Davutoğlu'ndan kendisini yolsuzlukla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a videolu yanıt: Bugüne kadar sustun da şimdi niye konuştun?
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, kendisini kapatılan Şehir Üniversitesi üzerinden yolsuzlukla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çektiği bir video ile yanıt verdi. "Bugüne kadar sustun da şimdi niye konuştun Sayın Erdoğan? Derhal işlem başlatmalıydın, kamu malına uzanan el benim elim olsa bile kesmeliydin." diyen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek, "Bana yönelik olarak kullandığın yolsuzluk ifadesi için seni ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nu kapatılan Şehir Üniversitesi üzerinden yolsuzlukla suçladı. Erdoğan, "Ekranları başında bizi izleyen milletimize sesleniyorum; biz bu tahsisi yaptık, kendisi ne zaman ki başbakanlık koltuğuna oturdu, ne yaptı biliyor musunuz? O tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun başka bir örneği yok. Bunu sen kalk milletimize bir anlat bakalım. O vakıftaki yöneticiler acaba bunu nasıl izah edecek. Bir tane örneği yok. Devlet Bey ona 'Serok Ahmet' diyor ve bu tür işler yapıyor. Bu üniversiteyi, yolsuzlukları nedeniyle aldık, devletimize mal ettik." dedi.
Şehir Üniversitesi açıklamalarına, bugün saat 15.00'te partilileriyle birlikte yanıt vereceklerini söyleyen Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Twitter hesabından video paylaştı. Erdoğan'a seslenen Davutoğlu, televizyonda yüzleşme çağrısı yaptı.
Davutoğlu'nun açıklamaları şu şekilde:
"Sayın Erdoğan bugün yaptığın AK Parti grup konuşmasında prompter dışına çıkarak yine bilinçaltını dışarı vurdun. Şehir Üniversitesi için yaptığın bütün ithamları yarın saat 15.00'te arkadaşlarımla birlikte cevaplandıracağım. Ama şahsen bana yönelik olarak kullandığın yolsuzluk ifadesi için seni ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum.
"BENİ YOLSUZLUKLA İTHAM ETTİN ÖYLE Mİ?"
Küçük bir yüzükle başlattığı yolculuğu büyük servetlerle sürdüren, kendi bakanlığına dezenfektan satan bakanı teşekkürle uğurlayan, devlet adına aldığı hediyelerin hiçbirini beyan etmeyen, kamu parasıyla yapılan yatırımlara yollara, sokaklara, barajlara, stadyumlara, üniversitelere adını yazdıran, bırakın birinci akrabaları; yakın çevresindeki herkesi siyaseten iktidar olduğu dönemde zengin eden sen, uluslararası mahkemelerde mal varlıkları dosyası ve diğer ekonomik suçlarla ilgili ismi geçen sen hayatı boyu emeği dışında hiçbir şey yememiş olan ikinci bir maaşı kabul etmemiş olan, başbakanlıkta hanesine giren her lokmanın bedelini makbuzla ödemiş olan, devlet adına aldığı en küçük hediyeyi daha beyan etmiş olan ve ulusal ve uluslararası bütün çevrelerde temiz siyasetin sözcüsü olarak bilinen beni yolsuzlukla itham ettin öyle mi?
BUGÜNE KADAR SUSTUN DA ŞİMDİ NİYE KONUŞTUN?"
Beraber de bulunduk, hangi süreçlerden geçtiğimizi sen de, bütün milletimiz de biliyor ve şahit. Madem böyle bir yolsuzluk söz konusu Sayın Erdoğan, neden cumhurbaşkanı iken uyarmadın? Neden ben başbakanlıktan 22 Mayıs 2016'da ayrıldıktan sonra bekledin de tam da Gelecek Partisi kurulmadan bir hafta önce 7 Aralık 2019'da beni yolsuzlukla itham ettin? Ertesi gün ben de çağrıda bulundum, başta ben olmak üzere bütün yaşayan başbakanların, cumhurbaşkanlarının, ilgili bakanların mal varlıkları araştırılsın dedim 8 Aralık'ta. Bu çağrıdan bugüne kadar sustun da şimdi niye konuştun Sayın Erdoğan? Derhal işlem başlatmalıydın, kamu malına uzanan el benim elim olsa bile kesmeliydin Sayın Erdoğan. Ben olsam keserdim. Bekledin çünkü meselelere siyasi rant açısından baktın. Şimdi sana 3 çağrıda bulunuyorum.
