Haberler

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

Abone Ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Çok şükür bugün o gündür."

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Çok şükür bugün o gündür. Risale-i Nur davası anamızın ak sütü gibi beraat etti" dedi.

Arınç, Bursa Bediüzzaman'ı Anma ve Anlama Platformu'nun Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) düzenlediği "Bediüzzaman Said Nursi Haftası Programı"nın açılışında, avukatlık hayatının büyük bir kısmının 160. maddeden açılan davaları takip etmekle geçtiğini söyledi.

Bursa'dan da pek çok avukatın bu hizmete koştuğunu, ama onların öncüsü olarak merhum Bekir Berk'i de rahmetle andığını ifade eden Arınç, "O zaman bu kitapları okumak tehlikeli ve suçtu. Ders yapmak tehlikeli ve suçtu. Birlikte ibadet etmek tehlikeliydi ve büyük bir suçtu. 'Nurculuk' yaftasını yapıştırıyorlardı. Gizli emeller peşinde koşmakla suçluyorlardı. Öyle garip iddialar, iddianameler bilirim ki ben suç aleti olarak insanların tespihleri, takkeleri, seccadeleri gösteriliyordu. Sürgünler vardı, mesleğinden olmak vardı, işinden atılmak vardı" diye konuştu.

Arınç, bir 27 Aralık gününde Ankara Hukuk Fakültesi'nde cemiyet başkanı olduğu dönemde, Mehmet Akif'i anma günü yaptıklarına değinerek, o günün akşamında ise Maltepe'de bir dershanede ağabeylerini dinlemeye gittiklerini bildirdi.

-"Eskiden olsa bu adresleri vermezdim, gider basarlardı"-

O tarihte bir apartman dairesinde 221 kişi olduklarını belirten Arınç, şöyle devam etti:

"Ankara'nın bütün üniversitelerinden Maltepe'deki dershanede bir araya gelip bir çay içere, okunan kitapları takip ederek, sorulan soruları dinleyen, anlatan ağabeylerle bir şahsı manevi etrafında buluşmak amacıyla bir araya gelmiştik. Topraklık'ta, Maltepe'de, Dikimevi'nde Site Yurdu'nun arkasında... Eskiden olsa bu adresleri vermezdim, gider basarlardı. Buralardan arkadaşlarımız bir araya gelirdik. Büyük bir hasretle. O gece de öyle olmuştu. İnanın bir insanın iki dizinde iki kişi oturuyordu. Bu kadar sıkışmıştık. Biri haber getirdi, bizi basmaya gelmişlerdi. Hiç unutmuyorum, yaptığımız işe baktım, uğradığımız muameleye karşı büyük bir üzüntüye kapıldım. Biz ne yapıyorduk ve bizi nasıl görüyorlardı- Çok şükür o günler geldi geçti. O kitapları okurken ve dinlerken de çok fazla bir şey anlamıyorduk belki, çok muhteşem bir kelime haznesi vardı Bediüzzaman hazretlerinin. O kelimeler aslında birbirini takip ettiğinde, kelimenin manasını da açıklıyordu, bunun sonradan farkına varmıştık.

"

-"Bugün o gündür"-

Arınç, o kitapları anlamadan dinlerken bile çok şey kazandıklarını bildiklerini dile getirerek, şöyle dedi:

