Haberler

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

Abone Ol

"Cemil Bayık isimli kişi şöyle bir konuşma yaptı' diye başlayınca bu soruyu bana sormanız ve benden de bu soruya bir cevap gelmesi uygun değil. Ben Cemil Bayık'ın muhatabı değilim. Ben Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısıyım. "Çünkü çözüm sürecinin içinde olmamız kanundışılıkları onayladığımız anlamına gelmez. Bu yüzden çok fazlasıyla konuşan dillerinin birazda fazla uzadığını gördüğümüz kim varsa kendilerine çeki düzen vermeliler. Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin içinde kalarak bu çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını istiyoruz"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Cemil Bayık isimli kişi şöyle bir konuşma yaptı' diye başlayınca bu soruyu bana sormanız ve benden de bu soruya bir cevap gelmesi uygun değil. Ben Cemil Bayık'ın muhutabı değilim. Ben Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısıyım" dedi.

Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da, Diplomasi Muhabirleri Derneği Başkanı Serkan Demirtaş ile yönetim kurulu üyelerini kabul etti.

Bir gazetecinin "Birkaç gündür Kandil PKK üst yönetiminden özellikle Cemil Bayık'tan 'geri çekiliriz, çekilmeyi durdururuz' gibi tehditler geliyor. Bir samimiyetsizlik seziyor musunuz geri çekilmelerde ve iç politikaya dönük malzeme olarak da değerlendiriliyor önümüzdeki seçimler nazara alındığında. Bu yoruma da katılır mısınız? sorusuna Arınç, şöyle cevap verdi:

"Geçenlerde bir canlı yayında televizyonda konuyu biraz da fazlasıyla işlemiştik. Amma sorunuza 'Cemil Bayık isimli kişi şöyle bir konuşma yaptı' diye başlayınca bu soruyu bana sormanız ve benden de bu soruya bir cevap gelmesi uygun değil. Ben Cemil Bayık'ın muhutabı değilim. Ben Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısıyım. 'Filan kişi böyle bir şey söyledi, siz ne derseniz, sorarsanız' benim de ona cevap vermem, onu bana muhatap yapar. Bu doğru değil. Kim nasıl bir açıklama yaparsa yapsın, bunun herhalde cevabını verecek veya bunu tahlil edip, bunu sonuçlandıracak bir merci vardır. O şu arada ben değilim. Ama çözüm sürecini bir bütün olarak, global olarak düşündüğümüzde bu konunun takipçisiyiz."

Arınç, Türkiye'nin yıllardır muhatap olduğu terörden kurtulması ve terör örgütünün silah bırakmasıyla, fikirlerin veya siyasetin konuşulacağı noktaya gelinmesinin kendilerinin amacı olduğuna dikkati çekti.

"Hepsi takibimiz altında olan konular"

Çok fazla kan döküldüğünü, çok fazla insanın göz yaşı döktüğünü ve Türkiye'nin artık o acı günleri hatırlamak istemediğini çok iyi bildiğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

"Hükümetimiz, Milli İstihbarat Teşkilatının başlattığı bir süreci olumlu ve soğukkanlılıkla sürdürmeye devam ediyor. Öcalan'nın verdiği talimatları yerine getirirler veya getirmezler, çekilmede bir gecikme yaşanır veya istenen sürece gelmiş olur bunların hepsi takibimiz altında olan konulardır. Ancak terör örgütünün lideri, yöneticisi veya söz sahibi olduğunu iddia eden kişilerin günübirlik söylemlerine karşı bizim söyleyeceğimiz hiçbir şey yoktur. Tek şunu söyleyebiliriz çözüm süreciyle ilgili olarak; Biz soğukkanlılıkla bu meseleyi götürmek ve sonuçlandırmak istiyoruz. Bunun için de hem davranışlarımız hem konuşmalarımız şiddetten ve silahtan uzak olmalı, terörü bitirmeye odaklanmalıyız. Günübirlik birilerinin güç gösterisi, hedef saptırması veya dikkatleri başka noktalara çekmesi gibi ayrıntılarla meşgul olmamalıyız.

