Cumhurbaşkanı Erdoğan: Onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz.
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, "Onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle 'Türkiye Yüzyılı'nı mutlaka hayata geçireceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda düzenlenen 29 Ekim Özel Programı'nda konuştu. Erdoğan, milletçe birliğe ve beraberliğe sahip çıkarak iç cepheyi sağlam tuttukça, ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerlerine salan şer güçlerinin emellerine ulaşamayacaklarını söyledi. Erdoğan, "Nevzuhur devletlerin, köksüz toplumların, kendi çıkarları dışında hiçbir insani değeri önemsemeyen 'küresel teröstlerin' anlamadıkları bir hakikat var; bu hakikat, Türkiye Cumhuriyeti'nin, bizim binlerce yıllık devletler silsilemizin son temsilcisi olduğudur. Onlar sanıyorlar ki, bu milletin devleti sadece 101 yıllık geçmişe sahiptir. Halbuki Cumhuriyetimiz 101 yıl önce, yeni bir devlet olarak değil, yeniden başlangıcın sembolü bir rejim olarak kurulmuştur. Ordumuz başta olmak üzere, devletimizin omurgasını oluşturan kurumlarımızın kuruluş yıllarının yüzlerce, hatta binlerce yıl ötesine uzanması, bu hakikatin en açık ifadesidir. Kuruluşundan itibaren Cumhuriyetimizin elbette kimi eksikleri olmuştur, kimi zaafları olmuştur, hatta kimi hatalı tercihleri olmuştur. Ama bunların hiçbiri tevarüs ettiğimiz köklü tarihi, zengin medeniyeti, tüm dünyaya örnek teşkil eden insani değerleri gölgelemeye yetmez. Tam tersi, bu millet, tarihin her döneminde, maruz kaldığı tüm saldırıların üstesinden gelmeyi başararak küllerinden yeniden doğmayı başarmış asil bir millettir. Bugün küllerimizin değil, sahip olduğumuz imkanların ve azmin üzerinde yükseldiğimiz bir döneme giriyoruz. Bir başka ifadeyle, yeniden ve daha güçlü bir başlangıcın arifesindeyiz. Allah'ın izniyle, yokluklar içinde yürüttüğümüz Milli Mücadeleyi nasıl zaferle taçlandırdıysak, bu mücadeleyi de başarıya ulaştıracağız" dedi.
'HEP BİRLİKTE YÖNÜMÜZÜ TÜRKİYE YÜZYILINA ÇEVİRMEMİZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM'
Erdoğan, her milletin 'devlet' mefhumuna bakışının farklı olduğunu söyleyerek, "Ancak, Türk milleti kadar kaderini devletiyle beraber görmüş başka bir millet yoktur. Ezelden beri her şeyin fani olduğuna inanan milletimiz, sadece devletini 'ebed müddet' tahayyül etmiştir. Bu düşünce Orhun kitabelerinde 'Ey Türk milleti, üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir' diye ifade ediliyor. İstiklal Marşımızda da 'Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal' seslenişiyle bu hakikat tekrar vücut buluyor. Türkistan'dan Avrupa'ya, Güney Asya'dan Kuzey Afrika'ya kadar uzanan geniş coğrafyada kurduğumuz her devletimizin varoluş kodları bu anlayışla yoğrulmuştur. Bizim için Asya Hun Devleti'nden Göktürklere, Uygurlardan Karahanlılara, Selçuklulardan Osmanlılara uzanan şanla, şerefle dolu koskoca bir tarihin istisnasız tamamı birdir, bütündür ve milletimize aittir. Anadolu'ya geldiğimizde de, burada yaşayan insanların tamamını şefkatle ve adaletle kucaklayarak, kendimizden ayrı görmedik. Cihan devletimizin ayrılmaz bir parçası olarak bağrımıza bastık. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında yaşanan acı hadiselerin hiçbirinin sebebi milletimiz değildir. Emperyalistlerin vaatlerine, yalanlarına, tahriklerine kapılan bin yıllık komşularımız, kendi hırslarının ve hatalarının bedelini ödemiştir. Cumhuriyetimizi kurduktan sonra, devletimizin sınırları içindeki her bir insanımızı adil ve eşit vatandaşlar olarak kabul etme sürecimiz biraz sancılı geçmiş olabilir. Ama nihayetinde bunu da başardığımızı düşünüyorum. Geldiğimiz noktada artık, geçmiş bir asırdaki acıları yarıştırma, yanlışlarla hesaplaşma anlayışını geride bırakıp, hep birlikte yönümüzü Türkiye Yüzyılına çevirmemiz gerektiğine inanıyorum" diye konuştu.
