Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gensoru Parlamentoyu Çalıştırmama Mekanizmasıdır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile gensorunun kalktığı yönündeki eleştirileri yanıtlayarak, "Bazıları diyor ki ‘gensoru kalkıyor’ Hayırlı olsun. Çünkü bu gensorudan bu ülkede hükümetler çok çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile gensorunun kalktığı yönündeki eleştirileri yanıtlayarak, "Bazıları diyor ki 'gensoru kalkıyor' Hayırlı olsun. Çünkü bu gensorudan bu ülkede hükümetler çok çekti. Gensoru mekanizması parlamentoyu çalıştırmama mekanizmasıdır. Bu engeli ortadan kaldırmak suretiyle hızla yürüyen bir yürütmeyi göreceksiniz. Asıl gensoru mekanizması nerede çalışacak. 5 senede bir milletin karşısında çalışacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu'na katıldı.
"Cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük güvencesi gerçek anlamda demokratik olmasıdır"
Konuşmasında cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik eleştirilere yanıt veren Erdoğan, "Bugün üzerinde konuştuğumuz cumhurbaşkanlığı sisteminin ne rejimle, ne tek adamlılıkla, ne şahsilikle bir ilgisi vardır. Bu ülkede il başkanlarının vali olmasını herhalde AK Parti yapmadı. Kime ait bunlar. Bunlar tamamı ile ana muhalefet partisi geçmişine aittir. Böyle bir demokrasi olabilir mi. Şu anda bunu gündeme getirmek istemiyorlar çünkü onlar için kara lekedir. Mesele kendimize çok daha güçlü bir yönetim sistemi kurma çabasıdır. Cumhurbaşkanlığı sisteminin en büyük güvencesi gerçek anlamda demokratik olmasıdır. Bu sistemde milletimizin yarısında fazlasının teveccühüne mazhar olamayan kimsenin ülkeyi yönetme ihtimali yoktur. Mili iradeye hesap vermek zorunda olan hiçbir yöneticinin de cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanların öne sürdüğü yanlışlıklara sapma ihtimali olamaz. Milletin size gösterdiği yolu terk ederseniz millet tarafından alaşağı edilirsiniz. Sisteme karşı çıkanların özellikle güvensizliği cumhurbaşkanı seçilecek kişiye değil, millete karşıdır. Bu gerçeği ifade edemediklerinden olsa gerek, şahıslar üzerinde ürettikleri yalanlarla kafaları bulandırmaya çalışıyorlar" diye konuştu.
"Erdoğan'dan sonra millet ne derse, Allah ne derse o olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şahsına yönelik "tek adamlık" söylemlerini de hatırlatarak, "Tayyip Erdoğan baki değil ya fani. Benim 16 Nisan'a çıkacağıma dair bir garanti var mı? Biz burada bir sistem mücadelesini veriyoruz. Olay bir sistem mücadelesidir. 'Erdoğan'dan sonrası ne olacak'. Millet ne derse o olacak, Allah ne derse o olacak. Türkiye bu sisteme dair ilk adımlarını zaten atmış ve başarı ile neticelendirmiştir. 2007 yılında anayasa değişikliğinden söz ediyorum. Bu işleri az çok bilen herkes cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile birlikte anayasa değişikliği ile getirilen sistemin zaten işlemeye başladığın kabul edecektir. Türkiye'nin 2014 ağustosundan beri her ikisini de meşrutiyetini doğrudan milletten alan çift başlı bir sistemle yönetildiğinin görülmesi lazım. Bu süreçte sorun yaşanmadıysa sistemin doğur işliyor olması değil, şahsımla veya başbakanlarımızla uyumlu olmamızdan kaynaklanıyor. Anayasa değişikliği ile konuyu şahsileştirmiyor tam tersine iki yılı aşkın süredir şahsi insiyatiflerle yürüyen yönetimi bir sisteme bağlıyoruz. Ülkemizde her şeye karşı çıkmayı muhalefet sanan bir anlayış sebebiyle bu konuları asıl düzleminden müzakere edemiyoruz" şeklinde konuştu.
