Bakan Göktaş: Cinsiyetsizleştirme propagandaları aile yapısını etkiliyor
AİLE ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Tüm aile bireylerini tehdit eden küresel zararlı akım ve alışkanlıklar, dijital mecralarda çocuklarımızın dünyasını etkileyen zararlı içerikler, cinsiyetsizleştirme propagandaları aile yapısını ve değerlerini önemli ölçüde etkiliyor.
AİLE ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Tüm aile bireylerini tehdit eden küresel zararlı akım ve alışkanlıklar, dijital mecralarda çocuklarımızın dünyasını etkileyen zararlı içerikler, cinsiyetsizleştirme propagandaları aile yapısını ve değerlerini önemli ölçüde etkiliyor. Bu süreç, evlenme oranlarının azaldığı ve boşanmaların arttığı bir sosyal yapı ortaya çıkarıyor" dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Yemek ve Sergi Salonu'nda, 'Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu 1'inci Toplantısı' düzenlendi. Toplantıya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Göktaş, İzmir'de evde çıkan yangında 5 kardeşin ölmesine ilişkin, "İzmir'de hepimizin yüreği yakan bir facia yaşandı. 5 çocuğumuzu elim bir şekilde kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Süreç içerisindeki soruşturmayı dikkatle takip ediyoruz" dedi.
'BİREYSELLEŞME AİLE BAĞLARINI ZAYIFLATIYOR'
Bakan Göktaş, Türkiye'de ailenin çok kıymetli bir değer olduğuna dikkat çekerek, "Aile, her türlü zorluk karşısında sığınılacak bir limandır. Bizleri güçlü kılan, sahip olduğumuz sağlam aile bağlarıdır. Kültürel değerlerimizin nesiller arası aktarımını sağlayan, ülkemizin yarınlarına yön veren ailedir. Kuşaklar arası sevgi, saygı, hoşgörü ve bağlılık değerlerini yaşatan ailedir. Bu inançla, Bakanlık olarak, 'Güçlü Kadın, Güçlü Aile, Güçlü Türkiye' anlayışıyla yürüttüğümüz politikalarla aileyi tüm bireyleriyle birlikte güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz. 21'inci yüzyıl dünyasında sosyal, siyasal ve ekonomik alanda büyük değişimlerin ve dönüşümlerin yaşandığına şahitlik ediyoruz. Afetler, küreselleşme, demografik değişimler, dijitalleşme, bağımlılık, cinsiyetsizleştirme ve bireyselleşme gibi etkenler aile bağlarını zayıflatıyor. Tüm aile bireylerini tehdit eden küresel zararlı akım ve alışkanlıklar, dijital mecralarda çocuklarımızın dünyasını etkileyen zararlı içerikler, cinsiyetsizleştirme propagandaları aile yapısını ve değerlerini önemli ölçüde etkiliyor. Bu süreç, evlenme oranlarının azaldığı ve boşanmaların arttığı bir sosyal yapı ortaya çıkarıyor. Bunun yanı sıra ilk anne olma yaşı, yaşlı nüfus oranı, yalnız yaşayan birey sayısı gibi göstergelerin her geçen yıl daha da arttığı gözlemleniyor. Özellikle ülkemizde doğurganlık hızı, 2023 yılında tarihin en düşük oranı 1,51'e kadar geriledi. Bu durumu Sayın Cumhurbaşkanımız, 'varoluşsal bir tehdit' olarak dile getirdi. Ülke nüfusunun kendini yenileyebilmesi için ise bu rakamın en az 2,1 olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
'TÜİK İLE ARAŞTIRMA BAŞLATTIK'
Bakan Göktaş, aile kurumunu tehdit eden cinsiyetsizleştirme, dijitalleşme, bağımlılık, bireyselleşme gibi küresel risklerle mücadele etmenin her zamankinden daha büyük bir sorumluluk arz ettiğini vurgulayarak, "Ülkemizdeki doğurganlığın düşüş nedenlerini daha iyi anlamak ve uygun politikalar geliştirmek amacıyla TÜİK ile ortak bir araştırma başlattık. 12 ilde yürüttüğümüz saha araştırmasıyla doğurganlık kültürü ve bu kültürün alt bileşenlerine ilişkin hususların tespit edilmesini hedefliyoruz. Diğer yandan, bütüncül bir perspektifle ulusal nüfus politikalarının oluşturulması ve uygulanması için 'Nüfus Politikaları Yüksek Kurulu'nu oluşturmaya yönelik çalışmalarımızın son aşamasına gelmiş durumdayız. Bu alandaki çalışmalarımızın etkinliğini uluslararası mecralarda da artırdık. Tüm bunları hayata geçirebilmemiz için elbette siz değerli kurumlarımızla dirsek dirseğe çalışmamızın, güçlü iş birlikleri yürütmemizin önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum" diye konuştu.
