Bahçeli: Başbakan ve İmralı Canisi Arasındaki Paslaşmanın Özeti 'Ver Başkanlığı, Al Güneydoğu'yu'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Erdoğan ve İmralı canisi arasındaki pazarlıkların daha çetin geçeceğini, her şeyin umdukları gibi giderse bu ikilinin millete baldıran zehri içireceğini söyleyen Bahçeli, "Başbakan ve İmralı canisi arasındaki paslaşmanın özeti şu şekildedir: 'Ver Başkanlığı, Al Özerkliği', 'Ver Başkanlığı, Al Bağımsızlığı', 'Ver Başkanlığı, Al Anadilde Eğitimi', 'Ver Başkanlığı, Al Güneydoğu'yu' İşte Türkiye böylesi dar bir alana kıstırılmış, böylesi hasis ve kendisinden başkasını düşünmeyen menfaatçi, omurgasız, günahkar, ikiyüzlü ve fitne zihniyetler tarafından buhrana sürüklenmiştir" diye konuştu.
Hocalı katliamı ile ilgili olarak Bahçeli, "Yurdumuzun her köşesinde, geçmişte emperyalistlerin tetikçiliğine soyunan Ermeni canavarlarının eseri ve acımasızlıklarının sonucu olan toplu mezarlar bulunmaktadır. Hocalı katliamı bu kapkara zincirin bir halkası olarak hepimizin yüreğinde derin izler bırakmıştır. Hocalı'da insanlık yerin dibine geçmiş, vicdan ve merhamet rafa kalkmıştır. Ermeni ölüm tacirleri ve onların arkasında duran vahşiler, babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önün de babayı kurşuna dizmişlerdir. Tarih her şeyiyle şahittir ki, Hocalı karanlığa gömülmüş, Türk'ün varlığı ve Türk'ün hayatı alçakça kıyıma uğratılmıştır" dedi.
"HOCALI'DA EN AŞAĞILIK SUÇLAR İŞLENDİ"
Ürperti verici seri cinayetlerin ve en aşağılık suçların Hocalı'da işlendiğini belirten Bahçeli, "Bir hiç olduklarından dolayı kendilerine 'Hepimiz Ermeni'yiz' kara sloganını rehber tayin edenlerin peşinden Hocalı'nın bedduası hiç ayrılmayacak, bunlar dünya gözüyle eminim ki rahat yüzü göremeyeceklerdir. Türk olmaktan utananların, Türklüğe perde çekmeye çalışanların ve Türklüğü karartmaya görevlendirilenlerin nefesi hiç şüpheniz olmasın ki mutlaka kesilecektir" diye konuştu.
GÜL'ÜN SARKİSYAN'A TEBRİK MESAJI GÖNDERMESİ YAKIŞIK OLMADI
Bu şartlar altında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Ermenistan'da yapılan seçimleri kazanan Sarkisyan'a acele yoldan tebrik mesajı göndermesinin yakışık almadığını ifade eden Bahçeli, "Ermeni açılımı kapsamında, bu şahsiyetle birlikteliklerini futbol müsabakası izleyerek tescilleyen Cumhurbaşkanı'nın, Hocalı'nın ve daha birçok acının tazeliği korunurken iyi dilek temennisinde bulunması hepimizi, özellikle de Azerbaycanlı kardeşlerimi incitmiştir. Gül'ün, sözde diplomatik nezaket ve iyi niyet gösterisi olarak tebrik mesajı gönderdiği kişi Hocalı'da katliam yapanlar arasındadır ve elinde Hocalı katliamının çıkmayacak lekesi bulunmaktadır. Hocalı'nın feryadı dinmemişken, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si hala işgal altındayken bu tebrik mesajını göndermek hangi akla hizmettir? Sarkisyan'ın liderliğindeki Ermenistan, vatan topraklarımızla ilgili yüzsüzce hak iddia etmektedir" dedi.