"Ülkeyi bölmek isteyenler 'hayır' diyor, muhalefet de bunlarla birlikte hareket ediyor"
Cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinden muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Şuan cumhurbaşkanı sistemine karşı çıktığın ifade edenlerin işin ruhunu öğrendiklerine fikir değiştireceklerine inanıyorum. Bugün 'hayır' diyenler neye 'hayır' dediklerinin farkında mı? Kim 'hayır' diyor PKK, kim 'hayır' diyor Kandil, bu ülkeyi bölmek parçalamak isteyenler 'hayır' diyor. Bayrağımıza karşı çıkanlar 'hayır' diyor. Ne yazık ki Bu ülkede milli ve yerli olanlara karşı çıkanlar 'hayır' diyor. Bunlarla beraber ana muhalefet de hareke ediyor mu ediyor. Temenni ederim 16 Nisan'a kadar onlar da kendilerini check eder" ifadelerini kullandı.
"Gensorudan bu ülkede hükümetler çok çekti"
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetimin doğrudan millete verileceğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yürütme görevini ifa edecek olan Cumhurbaşkanı, gücünü aldığı millete karşı sorumlu olacağı için attığı her adımda gözü kamuoyunun üzerinde olmak zorundadır. 'Parlamento yok edilecek' diyorlar. Böyle bir saçmalık olur mu ya. Bunu kim nerede hangi kayda bağlanmış. Böyle bir şey yok. Ama tabi yalan ve yalanla yürümek. Anlayış bu. Her şey açık ve net. Bugün başkanlık sistemlerinin uygulandığı ülkelerde örneğin Amerika'da yasama organı yok mu? Var. Onlar çift kamaralı, bizimki tek kamaralı olacak. Biz ne dedik bizimki Türk tipi bir Cumhurbaşkanlığı sistemi olacak. Aynısı olmak durumunda değil. Yürütme var. Yani Başkan yürütmeyi temsil ediyor. Kabinesine kuracak, yeri geldiğinde görevden alacak. Hesabını millete verecek. Bazıları diyor ki 'gensoru kalkıyor' Hayırlı olsun. Çünkü bu gensorudan bu ülkede hükümetler çok çekti. Gensoru mekanizması parlamentoyu çalıştırmama mekanizmasıdır. Bu engeli ortadan kaldırmak suretiyle hızla yürüyen bir yürütmeyi göreceksiniz. Asıl gensoru mekanizması nerede çalışacak. 5 senede bir milletin karşısında çalışacak. Sen yanlış mı yaptın, iyi mi çalışmadın, millet hesabı sorar"
"Cumhurbaşkanının bütçe dışında kanun teklifi getirme yetkisi yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasa değişikliği oylamalarında 'evet' oyu veren milletvekillerine de sahip çıkarak, "Bazıları maalesef vicdanı sızlayanalar oluyor. Parlamentonun içindeki üyeler herhalde vicdanın sesini duyarak 339'u verdiler. Onlarda vicdan yok da sizde mi vicdan var. Onlar adil değil de sizler mi adilsiniz. Kusura bakmayın. Oradaki bütün parlamenterler milletin vekilidir ve kararlarını vermişlerdir. Bu kararla da yetinmemişler, '16 Nisan'da millet kararını verecek' demişlerdir. Bu sistemde kimsenin kerameti kendinden menkul davranışlar içine girmesi mümkün değildir. Yürütmenin halihazırda iki olan başı artık tek isimde birleşiyor. Böylece milletimiz yetkiyi kime verdiğini, sorumluluğu kimin üstlendiğini başından biliyor. Yasama organı ve görev yapan milletvekilleri sadece asli işlerine odaklanacaklar. Hepimiz biliyorsunuz iki milletvekilleri iş takibi yapmaktan yasama vazifesine zaman bulamıyorlar. Mecliste 2-3 dönem görev yapmış olup da tek bir kanun teklifi yapmamış, yasama çalışması yapmamış milletvekilleri var. Yürütme iile yasamayı kesin hatları ile ayıran yeni sistemle tüm vekiller meclis çalışmalarına yoğunlaşacaktır. Cumhurbaşkanının bütçe dışında kanun teklifi getirme yetkisi yoktur. Büyük ölçüde hükümet tarafından hazırlanan kanun tasarıları ile yürüyen yasama faaliyetleri, milletvekilleri uhdesine geçiyor. Yürütme ile çok fazla iç içe geçmiş olması meclisin ve milletvekillerinin prestijini yıpratıyordu. Parlamentonun itibarını hak ettiği seviyeye yükseltiyoruz" dedi.
