BBP Genel Başkanı Destici, Aksakal'ı ağırladı
BBP Genel Başkanı Destici, Aksakal'ı ağırladı BBP Genel Başkanı Destici: "TBMM'de bütün siyasi partilerimiz düşüncelerini belli edecekler ve milletin, memleketin hayrına bir paket çıkacaktır diye ümit ediyoruz" "Biz BBP olarak hem kurulduğumuz günden bu yana hem de idam cezası kaldırıldığı...
BBP Genel Başkanı Destici, Aksakal'ı ağırladı
BBP Genel Başkanı Destici:
"TBMM'de bütün siyasi partilerimiz düşüncelerini belli edecekler ve milletin, memleketin hayrına bir paket çıkacaktır diye ümit ediyoruz"
"Biz BBP olarak hem kurulduğumuz günden bu yana hem de idam cezası kaldırıldığı günden bu yana idam cezasından belirli suçlarla ilgili açık taraf olan, keskin taraf olan bir siyasi partiyiz"
DSP Genel Başkanı Aksakal:
"Kendisine hakim diyebileceğimiz bir kişinin sıradan bir sınavla göstermelik bir mülakat sonucunda 1 yıl stajla hayat karartabilme gücüne eriştirilmesine son verilmelidir"
"İdam yasası konusunu bir daha konuşulmamak üzere sonlandırmak gerekiyor"
ANKARA - Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal'ı pandemi süreci ve Türkiye gündemindeki konuları istişare etmek üzere makamında ağırladı. Destici, "Biz BBP olarak hem kurulduğumuz günden bu yana hem de idam cezası kaldırıldığı günden bu yana idam cezasından belirli suçlarla ilgili açık taraf olan, keskin taraf olan bir siyasi partiyiz" dedi.
DSP Genel Başkanı Aksakal, partisinin önerilerinin bulunduğu bir dosyayı BBP Başkanı Destici'ye takdim etti. Takdim ettiği dosya üzerine konuşan Aksakal, "Bildiğiniz gibi Türkiye hakikaten gerek pandemi koşullarında onun ortaya koyduğu sıkıntılarda olsun, gerekse uluslararası alanda yaşadığı sıkıntılarla önemli bir süreçten geçiyor. Bütün bunların üzerinde son zamanlarda Cumhurbaşkanı'nın ekonomide ve hukukta bir reform arayışına girmiş olması bu sıkıntıların telafisinde belki bir çare kapısı olarak düşünülebilir. DSP olarak da her zaman olduğu gibi var olan sorunları doğru çözüm önerilerimizi iletmek adına, bu çalışmalarımızı paylaşmak adına sizleri de ziyaret etmek istedik. O çalışmalarımızı size takdim etmek istedik. Ben DSP'nin önerilerini içeren kitapçığımızı size takdim etmek istiyorum. Ekonomi ve yargı reformuna ilişkin DSP'nin önerilerini içeren bir çalışma. Umarız ülkemize, siyaset kurumumuza ve halkımıza yararlı sonuçlar çıkaracak bir meclis çalışması gerçekleştirilir. Eğer bu konuda DSP olarak bizim de bir nebze katkımız olursa misyonumuzu yerine getirdiğimizden dolayı da mutlu oluruz" şeklinde konuştu.
"TBMM'de bütün siyasi partilerimiz düşüncelerini belli edecekler ve milletin, memleketin hayrına bir paket çıkacaktır diye ümit ediyoruz"
DSP Genel Başkanı Aksakal'ın takdim ettiği dosya üzerine konuşan Destici, "Biz de önemsiyoruz hem ekonomideki hem hukuktaki, yargıdaki bu reform hazırlıklarını, çalışmalarını. Bunun yanı sıra özellikle seçim kanunu, siyasi partiler arası, demokrasimizle ilgili de birtakım çalışmalar da zaten başlamıştı. Biz de onlarla ilgili düşüncelerimizi, fikirlerimizi kamuoyuyla paylaştık. Hem de Cumhur İttifakı içerisinde hazırladığımız çalışmaları da sunduk. Şu anda bütçe görüşmeleri devam ediyor TBMM'de. Yarın inşallah bütçe çalışmaları sona erecek ve 2021 merkezi yönetim bütçesi kabul olacak. Ondan sonraki süreçte yarım kalmış bir çevre ajansıyla ilgili bir kanun görüşmeleri vardı. Tahmin ediyorum o tamamlandıktan sonra 2021 yılının ilk ayı içerisinde yargı ve ekonomik reformla ilgili paketin meclise gireceğini bekliyoruz. Orada tabii TBMM'de bütün siyasi partilerimiz grubu olsun olmasın düşüncelerini belli edecekler ve milletin, memleketin hayrına bir paket çıkacaktır diye ümit ediyoruz. Sizlerin de bu konudaki çalışmalarınızı kıymetli, değerli bulduğumuzu bir kez daha zikretmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
"Kendisine hakim diyebileceğimiz bir kişinin sıradan bir sınavla göstermelik bir mülakat sonucunda 1 yıl stajla hayat karartabilme gücüne eriştirilmesine son verilmelidir"
