Haberler

Aym Başkanı Arslan: "Yargısal Akıl, Hür ve Bağımsız Vicdanları Zorunlu Kılar"

Abone Ol

AYM Başkanı Arslan: "Yargısal akıl, hür ve bağımsız vicdanları zorunlu kılar"ANKARA - Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Yargısal akıl, hür ve bağımsız vicdanları zorunlu kılar.

AYM Başkanı Arslan: "Yargısal akıl, hür ve bağımsız vicdanları zorunlu kılar"

ANKARA - Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Yargısal akıl, hür ve bağımsız vicdanları zorunlu kılar. Vesayet altında bir yargının ve uzaktan kumandalı yargı mensuplarının nasıl ölümcül sonuçlara yol açtığını hep birlikte yaşayarak gördük" dedi.

Adalet Bakanlığınca Ankara Hakimevi'nde gerçekleştirilen "Yargı Reformu Stratejisi Toplantısı"nda konuşan AYM Başkanı Arslan, yargının adalet dağıtma hizmetini en iyi şekilde sağlayacak ve bu yolla bireylerin temel hak ve hürriyetlerinin güvencesi olacak kurum olduğunu söyledi. Yargı reformunun etkili, verimli ve iyi işleyen yargı sisteminin kurulmasına yönelik olması gerektiğini ifade eden Arslan, Anayasada "yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır" hükmünün bulunduğunu anımsattı. Arslan, dolayısıyla yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının bir hukuk devleti için olmazsa olmaz bir şart olduğuna dikkat çekti.

"Feraset aynı delikten ikinci kez ısırılmamayı gerektirir"

İyi bir yargı düzeninin üç temel değere dayanması gerektiğini belirten Arslan, "Bunlardan biri akıl, ikincisi ahlak, üçüncüsü adalettir. Özellikle akıl ve ahlak bireyi niteleyen değerlerdir. Adalet ise daha çok toplumu ve devleti niteleyen bir değerdir. Aklını kullanamayanlar başkalarının aklının esiri ve aracı olurlar. Bunun adına da vesayet denmektedir. Bu bağlamda bilhassa yargısal akıl, hür ve bağımsız vicdanları zorunlu kılar. Vesayet altında bir yargının ve uzaktan kumandalı yargı mensuplarının nasıl ölümcül sonuçlara yol açtığını hep birlikte yaşayarak gördük. Akıl, yaşananlardan ders çıkarmayı, feraset de aynı delikten ikinci kez ısırılmamayı gerektirir" diye konuştu.

"Bireysel başvuru, Türk hukuk sistemi bakımından büyük bir kazanımdır"

Arslan, adaletin günümüzdeki en önemli yansımasının temel hak ve hürriyetler olduğunu ifade ederek, son 10 yılda Türkiye'de yargı alanında yapılan en önemli reformun bireysel başvuru olduğunu söyledi. AYM'nin bireysel başvuruları incelediğini ve kararlara bağladığını anımsatan Arslan, "Bireysel başvuru, Türk hukuk sistemi bakımından büyük bir kazanımdır. Bu kurumla birlikte hak ihlali iddiaları ülke sınırları içerisinde, ülkenin Anayasa Mahkemesi tarafından ele alınabilmekte ve karara bağlanmaktadır. Temel hakların korunması konusunda bireysel başvuru çok ciddi bir katkı yapmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

"208 binin üzerinde bireysel başvuru geldi"

Yargıda karşılaştıkları sorunlardan iki hususa değinmek istediğini dile getiren Arslan, şunları kaydetti:

"Biri gittikçe artan iş yükü ve uzun yargılamalar. 6 yıllık süre içerisinde 208 binin üzerinde bireysel başvuru geldi mahkemeye. Bunlardan 167 binini sonuçlandırdık ve şu anda 40 bin civarında başvuru derdest durumda. Avukatlar içinde bir istatistiki bilgiyi paylaşmak istiyorum. Avukat aracılığıyla yapılan başvuruların oranı yüzde 51 civarında. Doğrudan bireyler tarafından yapılan başvuru oranı ise yüzde 49 civarında. İkinci temel sorundan da bahsetmek istiyorum. Birincisi sayılarla ilgili sorundu. Bir anlamda nicelik sorunuydu. İkinci sorun bence çok daha önemli. Bu, nitelik sorunu. Mahkemelerin en önemli ürünleri kararlar. Kararlarımızla biz hukuki argümanlarımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz. Burada ben iki temel mesele görüyorum. Birincisi mahkeme kararlarımız dil ve anlatım bakımından maalesef istenen gibi değil. Kararlarımız çok uzun cümlelerle kuruluyor. Bu gerçekten anlamayı güçleştiriyor. Kararlarımız sadece doktor ve eczacıların okuyabileceği şekilde olmasın."

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, hukuk devletinin temel özelliklerinden birinin adil yargılama hakkının teminat altına alınması olduğunu söyledi. Bir yargılamanın adil olabilmesinin her şeyden önce yargılanmanın makul sürede tamamlanmasını gerektirdiğini belirten Güngör, "Bilindiği üzere esas olan uyuşmazlıkların yargı yoluyla çözülmesidir. Ancak dava açılmadan önce yada sonra tarafların uyuşmasına yönelik alternatif yollarda giderek daha çok hissedilmekte. Devletleri güçlü kılan ve toplumları yaşatan adalettir. İyi adalet sistemi iyi hukukçularla mümkündür. Hukuk mantığını kavramış, yorum tekniklerini kullanabilen, toplumu ve ihtiyaçlarını değerlendirebilen, hiçbir etki altında kalmadan objektif kararlar verebilen, hukukun üstünlüğüne inanan, mesleki ideallerini şahsi çıkarlarının üstünde tutan birikimli yargıçların yetiştirilmesiyle mümkündür" ifadelerini kullandı.