"TÜRKİYE, İMRALI'DA SÜRDÜRÜLEN HAİN PAZARLIKLARA ADETA KİLİTLENDİ"
AKP hükümetinin PKK terör örgütü ve canibaşı Öcalan'la yürüttüğü ihanet müzakerelerinin ve sözde barış görüşmelerinin her gün farklı bir boyut aldığını ve her gün değişik bir kılığa girdiğini belirten Bahçeli, şunları söyledi: "Türkiye, İmralı adasında sürdürülen hain pazarlıklara adeta kilitlenmiş, herkesin dikkati değişik propaganda yöntemleriyle buraya yönlendirilmiştir.G örülmektedir ki, teröristbaşı, adına çözüm ismi verilen 'Çöküş ve Çözülüş' planının taşıyıcısı ve orkestra şefi mertebesine çıkarılmıştır. AKP hükümeti İmralı adasına tüm varlığıyla üşüşmüş, her şeyiyle buraya odaklanmış ve caninin kapı kulu haline gelmiştir. Her sözde barış adımları, her çözüm çağrıları kartopu şeklinde saldırılara ve ciğerimizi dağlayan şehit haberlerine ortam açmıştır.
İmralı canisinin 1999 yılı Şubat ayında Kenya'da yakalanması PKK açısından aslında bir dönüm ve karar noktası olmuştur.Bu kapsamda, PKK terör örgütü 5 Ağustos 1999 tarihinde silahlı mücadeleyi terk etmeye karar vermiş ve bugünkü popüler ifadeyle silahı bırakmıştır.Lütfen dikkat ediniz, şimdi AKP'nin yalvar yakar sağlamaya çalıştığı, ama bölgesel denge ve Türkiye'yle ilgili hesaplar göz önüne alındığında mümkünatı olmayan silahlı mücadeleyi terk kararını PKK yaklaşık 14 yıl önce zaten vermiştir. ve bu kapsamda terör sıfırlanmış, Türk devleti de bölücü terör örgütünün başını ezmiştir. Fakat AKP, küle dönmüş, başaramayacağını anladığından iskelet haline gelmiş terörist örgütü yeni baştan diriltmiş, canlandırmış ve üstelik bir de yanına alarak Türk milletine müştereken cephe açmıştır."
"KARTVİZİTİNE YENİ EKLEDİĞİ İMRALI MÜBAŞİRLİĞİ"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, değişik görevlerinin yanı sıra, kartvizitine yeni eklediği İmralı mübaşirliği sıfatının hakkını vermek ve buna layık olmak için olan biten gücünü sarfetmektedir. İmralı'da yatan teröristbaşı müzakerelerin parlayan yıldızı haline gelmekte, her sözü, her mesajı ve her görüşü AKP'li ve BDP'li muhipleri tarafından merakla takip edilmektedir. Fiilen BDP eşbaşkanlığı yapan teröristbaşının kardeşi kuryeliğe, milli nitelikli istihbarat teşkilatı da dağ kadrosu ile İmralı arasında mesaj getirip götürmeye devam etmektedir. AKP'nin belirleyiciliği ve kılavuzluğuyla 3 Ocak'ta adaya giden birinci BDP heyetinden sonra, bu kez de 23 Şubat tarihinde İmralı adasına ellerinde hediyelerle intikal eden BDP'li ikinci heyet üç mektup alarak aynı gün geriye dönmüşlerdir. Başbakan Erdoğan da Birleşik Arap Emirlikleri seyahati esnasında İmralı canisiyle yapılan temasları yakından izlemiş ve 'Risk almadığımız sürece neticeye varmamız mümkün değil' diyerek kendi duruşunu yeniden teyit etmiştir. İmralı canisi, beklenen açıklamalarının bir bölümünü BDP kanalıyla lütfetmiş ve duyurmuştur. Bu açıklamada özet olarak; tarihi bir süreç yaşandığı, bütün tarafların dikkatli ve duyarlı olmaları gerektiği, ilave olarak devletin elindeki tutsaklarla PKK'nın elindeki tutsaklara vurgu yapılarak tam bir utanmazlık ve küstahlık örneği sergilenmiştir. İmralı canisi, aldığı tavizlerle ahlaksızlıkta sınır tanımamış ve Türk devletiyle PKK'yı aynı kefeye koyma pespayeliğine hayasızca sapmıştır. Ne zamandan beridir, Mehmetçiklerimizi, polislerimizi ve masum insanlarımızı gözleri dönmüşçesine katleden teröristler, insanlık suçu işleyen vampirler tutsak kabul edilir olmuştur'Başbakan Erdoğan buna ne diyecektir?" diye konuştu.
