Bahçeli: ''Recep Tayyip Erdoğan'dan cumhurbaşkanı olmaz, olmamalıdır'' -
MHP Genel Devlet Bahçeli, "Recep Tayyip Erdoğan 17 Aralık, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayından aklanmadan, paklanmadan, ailesinin hesabını vermeden, 4 bakanını Meclis'te Yüce Divan'a göndermeden cumhurbaşkanı olamaz, olmamalıdır" dedi.
MHP Genel Devlet Bahçeli, "Recep Tayyip Erdoğan 17 Aralık, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayından aklanmadan, paklanmadan, ailesinin hesabını vermeden, 4 bakanını Meclis'te Yüce Divan'a göndermeden cumhurbaşkanı olamaz, olmamalıdır" dedi.
Partisinin Karamanlı İlçe Başkanlığını, ardından Tefenni Belediye Başkanı Ümit Alagöz'ü ziyaret eden Bahçeli, Belediye Başkanlığı binasının balkonundan halka seslendi.
Bahçeli, 30 Mart'taki mahalli idareler seçimlerinin ardından partisinin kazandığı belediyeleri yerinde ziyaret etmek amacıyla başkanlık divanı üyeleri, bazı milletvekilleri ve merkez yönetim kurulu üyeleriyle Burdur'a geldiklerini söyledi.
Belediye Başkanı Alagöz'ü tebrik eden ve görevinde başarı dileyen Bahçeli, genç, dinamik ve birikimli bir dava insanı olan Alagöz'ün ilçeye büyük hizmetler sunacağına inandığını belirtti.
- Cumhurbaşkanı seçimi
Yerel seçimlerin ardından cumhurbaşkanı seçimi sürecine girildiğini anlatan Bahçeli, 28 Ağustos'ta 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 7 yıllık hizmet sürecinin tamamlanacağını hatırlattı.
Türkiye'de cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçileceğine dikkati çeken Bahçeli, cumhurbaşkanı seçiminin hem kritik hem nazik hem de Türkiye için çok önemli olduğunu ifade etti.
Bahçeli, 1980 yılında 5 ay 17 günde 114 tur yapıldığını fakat cumhurbaşkanının seçilemediğini anlatarak, o dönem yaşanan sosyal şiddet ve ekonomik sorunların ağırlaşmasının 12 Eylül'ün bir ara rejim olarak ortaya çıkmasına ve ülkede bir zulüm döneminin başlamasına sebep olduğunu söyledi.
Şimdi Türkiye'de ilk defa milletin kendi başını, cumhurbaşkanını seçmekle sorumlu kılındığına işaret eden Bahçeli, "Bu, bir yasa değişikliği ile mümkün olmuştur ancak görülmektedir ki bu, hazırlıksız, sığ, sonuçlarının nereye ulaşacağı konusunda yeterli tartışma yapılmadan çıkartılmış bir yasayla uygulamaya konulmaktadır" diye konuştu.
Söz konusu yasada cumhurbaşkanı seçiminin nasıl olacağının ayrıntılarıyla belirlenemediğini, seçim takviminde eksiklikler bulunduğunu savunan Bahçeli, adayların görevlerini bırakıp bırakmama konusunda bir netlik olmadığını, dolayısıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın devletin bütün imkanlarını kullanarak yarıştığını öne sürdü.
Cumhurbaşkanı seçimine, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun yanlı davranışlarıyla adaletsizlik içinde girildiğini iddia eden Bahçeli, "Bir gün gelecek başta bu yanlışlıkları yapanlar olmak üzere, yanında Türkiye Televizyon Kurumu'nun bugünkü yöneticileri olmak üzere, bu adaletsizliğin, bu kısıtlamanın, bu yanlışın ısrarlı bir şekilde sürdürülmesiyle cumhurbaşkanı seçiminin meşrutiyetini tartışır hale getirenler inşallah hukuk önünde kendilerinin tartışılacağına da şahit olacaklardır. Bu devir böyle gitmez, devir değişir, gündem değişir, bir gün gelir şimdiki televizyon kurumunun başı olmak üzere haberler müdüründen tutun, programcısına kadar hesap sormazsam namerdim" ifadesini kullandı.
-"Türkiye Recep Tayyip Erdoğan'dan kurtulacak"
Seçimlere 6 gün kaldığını belirten Devlet Bahçeli, ne kadar iftira atılırsa atılsın, adaletsizlik yapılırsa yapılsın, milletin yüksek sağduyusu ile milli iradenin 10 Ağustos'ta gerekli dersi vereceğine inandığını dile getirdi.
Bahçeli, "10 Ağustos, Türkiye'de artık 12 yıllık iktidara son veren, Recep Tayyip Erdoğan'ın hülyalarını, rüyalarını, hayallerini yıkan bir gün olacak. Türkiye Recep Tayyip Erdoğan'dan kurtulacak, yolsuzluk ve rüşvetin hesabını soracak bir güne gelecektir" diye konuştu.
