CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Televizyona çıkıyorlar, şunu söylüyorlar: 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Televizyona çıkıyorlar, şunu söylüyorlar: 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor.' Miting meydanlarına bakıyoruz mitingin tek konusu var Kemal Kılıçdaroğlu. Ben olmasam miting bile yapamayacaklar." dedi.
Kılıçdaroğlu, Bursa'nın Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Kestel ve Gürsu ilçelerinin muhtarları, azaları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir düğün salonunda buluştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, 16 Nisan'da ülke tarihinin en önemli halk oylamalarından birinin yapılacağını belirtti.
"Demokratik bir parlamenter sistem mi istiyoruz, yoksa tek adam rejimi mi istiyoruz? Bunun oylaması yapılacak." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Oylama öyle bir noktaya geldi ki bir taraftan bizler neden 'Hayır' denmesi gerektiğini anlatırken, öbür taraftan devasa bir makine devletin tepesinden en aşağısına kadar yekvücut halinde bir karalama kampanyası başlattılar. Ben onların hiçbir iddialarına, eleştirilerine bu süre içinde cevap vermedim ve gereksiz buldum. Çünkü benim için önemli olan doğruları kendi milletime, halkıma anlatmak. Bunun için yola çıktım, bunun için buraya geldim. Sizlerle gerçekleri paylaşmak için."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Amasya genelgesinde "Milletin istiklalini milletin azmi ve kararlılığı kurtaracaktır." cümlesinin yer aldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Amasya tamimine kadar millet sözcüğünün siyasi bir metne girişi pek olmamıştır. En kararlı ve en saygın söylem Amasya tamimindedir." diye konuştu.
"Ankara'da Meclis açılırken tek adam yoktu"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Osmanlı'da herkesin padişahın kölesi, bireyi, vatandaşı olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
"Ama Amasya tamimiyle ilk kez millet ve vatandaşlık kavramı öne çıkmıştır. Erzurum Kongresi aynı anlayışla yapılmıştır. Sivas Kongresi aynı anlayışla yapılmıştır. Ne Erzurum, Ne Sivas kongrelerinde, ne de 23 Nisan 1920'de Ankara'da Meclis açılırken tek adam yoktu. Bunu CHP'nin genel başkanı olarak ifade ediyorum, tek adam yoktur. Ama benim söylemimden çok daha önemlisi rahmetli Celal Bayar'ın kızıdır. Nilüfer Gürsoy. Celal Bayar'ın kızı, verdiği ilanda aynen şunları söylüyor; 'Atatürk tek adamlığı aklından geçirmemişti.' Yine Nilüfer Hanım şunu söylüyor: 'Getirilmek istenen değişiklik Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin temel değerlerini sarsıyor.' Kim söylüyor? Demokrat Parti mutfağından gelen, bütün hayatı o çabanın içinde geçen rahmetli Bayar'ın kızı söylüyor. Sözlerini şöyle bağlıyor: 'Yüksek sesle Hayır çıkmasını ümit ediyoruz' diyor. Çünkü demokrasiyi kolay kurmadık. Demokrasi bedeller ödenerek inşa edildi bizim ülkemizde. Önümüzdeki süreçte sandığa gittiğiniz zaman bunları düşünmenizi isterim. Neden bir demokratik bir sistemden vazgeçiyoruz? Neden parlamenter sistemden vazgeçiyoruz? ve hangi gerekçeyle vazgeçiyoruz? Bir Allah'ın kulu çıkıp bize makul bir gerekçe söylesin. 'Şu gerekçeyle biz rejimi değiştiriyoruz' diye."
Cumhurbaşkanı danışmanı Mehmet Uçum'un "Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor." ifadelerini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, bunun çok acı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"16 Nisan'da sandığa gidişi Mehmet Uçum böyle yorumluyor. Allah aşkına bizim devletimiz ne zaman kuruldu? Cumhuriyetimiz ne zaman kuruldu? 29 Ekim 1923'te biz Cumhuriyeti ilan ederken, kendi devletimizi kurmadık mı? Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmadık mı? Peki nasıl oluyor da kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'ni bir tarafa bırakıyorlar ve çıkıp şunu söyleyebiliyorlar: 'Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor.' 16 Nisan'da biz yeni bir devlet mi kuruyoruz? Kuracağımız devlet ne devletidir? Kimin devletidir bu devlet? Hangi anlayıştır bu? Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde anayasa görüşmeleri oylanırken, Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Anayasa Komisyonu üyesi kürsüye çıktı, dedi ki 'Asıl hedefimiz Anayasa'nın ilk 4 maddesidir. Bu bir adımdır.' İtiraz edilince tekrar kürsüye geldi, aynı şeyleri tekrarladı ve 'Sözümün arkasındayım' dedi."
Kılıçdaroğlu, anayasanın ilk dört maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bayrağı, İstiklal Marşı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünden bahsedildiğini aktararak, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokratik laik sosyal hukuk devleti olduğundan bahseder. Peki bu yeni devletle neyi kastediyorlar? Dillerinin altındaki baklayı çıkarmış oldular. Eğer 16'sında sandığa gidip 'Evet' oyunu kullanacak bir vatandaşımız varsa yüklendiği vebalin sorumluluğunu çocuklarına, torunlarına, vatana, millete, bayrağına, bağımlılığını kimseye anlatamaz." ifadelerini kullandı.
