Bol Sataşmalı Oturum
Bütçe görüşmeleri ilginç diyaloglara sahne oluyor.
Meclis Genel Kurulu'nda bütçe maratonu, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Anayasa Mahkemesi, RTÜK ve Sayıştay bütçelerinin görüşülmesi devam ederken, görüşmelerin ilk gününde Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında sık sık CHP ve MHP'yi hedef alan sözleri gerginliğe yol açtı. Başbakan'ın eleştirilerinden oturumu yöneten Meclis Başkanı Şahin de, "Siz mi susturursunuz ben mi"sözleriyle nasibini aldı. İşte gerilimli ve tartışmalı geçen bütçe görüşmelerinin ilk gününden Meclis tutanaklarına yansıyanlar
"SAYIN ANADOL BİZ SENİN GEÇMİŞİNİ BİLİRİZ"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Biz, hesabi değil biz hasbiyiz, samimiyiz.(AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşte onun için "Demokratik açılım süreci." dedik. İşte onun için "Milli birlik ve kardeşlik süreci." dedik. Böyle büyük bir projede, böyle anlamlı bir süreçte istedik ki, muhalefet de bizimle olsun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Proje ne?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Yanımızda olsun, yanımızda olmasa bile desteğini versin, katkısını versin, yapıcı eleştiride bulunsun. Ama, bakıyoruz
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Projeyi gördük Habur'da.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Sayın Anadol, biz senin geçmişini biliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ne var geçmişimde?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Senin oradakilerden pek farkın yok, iyi biliriz seni, iyi. İyi biliriz seni, iyi. (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bir şey bilip de söylemiyorsan müfterisin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Başbakan, lütfen siz Genel Kurula hitap edin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Söyle!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Heyecanlanma! Sakin ol!
"HİKMETYAR'IN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKMEDİM"
K. KEMAL ANADOL (İzmir) -Ben senin gibi Hikmetyar'ın önünde resim çektirmedim, Hikmetyar'ın önünde diz çökmedim.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Süreci sabote etmek, provoke etmek, tahrik etmek kime ne sağlar? Diyorlar ki "Ülkeyi geriyorsunuz. Ülkeyi bölüyorsunuz."
Peki, üç aydır attığımız bu adımlar neticesinde hangi adım, açılım sürecinin hangi başlığı ülkeyi geriyor, ülkeyi bölüyor?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) - Habur'daki adım!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Şu ifadeleri söyleyin. Attığımız hangi adıma alternatif ürettiniz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) - Habur'daki adım!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Gerilim üreten sizin hayali senaryolarınız, kara kampanyalarınız, iftira ve tahriklerinizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
"İŞİNE BAK AKLININ ERMEDİĞİ KONULARA GİRME"
GÜROL ERGİN (Muğla) - Doğru, siz osunuz!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Ama kim söylüyor bunu? Sosyal Demokrat Halkçı Partinin Doğu ve Güneydoğu Raporu, yıl 1990.
Bir başka ifade: "İster güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz olsun ister ona silah doğrultan kandırılmış gençler olsun hepsi bizim çocuklarımızdır, akmakta olan kan kardeş kanıdır."
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) - Ne var bunda?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Sizin değil mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ne var bunda yahu?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - E, hani askerle genç karşı karşıya geliyor, asker şehit ediliyor, hala diyorsun ki
DENİZ BAYKAL (Antalya) - İşine bak sen yahu, aklının ermediği konulara girme!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Ben işime bakıyorum zaten, işimi de gayet iyi biliyorum, sana da görevini hatırlatıyorum, görevini! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
"İÇİNDEN GEÇİRDİKLERİNİ SÖYLE ZAVALLI"
DENİZ BAYKAL (Antalya) - İşine bak! İçinden geçirdiklerini söyle zavallı! Haydi, zavallı!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Görevini hatırlatıyorum! (CHP sıralarından gürültüler)
Ayağa kalkma, rahat ol rahat!
CANAN ARITMAN (İzmir) - Saygılı olun, saygılı!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "Terörle Mücadele Yasası'nın 8'inci maddesi ve Türk Ceza Yasası'nın 312'nci maddeleri kapsamında olup doğrudan teröre karışmamış tüm tutuklu ve hükümlüler için kısmi genel af çıkartılarak ülkede hoşgörü ve iç barış ortamına geçişin zemini yaratılmalıdır."
