Bakan Kurum, Roketsan Sıfır Atık Projesi Lansmanı'nda konuştu
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yerli ve milli savunma sanayi, ülkenin varlığı için ne kadar güven verici ve önemliyse gelecek nesillere havası, suyu, toprağıyla tertemiz bir ülke bırakmanın da o kadar büyük önem arz ettiğini belirtti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yerli ve milli savunma sanayi, ülkenin varlığı için ne kadar güven verici ve önemliyse gelecek nesillere havası, suyu, toprağıyla tertemiz bir ülke bırakmanın da o kadar büyük önem arz ettiğini belirtti.
Bakan Kurum, Roketsan Lalahan yerleşkesinde düzenlenen Roketsan Sıfır Atık Projesi Lansmanı'nda konuştu.
Bugün, 33. yaşını kutlayan Roketsan'a Sıfır Atık Belgesi'ni takdim etmek üzere bir araya geldiklerini belirten Kurum, bu vesileyle Roketsan'ın kuruluş yıl dönümünü kutladı ve daha nice başarılı yıllar geçirmesini diledi.
Roketsan'ın 30 yılı aşkın süredir ürettiği silah ve mühimmatla Türk ordusunun her daim yanında olduğunu dile getiren Kurum, Roketsan'ın bugünün ihtiyaçlarını karşılamakla kalmadığını, yarınlar, gençler için büyük projeler üretmeye devam ettiğini söyledi.
Kurum, "Genç mühendislerimize bu anlamda mihmandarlık eden, yerli ve milli üretimiyle ekonomimize katkı sağlayan kuruluşumuz, bir taraftan da bugün hep birlikte gezdik, çevre hassasiyetiyle yürüttüğü çalışmalarla hepimizin gurur kaynağı olmuştur. İşte bugün takdim edeceğimiz Sıfır Atık Belgesi de Roketsan'ımızın bu konuda yaptığı çalışmaların bir nişanesi olacaktır." diye konuştu.
Roketsan'ın yöneticilerine ve her bir çalışanına ayrı ayrı teşekkür eden Kurum, "Yerli ve milli savunma sanayi, ülkemizin varlığı için ne kadar güven verici ve önemliyse evlatlarımıza havası, suyu, toprağıyla tertemiz bir ülke bırakmak da o kadar büyük önem arz ediyor. Geleceğin güçlü devletleri sadece siyasi, ekonomik, askeri yönden değil, aynı zamanda doğal varlıklarını koruyabilen ülkeler olacaktır. Bu anlamda sanayiden tarıma, sağlıktan turizme kadar ülkemizin kalkınması için ortaya koyacağımız her bir projenin merkezinde çevre olmalıdır." ifadelerini kullandı.
Bugün bütün dünyanın artık iklim değişikliğiyle mücadeleyi tek başına bir çevre sorunu olarak değil ülkelerin kalkınmasının temel parçası olarak gördüğünü vurgulayan Kurum, "Bu bağlamda, en son NATO Zirvesi'nde, iklim değişikliği bir güvenlik tehdidi olarak görüldü ve çalışma alanlarının genişletilmesi kararı alındı. Biz de bir kalkınma meselesi olarak gördüğümüz iklim değişikliğiyle mücadeleyi çevre projelerimizin çatısı olan Sıfır Atık Projesi altında aralıksız sürdürmeye gayret gösteriyoruz." dedi.
" Türkiye'de başlatılmış en büyük çevre hareketi"
Sıfır Atık Hareketi'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesi ve destekleriyle çok güzel bir noktaya geldiğini aktaran Kurum, projenin artık sadece Türkiye'de değil uluslararası platformlarda da büyük ilgiyle karşılandığını bildirdi.
Sıfır Atık Projesi ile 4 yılda çok önemli aşama kaydedildiğini belirten Kurum, bu projeyle bir çevre seferberliği başlatıldığını, bunun bugüne kadar Türkiye'de başlatılmış en büyük çevre hareketi olma özelliği taşıdığını söyledi.