Türkiye'deki hukuk yapısı üzerine konuşan DSP Başkanı Aksakal, "Türkiye uzunca bir süredir hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşarak toplumun adalete olan güven duygularının örselenmesine sebep olanları sessizce seyreden bir yönetim anlayışına sahip olmaya başladı. Zira herkes kendine göre bir hukuk kendine göre bir devlet kurgusunun hayata geçirilmesi hayaliyle yaşıyor. Oysa hukukun ve adaletin evrensel değerler çerçevesinde irdelenip uygulanmasıyla toplumsal barış, uluslararası saygınlık temin edilebilir. Anayasa'da Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletidir yazılan bir ülkede adaleti tesis edecek hakimler kendisinin üstünde yer alan hukuk kurumlarının kararlarını yok sayabilecek cürete ulaşmışsa bunun için en kısa tabirle tuz kokmuş denmelidir. O halde öncelikle kendisine hakim diyebileceğimiz bir kişinin sıradan bir sınavla göstermelik bir mülakat sonucunda 1 yıl stajla hayat karartabilme gücüne eriştirilmesine son verilmelidir. Mevzuata hakim yardımcılığı müessesesi ihdas edilmeli. Hakim yardımcısı olabileceklerin de en az 5 yıl başarılı bir avukatlık dönemi geçirmiş olması aranmalıdır. Bu görevde en az 5 yıl başarı görenler arasından hakimlik mesleğine kabuller gerçekleştirilmelidir. Hakimler ve savcılar kurulu ikiye ayrılmalıdır. Hakimler kurulu ve savcılar kurulu olarak çalışmalıdır. Bu görevlere gelecek olanlar da kendi meslek gruplarının seçimleriyle belirlenmelidir. Yargıtay üyeliğine seçimlerde yaş sınırı getirilmeli. Meslekte ön çalışma dönemleri hariç en az 10 yıl başarı kriterleri arasından seçim yapılmalıdır. Hakim teminatı denilen kavramın içi doldurulamadığındandır ki bugün gerek iktidar gerekse muhalefet kanadında yer alanlar işlerine gelmeyen kararlar hakkında demokratik teamüllere aykırı açıklama yapmaktan çekinmemektedirler. Özlük hakları güçlendirilmiş ödenekleri onların sosyal yaşamlarında en küçük bir ihtiyaç duymayacak güvence düzeyine kavuşturulmuş hakimler merkezi irade veya dava taraflarıyla dirsek teması ihtiyacında olmazlar. İşte o zaman ancak adalet yerini bulur" diye konuştu.
"İdam yasası konusunu bir daha konuşulmamak üzere sonlandırmak gerekiyor"
İdam yasası konusunda tavrını ortaya koyan Aksakal, "İdam yasası konusunu bir daha konuşulmamak üzere sonlandırmak gerekiyor. Zira bu konu mevcut anayasamızda ve altına imza attığımız uluslararası anlaşmalarla tartışma konusu olmaktan çıkarılmıştır. Dolayısıyla halkın milli duygularını, inanç duygularını istismar etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Yüzümüzü çağdaş medeniyetlere yani batıya dönmek zorundayız. Bu devletin kurucusu büyük önder Atatürk bizlere çağdaş medeniyetlere erişme görevi verdi. Yüzünü batıya dönmek demek teslimiyetçilik değildir. Biz gerektiğinde milli konularda batı ile çatışabilmiş bir milletiz. Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştirmiş bir milletin teslimiyet noktasında olması mümkün değildir. Yeter ki emperyalist sistemin kontrolünde ve ipoteğinde olunmasın. ABD'nin ve AB'nin söz yaptırım kararlarıyla dört koldan sarmalamaya çalıştığı Türkiye dün olduğu gibi bugün de gerçek milliyetçi duruşunu göstermek zorundadır" değerlendirmesini yaptı.
"Biz BBP olarak hem kurulduğumuz günden bu yana hem de idam cezası kaldırıldığı günden bu yana idam cezasından belirli suçlarla ilgili açık taraf olan, keskin taraf olan bir siyasi partiyiz"
İdam cezası konusunda BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ise "Biz BBP olarak hem kurulduğumuz günden bu yana hem de idam cezası kaldırıldığı günden bu yana idam cezasından belirli suçlarla ilgili açık taraf olan, keskin taraf olan bir siyasi partiyiz. Biz tabii bütün suçlar için ya da siyasi suçlar için idam istemiyoruz. Biz iki suç için Türkiye'de idam cezasının mutlaka geri getirilmesini istiyoruz. Bunu da sadece söylemde bırakmadık. Mecliste bekleyen 3 günde topladığımız 2 milyon imza var. Dilekçe komisyonunda. Yaptığımız referandumda halkın yüzde 95'i ki bunda güneydoğu vilayetleri de var bunun içerisinde 30 vilayette. En sonunda 2018'de ilk bu dönem meclise girdiğimizde mecliste paylaştığımız, kamuoyuyla paylaştığımız Anayasa değişikliği teklifimiz var. Biz peki hangi suçlarla ilgili idam cezasının geri getirilmesini istiyoruz? İlki, küçük yaşta çocuklarımız ya da genç kızlarımız, kadınlarımızı kaçırıp tecavüz ettikten sonra öldüren cani sapıklar için. Çok net. Sonu ölümle biten bu cani sapıklar için istiyoruz. İkincisi bizzat kurşunu sıkarak, tetiğe basarak ya da bombayı patlatarak, fitilini çekerek terör eylemi yapıp ya da bunun talimatını verip bu eylem ölümle sonuçlanırsa; bunun sonucunda asker, polis, sivil vatandaşımız ya da öğretmenlerimiz vefat ederse bu iki suç için biz idam cezasının mutlaka ama mutlaka geri getirilmesini arzu ediyoruz. ve Türk milletinin de yüzde 95'in üzerinde böyle bir talep görüyoruz" dedi.