CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İnönü Evi Müzesi'nde Lozan Antlaşması'nın 101. yıl dönümü etkinliğine katıldı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İnönü Evi Müzesi'nde düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, İsmet İnönü'ye ve İnönü ailesine dikkat çekerek, bir devlet adamının nasıl olması gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Lozan Barış anlaşması'nın 101'inci yıl dönümü dolayısıyla İnönü Vakfı tarafından Heybeliada'da bulunan İsmet İnönü Evi Müzesi'nde düzenlenen etkinliğe katıldı. Programa, İsmet İnönü'nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Adalar Belediye Başkanı Ali Ercan Akpolat, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve çok sayıda vatandaş katıldı.
"İSMET PAŞA'YI GÖRDÜĞÜNDE SUBAYLARIN GÖZLERİ YAŞARIR"
Etkinlikte konuşan Özel, "Bugün burada Cumhuriyet Halk Partisi'nin görevde olan Genel Başkanı olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin ikinci Genel Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci Cumhurbaşkanı hem kurtuluşta emeği, mücadelesi, canını ortaya koyacak azmi olan, hem kuruluşta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte bu ülkenin demokrasisinin temellerini atan, Başbakanlık görevi yapan, daha sonra görevdeyken iki kez denenen çok partili rejim denemelerinde 14 Mayıs 1950 akşamını yaşayan; soranlara, 'Herhalde bunlara yönetimi bırakmayacaksınız' diyenlere ki ordunun komutanıdır, İsmet Paşa'yı gördüğünde subayların gözleri yaşarır, askerlerin, erlerin nefesi kesilir. O böyle bir teklifi, demokrasi dışı bir teklifi, bunun şüphesiz kendisinin bir mağlubiyeti ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokrasisinin en büyük zaferi olarak gören, bu geceden 10 gün kadar sonra, yurtdışında eğitimini sürdüren oğlu Erdal'a yazdığı mektupta, bu seçim sonuçlarının Türkiye'nin dünyadaki tanınması, algısı için, demokrasi için ne kadar önemli olduğunu kıvançla anlatan, 'Seçimi kaybettik ama Türkiye çok şey kazandı' diyebilen büyük devlet adamı İsmet İnönü'nün 49 yıl boyunca bazen kışın da ama 49 yıl boyunca yazları geldiği gittiği, o meşhur çivileme atlayışıyla bütün Türkiye'de deniz sezonunu açtığı ama bir yandan satranç kitaplarıyla ki, çok iyi bir satranç oyuncusu ama onun ne iyi bir satranç oyuncusu olduğunu, satrancı izleyenler değil, Lozan'ın dokümanlarını okuyanlar, kitaplarını okuyanlar anlayacaklardır. Biz onu Lozan'daki yaptıklarından, onun nasıl satranç oyuncusu olduğunu görüyoruz, biliyoruz" diye konuştu.
"DEVLET ADAMI NASIL OLUR DİYE BAKACAKSA GENÇ ARKADAŞLARIM LÜTFEN İSMET PAŞA'YA BAKSINLAR"
Özel, "Hem televizyonları başından izleyenleri hem buradan dinleyenlere, bütün genç siyasetçilere bu binanın nasıl bir bina olduğunu şöyle hatırlatmak isterim. İsmet Paşa Başbakanlıktan ayrıldığında 1925, gelir buraya yerleşir. Bu ev kiradır, çok sever, senelerce burada oturur sonra bu evi satın almayı ister. Evin sahibi, eve 25 bin lira fiyat biçer. Tamamen mobilyalı. İsmet Paşa çok yüksek bulur, bütçesini aşar, alamayacağını söyler. Sonra konu Atatürk'e intikal eder. Huyunu bilir, derki 'Ev sahibine söyleyin, mobilyasız bir fiyat versin.' Doğru değil mi efendim? Mobilyasız bir fiyat verilir. Paşa biraz daha pazarlık eder, 9 bin liraya burayı her bir kuruşunu kendi cebinden ödediği parasıyla bu evin mülkünü alır İsmet Paşa. Yani tatillerini zengin iş adamlarının beş yıldızlı otellerinde geçirenlere ya da devletten ihale alanların böyle güzel adalardaki müstakil yerlerinde geçirenlere, yazın onların sofrasında oturup kışın onların işini takip etmeye çalışanlara değil de, bir devlet adamı nasıl olur diye bakacaksa genç arkadaşlarım lütfen İsmet Paşa'ya ve İnönü ailesine baksınlar" ifadelerini kullandı.
"SONSUZA KADAR, "NE MUTLU TÜRK'ÜMö DİYEBİLİRDİK, DİYECEĞİZ"
İsmet İnönü'nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker ise "Lozan'dan ayrılırken bizleri dünya haritasından silmeye, yok etmeye kararlı ülkelere, onlarla eşit şartlara sahip olduğumuzu, genç bir Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunu ve var oluşunu kabul ettirmiştik. Artık sonsuza kadar, "Ne mutlu Türk'ümö diyebilirdik, diyeceğiz değil mi? Bizim gibi düşünmeyenler, aynı fikirde olmayanlar yok muydu? Tabi ki vardı. Onlar için bu antlaşma, sadece 100 yıl sürebilecekti. Gizli anlaşmalar vardı. Hakkımız olan vatan parçalarından vazgeçilmeye mecbur bırakılmıştık. Bu antlaşma devam edemezdi. Biz sustuk mu? Hayır. Her fırsatta onlara, bakıp da göremeyenlere, duyup da anlamayanlara, gerçekleri anlatmaya çalıştık. İşte şimdi sizlerle Lozan Barış Antlaşması'nın 2'inci yüzyılının birinci yıl dönümünü kutlamak için bir araya geldik" dedi.