"Şimdi insanın muhakeme etmesi lazım. İçine giriyorsunuz, samimiyetle sadakatten başka bir şey yok. Şüpheci bir mantıkla dinliyorsunuz, nerede rejim düşmanlığı yapacaklar- Nerede gizli maksatlarını açıklayacaklar- Hiçbir şey yok. Her şey çok şeffaf. Herkes, her şey orada yazıldığı gibi. İhlas Risalesi'ni okursanız, Tabiat Risalesi'ne bakarsanız, Hastalar Risalesi'ni okursanız, hayatı anlamaya çalışırsanız, Ayet-ül Kübra'dan tutun ne önünüze gelirse içinde sadece iman vardı, iman hakikatleri vardı. Ama beraat etmemiz için yıllar geçti. Çok şükür bugün o gündür. Risale-i Nur davası anamızın ak sütü gibi beraat etti. En haşarı talebelerinden biri olarak kendimi görüyorum. Ama inanın hiçbir mesele bu kadar kötülenmemiş, hiçbir dava bu kadar lekelenmemiş veya leke sürülmek istenmemiştir. Said Nursi birilerine göre hep 'Said-i Kürdi' olmuştur. Evet o Kürt'tür. Bu ona hiçbir nakise getirmez. Büyük bir alimdir, hakikat aşığıdır. Hürriyetperverdir, birleştiricidir. İsyanlara karşı çıkmıştır. Ama önemli değil. Onlara göre, 'Said-i Kürdi' dersek, 'Kürt' demenin yasak olduğu zamanlarda, Kürtçe konuşmanın ağır suç kabul edildiği zamanlarda ona dolaylı olarak da bir suçlu gözüyle bakmak mümkün olacaktır. Bu alçaklıkta o kadar ileri gitmişlerdir ki Şeyh Sait isyanının faili olarak da gösterenler çıkmıştır. Halbuki o kişiyle Said Nursi'nin de 'Said' isminden başka hiçbir benzerliği yoktur. Her şeyde onu bir işin içine sokma gayretleri olmuştur. Özellikle resmi bürokrasi ve yargı aleyhte kararlar çıkarabilmek için hakikatleri ters yüz etmiştir. Bütün bunlara rağmen, bütün müdafaalarında, cezaevi hayatının büyük safhalarında üstat hazretleri hakikati söylemekten çekinmemiştir. O, iyi bir savaşçıdır aynı zamanda..."

Said Nursi'nin, salonda asılı bulunan resmini yapan ressamı taktir ettiğine de değinen Arınç, "Üstat hazretlerini bu kadar güzel yansıtan bir resim görmedim. Bakışlarıyla, duruşuyla, mehabetiyle, davasına olan sadakatiyle en zor zamanında bile başını öne eğmemiş bir yiğit ve kahramandır o" dedi.

-"Ona hayatı boyunca zulmedenler şimdi ne durumda-"-

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bugün sosyal meselelere bakıldığında, birçok sorun olduğunu belirterek, bu nedenle onu okuyup, onu dinlediklerini söyledi. Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Üstat diyor ki; bütün toplumların başının belası, bütün sıkıntıların membası, bütün kavgaların, çatışmaların kökeninde iki söz vardır; birisi 'Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse bana ne-' İkincisi 'Sen çalış, Ben yiyeyim.' Bu kadar iktisatçı, işletmeci, siyasetçi var. Türkiye'ye dönüp bakın, dünyaya dönüp bakın, iki söz bütün isyanların sebebidir. Üstat diyor ki; bu iki fitnenin ilacı ve panzehiri Allah'ın iki emridir. Bir farzın vacip olması, ikincisi faizin yasak olması. Gerisini iktisatçılar düşünsün, ama bugün Avrupa'nın içinde bulunduğu sıkıntıların da dünyadaki mevcut bütün kavga ve ihtilafların sebebi de bu iki noktadan neşet ediyor."

Arınç, bugün Bursa'da, en azında bu salonda 3 bin kişinin onu anmak ve anlamak için bir araya geldiğini, her sınıftan insanın burada olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye gidin, bağnaz ve ideolojik saplantısı olanların dışında hiç kimseden düşmanlık ifade eden bir söz duyamazsınız. Peki ona hayatı boyunca zulmedenler şimdi ne durumda- Arkalarından bir 'Ne iyi adamdı' diyen de çıkıyor mu dersiniz. İsmini hatırlayan var mı acaba- 60 öncesine gitmeye gerek yok, 60 darbesini yapıp, onu bir kabirden mahrum edenler, acaba bugün millet içinde hangi sıfatlarla anılıyor. Arkalarından rahmet mi okunuyor, yoksa onlar için başka şeyler mi söyleniyor- Bediüzzaman, sevgiyle, sadakatle, saygıyla, hürmetle, duayla anılırken, ona zulmedenlerin rabbim hesabını herhalde görüyor."

- BURSA

Kaynak: AA / Politika

Bülent Arınç Politika Güncel Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title