"PKK TARAFINDAN KAÇIRILANLAR ŞART ÖNE SÜRÜLMEKSİZİN SERBEST KALMALIDIR"
AKP hükümetinin, İmralı canisinin gönlünü etmek adına, 4'ncü yargı paketini hazırladığını, KCK-PKK militanlarını serbest bırakmak için kanun tasarısını TBMM'ne gönderdiğini belirten Bahçeli, "Her ne kadar İmralı canisinin, bu paketle ilgili bazı sızlanmaları AKP'ye iletilmişse de, gelişmelerin varacağı istikamette kendisinin memnun olacağı tartışmasızdır. Bunun karşılığında ise, PKK'nın elinde tutulan 16 kişinin bırakılmasının söz konusu olacağı anlaşılmaktadır. Elbette PKK'nın kaçırdığı ve aralarında; kaymakam adayımız Kenan Ereneoğlu'nun, polis memurumuz Nadir Özgen'in, Astsubayımız Abdullah Söpçeler'in, Uzman Çavuşlarımız Zihni Koç ve Kemal Ekinci'nin bulunduğu kişiler hiçbir şart öne sürülmeksizin serbest kalmalıdır. Bu meselenin pazarlığı asla olmayacaktır. PKK militanlarına af çıkararak, İmralı canisinin dayatmalarına sessiz durarak devlet yönetilmez, böylesi bir mizaçla devlet itibarı korunamaz. Senin 10 yıl geçmesine rağmen öğrenemediğin devlet yönetmenin adabı ve bir ahlakı vardır. İşte bu ahlak, bu kalite, bu tıynet, bu düzey ve bu zeka Başbakan Erdoğan'da olmadığı için Türk devleti maalesef bir çeteyle aynı hizaya sokulmuş, aynı kalıba dökülmüştür. Artık anayasa hazırlığı sürecine PKK ve İmralı canisi fiilen girmiş ve müdahil olmuştur" dedi.
'VER BAŞKANLIĞI, AL GÜNEYDOĞU'YU'
Başbakan Erdoğan ve İmralı canisi arasındaki pazarlıkların daha çetin geçeceğini, her şeyin umdukları gibi giderse bu ikilinin millete baldıran zehri içireceğini söyleyen Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın isteği, peşinde olduğu konu başlıkları bellidir. İmralı canisinin ve terör örgütünün beklentileri de ortadadır. Bize göre Başbakan ve İmralı canisi arasındaki paslaşmanın özeti şu şekildedir: 'Ver Başkanlığı, Al Özerkliği', 'Ver Başkanlığı, Al Bağımsızlığı', 'Ver Başkanlığı, Al Anadilde Eğitimi', 'Ver Başkanlığı, Al Güneydoğu'yu' İşte Türkiye böylesi dar bir alana kıstırılmış, böylesi hasis ve kendisinden başkasını düşünmeyen menfaatçi, omurgasız, günahkar, ikiyüzlü ve fitne zihniyetler tarafından buhrana sürüklenmiştir" diye konuştu.
BAŞBUĞ'UN TANIK OLARAK GÖSTERDİĞİ İSİMLERİN REDDEDİLMESİ
Türk adaleti siyasallaşmanın, siyasi telkin ve baskıların altına tam olarak girdiğini belirten Bahçeli, şunları söyledi: "Verilen kararlar siyasi ve hakkaniyetten uzaktır. Mağduriyetler artmakta, hak kayıpları fazlalaşmaktadır. Adalet duygusunun örselendiği, hukuk kurallarının çiğnendiği, siyasi eğilimlere göre kararların verildiği bir dönemde, elbette güven sarsılacak ve adalet beklentileri körelecektir. Geçtiğimiz hafta genelkurmay eski başkanı Sayın İlker Başbuğ'un tanık olarak gösterdiği değerli isimlerin mahkemece reddedilmesi yargının ne hale geldiğinin, hukuk kurallarının nasıl ihlal edildiğinin delilli, ispatlı misali olmuştur. İfade etmek isterim ki, beyan delili niteliği taşıyan tanık, yargılamaya konu eylemle ilgili bildiğini, gördüğünü ve duyduğunu tarafsız ve yorumsuz bir şekilde anlatmakla yükümlüdür. Buradaki amaç, maddi hakikate ve adalete ulaşmaktır. Başbuğ'un tanık olarak dinlenmesini talep ettiği isimlerin, İstanbul 13'ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmesi hukuk cinayetinden başka bir anlama gelmemektedir. Başbakan Erdoğan, 'tarih affetmez' dese de, Türk hukuku yoluna tam gaz devam etmekte, facia nitelikli kararlara imza atmaktadır."