'KARARLI İRADE ORTAYA KOYUP ÇÖZMEMİZ GEREKEN BİR İKLİME GİRDİK'
Dünyada ve bölgede tarihi gelişmelerin yaşandığı, siyasi ve ekonomik yeniden yapılanma sürecinin kapılarının aralandığı bir dönemde olduklarını kaydeden Erdoğan, "Böyle bir dönemde 85 milyon hep birlikte Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında bütünleşmemiz çok daha önemli ve hayati hale gelmiştir. Bunun için de, ülke ve millet olarak önümüzdeki siyasi, sosyal, ekonomik sorunları hızla çözmemiz şarttır. Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların, bu geniş arka plan ışığında ön yargısız olarak değerlendirilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu yaklaşım, kadim devlet aklının, milletimizin binlerce yıllık tecrübesinden süzülüp gelen irfanının gereğidir. Hazreti Mevlana'nın ifadesiyle, yeni şeyler söylememiz gereken, sorunları görmezden gelen değil, kararlı irade ortaya koyup çözmemiz gereken bir iklime girdik. Aksi haldi nevzuhur devletlerden ve toplumlardan bir farkımız kalmaz. Hiç uzağa gitmeye gerek yok; Milli Mücadele tek başına, bu halkın en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin en güzel timsalidir" ifadelerini kullandı.
'İNANCINI KÖKLEŞTİRECEK TARİHİ BİR DURUŞ SERGİLİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Mücadele'de asker sayısı, ekonomik güç, silah, teçhizat, ulaşım ve istihbarat imkanları bakımından üstün olan tarafın işgalcilerin olduğunu aktararak, şunları söyledi:
"Ama Allah'ın nusret ve inayetiyle zafer kazanan biz olduk. Çünkü 'Kuva-yı Milliye'yi amil, İrade-i Milliye'yi hakim kılmak' hedefiyle el ele verdik, kenetlendik, yekvücut olduk. 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır' emri gereğince, Milli Mücadelede hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Türk mü Kürt mü, Alevi mi Sünni mi olduğunu sormadı. Ülkenin dört bir yanındaki illerimizin temsilcileri Ankara'da buluşup Büyük Millet Meclisi'nde omuz omuza verdi, birlik oldu. Sakarya'da, Dumlupınar'da, Maraş'ın, Urfa'nın, Antep'in, İzmir'in işgalden kurtuluşunda hep bu ruhla düşmanı mağlup ettik. Bakınız burada Milli Mücadele dönemine ait bir hatırayı sizlerle özellikle paylaşmak istiyorum; Yunan işgal kuvvetlerinin ilerleyişinden dolayı ordumuzun Sakarya'nın doğusuna çekilmesi gündeme gelmişti. Birçok kişide endişelere sebep olan bu fikri tartışmak üzere Meclis gizli oturumla toplandı. Fevzi Paşa, ordunun rahatça manevra yapmasını sağlamak için Meclis'in Kayseri'ye taşınmasını teklif ediyordu. Meclis açıldığından beri hiç söz alıp konuşmamış, yemin merasiminden başka kürsüye çıkmamış olan Dersim Mebusu Diyap Ağa elini kaldırdı. Oturum başkanının davetiyle kürsüye gelen Diyap Ağa, Meclisi süzdü ve 'lafım kısadır' dedi. 'Biz buraya kaçmaya mı geldik, yoksa kavga ederek ölmeye mi?' Meclis alkıştan yıkılırken, tartışma o cümleyle hitama erdi. İşte böyle çelikten bir iradeyle kazandığımız Milli Mücadele, dünyada pek çok toplumun istiklal umudunu da yeşertmiştir. Cumhuriyetimizi kurarak çıktığımız yeni yol, zaman içinde mazlum milletlerin bağımsızlıklarını kazanmalarına giden kapıları açmıştır. Bugün de bir asır önce Meclis kürsüsünde yaşanan iklimi yeniden hissediyor, aynı şeye inanıyor, aynı şeyi söylüyoruz. Yine bir asır önce olduğu gibi, dünyanın dört bir yanındaki kardeşlerimizin umudunu yaşatacak, azmini bileyecek, inancını kökleştirecek tarihi bir duruş sergiliyoruz."
