Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Uçum, İş Dünyasına 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni Anlattı
İZMİR'de, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yapılanması ve İşleyişi' konulu toplantıya katılan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile Türkiye'nin örnek gösterilen ülkelerden biri haline geldiğini belirterek, yeni model...
İZMİR'de, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yapılanması ve İşleyişi' konulu toplantıya katılan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile Türkiye'nin örnek gösterilen ülkelerden biri haline geldiğini belirterek, yeni model ile siyasi sistemin işleyişinde halkın iradesinin merkeze alındığını ifade etti.
Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (ESİAD) düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yapılanması ve İşleyişi konulu toplantı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıya İzmir'deki oda ve dernek başkanlarıyla birlikte iş dünyasının temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen referandum ile Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğini hatırlatarak yeni hükümet sistemi ile devlet yapılandırmasının toplumun güncel ihtiyaçlarını, ekonominin ve sürdürülebilir kalkınmanın gerekliliklerini etkin bir yapıya kavuşturulduğunu dile getirdi. Finansmana erişimin güçleştiği, ekonomik verilerin endişe yarattığı bu dönemde yeni ekonomi programı ile birlikte yerli üretimin desteklenmesini talep eden Başkan Sivri, "Cari açığı azaltıcı sektörlerde yatırımların önünü açacak ve mevcut sanayiciyi, girişimciyi destekleyen yeni bir reform gündemine dönmemiz gerekiyor. Bütçe disiplini ve kamuda alınacak tasarruf önlemleriyle birlikte adil vergi sisteminden, sosyal güvenliğe, tarımsal kalkınmadan, Ar-Ge'ye ve teknoloji dönüşümüne bir dizi alanda nitelikli sanayi üretimini tetikleyen yapısal önlemler ile ülkemizin sürdürülebilir bir ekonomi modeline geçmesi en önemli hedefimiz olmalıdır" dedi. İzmir'in temel ekonomik göstergelerde ülkenin en gelişmiş şehirleri arasında yer aldığını savunan Sivri, son 10 yıl içerisinde İzmir'in milli gelirden aldığı payın beklendiği oranda gelişmediğini ifade etti. İzmir'de Türkiye'deki sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 10'unun gerçekleştirildiğini anlatan Sivri şöyle konuştu:
"Geçtiğimiz sene içerisinde İzmir Teknoloji Üssü'nün ilimizde kurulmasıyla ilgili çalışmalarda, haziran ayında imzalanan protokolle hayata geçişin ilk adımı atıldı. Söz konusu üssün istihdam ve milli gelire katkısı dışında yaratacağı Ar-Ge ve inovasyon kapasitesi İzmir gelecek vizyonuna öncülük eden bir proje olarak geleceğin ekonomi modeline geçişi hızlandıracaktır. Cari açığı azaltıcı, teknolojik gelişimi ve inovasyonu hızlandıracak biyoteknoloji ve genetik gibi sağlık endüstrilerinin ve bağımsız araştırma enstitülerinin yanı sıra tarım teknolojileri, kimya, ilaç gibi sanayilerin İzmir'e gelmesini arzu ediyoruz. Yeni yönetim sistemimizde şekillenen kurum yapılarının sadeleşmesinin, hız ve verimlilik artışı getireceğine inanıyoruz. Ancak yeni düzenlemeler ve mevzuat yapılırken ekosistemin bütün oyuncularıyla yeteri kadar görüş alışverişinde bulunulmasının sağlanması sistemin sağlıklı işleyişi için elzemdir. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle en merak ettiğimiz konulardan birisi de eski başbakanlık yetki ve görevlerinin yeni sistemdeki karşılığının nasıl oluştuğudur. Bu nedenle, ilk planda sanayi ve üretim temelli kalkınma için iş dünyamızın bazı beklentileri var. Rekabet gücümüzü ve refahımızı artıracak reformist ekonomik politikalara, liyakatla yönetilen bağımsız ve güçlü kurumlara, çağdaş bir eğitim anlayışına, her alanda kadın-erkek eşitliğine, dünya ile bütünleşmemizin önemini kavrayan, diplomasiden asla vazgeçmeyen bir dış politikaya, evrensel kurallara bağlı işleyen ve toplumun tamamen güvenini kazanmış bir yargı sistemine ve son olarak, kutuplaşmadan, uzlaşı kültürüyle birlikte yaşayan huzurlu ve üretken bir topluma ihtiyacımız var."