"Bu ülke demokrasiden ne zarar gördü?"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyeti kurmasının ardından, İslam dünyasından Cezayir, Fas, Tunus, Suriye ve İran'ın da Cumhuriyeti kurduğunu vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Şimdi biz bundan vazgeçeceğiz. Niye vazgeçiyoruz? Hangi gerekçeyle vazgeçiyoruz ve kimin için vazgeçiyoruz? Demokrasiden ne zarar gördü bu millet? Bu ülke demokrasiden ne zarar gördü? Demokrasinin hangi zararı oldu da biz kalkacağız bunu değiştireceğiz. 'Akıl akıldan üstündür' deniyor. 'İnsanoğlu hata yapar' deniyor. Demokrasinin varlık nedeni nedir? Demokrasinin varlık nedeni şudur? Benim gibi düşünmeyen insan da düşüncelerini özgürce dile getirmelidir. Demokrasinin varlık nedeni budur. Demokrasinin varlık nedeni nedir? Eşit yurttaşlıktır. Birinin makamı olabilir müsteşar. Birisinin makamı olabilir Cumhurbaşkanı. Birisinin makamı olur, yeri olur, işi olur, ayakkabı tamircisidir, simitçidir. Ama hepimiz kanunların önünde eşitiz. Eşit yurttaşız. Hukukun üstünlüğünün temel amacı da budur. Bütün vatandaşlar eşittir kanun önünde. Onun kimliğiyle, inancıyla, yaşam tarzıyla bölgesiyle veya yaşadığı hayat tarzıyla o ayrılamaz. Eşit vatandaştır. Onun için hukukun üstünlüğü vardır. Devletin gücüne karşı vatandaşın haklarını koruyan sistemdir hukukun üstünlüğü. Şimdi ne getirilmek isteniyor? Hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku getirilmek isteniyor."
"Ben olmasam miting bile yapamayacaklar"
Vatandaşı uyarmak için doğruları söylediğini, buna karşın eleştirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Televizyona çıkıyorlar, şunu söylüyorlar: 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor.' Miting meydanlarına bakıyoruz, mitingin tek konusu var Kemal Kılıçdaroğlu. Ben olmasam miting bile yapamayacaklar. Böyle bir şey olur mu? Allah aşkına böyle bir şey olur mu? Siz bir Anayasa değişikliği getirmişsiniz, milletin önüne çıkın. Ben nasıl kendi düşüncelerimi oturup madde madde anlatıyorsam siz de kendi düşüncelerinizi madde madde anlatın. Vatandaş öğrensin." diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, hayatı boyunca kul hakkı yemediğini, veremeyeceği hiçbir hesabın olmadığını bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sizin konunuz ben miyim, yeni anayasa mı? Eğer sizin konunuz bensem çıkıp yüreklice o zaman, adam gibi çıkarsınız konuşuruz beraber. Anayasa'nın 18 maddesine baktık, içinde bir madde var mı acaba Kemal Kılıçdaroğlu geçen. Öyle bir madde de yok. Sözde beni eleştirecekler, ben de geri adım atacağım, beyler de diyecekler ki 'Bak Kılıçdaroğlu geri atım attı.' Hiç kimse endişe etmesin milletime ve Allah'ıma olan güvenim sonsuzdur. Kul hakkı yemedim, haram yemedim siyasete girdiğim gün bütün mal varlığımı açıkladım. Kendimin, eşimin ve çocuklarımın. Biz böyle bir insanız. Veremeyeceğimiz bir hesap yok. Hesap vermekten de korkmayız, tam tersi hesap vermeyi namuslu bir adamın görevi olarak kabul ederiz."
Bir adama bu kadar yetki verilmesi, kandırılması veya aldatılması durumunda 24 saat içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birilerine teslim edilebileceğini savunan Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini aktardı:
"Diyeceksiniz ki nasıl? Öyle yetkiler veriyoruz ki bir kararnameyle devletin bütün valilerini, kaymakamlarını, müftülerini, komutanlarını, müsteşarlarını, büyükelçilerini, rektörleri bir kararnameyle değiştirebilir. 'Öyle 30-35 yıl bekleyelim paralel devlet kuralım', buna hiç gerek yok. İktidarı kandıracaksın kararnameleri koyacaksın, imzalayacak ve hep beraber Resmi Gazete'de göreceğiz. Bu yetkiyi vermek doğru mudur? Şunu söylüyorlar 'Hayır çıkarsa, kaos olacak.' Niye kaos olsun? Sayın Cumhurbaşkanı görevinin başında zaten 2019'a kadar. Ben seçmedim ki halk seçti. Halk seçtiğine göre meşruiyeti tartışılmaz. Niye tartışalım vatandaş seçmiş. Görevinin başında. Başbakan, o da görevinin başında. Eğer bir saray darbesiyle gitmezse. O da görevinin başında zaten. TBMM, o da görevinin başında. O zaman niye kaos çıksın."