BAKAN TUNÇ: DİJİTAL UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE KARARLILIKLA SÜRECEK
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da kadına karşı şiddeti insan hakkı ihlali olarak gördüklerini ve bu konuda sıfır tolerans ilkesiyle hareket ettiklerini belirterek, şunları söyledi:
"Son 22 yılda ailenin korunması ve güçlendirilmesi, kadın hakları ile çocuk hakları konusunda anayasal, yasal ve idari birçok önemli düzenlemeyi hayata geçirdik. Küresel düzeyde yoğun bir propagandası yapılan, ülkemizde de aileyi tehdit eden, cinsiyetsizleştirme başta olmak üzere zararlı akımları önleyici tedbirler alacağız. Bu konuda gerek anayasal gerek yasal tüm düzenlemeleri hayata geçirmek zorundayız. Çocuklarımızı zararlı yayınlardan, içeriklerden uzak tutmak, onları her türlü ihmal ve istismardan koruyarak sağlıklı gelişimlerini temin etmek hepimizin vazifesidir. Özellikle dijital oyunların içinde veya sohbet odalarında çocuklarımızı şiddete teşvik eden, onlara ruhen zarar veren, toplumsal değerlerimizden uzaklaştırarak aileleriyle bağlarını kopartan hiçbir dijital platforma asla izin vermeyeceğiz. Bu tür platformlara, sayfalara erişim engeli ve kapatma da dahil olmak üzere her türlü yaptırım kararlılıkla uygulanacaktır. Ayrıca geleceğimizi tehdit eden, aileleri dağıtan, çocuk ve gençlerimizin dünyalarını karartan uyuşturucu belasıyla da mücadelede kararlıyız ve bu kararlılık yolundan asla vazgeçmeyeceğiz. Bunun yanında dijital uyuşturucu gibi gençlerimizi, evlatlarımızı zehirleyen sanal bahis, yasa dışı kumar gibi suçlarla da Türk yargısı mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir."
BAKAN YERLİKAYA: SAPKINLIKLARA YOL VERMEYECEĞİZ
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise ideolojik bir mahiyet kazanan küreselleşmenin, aile kurumunu parçalamaya yönelik tehditleriyle karşı karşıya olduklarını işaret ederek, şöyle konuştu:
"Değerlerimizi aşındırmaya çalışan bu akımların, büyük finans kaynaklarından beslendiği ve uluslararası kurumlar tarafından da desteklendiği ne yazık ki acı bir gerçek. Maddenin manaya tahakkümünü, 'aydınlanma' olarak gören zihniyetin, çürümüşlüğünü dayatmaya çalıştığı bir dönemden geçiyoruz. Bilhassa gençlerimizi hedef alan bu kirli zihniyet, çeşitli sapkın ideolojilerin, gençlerimizi kıskacına almasına zemin hazırlamaktadır. Özellikle LGBTİ gibi sapkın oluşumlar, cinsiyetsizlik kavramları, aile yapımızı tehdit eden en büyük tehlikelerdendir. Dünyanın her yerinde, toplumun huzur ve güveni, ailenin huzur ve güvenine bağlıdır. Toplumun ve ailenin huzurunu kaçıracak her türlü etki ve etkileşimin karşısında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Kimlik karmaşasının ve kültürel yozlaşmanın dayatıldığı küreselleşme çağında, ailemize ve aile değerlerine sahip çıkmak zorundayız. İnsan neslini yok etmeyi amaçlayan sapkınlıklara yol vermeyeceğiz. Gençlerimizi, kültürümüzü tehdit eden zararlı etkilerden korumak için, her türlü mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Dijitalleşmenin ve sosyal medya platformlarının olumsuz etkilerine karşı mücadelemiz devam edecek. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda, aile yapısını güçlendirme hedefiyle hareket edeceğiz. Hep birlikte el ele vererek, bu önemli hedeflerimizi gerçekleştireceğiz."
BAKAN MEMİŞOĞLU: AİLEYİ HEPİMİZİN KORUMASI GEREKİR
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da ailenin güçlendirilmesiyle ilgili toplantının Türkiye'nin aile yapısını güçlendireceğine ve geleceği çok daha iyi yerlere getireceğine inandığını söyleyerek, şunları söyledi:
"Sağlık Bakanlığı olarak özellikle çabuk şehirleşen, sosyoekonomik olarak gelişen, bunun yanında yaşam tarzının değiştiği bir dünyada, Türkiye'deki aile yapısını güçlendirmek ve ona destek vermek hepimizin boynunun borcu. Özellikle şehirleşen ve çalışma yöntemi değişen ailenin küçülmesi ve doğurganlık oranının düşmesiyle maalesef bu konuda doğurganlık oranının yükseltilmesi gerekir. Türkiye 1970'lerde doğurganlık oranı 5,1 iken bugün maalesef 1,5'a kadar düşmüş durumdadır. Bu, hem toplumun geleceğini hem aile yapısını tehdit etmektedir. Bu konuda bakanlığımız özellikle anne eğitiminin, normal doğum eylem planlarını hazırlamış ve uygulamaya koymuştur. Bunun yanında internet gibi sosyal medyaların, ulaşılabilirliğin artmasıyla aileye olan dış etkilerin sayısı ve kontrol edilme gücünün azaldığını görüyoruz. O nedenle aileyi hepimizin koruması gerekir. ve bu konuda devletin bu tür kurullarla koordinasyonu ve hedefini iyi tespit etmesi gerekir. Biz Sağlık Bakanlığı'nda, Sağlıklı Hayat merkezlerimizle Türkiye'nin 269 noktasında toplumumuzu bilinçlendirmeyi, aileyi güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu kurulun gelecek nesillerin daha iyi yetişmesi için çok stratejik olduğunu düşünüyoruz. Geleceğimizi ve ailemizi, bununla beraber toplumumuzu geliştirecek ve yeniden güçlendirecek çalışmalara, Sağlık Bakanlığı olarak her türlü desteği vereceğiz."