'SİNSİ OYUNLARA YENİLMEYECEĞİZ'
Hiçbir zorluğun kendilerini yollarından alıkoyamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Milletçe ve devletçe, dünyada ve bölgemizde oynanan oyunlar karşısında kaçmayacak, geri adım atmayacak, karanlık senaryolara teslim olmayacak, sinsi oyunlara yenilmeyeceğiz. Tam tersine, onurlu ve dirayetli duruşumuzdan taviz vermeden, kendimize yakışır şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Sınırlarımızın güvenliğiyle yetinmeyecek, bölgemizin ve dünyanın huzuru, mazlumların felahı için çalışmaktan vaz geçmeyeceğiz. Siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hedefleriyle Türkiye Yüzyılını mutlaka hayata geçireceğiz" dedi.
'GELİN, TÜRKİYE YÜZYILINI BİRLİKTE İNŞA EDELİM'
Cumhuriyetin 101'inci yıldönümünde bu ahde 85 milyon vatandaşımızın her birinin canı gönülden katıldığına inandığını söyleyen Erdoğan, "Buradan köken, inanç, mezhep, meşrep, siyasi ve ideolojik farklılık ayrıt etmeksizin, yüreği bu ülke ve bu millet sevgisiyle çarpan herkese, tüm vatandaşlarıma samimiyetle sesleniyorum; gelin, Türkiye Yüzyılını birlikte inşa edelim. Gelin, son iki asırdır dünyada yaşanan büyük dönüşümleri kaçırmamıza yol açan farklılıklarımızı, Türkiye Yüzyılının inşasının harcı, tuğlası, demiri haline getirelim. Gelin, Hünkar Hacı Bektaş'tan aldığımız ilhamla bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Gelin, ayrık otlarını değil bin yıllık kardeşliğimizi büyütelim, güçlendirelim. Bu hasbi çağrımıza kulak verecek, gönül açacak, yoldaşlık edecek herkes, tarihin şanlı sayfalarında hak ettiği yeri muhakkak alacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımızı şanla, şerefle taçlandıracak yeni başarıları hayata geçirene kadar bize durmak, duraksamak yoktur" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasının devamında, "Veda etmeden önce 2024 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görülen sanatçılarımızı, ilim ve kültür insanlarımızı sizlerle paylaşmak istiyorum; Bilim-Kültür alanında: Gönül Tekin-Günay Kut, Edebiyat alanında: Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Müzik alanında: Ahmet Özhan, Sinema alanında: Göksel Arsoy, Tiyatro alanında: Turan Oflazoğlu, Kütüphanecilik alanında: Ramazan Minder, Zanaatlar alanında: Salih Balakbabalar, Vefa ödülümüzü ise Türk sinemasının abidevi isimlerinden merhum Halit Refiğ'e takdim edeceğiz. Kendilerini buradan tebrik ediyor, büyük usta Halit Refiğ'i bu vesileyle bir kez daha rahmetle anıyorum" ifadelerini kullandı.