"SEN İSTESEN DE MİLLİYETÇİ OLAMAZSIN"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın Türk milletine, Türklüğe ve Türk milliyetçiliğine karşı sergilediği seviyesiz ve sadakatsiz üslubu, son zamanlarda karşılaştığımız en çirkin, en katlanılamaz ve en kaba tavır olmuştur. Ana muhalefet CHP'nin genel başkanı da, bu sözleri şurada söyle, burada söyle diyerek, adeta Başbakan'a mihmandarlık yapmakta, milliyetçiliğin ayaklar altına alınmasından zevk duyan bir ruh hali göstermektedir. Başbakan'a tüm kötü sözlerini aynen iade ediyor, iftiralarının selinde bir gün boğulmaktan kaçamayacağını iyi biliyor, milli değerlerimize tahammülsüz olan dilinin çok fazla uzadığını ikazla bildirmek istiyorum. Sayın Başbakan sen istesen de milliyetçi olamazsın, sızlansa da milliyetçiliğin kapısından geçemezsin. Çünkü senin ne birikimin, ne içinden çıktığın fikri muhitin, ne şahsi özelliklerin, ne de sicilin buna elvermez, buna imkan tanımaz. Sen, başkalarına hayranlıkla şekillenen alışkanlıklarını Türk milliyetçiliğinde bulamazsın, etnikçi ve ırkçı özelliklerini bizim aramızda nafile yere çabalasan da göremezsin. Başbakan'ın milliyetçiliği ayaklar altına alması bir PKK tavsiyesidir. Türklüğü etnik bir seviyeye çekmesi yeni dostu İmralı canisinin temennisidir" dedi.
"HATAYA DÜŞSE DE, TÜRK MİLLETİNİN EVLADIDIR"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, Türk olmadığını itiraf eden futbol yorumcusu milletvekili arkadaşını savunmak için Merhum vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u örnek vermiş ve aynen şunları söylemiştir: 'Ben Arnavut'um diyor. Mehmet Akif de bir Arnavut. Mehmet Akif bir Arnavut olarak İstiklal Marşımızın şairi. O, Mehmet Akif'i, o Türklükten çıkarıyor mu? Öncelikle şu hususun Başbakan tarafından bilinmesi lazımdır ki; elleri öpülesi merhum şairimiz birilerini temize çıkarmak ve aklamak adına kullanılmayacak kadar yüce ve gönlümüzün müstesna ismidir. O, kökeni ne olursa olsun Türk olmuş, Türk'e mal olmuş ve Türk milletine istiklalinin manzum dizelerini yazmıştır. Bizim için, gaflete kapılarak açıklamalarıyla hataya düşse de, göğsünde ayyıldızı taşımış, Türk milletini sevince boğmuş ve Türkiye'nin başarısı için ter dökmüş söz konusu milletvekili ne olursa olsun Türk milletinin evladı, bir mensubudur. Arnavutluk devletinin naaşını istediği, fakat Türk milletine mal olduğundan dolayı bu talebin karşılanması imkansız olan merhum Şemsettin Sami Bey Arnavut kökenli olsa da Türk'tür ve Türk milliyetçiliğine eşsiz hizmetler yapmıştır. Bizim kimsenin etnik kökeniyle ilgili bir merakımız yoktur" dedi.
(MV) FOTOĞRAFLI - Ankara