Partilerin bazı dönem iktidar, bazı dönem muhalefette yer alabileceğini ancak bazı dönemlerin parti meselelerini aştığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Eğer cumhurbaşkanı seçimini bir partinin meselesi haline getirir, onun organik bağı içerisinde bir adayı ısrarla (ben cumhurbaşkanı yapacağım) diyorsanız o zaman ortaya çıkabilecek sıkıntıların vebalini de üstlenmiş olursunuz. Parti faaliyetleri başka, cumhurbaşkanlığı başka şeydir."
- "Cumhurbaşkanlığı, anayasal çerçevede kalmalıdır"
Cumhurbaşkanlığının anayasal çerçevede kalması ve cumhurbaşkanının anayasadaki yeminine sadık olması gerektiğini kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanlığı milletin başı olarak, devletin başı olarak bu ülkede yaşayan doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisi, hangi etnik unsurdan olursa olsun, hangi mezhepten olursa olsun hepsini kucaklayacak, hepsine sevgi bağıyla bağlanacak. Onlara adil, tarafsız davranarak hizmetin yanlışlıklarını giderecek doğruyu gösterecek bir anlayışla olmalıdır ama kalkar böyle bir durumu kabullenmez (Ben başbakanımı cumhurbaşkanı yapacağım) diyerek kuru bir inatla yolunuza devam ederseniz... Aziz AKP'liler, sizi kırmak için söylemiyorum, inandığım bir gerçeği dillendiriyorum. Kabul edersiniz etmezsiniz, bu sizin bileceğiniz iştir. İlle de ( Recep Tayyip Erdoğan ) diyorsanız, diyebilirsiniz fakat sonunda bu ülkede sosyal hareketler başlar, felaketler üstüne felaketler gelirse sorumlusu sadece Recep Tayyip Erdoğan olmaz, ona bu desteği verenler de sorumlu olur. Bunu dikkate almanız lazım. Recep Tayyip Erdoğan'dan cumhurbaşkanı olmaz, olmamalıdır. Recep Tayyip Erdoğan 17 Aralık, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayından aklanmadan, paklanmadan, ailesinin hesabını vermeden, 4 bakanını Meclis'te Yüce Divan'a göndermeden cumhurbaşkanı olamaz, olmamalıdır."
Bahçeli, Anayasa'nın 104. maddesinde cumhurbaşkanının görev ve sorumluluklarının tanımlandığını, kendilerinin de CHP dahil 15 siyasi parti ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun eklenmesiyle bir bilim insanı ve diplomat olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek verdiklerini anlatarak, İhsanoğlu'nun MHP dahil hiçbir siyasi partiyle organik bağının bulunmadığını ifade etti.
İhsanoğlu'nun yeterince tanınmadığı söylemlerini de eleştiren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de hiç pırlantayı, elması, altını görmeyene elması, altını ve pırlantayı nasıl tanıtacaksınız? Hep tunç ve bakırla oyaladığınız bir millete pırlantayı sunduğun vakit (bu neyin nesi) diye kendi kendine sormayacak mı? Ama yanındakiler (ya bu pırlantadır, bir değerdir) deyip tanımaya başladıklarında tanınmayan da tanınır. Ekmel bey Recep Tayyip Erdoğan gibi tanınacaksa hiç tanınmasın daha iyi."
- "Dur emmoğlu"
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Kahire'de dünyaya gelmesinin eleştiri konusu yapılmaması gerektiğini, birçok Türk evladının farklı ülkelerde dünyaya geldiğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Sizin iktidarınız döneminde İslam Kalkınma Konferansı Örgütüne Genel Sekreter olduğu zaman (Dur emmoğlu, sen Kahireli gözüküyorsun, Türkiye'de doğup büyüyenler var, onları aday gösteriyoruz) diye aklına niye gelmedi Recep Tayyip Erdoğan. Kahire'de doğmuş olabilir ama dilinin altında bir başka şey varsa onu da biz anlarız. Leb demeden leblebi olduğunu biliriz. Çünkü biz insanı tanırız, ruhunu biliriz ve günü geldiğinde de onun her şeyinden hesap soracak cesarete varız. Eğer Selanik doğumlu Mustafa Kemal Atatürk'ü kastediyorsan, Pınarbaşılı bir aziz millet evladının Lefkoşa'da doğumuyla Alparslan Türkeş'i kastediyorsan senin kökün karışık, senin kaynağın bulanık, sen kendine bak. Bazı şeyleri söylerken çok da ileri gitmemek lazım. Sözün nereye ulaşacağını kestirmek lazım."
Şimdiki Sağlık Bakanının Balkanlar'dan göç eden soydaşlardan biri olduğunu, Yunanistan'dan Türkiye'ye göç ettiğini anımsatan Bahçeli, Yunanistan doğumlu birinin Sağlık Bakanı nasıl yapıldığını sordu.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin Karamanlı İlçe Başkanlığını ziyaretinde, 4 aylık Gülsu Günday isimli bebeği kucağına alarak bir süre sevdi.
Alagöz'ü ziyaretinde sırasında Bahçeli'ye bozkurt ve üç hilal işlemeli bir av tüfeği hediye edildi.
-Tefenni