerinden, il başkanlarından, belediye başkanlarından tanır. Lafa gelince demokrat, özündeyse ya simsiyah ya kıpkızıl faşist duruşundan tanır. Milletimiz bunları 26 milyon 330 bin kişinin oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanını asmakla, zehirlemekle, darbeyle tehdit eden o bed sesinden tanır. Bakın sahip çıkıyor. Niye? Al birini vur öbürüne. CHP hangi boyaya boyanırsa boyansın, hangi kılığa girerse girsin, milletimiz onu tanır ve hak ettiği yere yerleştirir. Çünkü bizim milletimiz feraset ve basiret sahibidir. Çünkü bizim milletimizin hamuru adaletle yoğrulmuştur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hz. Mevlana'nın adaleti "Adalet ağaçlara su vermek, zulüm dikeni sulamaktır." şeklinde tarif ettiğini aktararak, "Milletimiz bilir ki CHP'ye ülkeyi veya İstanbul gibi bir şehri teslim etmek dikeni sulamaktır." dedi.
Bu gerçek karşısında en büyük görevin, en büyük sorumluluğun AK Partililere düştüğünü vurgulayan Erdoğan, milleti dikeni sulamak mecburiyetinde bırakmamak için teşkilatlarıyla, milletvekilleriyle, adaylarıyla, AK Parti'ye gönül vermiş herkesle birlikte çok çalışmak zorunda olduklarını söyledi.
"Tevazu, samimiyet, gayret..."
Erdoğan, "Unutmayınız, kimse AK Parti'ye oy vermek zorunda değil. Biz insanlarımızın önce gönüllerini fethetmek, sonra da oylarına talip olmak durumundayız. Önce ahlakımızla, karakterimizle, duruşumuzla, hasbiliğimizle, mütevaziliğimizle, değerlerimizle milletimizin gönlüne girecek, ardından yaptığımız ve yapacağımız hizmetlerle onların oyunu alacağız." diyerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Her şeyden önce bir şeye çok dikkat edeceğiz. Tevazu, samimiyet, gayret... ve biz 31 Mart'ta kampanyamızı gönül belediyeciliği üzerine bina ettik ve gönül belediyeciliğini yapacağız. Bunun başka bir yolu yoktur. Şayet bu salonda milletimizin gönlüne girerek, oyunu alamayacağına kalpten inanmayan tek bir kişi varsa bilsin ki yanlış yerdedir. Şimdi sesleniyorum, İstanbul 31 Mart'ta bu şehirde gönlüne girmediğimiz tek bir hemşehrimizi bırakmamaya hazır mısın? İstanbul 31 Mart'a kadar şu Şehr-i İstanbul'da kapısını çalmadık ev, iş yeri, hatırını sormadık insan bırakmamaya hazır mısın? İstanbul Büyükşehir ile birlikte, 39 ilçenin tamamını da AK Parti'nin eser siyaseti ile buluşturmaya hazır mısın? Ana kademesiyle, kadın, gençlik kollarıyla bu süreci inşallah başarılı kılacağız. Rabbim şu güzel manzarayı, 31 Mart akşamı da yaşamayı nasip etsin diyorum."
(Sürecek)