Bu seferberlikle bugüne kadar 97 bin kamu kurum ve kuruluşunda uygulamaya geçildiğini, geri kazanım oranının yüzde 13'ten 22,4'e çıkarıldığını ve toplam 24 milyon ton atığın ekonomiye kazandırıldığını anlatan Kurum, projeyle Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir doğa koruma seferberliği başlattıklarını ve bu çerçevede milyonlarca ağacı kurtardıklarını ifade etti.
Ülkedeki plastik poşet kullanım oranının da yüzde 75 azaltıldığını belirten Kurum, "İnşallah yine Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin tavsiyeleriyle bilhassa salgın döneminde yoğun şekilde kullanılan tek kullanımlık plastik malzemelerin kullanımını azaltacak adımları da Sıfır Atık Projemizle atıyor olacağız." diye konuştu.
"Sıfır Atık Mavi" ile de Mavi Vatan'ı her türlü kirlilikten arındırdıklarını ifade eden Kurum, bu kapsamda şu ana kadar 85 bin ton deniz çöpünün toplanarak bertaraf edildiğini söyledi. Kurum, müsilaj sorununun bu çalışmaların ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
Van, Beyşehir, Meke, Mogan ve Salda gibi ülkenin birbirinden kıymetli göllerinde doğa koruma çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Kurum, şöyle devam etti:
"Ülkemizi yeşil ağlarla ördüğümüz millet bahçelerimizle, ekolojik koridorlarımızla, koruma altına aldığımız doğal alanlarımızla, ormanlaştırma çalışmalarımızla yutak alanlarımızı artırıyoruz. Bu çerçevede sera gazı salımını da önemli oranda azaltıyoruz. Bugün Roketsan'da da gördüğümüz, ülkemizin hemen her şehrinde, ilçesinde artık uygulamaya geçtiğimiz bisiklet yollarımızla, yeşil yürüyüş yollarımızla, çevre dostu sokak projelerimizle çevreye saygılı şehirler inşa etmeye gayret gösteriyoruz.
Su kaynaklarımızı korumak için hayati öneme sahip atık su arıtma tesislerimizi ileri teknolojik özelliklerle donatarak hizmete alıyoruz. Bugün müsilajın en büyük sebeplerine baktığımız zaman, biri iklim değişikliği ama diğer problemin de kirlilik olduğunu net şekilde bilim adamlarımız bize söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2002'den bugüne birçok projeyi bu kapsamda hayata geçirdik. 2002'de sadece 145 atık su arıtma tesisi nüfusun yüzde 35'ine hizmet verirken, şu an 1170 atık su arıtma tesisiyle nüfusumuzun yüzde 85'ine hizmet verir hale geldik. Hedefimiz 2023'e kadar nüfusumuzun tamamına hizmet edecek atık su arıtma tesislerinin inşasını gerçekleştirmektir."
"Marmara Denizi'mizi geleceğe en saf, en temiz, en duru haliyle taşıyacağız"
Türkiye'nin, özellikle son 20 yılda, Sıfır Atık başta olmak üzere tarihe geçecek devrim niteliğindeki tüm çevre yatırımlarını, çevreye sevdalı lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde gerçekleştirdiğini dile getiren Kurum, şunları kaydetti:
"Yine bugün karşı karşıya kaldığımız Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununu da Sayın Cumhurbaşkanımızın çevreye dair ortaya koymuş olduğu vizyon ve tecrübeyle inşallah çok kısa süre içerisinde çözeceğiz. Bu kapsamda, 6 Haziran'da bilim insanlarımızla, belediyelerimizle valilerimizle birlikte hazırlamış olduğumuz 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı'mızı milletimizle paylaştık. Bu çerçevede belirlediğimiz hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı ara vermeden, 7 gün 24 saat esasıyla sürdürüyoruz. İnşallah attığımız her adım, başarıyla neticelendirdiğimiz her bir hedefle Marmara Denizi'mizi geleceğe en saf, en temiz, en duru haliyle taşıyacağız."