"Yetkiyi bir terör örgütüne ve başındaki şarlatana teslim eden hakim ve savcılar gördük bu ülkede"
Son yıllarda yargının çok yıprandığına dikkat çeken Erdoğan, "Darbe ve vesayet dönemlerinde demokrasi yanında güçlü bir duruş sergileyemeyen yargı ile hafızalarımızda hoş olmayan görüntüler var. 28 Şubat'ta cübbeleri ile brifinglere giden, millet adına kullanması gereken yetkiyi bir terör örgütüne ve başındaki şarlatana teslim eden hakim ve savcılar gördük bu ülkede. Bu sorunun çözümü için sürdürdüğümüz çalışmaları yeni sistemde güçlü şekilde hayata geçirmeye çalışacağız. Bağımsızlık ile birlikte tarafsızlığı ilave ettik. HSYK yeni yapısının da katkısıyla yargının süratle milletimizin gönlünde hak ettiği konuma ulaşacağını düşünüyorum. Yürütme, yasama ve yargı güçleri tamamen kendi alanlarına odaklanarak güçlü Türkiye'nin inşasına katkı sağlayacaktır. Kim milletimizi en iyi hizmeti yapabileceğine ikna ederse cumhurbaşkanı o olacaktır" diye konuştu.
"Halka hakaret ederek halkçılık yaptıklarını iddia edenlerin devri kapanıyor. Milleti mümeyyiz görmeyenlerin baskıcı anlayışı tarihe karışıyor" diyen Erdoğan şunları söyledi:
"Bu ülkede öyle siyasetçiler gelmiştir ki sıfatı lider. 'Taksim meydanına dört ayaklı merkep koysam onu milletvekili seçtiririm' diyenler çıkmıştır. Şimdi bunlar tarih oldu. Şimdi biz 30 yaşı 25'e indirmiştik seçilme yaşı olarak. Şimdi 25'İ de 18'e indiriyoruz. Zor olan seçilmek değildir. Zor olan seçmektir. Şimdi biz seçme ve seçilmeyi 18'e indirerek tarihi yeniden dile getiriyoruz. Bu millet 21 yaşında bir çağı kapatan ve bir çağı açan Fatih'lerin torunlarıdır. Gençliğin önünü açacağız, gençliğe ufuk vereceğiz. Peki askerlik ne olacak diyorlar. Eğer parlamentoya girebiliyorsa askerlikten muaf olacak bu kadar basit. Polislerimiz eskiden beri askerlik yapardı. Başbakanlığım dönemimde bunu kaldırdık. Parlamento gibi önemli bir yerde görev yapıyorsa bir genç, askerlikten muaf tutarsın olur biter. Bütün bunlar bu görevlerin önemini ifade eden adımlardır. Bunlar önemli adımlar. Bir şeylerle ön tıkamanın anlamı yok. Eğer hakikaten engelleri aşmak istiyorsak bunlar kolay aşılır. Ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetmenin hesabındayım derdim. Takılanlar oldu. Evet yöneticilik anlayışında mantığım buydu. Bakıyorsun şirketlere koca dev şirketin başına bir ceo atıyor, yaş 30. Bu adama dev şirket teslim edilir mi. İşin idrakinde olduktan sonra bal gibi de teslim edilir. Melese birikim meselesidir, güven meselesidir. Bunlar da 'küçük olsun bizim olsun' diyerek uzun zamandır bu ülkenin ayağına pranga vurarak yola devam etmek istediler. Ama bu dönem artık bitiyor. Artık 'büyük olsun hepimizin olsun' anlayışını yükseltmenin zamanı. Anayasa değişikliği işte bu yaklaşımla güçlü, büyük ve müreffeh Türkiye'nin önünü açıyor. Bu sisteme şahsımın değil, ülkemizin, milletimizin ihtiyacı var. Bir başka ifadeyle şahsım için değil, şahsımın desteği ve katkısıyla ülkemiz için, bu yiğit milletin geleceği için cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyoruz. Böyle bir sisteme 'evet' denmez de ne nedir? Tabii ki 'evet' diyoruz." - İSTANBUL