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Evet.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "Bu anlayışla Kürt kökenli yurttaşlarımız da dil, kültür, folklor ve kimliklerini koruma, geliştirme ve açıklayabilme, kendi ana dillerinde yazılı basın, radyo ve televizyon dahil her türlü medya aracılığıyla yayın yapabilme, özel okullarda kendi ana dilleri ile eğitim yapabilme"
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Bizimkinde o yok.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - E, nerede yok? Burada, burada, belge burada yanımda. (CHP sıralarından gürültüler)
DENİZ BAYKAL (Antalya) - O senin fikrin.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Yanımda, yanımda. Sonradan çıkartarak tekrar bunu yenilediniz. Beyler, burada.
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Hiç alakası yok!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - O senin fikrin!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "Kürt dil ve kültürü üzerinde araştırma yapacak enstitüler ve benzeri kurumların kurulabilmesi haklarına kavuşmalıdırlar." Aç Tunceli Raporu'nu orada da gör.
MUSTAFA ÖZYÜRK (İstanbul) - "Enstitü" tamam.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bunları biz dile getirmiyoruz, bu ifadelerin tamamı -açıyorum- 1996 yılında hazırlanan CHP Tunceli Raporu'nda var.
"CHP'NİN BÖYLE BİR RAPORU YOK"
DENİZ BAYKAL (Antalya) - CHP'nin böyle bir raporu yok.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Tunceli Raporu'nda var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Rapor partinin resmi kararıyla olur!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bunları bana siz gönderdiniz.
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Öyle bir şey yok!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bu da CHP'nin Tunceli Raporu, CHP'nin Tunceli Raporu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Rapor, partinin yetkili organlarının kararıyla oluşur.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bak, bu da aynı şekilde
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Bu, hangi parti organının kararıyla oluşmuş?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Herhangi bir arkadaşın yapmış olduğu açıklamayı
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Önüne gelen rapor yazar. Her yazılan partinin raporu olmaz!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - o zaman niçin partinin bir yetkili kurumunun yapmış olduğu açıklamaymış gibi geliyorsun da burada konuşuyorsun? Hangi hakla?
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Partinin yetkili organının yaptığı araştırmaya göre
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bak, ben sana kitapçığı gösteriyorum, bunları sen gönderdin bana, sen!
DENİZ BAYKAL (Antalya) - O resmi O resmi
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Öbürleri de aynı şekilde
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Hayır Hayır, hiç alakası yok! Hiç alakası yok!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - O zamana kadar teknolojiniz gelişmemişti!
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen, yanlış fikirlerini kamuoyuna sunmak için CHP'nin düşüncesinden imdat istiyorsun ama başka kapıya!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "1999 CHP Doğu-Güneydoğu Raporu"
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Cumhuriyet Halk Partisinin, senin yanlış projelerine destek verecek hiçbir dayanağı yok.
"İŞİNE GELDİĞİNDE EVET GELMEDİĞİNDE BİZ DE YOK"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "Kürt kökenli yurttaşlarımız da dahil, her etnik kökenden, her alt kimlik ve kültürlerden yurttaşımıza, isterlerse, ortak, resmi cumhuriyet dilimiz olan Türkçenin ekinde, kendi anadil, kültür ve folklorunu daha iyi öğrenme, koruma ve geliştirme olanakları. Kendi alt kimlik, kültür, dil ve folklorunu, koruma, geliştirebilme ve açıklayabilmede özgür olmaları. İsteyenlerin, kendi anadillerinde, Milli Eğitim Bakanlığı kuralları içinde özel eğitim görebilmeleri"
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Yok, yok
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Üniversitelerde
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Öyle bir şey yok! Biz de yok!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - İşine geldiğinde "evet", işine gelmediğinde "Biz de bu yok."
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen mi bileceksin!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Siz busunuz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
"SAYIN BAYKAL AKŞAM BAŞKA SABAH BAŞKA"
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen mi bileceksin? Partinin kararları, organları ortada, yetkili organlarının aldığı kararlar ortada. Bizim böyle bir kararımız yok. O senin kafanda!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Baykal'ı artık iyi tanıdım; akşam başka, sabah başka! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Hadi canım sen de!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - İyi tanıdım!
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sabahleyin "Ofer'i tanımıyorum." diyorsun, öğlen "iki defa buluştum." diye sen itiraf ediyorsun.