'16 NİSAN REFORM SÜRECİNİN BAŞLANGICIDIR'
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum ise konuşmasında 16 Nisan'ı hazırlayan bazı koşullar bulunduğunu söyleyerek, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türk siyasi tarihinden örnekler verip süreci anlattı. Cumhuriyetin kuruluşunun ardından zaman zaman toplumdaki temel çelişkinin devlet ile toplum arasında yaşandığını savunan Uçum, kadro hareketleri üzerinden iktidarı ele geçirme heveslerinin ortaya çıktığını ifade etti. Devletin toplumsal çeşitliliğe kapalı hale getirilmesi durumunda kadroculuğun ön plana çıkacağını dile getiren Uçum, "2002'den sonra devletle toplum arasındaki çelişki devlet içinde çelişki üretti. Baş çelişki de 15 Temmuz gecesi çözülmüştür. İşgal girişimde bulunulmuş, Türkiye güvensiz bir alan haline getirilmeye çalışılmıştır. Bu kalkışmaya karşı toplumun verdiği reaksiyon antidemokratik yapıların tasfiyesine imkan oluşturmuştur. 16 Nisan değişikliği devletle toplumun yakınlaşması açısından bir reform sürecinin başlangıcıdır. Türkiye'de toplum devletle ilişkisi açısından hukuk zemininde tartışma yaşanmıştır. 21'inci yüzyılın demokrasi ihtiyacına yanıt vermek için bu reform bir zorunluluktu" diye konuştu. Uçum, 16 Nisan değişikliğinde tasarlayıcı ve baskıcı bur hukuk anlayışı yerine kolaylaştırıcı ve imkan sağlayan bir hukuk anlayışının tercih edildiğini dile getirdi. Anayasa'ya göre yürütme görevi tek başına cumhurbaşkanına verildiği için kanunlarda cumhurbaşkanlığının yetkilerini sınırlayan düzenlemelerin ayıklanması gerektiğini anlatan Uçum, "Tek irade tek teşkilat ilkesine göre tüm yürütmenin tek teşkilat anlayışıyla düzenlenmesi ve tüm kararlarda tek iradenin geçerli olması gerekmektedir. Demokratik başkanlık sistemlerinde siyasi sorumluluk halk tarafından verilmiş kişiye aittir. Ayrıca pozitif hukuk açısından yürütme görevi tek kişiye verilmiştir. Parlamenter hükümetteki gibi çok parçalılık geride kalmıştır. Teknik açıdan ekip hükümeti ortaya çıkmıştır. Başkan Anayasa'dan kaynaklanan yetkileriyle kendi kabinesini kurmaktadır. Kendi başkanlık ofisini oluşturur" dedi.
'HALKIN İRADESİ MERKEZE ALINDI'
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde üst kademe kamu yöneticilerinde 12 yıllık hizmet şartının 5 yıla indirildiğini söyleyen Uçum, bu yöneticilerin özel sektörden de atanabileceğini ifade etti. Görev süresi biten veya görevden alınan üst kademe kamu yöneticilerinin devletin sırtında yük olmayacağını söyleyen Mehmet Uçum, özel sektörden gelenlerin memuriyetle ilişkisi kesilirken, kamudan gelenlerin önceki mesleklerine atanabileceği gibi emekliliğe teşvik edilebileceğini belirtti. Yeni sistem hazırlanırken farklı ülkelerden esinlenilebildiğini anlatan Uçum, "Türkiye kendine özgü, özgünlüğü olan bir model üretmeyi başarmıştır. Nitekim Türkiye bu konuda örnek gösterilen ülkelerden biri haline gelmiştir. Bu model siyasi sistemin işleyişinde halkın iradesini merkeze almıştır" dedi. Yeni sistemle ilgili hem yerli hem yabancı yatırımcılar tarafından 'patron kim' sorusunun sıklıkla yöneltildiğini anlatan Uçum, yeni sistemin bu sorunu çözdüğünü, süreç yönetiminin ilgili bakanlıklar, ofislikler ve başkanlıklar üzerinden yürütüleceğini ifade etti. Uçum şöyle konuştu:
"Merkezi bir karar verilmesi gerekirse icracı kuruluşlar bakanlıkların kendilerine devrettiği yetkiler üzerinden karar verecek veya yetki devri yapılmayan konularda cumhurbaşkanlığının iradesinde süreç işleyecektir."
YEREL YÖNETİMLERE REFORMCU BAKIŞ
Konuşmaların ardından toplantıya katılan iş dünyası temsilcileri kurumlar arasındaki ilişkiler ve işleyişle ilgili sorularını yöneltti. Toplantıda söz alan CHP'li Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Yasası ile beraber 16 bin köyün kapatıldığını hatırlatarak yerel yönetim reformunun gündemde kalmasını temenni etti. Soyer'e yanıt veren Uçum, 16 Nisan'ın bir reform niteliğinde olduğuna dikkat çekerek bu reformun devamı için yerel yönetimler üzerinden yenilenme ve dönüşüm sürecinin zorunlu olduğunu dile getirdi. Uçum, yerel yönetimler için reformcu bir bakış açısıyla sürece eğileceklerini ifade etti.
- İzmir