Bakan Yazıcı Rize'de
Ramazan Bayramı'nı memleketi Rize'de geçiren Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ergenekon Davası kararına yapılan eleştirileri sağlıklı bulmadığını belirterek, mahkemenin delilleri tartarak, değerlendirip ölçüp biçerek karar verdiğini söyledi.
Ramazan Bayramı'nı memleketi Rize'de geçiren Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ergenekon Davası kararına yapılan eleştirileri sağlıklı bulmadığını belirterek, mahkemenin delilleri tartarak, değerlendirip ölçüp biçerek karar verdiğini söyledi.
Ramazan Bayramı'nı memleketi Rize'de geçiren Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Rize Belediyesi tarafından kurulan 'Bayramlaşma Çadırı'nda halk ile bayramlaştı. Bayramlaşma sırasında uzun kuyruklar oluşurken, bir ara kendisiyle bayramlaşan çocuklara hazırlanan harçlıkların verilmediğini gören Bakan, korumalarını azarladı. Yazıcı, çocuklara 10'ar lira dağıttı. Yazıcı ile bayramlaşanlar arasında Ergenekon Davası'ndan yargılanan Emin Gürses de vardı. Yazıcı Gürses'e, kendisiyle ilgili gelişmeyi sordu.
Yazıcı daha sonra, Rize Belediyesi tarafından halka ücretsiz olarak dağıtımı yapılan pilav ve kavurma kazanlarının başına geçerek, halka yemek dağıttı.
Bayramlaşma sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yazıcı, Ergenekon Davası ile ilgili açıklanan karara değinerek, davanın özeliği itibariyle Türkiye'de bir ilk olduğunun altını çizdi. Yazıcı, "Türkiye'de darbe ve darbeye teşebbüs suçlarının sorgulandığı, muhakeme edildiği; 21 Şubatçıları ayrı tutarsak, biliyorsunuz darbeciler kendilerine darbe yapmaya hazırlananları enseledi. Muhakeme ettiler. 60 ihtilalcileri mahkemenin verdiği idam hükmünü de infaz ettiler. Bu bizim tarihimizde var. Spesifik olarak demokrasiye yönelik, egemenliğe yönelik, seçilmiş organları devre dışı bırakmak, anayasal kuralları askıya almak şeklinde ortaya çıkan darbeye teşebbüs fiillerinin ilk defa yargılandığı bir dava türü olması dolayısıyla önem taşıyor. İlk kez rütbeli olan kişilerin sivil kişiler önünde isnat edilen suçların hesaplarının sorulduğu davalar olarak da önem taşıyor" dedi.
"KARAR MEŞRU DEĞİL DEMEK YANLIŞTIR"
Bakan Hayati Yazıcı, Ergenekon Davası ile ilgili verilen karara yapılan eleştirileri sağlıksız bulduğunu belirterek, "Hakimlik, savcılık mesleğinin hassasiyetlerini dikkate aldığımızda; hakim ve savcıların abesle iştigal edecekleri ya da önlerine gelen herhangi bir konuyu kanıtsız ve belgesiz hükme dönüştürecekleri böylesine gaddar bir tutum içerisinde olacakları yönündeki kanaat kesinlikle sağlıklı bir kanaat değildir. Verdikleri kararların vicdanlarına yerleşmesi gerekir. Böyle 'herkesin vicdanı var, hakim ve savcıların vicdanı yok. Gaddarca karar veriyorlar' şeklindeki bir yaklaşımı çok sağlıksız buluyorum. Kanunlar çerçevesinde yargı faaliyetleri yürüten bana göre çok önemli görev icra eden bu mahkemeleri ve bu mahkemelerde görev yapan hakim ve savcıları önlerine gelen konuyu ötelemeden, bana ne demeden, bu ülkede demokrasinin sağlıklı işlediğini dikkate almak sureti ile toplumsal düzenimizin daha da pekiştirilmesini sağlamak üzere insanların verdiği yetkiyi kullanarak bir faaliyetleri icra etmelerini meşru değil şeklinde yorumlamak sağlıklı bir yaklaşım değildir. Meşru değil demek başka bir ifade ile bunlar gayrimeşrudur demektir. Bunları sağlıklı bulmuyorum" ifadelerini kullandı.
"MAHKEME DELİLLERİ TARTARAK KARARINI VERMİŞTİR"
Yazıcı, mahkemenin delillere göre karar verdiğine vurgu yaparak, "Sonuç itibariyle mahkeme delileri tartmış, değerlendirmiş, ölçmüş, biçmiş ve hükmünü vermiştir. Elbette ki bununla ilgili aşamalar var. Bunu söylerken karar isabetlidir veya değildir demek istemiyorum. Vilayet mahkemesi davayı bitirmiş. Hukuksal çerçevede bu kararlara karşı temyiz mercii var. Bu kararlar bir kez daha orada gözden geçirilir. Orada da bir yanlışlık varsa, bir yanlış değerlendirme varsa, orası o düzeltmeyi yapar" şeklinde konuştu.
Yazıcı, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un aldığı cezaya yönelik yapılan eleştirileri de değerlendirip, konuyla ilgili olarak şunları kaydetti:
"Bu davanın failleri itibariyle yapılan farklı değerlendirmeleri de sağlıklı bulmuyorum. Mahkemelerde hakimlerin önündeki sanıklar, birlikte bir eylem bütünlüğü içerisinde suçlanan kişilerin statüleri, hakimlerin kararları bakımından fark etmez. Etmemesi gerekir. Ediyor ise hukuk kuralları kişilerin statülerine göre değişiyor demektir ki bu zaten hukuk devletinin kabul edeceği bir şey değildir. Dolayısıyla aynı fiili birlikte icra etme noktasında fikir birliği yaptığı iddia edilen kişilerin statüleri ne olursa olsun hakimler kendilerine aynı mantık ile bakmaktadır. Bu da anayasada eşitlik kuralı ile ifade edilir." - RİZE