Eğer BDP, eğer bu ismini verdiğiniz şahıs, çözüm süreciyle kendilerini ilgili görüyorlarsa, onlar da bizim gibi yapmalı. Bir, Türkiye'den silahlı unsurlarının biran önce yurtdışına çıkmaları onların sorumluluğundadır. Bunları gerçeleştirmeleri gerekir. İkincisi yine çözüm sürecinin içinde kalmakla birlikte dağa insan kazandırmak, dağa insan kaldırmak, fidye istemek veya yol kesmek, kontrol yapmak veya kanunlarımızın suç saydığı fiilleri işlemek noktasında gelişigüzel davranmak gibi sorumsuzluklardan da kaçınmaları gerekir. Çünkü çözüm sürecinin içinde olmamız kanundışılıkları onayladığımız anlamına gelmez. Bu yüzden çok fazlasıyla konuşan dillerinin birazda fazla uzadığını gördüğümüz kim varsa kendilerine çekidüzen vermeliler. Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümeti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin içinde kalarak bu çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını istiyoruz. Tehditlere aldırış etmeyiz. Aba altından sopa göstermeyi kabul etmeyiz, şiddeti çağrıştıran uslüp, bizim uslübumuz hiçbir zaman olamaz. Herkes aklını başına toplasın."

"Bizce beklenen bir noktaydı"

Bülent Arınç, Mısır'da İhvan hareketinin yasaklanmasıyla ilgili soru üzerine, İhvan'ın yasaklanmasının beklenen bir gelişme olduğunu söyledi.

Bunu olumsuz bir gelişme olarak nitelendiren Arınç, "Ama böyle bir darbe yönetiminden kendilerine en büyük rakip gördükleri, Mursi'nin de içinden çıktığı bir harekatı yasaklaması en olumsuz bir noktadır. Bizce beklenen bir noktaydı. Bunu fevkalade kötü görüyorum, olumsuz görüyorum" diye konuştu.

İhvan hareketinin çıktığı 1920'li-30'lu yıllardan bu yana hiçbir şekilde Mısır'da şiddete bulaşmadığını belirten Arınç, bu hareketin bilimsel bir yönü olduğunu ifade etti. Bülent Arınç, "Bizim neslimizde profösör Seyit Kutup'tan, Muhammet Kutup'a kadar, Abdulkadir Hudeh'ten arkadaşlarına kadar hep bilimsel noktada sadece İslamın güzelliklerini anlatarak halkı bilinçlendirme gayesine matuf bir hareket olarak gördük" dedi.

"Seçimlerin yine ayrımcılık kokan bir seçim olacağını ortaya koyuyor"

İhvan'ın son zamanlarda bir siyasi hareket olarak ortaya çıkmasının, şiddetten uzak kalmalarının bir sonucu olduğunu belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kurdukları parti, seçimlere girmeleri ve Mursi'nin yüzde 52 oyla Mısır'ın iradesinin tecellisi olarak cumhurbaşkanı seçilmesi demokrasinin bir gereğidir. Şimdi darbeyi yapanlar bu hareketi geçmişte Abdül Nasır'ın yaptığı gibi, daha sonrakilerin yaptığı gibi yasaklamak istiyorlar. Çünkü Mısır halkı bu harekata serbest ve kendi iradesiyle her zaman sahip çıkmıştır. Bu kötü sonuçlar meydana getirecektir. Halkı şiddet kullanmaya belki de teşvik edecektir. İhvan bunu onaylamayacaktır ama bu kadar zulüm ve bu kadar haksızlıklara karşı halkta yeni bir bilinçlenme oluşacaktır.

İhvan hareketinin yasaklanmış olması bundan sonraki seçimlerin de yine ayrımcılık kokan bir seçim olacağını ortaya koyuyor. Halbuki darbeyi yapanlar ilk gün herkesi kucaklayacak bir demokratik seçimi hızla gerçekleştireceklerini söylüyorlardı. Şimdi milyonlarca insanın hareketini yasaklayan bir zihniyetin seçimi yine kendi yandaşlarıyla yapacaklarını gösteriyor. Bu Mısır adına büyük bir kayıptır. Yasak, daha ikinci ayda veya üçüncü ayda bu darbeyi yapanların kendilerini inkar ettikleri de açıkça ortaya koymaktadır. İhvan hareketi neredeyse 80 yıldan beri sadece Mısır'da değil, orada doğmuştur ama Suriye'de de Ürdün'de de İslam ülkelerinin pek çoğunda da barışçı yöntemlerle yürüyen bir halk ve fikir hareketidir. Onu yasaklamak darbenin kendi baskıcı, diktacı ve ayrımcı yönünü ortaya koymaktadır."

- Ankara

Kaynak: AA / Politika

Serkan Demirtaş Bülent Arınç Cemil Bayık Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title