"Cumhuriyet başsavcılıklarına 4 milyon 212 bin 831 dosya geldi"

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, kaliteli bir hukuk sistemi için iyi uygulamacılar ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, iyi hukukçuların yetiştirilmedi taktirde hangi sistemin getirilirse getirilsin başarılı sonuçlar elde edilemeyeceğini söyledi. Türk yargısının önemli sorunlarından birisinin aşırı iş yükü olduğuna dikkat çeken Cirit, 2017 istatistiklerine göre Türkiye genelinde cumhuriyet başsavcılıklarına 4 milyon 212 bin 831 dosyanın geldiğini bildirdi. Cirit, ceza mahkemelerinde açılan dava sayısının ise 1 milyon 421 bin 877 olduğunu anlattı. Cirit, iş sayısının azaltılması için alternatif çözüm yollarının bulunması gerektiğine vurgu yaptı.

"Hukuk devlet yeterlilik sınavı istiyoruz"

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise toplantının geniş bir katılımla yapılıyor olmasından son derece memnun olduklarını vurgulayarak, "Biz, artık hukuk fakültesi mezunlarının yeterliliğini ölçecek bir hukuk devlet yeterlilik sınavı istiyoruz. Tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi. Orta Doğu'daki ülkelerde olduğu gibi, Balkanlardaki tüm ülkelerde olduğu gibi. Bunu bir avukatlık sınavı olarak da düşünebiliriz. Ancak Bakanımızla ve YÖK Başkanımızla uzun istişarelerden sonra avukatlık stajına, hakim savcı adaylığına yada noterliğe müracaat edecek olanlarla sınırlı tutulmak kaydıyla bir kalite belirleyen ve eşik ortaya koyan bir yeterlilik sınavının çok daha faydalı olacağı noktasında biz Türkiye Barolar Birliği olarak ikna olduk. Yalnız bu sınavın herhangi bir şaibeye yol açmamasına teminen ÖSYM gibi bir kurumla yapılması ve organizasyonda da Türkiye Barolar Birliği'nin de asli bir temsilciliğinin orada bulundurulması faydalı ve gerekli olacaktır. Çoktan seçmeli sınavın sonunda bir sözlü mülakat düşünülmemelidir" diye konuştu.

"Avukat sayısı 120 bin"

Türkiye'deki avukat sayısının 120 bin civarında olduğunu bildiren Feyzioğlu, "5 sene önce 70 bindik. Hiçbir meslek grubu 5 senede 70 binden 120 bine çıkıp kalitesini, disiplinini, kamu hizmeti için aranan özellikleri koruyamaz. Hukuk fakültesini bitirip sınavı geçmemiş veya girmemiş olanlar için de yine ülkemizin menfaatine ve hukuk fakültesi mezunu olup gizli veya açık işsizliği önleyecek şekilde, örneğin yazı işleri müdürlerinin hukuk fakültesi mezunu olması gibi faydalı çözümler düşünülebilir. Hakim yardımcılığını destekliyoruz. Çok tartışma olduğunu biliyorum ama biz Türkiye Barolar Birliği olarak hakim yardımcılığını diğer çağdaş ülkelerdeki uygulamalara benzer bir uygulama getireceği düşüncesiyle destekliyoruz" dedi.

İdare mahkemelerine atanacak hakimlerin hukuk fakültesi mezunu değil de herhangi bir 4 yıllık fakülte mezunu olmasını yeterli kılan düzenlemeyi eleştiren Feyzioğlu, "Amacı, kastı aşan düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bunun düzeltilmesi gerekir. Düzenlemeyle bir heyetin 3 üyesinin de kanatlı çiftlik hayvanları mezunu olması mümkün. Elbette böyle olmaz ama düzenlemeye göre mümkün. Türkiye bir hukuk devletidir, bunun düzenlenmesi lazım. Bunun amacı aşan bir düzenleme olduğunu düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

CMK avukatlığı ücretinin arttırılması talebi

CMK avukatlığı ücretlerinin trajik düzeyde olduğunu söyleyen Feyzioğlu, "Birkaç yüz liraya 5 yıl boyunca bir davaya bir avukatın bakmaya zorunlu tutulması bir insafsızlıktır. Bu konuda da Maliye Bakanlığının desteğine ihtiyaç vardır. Çünkü avukatların şu anda çok önemli bir yüzdesi bu imkandan yararlanmaktadır ve açlık sınırının tam kıyısında yaşamaya mahkumdur" ifadelerini kullandı.

Feyzioğlu, FETÖ'nün devlete yönelik operasyonlarında dimdik devletin yanında yer aldıklarını dile getirerek, "Her türlü iç ve dış odağın bize saldırmasına rağmen yer aldık. Bizim için Türkiye devleti kutsaldır. Bölücü örgüt saldırdı, hendekler açtı, orada da karşısına çıktık. Bunu masum göstermek isteyenlere herkesten önce biz karşı çıktık. ABD'de, Almanya'da 15 Temmuz darbesine senaryo diyenlerin karşısına çıktık. Nerede FETÖ'nün odağı varsa oraya gittik, canlı yayınlara çıktık, gazetelere ilan verdik. 15 Temmuz günü de biz karşı bildiri yayınladık" diye konuştu.

"Belli kıdemin üstüne yeşil pasaport istiyoruz"

Feyzioğlu, "Biz, artık avukatlar, belli kıdemin üstüne yeşil pasaport istiyoruz. Allah aşkına şu yeşil pasaportu verin de her baro seçiminde baro başkanı adaylarımız yeşil pasaport vaadi vermekten de kurtulsunlar, hepimiz rahatlayalım" dedi.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika

Politika Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title