"DTP DE MHP DE DAĞA ÇIKMAKTAN BAHSEDİYOR"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - DTP, PKK'nın muhatap alınmamasını, PKK'yla müzakere yapılmamasını eleştiriyor. MHP, PKK'nın muhatap alındığını, PKK'yla müzakere edildiğini söylüyor. (MHP sıralarından "Evet, doğru" sesleri) DTP, PKK'nın tasfiye edilmeye çalışıldığını; MHP, PKK'nın meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylüyor. O başka, bu başka.
DENİZ BAYKAL (Antalya) - E, aynı mı onlar?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Hangisi doğru? Bizim yaptığımız doğru. Olay bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü biz ne onu yapıyoruz, ne onu yapıyoruz; biz doğru olanı yapıyoruz. DTP, PKK ve DTP'nin taleplerine sırt dönüldüğünü, ciddiye alınmadığını, devre dışı bırakıldığını; MHP, PKK ve DTP'ye taviz verildiğini söylüyor. (MHP sıralarından "Evet, doğru" sesleri) Hangisi doğru?
DENİZ BAYKAL (Antalya) - İkincisi, ikincisi doğru!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - İki tarafın söylemleri bile Hükûmetin gerçekten ne yaptığını ve ne yapmadığını ortaya koyduğu gibi, Hükûmetin ne kadar isabetli bir kararla doğru yolda olduğunu gösteriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET BUKAN (Çankırı) - Yazıklar olsun, yazıklar olsun!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Çok ilginçtir, DTP de dağa çıkmaktan bahsediyor, MHP de dağa çıkmaktan bahsediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz ise her zaman olduğu gibi sağduyunun sesiyiz, birliğin sesiyiz, beraberliğin sesiyiz, kardeşliğin sesiyiz. Hepinizi buraya, Parlamentoya siyaset yapmaya çağırıyoruz; farkımız bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Her türlü sorunun konuşulma, tartışılma, çözülme yeri Meclistir, demokrasidir, siyasettir.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Öcalan'ı da çağırıyor musunuz!
ABDULLAH ÖZER (Bursa) - Öcalan da gelecek mi buraya siyaset yapmaya!
"BAHÇELİ KONUŞURKEN ÇOCUKLARI TELEVİZYONLARDAN UZAK TUTMALARINI RİCA EDİYORUM"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Şimdi, Sayın Bahçeli dün Ankara'da partilileri topladı ve dört aydır yaptığı gibi dün de bir kez daha bana, şahsıma, partime, Hükûmetime en ağır ifadelerle, en ağır kavramlarla, kelimelerle hakaretler yağdırdı.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hak ediyorsun!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bunların hiçbirini üzerime almadığımı, ciddiye de almadığımı, burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.
AHMET DENİZ BÖLÜKBAŞI (Ankara) - Belli almadığın, belli!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Ancak, ezkaza televizyonlarda bu konuşmaları gören, dinleyen çocuklarımızın ruh sağlığı noktasında endişe taşıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Aziz milletimizden, anne ve babalardan, çocuklarını, Sayın Bahçeli konuşurken televizyondan uzak tutmalarını hassasiyetle rica ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) - Anneler sizi dinletmiyor Sayın Başbakan!
"BİZ VARIZ SİZ YOKSUNUZ"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Biz 81 vilayetin tamamında varız, siyasetçi olarak da varız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Dubai anlaşmasını niye imzaladınız?
AHMET YENİ (Samsun) - Dinle! Dinle!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Siyasetçi olarak da varız, ama siz 81 vilayetin kaçında varsınız?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Dubai anlaşmasını niye imzaladınız Sayın Başbakan?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Bir hesap yapın hesap, Sivas'tan öteye gidebiliyor musunuz ya!
CANAN ARITMAN (İzmir) - Siz önce Diyarbakır'a gidin.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Sivas'tan öteye gidebiliyor musunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Gideriz, her tarafa gideriz.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Sizin gittiğiniz yerler belli.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Bir gidin bakalım Diyarbakır'a da görelim!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Sizin gittiğiniz yerler belli, biz 81 vilayetin 81'inde varız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Askerimiz nerede, polisimiz nerede, AK PARTİ de orada. Biz varız ama siz yoksunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Siz yoksunuz.
"SAYIN BAŞKAN SİZ Mİ SUSTURACAKSINIZ BEN Mİ?"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım? (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gel sustur bakalım!
BAŞKAN - Sayın Erdoğan, siz Genel Kurula hitap etmeye devam edin. Lütfen Genel Kurula hitap edin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gel sustur!
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Gel sen sustur! Hadi gel!
