Haberler

"Balyoz Planı" Davası

Abone Ol

"Balyoz Planı" davasında savunma yapan bir kısım sanık avukatı Haluk Pekşen, "Esas hakkında mütalaa, bir mütalaanın nasıl olmaması gerektiğine tarihi bir ibret belgesidir."

"Balyoz Planı" davasında savunma yapan bir kısım sanık avukatı Haluk Pekşen, "Esas hakkında mütalaa, bir mütalaanın nasıl olmaması gerektiğine tarihi bir ibret belgesidir. Cumhuriyet savcılığının cezalandırma istemine bakıldığında adı geçenler arasındaki yargılanmayanlar, tutuksuz yargılananlar, tutuklu yargılananlar ayrımının hiçbir tutarlı tarafının olmadığı görülmüştür" dedi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmada, tutuklu sanıklar Süleyman Namık Kurşuncu, Necdet Tunç Sözen, Kubilay Baloğlu, Mustafa İlhan, Yalçın Ergül ve Rasim Arslan'ın da aralarında bulunduğu 14 sanığın avukatlığını yapan Haluk Pekşen, savcılık mütalaasına karşı dün başladığı savunmasına devam etti.

İddianamenin "fıkra gibi" olduğunu öne süren Pekşen, Karadenizli olduğu için fıkraları sevdiğini belirterek, bir fıkra anlattıktan sonra, "Bu davada, zannetme, öyle sanma, rol biçme ve ön yargıların hakim olduğu vehimlerden kurtulmanın tek yolu, hukuku ve yasaları, duruşma gündemine taşıyabilmektir.

'Muhtemelen', ya da 'galiba' gibi ihtimaller ceza yargılamasında söz konusu olamaz" diye konuştu.

Savcılığın, hukukun ve hukuk kavramlarının özünü ve ince ayrımlarını dışlayan toptancı bir adalet ve yargısal etkinlik anlayışını yansıttığını savunan Pekşen, savcılığın duruşmalardaki tutum ve davranışlarının şaşırtıcı olduğunu savundu.

Pekşen, ileri sürülen görüşler ve yöneltilen soruların iddianameyle çelişir hale geldiğini belirterek, siyasal iktidarların, elde ettikleri gücü kaybetmemek uğruna adaletin siyasallaşmasına ve siyasallaştırılmasına göz yumabileceğini ve adaleti salt bir etik değer olarak, kendi çıkarları doğrultusunda bir araç olarak da değerlendirebileceklerini kaydetti.

"Bütün bu tehlikelerden kurtulmanın tek yolu, ne pahasına olursa olsun yasaları işletmek ve hukuk düzenini hakim kılmaktır" diyen Pekşen, "Esas hakkında mütalaa, bir mütalaanın nasıl olmaması gerektiğine tarihi bir ibret belgesidir. Cumhuriyet savcılığının cezalandırma istemine bakıldığında adı geçenler arasındaki yargılanmayanlar, tutuksuz yargılananlar ve tutuklu yargılananlar ayrımının hiçbir tutarlı tarafının olmadığı görülmüştür. Tüm sanıklara aynı cezalandırma talep edilirken, farklı yargılamanın izahı yoktur" dedi.

-Özel yetkili mahkeme tartışması-

Birçok sanığın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için emekli orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenilmesini talep ettiklerini hatırlatan Pekşen, mahkemenin Özkök ve Yalman'ın tanık olarak dinlenilmesinin bir katkı sağlamayacağı kanaatine vardığını söyledi.

Pekşen'in savunması sırasında, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerektiğine ilişkin sözler sarf etmesi üzerine araya giren Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, "Kamu davası açıldığında, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi ya da İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi arasında hiçbir fark yoktur. Biz ihtisas mahkemesiyiz" diyerek tepki gösterdi.

Avukat Pekşen de "Biz de ihtisas mahkemesi olarak işlemeniz için taleplerde bulunuyoruz" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Diken, normal ağır ceza mahkemelerinden usul açısından bir farklarının bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:

"Siz müvekkilinizin hukuki durumuyla ilgilenin, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla değil. Biz görevimizi yapıyoruz. Kararlarımız, her türlü yasal denetime açıktır. CMK 250 ile yetkili mahkemelere ilişkin sıkıntısı olanlar varsa, o onların sorunudur. Biz itiraz denetimine açığız."

Avukat Pekşen'in savunmasının bir kısmını bitirmesinin ardından taleplerle ilgili görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 7 ve 8 Mayıs tarihlerine bıraktı.

-Kafeteryada "dondurma" yasağı-

Bu arada, duruşmaya gelenlerin kullandığı kafeteryada satılan hazır dondurma ve kurabiyelerin, dün sanık yakınları tarafından çok sayıda satın alınarak duruşma salonundaki sanıklara doğru atıldığı ve uyarıda bulunan jandarma görevlileriyle sanık yakınları arasında tartışma yaşandığı öğrenildi.

Kafeteryada, 200 adeti geçen dondurma satışı yapıldığı bu olayın yaşanması üzerine kafeteryada hazır dondurma ve kurabiye satışının yasaklandığı kaydedildi.

- İSTANBUL

Kaynak: AA / Politika

Kubilay Baloğlu Haluk Pekşen Politika İstanbul Silivri Güncel Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title