"YÜZLEŞELİM VAR MISIN?"
Bir; istediğin gazetecileri al Pelikancılar da dahil, istediğin kanalda senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil, açık oturuma çıkalım. Sen prompter kullan, ben böyle yalın kılıç çıkacağım. Senin ayarladığın gazeteciler sana hazırlanmış sorular sorsunlar, bana ne isterlerse sorsunlar. Ama yüzleşelim var mısın?
"ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURUN"
İki; 8 Aralık 2019'da yaptığım çağrıyı tekrar yapıyorum. Benden başlamak üzere, bütün yaşayan başbakanlar, cumhurbaşkanları, ilgili bakanlarla ilgili ve birinci derece yakınlarıyla ilgili bir araştırma soruşturma komisyonu kurun ve kimin izah edemediği bir mal varlığı varsa bunu Hazine'de fonda tutalım ve şehitlere, yetimlere, engellilere, mazlumlara harcayalım. Var mısın?
"ÖNCE BENDEN BAŞLANMALI"
Üçüncü teklifim ise sadece sana değil Meclis'te bulunan herkese. Önümüzdeki Altılı Masa zirvesinde bunu gündeme getireceğim ve bütün liderlerden bu konuda derhal girişimde bulunmaları ricasında bulunacağım. Hem araştırma hem soruşturma komisyonu kurulmalı ve önce benden başlanmalı. Önce benden başlanmalı, benden ve birinci derece akrabalarımdan ama sonra sizden de, yaşayan bütün başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ekonomi yönetimiyle ilgili bütün bakanlar ve birinci derece akrabaları da soruşturma komisyonunda mal varlıkları incelensin, teklifinde bulunacağım ve takip edeceğim.
"NİYE SUSUYORSUNUZ?"
Buradan bütün bu gelişmeleri sessizce takip eden, sesini yükseltmekten korkan muhafazakar kesimlere de sesleniyorum; sizin çocuklarınız da o üniversitede okudu bir kısmınızın... Hepiniz o üniversiteyi vaktinde övdünüz niye susuyorsunuz? Bugün siyaset yapıyorsak emin olunuz hem bu ülke ve milletimizin geleceği için ama en çok da bir gün alnı secde görenler bu ülkeye geldiklerinde temiz siyaset yapılır diye ömrünü veren, terini döken, dua edenlerin onurunu ve sizin onurunuzu kurtarmak için yapıyorum. Ta ki çocuklarınız torunlarınız bunu diyebilsinler.
"ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ'Nİ İKTİDARA GELİR GELMEZ AÇACAĞIZ"
Ha unutmadan Sayın Erdoğan, Bahçeli'ye benzeyen dilinizle bana 'Serok Ahmet' diye hitapta bulundunuz konuşmanızda. Bahçeli'ye verdiğim cevabı sana da vereyim; ben 'Serok Ahmet' diyene de 'Yörük Ahmet' diyene de minnet duyar ve hepsinin selamını alır ve onunla gurur duyarım. Ha seni de Diyarbakır gençlerine havale ediyorum, onlar sana gereken dersi verir. Bahçeli diliyle 'Serok' unvanıyla alay edene gereken dersi önümüzdeki seçimde onlar sana verecekler. 14 Mayıs seçim tarihimiz de hayırlı olsun. O gün 'yeter söz milletindir' diyeceğiz. Son sözüm şudur; tam bir barbarlıkla kapattığınız Şehir Üniversitesi'ni iktidara gelir gelmez açacağız. Çünkü üniversite benim şahsi mülküm olmadığı gibi hiçkimsenin mülkü de değil, milletin mülküydü. Vakıf malıydı. Şehir açılacak çünkü şehir hepimizin."