BAŞKAN - Lütfen oturur musunuz Lütfen
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "Efendiler, burada maksut olan ve Meclisi alinizi teşkil eden zevat" (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Beni nasıl susturacaksın? Nasıl susturacaksın?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen oturur musunuz Sayın Anadol, lütfen oturun. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Otur yerine, otur! Otur yerine! Sayın Başkan grubuna hakim ol. Hakim olamıyorsan biz hakim olalım.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan Sayın Erdoğan
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen kimi susturacaksın! Neyle susturacaksın! Sen kimsin de susturacaksın! Kimi susturacaksın sen!
"GRUBUNA HAKİM OL"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Grubuna hakim ol. Grubuna hakim ol. Acziyet içerisinde olma.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan
BAŞKAN - Sayın Erdoğan, siz konuşmanıza devam edin, Genel Kurula hitap edin lütfen.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım "Burada maksut olan"
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Senin haddine mi beni susturmak!
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Haddini bil, haddini!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - "ve Meclisi alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir"
"SENİN ATATÜRKÇÜLÜĞÜN BU"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Siz var ya Sizin bu mantığınız neye benziyor biliyor musunuz? Atatürk ölene kadar Türk paralarının üzerinde Atatürk'ün resmi, öldükten sonra İnönü'nün resmi. Siz busunuz! Siz busunuz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen oralardasın, oralarda! Senin Atatürkçülüğün bu!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Siz busunuz!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - İhaleye fesat karıştırmak senin geçmişinde var.
DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen Atatürk'ü bırak, Hikmetyar'ı konuş, Hikmetyar'ı!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Anayasa Mahkemesi DTP ile ilgili bir karar verdi. Bu kapatma kararı üzerinde birkaç kelam etmem lazım. AK PARTİ'nin duruşu nettir. Bizim temel iki hassasiyetimiz var. Birincisi, biz, parti kapatmaya karşıyız. Biz, parti kapatmaya karşıyız.
"HİKMETYAR'IN DİBİNE DÜŞTÜN ATATÜRK'Ü AĞZINA ALMA"
CANAN ARITMAN (İzmir) - Sen, Hikmetyar'ın dibine düştün! Atatürk'ün adını ağzına alma!
BAŞKAN - Sayın Arıtman, lütfen
AHMET YENİ (Samsun) - Dinle be! Dinle ya!
ALİ KOÇAL (Zonguldak) - Neye lütfen Sayın Başkan, neye lütfen?
BAŞKAN - Susar mısınız.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) - Hatibe müdahale etsene!
BAŞKAN - Lütfen, öyle bir usul yok.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Cezanın tüzel kişiliklere değil, kişilere verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İkincisi
RAHMİ GÜNER (Ordu) - Böyle Başbakan mı olur!
"EDEBİNİ TAKIN"
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Edebini takın! Edebini takın! (CHP sıralarından gürültüler) Edebini takın! Sandıkta gerekli cevabı zaten millet size devamlı veriyor, bundan sonra da verecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Erdoğan, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Siz bu ülkede, bu milletten hiçbir zaman vekalet alamayacaksınız, iktidar vekaleti alamayacaksınız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler.)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) - Bırak da ona millet karar versin Sayın Başbakan.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Çünkü bu ülkede milletin Başbakanına, farklılara, kalkıp da, her zaman "Göbek kaşıyanlar." diyenler sizsiniz, siz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) - Ona millet karar versin, siz işinize bakın. Millet ne yapacağını bilir, siz işinize bakın.
"GEÇMİŞİNİ BİLİRİZ DERKEN İYİ BİLİRİZ ANLAMINDA KULLANDI"
BAŞKAN -Sayın Anadol'un, kendisine sataşma nedeniyle bir söz talebi olmuştu. Sayın Erdoğan konuşması esnasında: "Sayın Anadol, biz senin geçmişini biliriz." ifadesini kullanmış. Siz de "Ne var geçmişimde?" demişsiniz. Sayın Erdoğan "Senin oradakilerden pek farkın yok, iyi biliriz seni, iyi biliriz seni." ifadesini kullanmış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet. "Buradakilerden farkın yok." dedi.
BAŞKAN - Şimdi, bütün bunları birlikte değerlendirdiğimizde, "Biz senin geçmişini biliriz." derken "İyi biliriz." anlamında kullandığı anlaşılıyor. Burada bir sataşma var mı Sayın Anadol? (CHP sıralarından gürültüler)
(ANKA)
(EG/HF/BÜN)